Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Bende iyiyim. Yeni bir Bir Kitap Bir Anime yazısı ile karşınızdayım. Bu seferki tanıtacağım kitap ve anime birbiri ile bağlantılı aslında. Kitap olarak Osamu Dazai‘nin Batan Güneş kitabını, anime olarak da Aoi Bungaku Series animesini tanıtacağım. Bu kitap ile animenin neden bağlantılı olduğunu yazının ilerleyen kısımlarında açıklayacağım.
Bir Kitap Bir Anime – 9
Osamu Dazai
Batan Güneş
Yayınevi: Olvido
Sayfa Sayısı: 128
Ne yazıkki kitabın arkasında size anlatabileceğim bir yazısı yok bu yüzden Batan Güneş kitabının konusunu incelemem sırasında anlatacağım.
Kitapta savaştan sonra normal bir hayat yaşayan soylu sınıfındaki bir aile anlatılıyor. Bu aile anne, abla ve erkek kardeşin etrafında geçiyor. Erkek kardeş Naoji asker olarak deniz aşırı bir yere gönderiliyor ve savaştan sonra ondan haber alınamıyor. Geride kalan anne ve abla Kazuko birlikte yaşamaya başlıyorlar. Anne’nin adını söylemiyorum çünkü bende bilmiyorum. Kitapta adı hiç geçmiyor. Sadece Anne diye bahsediliyor.
Kitap hep ailenin büyük kızı olan Kazuko’nun gözünden anlatılıyor. Kazuko ve ailesi soylu ünvanına sahipler ve bu ünvanı oldukça güzel kullanıyorlar. Şoförler, hizmetçiler, yabancı dile eğitimleri. Her şeyleri var. Ama babaları vefat ettikten sonra işler karışmaya başlıyor ve gün geçtikçe para suyunu çekmeye başlıyor. Asıl hikaye de zaten bu andan sonra başlıyor.
Aile para sıkıntısı çekmeye başlayınca Tokyo’dan ayrılmak zorunda kalıyorlar ve sakin bir köye yerleşiyorlar. Ama bir insanın yıllardır evim dediği yerden ayrılması tabiki de kolay değil. Anne’de bu yüzden çok üzülüyor ve gün geçtikçe erimeye başlıyor ve kızı Kazuko’da bütün bu yaşananlara tek başına katlanıyor. Batan Güneş’te bütün zorluklara karşı dimdik durmaya çalışan bir kadının hayatını okuyoruz aslında.
Daha önce Ryunosuke Akutagawa’nın bir eserini okumuştum ama Osamu Dazai’in kitabını hiç okumamıştım. Bu kitabıda şans eseri sahaf festivalinde bulmuştum diye hatırlıyorum. O kadar uzun zamandır elimdeki ki okumaya bir türlü başlayamamıştım. Batan Güneş kitabı için Osamu Dazai’in vasiyeti diyorlar ve aslında kitabı okurken eğer onun hayat hikayesini biliyorsanız gerçekten de kendi hayatından bir şeyleri araya serpiştirmiş olduğunu hissediyorsunuz. Özellikle de kitabın sonunda bir kısım var o kısmı okurken kendi kendime gerçekten de vasiyetini kitaba yazmış olabilir dedim.
Gerçekten okumaya değer bir kitap. Okumaya başlarken sıkılırım diye korkmuştum ama aksine kitap beni öyle etkiledi ki bazı yerlerde gözyaşlarımı tutamadım. Karakterlerle birlikte bende ağladım. Eğer kitabı görürseniz ikinci kez düşünmeden alıp okuyun.
Eğer Osamu Dazai’nin hayatını merak ediyorsanız buraya bakabilirsiniz.
Bu arada No Longer Human kitabının da 2019’da filmi çıktı. Detaylarına buradan bakabilirsiniz.
Eveeet. Kitap kısmını bitirdiğimize göre sıra geldi animeye.
Aoi Bungaku Series – MAL: 7,75
Tür: Tarihi – Seinen – Psikolojik – Dram – Gerilim
Bölüm Sayısı: 12
Konusu: Seri altı japon edebiyat eserinden uyarlanmaktadır. Osamu Dazai – No Longer Human ve Run Melos, Natsume Soseki – Kokoro, Ryunosuke Akutagawa – Hell Screen ve The Spider’s Thread, Ango Sakaguchi – In The Forest Under Cherries in Full Bloom.
Şimdi neden Osamu Dazai’nın kitabından sonra Aoi Bungaku Series‘i izlediğimi anladınız mı? Aoi Bungaku Series‘de adını Japon tarihine yazdırmış yazarların eserlerini izliyoruz. Animenin bir güzel yanı da ne biliyor musunuz? Sakai Masato’nun (kendisi animede seiyuuluk yapmaktadır) her bölüm başında eser ve yazarı hakkında bize bilgiler vermesi. Animeye opening koymaktansa böyle bir şey yapmaya karar vermişler ve bence bu fikir harika olmuş.
Kitapların her birini izlerken ayrı şeyler hissediyorsunuz. Osamu Dazai’nin No Longer Humans kitabını izlerken öfke ve merak içindeydim. Çünkü o kitap Osamu Dazai’nin gerçek hayat hikayesi gibiydi. Sanki onun otobiyografisini izledim. Ama Natsume Soseki’nin Kokoro kitabını izlerken sadece öfke duydum. Ango Sakaguchi’nin In The Forest Under Cherries in Full Bloom kitabını izlerken ise kendimi gülmekten alamadım. Üstelik In Forest Under Cherries is Full Bloom bölümlerinin çizeri Tite Kubo. Aynen öyle. Bleach’in mangakası Tite Kubo. Onun çizdiği hikaye oldukça renkli ve eğlenceliydi.
Henüz Ryunosuke Akutagawa’nın hikayeleri dışındakileri okumadım o yüzden hikayedeki o karanlık hissi vermişler falan diyemeyeceğim. Ama Osamu Dazai’in kitabını okumuş biri olarak ve hayatını araştırmış biri olarak diyebilirim ki No Longer Human tamamen bir başyapıt. Üstelik Osamu Dazai’in kitaplarında bulunan o karanlık havayı harika bir şekilde yansıtmışlar. Bir insanın yavaş yavaş kafayı yemesi ancak bu kadar güzel gösterilebilirdi.
Beğenmediğim kısımlar
Beğenmediğim yerlerde yok dersem yalan söylemiş olurum. Örneğin Ryunosuke Akutagawa’nın Hell Screen hikayesi benim en sevdiğim hikayesi olabilir. Bir ressam’ın kralın isteği üzerine cehennemi resmetmesi üzerine bir hikaye. Aslında hikaye karanlık bir yapıya sahip çünkü cehennemi resmetmeye uğraşan ve bu uğurda kafayı yiyen bir ressamın hikayesi bu. Ama animede bunu biraz fazla renkli göstermişler. Kitapta beni en çok etkileyen sahnelerin bazıları değiştirilmiş. Bu yüzden o bölümde biraz hayal kırıklığına uğradım. Ama ona rağmen çizimleri göz kamaştırıcıydı.
Bu dediklerim dışında pek bir şey yok aslında. Aoi Bungaku Series sizi içindeki farklı hikayeler ve farklı anlatım tarzları ile kendine bağlamayı beceriyor. Benim size tavsiyem burada geçen kitapları bulabiliyorsanız alıp okumanız. Ben kendime Osamu Dazai’nin No Longer Human (İnsanlığımı Yitirirken) kitabını sipariş ettim. Okuduktan sonra onu da burada size anlatacağım. Lakin bu yazımda bu kadar.
Gene harika bir kitap ve harika bir animeyi size tanıttım. Başka bir Bir Kitap Bir Anime yazısında görüşmek üzere.
Ha bu arada diğer Bir Kitap Bir Anime yazılarımızı okumak isterseniz buradan okuyabilirsiniz. Size şimdiden iyi okumalar ve iyi seyirler.