Merhaba arkadaşlar. Bugün size daha bu hafta bitirdiğim ve hala etkisinden çıkmaya çalıştığım bir kitap olan Penceredeki Kadından bahsetmek istiyorum. Kitap Ocak 2018’te çıktı ama ben yeni satın alabildim ve yeni okuyabildim. Ne yapalım bu zamana kısmetmiş. Bu arada stajımı Pena Yayınevinde yaptığım için kitap hakkında bir sürü şey duymuştum ve okumayı gerçekten çok istiyordum. Artıdan beni stajyer olarak alıp bir ay boyunca orada onlarla çalışmama izin verdiği ve Tüyap’ta stantlarında çalışmama da izin verdiği için Özkan Bey’e çok teşekkür ederim.
Şimdi gelelim kitabımıza. Baştan söyleyeyim psikolojik gerilim tarzı sevenler bu kitabı en kısa sürede alsınlar. Şu kapaktaki yılın en iddialı kitabı yazısı var ya gösteriş olsun diye değil. Kitap gerçekten öyle. Ya kitabın kapağı bile al beni oku diyor. Çok güzel değil mi?
Benim asıl yorumlarıma geçmeden önce kitaptan bahsedeyim biraz.
New York’ta nezih bir semtte oturan Anna Fox kendini tamamen dış dünya ile koparmıştır. Evinden dışarı çıkmaz ve bütün gün eski siyah beyaz filmler izleyip şarap içer. Hem de bolca şarap. Bazı zamanlar bilgisayarından satranç oynar ya da bir chat sitesine girip oradaki insanlarla konuşur. Ama asıl hobisi fotoğraf makinesi ile komşularını gözetlemektir. Kamerasını evlerinin içine kadar zoomlar ve onları detaylıca gözetler. Bir gün bu gözetleme huyu yüzünden görmemesi gereken bir şeyi görür ve zaten kendi içinde oldukça karmaşık olan hayatı gördükleri yüzünden iyice kontrolden çıkmaya başlar.
Gerilim romanı üzerine neredeyse doktora sahibi olan iki yazarında kitap hakkında harika birer yorumu da bulunmakta.
Elinizden bırakamayacağınız nadir kitaplardan biri… Nefis ve Ürkütücü.
Stephen King
A.J. Finn usta dokunuşu ile yeni bir yetenek.
Tess Gerritsen
Bu yorumlara kesinlikle katılıyorum ve yazarın diğer kitaplarını sabırsızlıkla beklediğimi belirtmek isterim. Umarım yeni kitaplar yazmayı planlıyordur.
Şimdi gelelim kitap hakkındaki yorumlarıma.
Kitap başından sonuna kadar okuyucuyu içine çekip hapseden bir havaya sahip. 2018’de dahil şu zamana kadar okuduğum en iyi psikolojik gerilim romanı diyebilirim. Yazar kitapta sadece Anna’nın evinin camından gördüklerini değil Anna’nın nasıl o hale geldiğini de çok güzel bir şekilde anlatıyor. Hadi ama kimse nedensiz yere aylarca evinden çıkmamazlık yapmaz. Ya da kendini siyah beyaz korku filmleri ile şaraba boğmaz. Bunun kesinlikle bir nedeni olmalı. Kitabın başından itibaren benim kafamı asıl kurcalayan şey bu oldu. Bu kadına ne oldu da bu hale geldi. Neden?
Kitap dünya genelinde o kadar hayrana sahip oldu ki Türkiye’de yayınlandığında haber sitelerinde bile haberi yapıldı. Bununla da kalmadı kitabın filmi de çıkıyor. Bir sürü kitabın filmi çıktı ama söyleyin hangi kitabın çıktığı sene filmi yapılacağı duyuruldu. Ben bu kitap dışında hatırlamıyorum. Filmin baş rolünde ünlü oyuncu Amy Adams olacak. Benim bu kadına güvenim tam.
Film hakkında gerçek olmasa da oldukça güzel bir fragman yapılmış. Onu da sizinle paylaşmak istiyorum. Fan yapımı fragman bu kadar hoşuma gittiyse orjinal fragman çıktığında kim bilir nasıl mutlu olacağım.
Yukarıda da dediğim gibi eğer benim gibi psikolojik gerilim türünün bir hayranıysanız bu kitabı sakın kaçırmayın. Aldığı övgülerin hepsini sonuna kadar hak eden bir kitap.