Azur Kral – Bölüm 66 – Sonsuz Ki

“Ha! HAHAHAHAHAHA! ”

Klan lideri deli gibi gülmeye başlamıştı. Ne Kara Yıldız ne de Alper Us bir şey anlamamıştı. Gülerken bir anda durmuş Deniz Parvana’ya bakmış ve tekrar gülmeye başlamıştı.

“HAHAHAHAHAH!  HAAAHAHAHAHAH!”

 

** 66 – Sonsuz Ki

“Usta?”

“Ooohhh. Uuuuhh. Karnım. Ah Karnım ağrıdı… Harika! Deniz’im harika! Demek o aşamaya ulaşabildin.”

“Bu iyi bir şey mi usta?”

“Elbette! Bu kadar yoğunlaşma seviyesi elbette yetişim seviyesi ilerlemesini yavaşlatır. İleride, yetişimin hiç ilerlemiyor gibi hissedebilirsin ama bu Sonsuz Ki’ye giden yolu aralar.”

“Sonsuz Ki mi?” üç kişi aynı anda sordu.

“Aynen öyle. Bu benim atalarımın bahsettiği şey. Sadece tanrı olma yoluna girme potansiyeli olan kişilerin başarabileceği bir şey olarak söylenir. Ya da sadece inanılmaz şanslısındır.”

Deniz Parvana içinden “Bu ne saçma açıklama.” Diye geçirmişti.

“Saçma geldi değil mi? Aah. Bunu şimdi açıklamam mümkün değil. İleride ne demek isteyeceğimi anlayacaksın. Onları bir kenara bırakalım. Gel, sana bir sürprizim var.”

Kara Yıldız ve Alper Us, Klan Liderinin ne demek istediğini anlamıştı. Sürprizden kastettiği şey meydan okuma mektuplarıydı.

Klan Lideri ve diğerleri, klan sarayına geldiklerinde, Deniz Parvana’nın meditasyondan çıktığı ve Semavi Alem’e geçemediği bilgileri tüm klanı yerinden oynatmıştı. İç saha öğrencileri hatta dış saha öğrencileri bile deli gibi gülüyor ve alay ediyorlardı.

Klan sarayına girdiklerinde klan lideri mektupları göstermiş ve, “Bak bunlar sana gelen meydan okuma mektupları. İç saha öğrencilerinden iki kişi hariç herkes sana meydan okudu. Hatta yürekli birkaç bin dış saha öğrencisi bile…

Meditasyon yapmaktan sıkılmışsındır diye düşündüm ve hepsini senin adına kabul ettim. Hatta bu kadar çok olmasından çok etkilendim ve bunu bir etkinliğe dönüştürdüm.

Senin meditasyondan çıktığının haberi çoktan yayılmıştır. Bu yüzden herkes senin için özel olarak hazırlattığım arenaya toplanmaya başlamışlardır. Birazdan bizde gideceğiz ve sen, sana medyan okuyan öğrenciler ile karşılaşmaya başlayacaksın.

Ah, söylemeyi unuttum. Diğer klanlardan da sana meydan okuyanlar oldu. Bizim meydan okumalar bitmeden gelmiş olurlar. Sanırım.”

Deniz Parvana’nın ağzı açık kalmış ve diyecek tek bir şey bulamamıştı. Neden kendisine bu kadar meydan okuma gelmişti? Neden kendisiydi? Kimseye karışmamış, kimse ile uğraşmamış ve kimseyi gücendirmemişti. O halde neden bu kadar meydan okuma gelmişti? Üstelik diğer klanlardan bile meydan okumalar vardı.

Ağzı açık bir şekilde Alper Us’a döndü ama bu cevapları kendisinin de bilmediğini ifade edecek hareketler yaptı. Kara Yıldız’a döndü ve

“Haha! Bunların sebebi klana girdiğinden beri kimse ile görüşmemen. Aslında herkes seninle tanışmak ve biraz sohbet etmek için can atıyordu. Kimse ile görüşmediğinden dolayı senin aşırı kibirlendiği ve kendini beğenmiş tavırlara düştüğünü sanıyorlar.”

“Anladım. O halde hepsinin haddini bildirmeliyim.” Şaşkınlığını hala atamamış olsa da yapması gerekenin farkına varmıştı.

“Haha! Sanırım öyle yapmalısın…. Haha!” Klan Liderinden sonra Kara Yıldız’da odadan gülerek ayrıldı.

**

Deniz Parvana, Alper Us ile kısa bir muhabbetten sonra klan sarayının dışına çıktı ve doğruca ustasından öğrendiği arenanın yerine doğru ilerledi. Arenaya vardığında girişinde “Deniz Parvana Meydan Okuma Arenası” yazdığını gördü.

Elini alnına atıp başını birkaç kere sağa sola salladıktan sonra “Ustamın ne düşündüğünü anlamak gerçekten zor” diye düşündü. Fazla beklemeden içeri girdi ve arenanın içinin dışından daha büyük olduğunu gördü.

YN: Doctor Who’ya ve sevenlerine selamlar ^_^

İçeride 100.000’den fazla insan olduğunu gördü. Bu insanların neredeyse tamamı izleyici idi.

“Haha! Sonunda meditasyondan çıktı. Duyduğuma göre iki kişi hariç bütün iç saha öğrencileri meydan okumuş. Klan lideri de bugünü Klan Medyan Okuma günü olarak ilan etmiş ve her yıl tekrarlanacakmış.”

“NE!”

“Aynen. Bende öyle duydum. Şu arenaya baksana. Arenanın ismi bile Deniz Parvana Meydan Okuma Arenası. Klan lideri gerçekten işleri fazla abartıyor gibi. Çok coşkulu yaşayan bir insan. Ama tabi ki her sene Deniz Parvana’ya meydan okunmayacak. Bir yıl içinde isteyen istediği kişiye meydan okuyacak ancak karşılaşma günü bir gün olacak. Bu sayede güzel bir etkinlik gerçekleşmiş olacak. ”

“Klan Lideri çok zeki. Bu meydan okumalara diğer klanlardan katılım olması için onlara davetiye bile gönderilmiş.”

“NE!”

“Vaov! O halde klan bundan büyük kar sağlayacak desene. Üstelik klanımız daha da ünlenecek.”

“Tabi ki öyle olacak. Klan lideri Deniz Parvana’ya çok güveniyor olmalı. Ve Deniz Parvana da kendisine çok güveniyor olmalı. Kendisine bu kadar çok meydan okuma gelirken, kendisi gözünü yukarı dikip diğer klandaki öğrencilere meydan okumuş.”

“NE!”

“Aaa aahh. Çok kibirlenmiş gerçekten. Tam bir köylü davranışı. Biraz ilgi görünce hemen götü havaya kalktı. Onun ezilmesi, klan için yüz kaybetmemize sebep olacak. Hem klan hem de Klan Lideri rezil olacak. Üstelik hala Fiziksel Alem’de baksana. Hiç şansı yok.”

Deniz Parvana, arenaya ilerlerken her yerdeki konuşmaları dinliyordu. İstisnasız herkes, kendisin klana yüz kaybettireceğini düşünüyordu. Ama duyduğu bazı şeyler beynine yıldırım düşme hissi vermişti.

Beş kişi hariç hiç kimse kendisini tutmuyordu ve güvenmiyordu. Güvenenler Klan Lideri, Kara Yıldız, Alper Us, Sui Nehir ve Perva Su idi ve bu kişilerin hepsi çoktan arenadaki yerlerini almışlardı ve hepsi birbirlerine çok yakın noktalarda oturuyorlardı.

Giriş sınavını sunan kıdemli arenanın ortasında öylece dikiliyor ve Deniz Parvana’nın gelişini izliyordu. Ona bir kere dikkatlice bakmış ve yetişiminin hala çok düşük olmasına üzülmüştü. Yapacak bir şey yoktu. Kendisine fazla güvenmişti ve fazla kibirlenmişti. Bu yüzden bugün dersini alması ve kötü huylarını kök salmadan önce bırakmalıydı.

Güçsüzlüğünün farkında olmaması, kendi suçu değil de neydi? Aşırı kibrinden dolayı bütün meydan okumaları kabul etmiş, üzerine diğer klandan gelen meydan okumaları da kabul etmiş hatta kendisi bir sürü kişiye meydan okumuştu. Yani geri çekilme ihtimali sadece yenilgisini kabul etmesi ile olurdu.

“Saygıdeğer Klan Liderimiz, Kıdemliler, Öğrenciler ve izleyiciler. Bugün burada Deniz Parvana Meydan Okuma Arenasında toplandık. Bugün, Klan Liderimiz tarafından Meydan Okuma Günü olarak ilan edildi. Aldığım bilgilere göre Deniz Parvana’ya kendi klanımızdan tam olarak 6505 tane meydan okuma diğer klanlardan ise 850 meydan okuma geldi. Deniz Parvana’nın kendisi ise 85 kişiye meydan okuma mektubu gönderdi.”

“Bu meydan okumaların hepsini gerçekleştirmek çok uzun bir zaman alacak ancak güzel bir etkinlik olacağı kesin. Herkes biliyor ki, bir meydan okuma mektubu öylesine gönderilemez. Bir iddia olmak zorunda. Meydan okumalardan toplanan malzemeler, küçük çaplı bir klan kurabilecek seviyeye çoktan ulaştı. 105 Milyondan biraz fazla Ki Hapı, 1500 Ki Kristali, 1600 Semavi Alem Canavar Çekirdeği, 15 Gökyüzü Sınıfı Silah, 8 Gökyüzü Sınıfı zırh ve daha fazlası meydan okuma iddiaları olarak kayıt altına alındı.”

“Eğer Deniz Parvana tüm meydan okumaları kazanırsa tüm bu hazineye sahip olacak. Bu hazineler iki Direk Kıdemlimiz tarafından korunuyor. Meydan okumaları takip edecekler ve kazandığı her meydan okumadan kazandığı şeyler onun hanesine yazılacak ve ona ait olacak. Daha fazla vakit kaybetmeye gerek yok. Meydan okumalar başlasın.”

Deniz Parvana hızlıca sunucu kıdemlinin yanına geldi ve saygı ile selam verdikten sonra kulağına bir şeyler fısıldadı.

“Kıdemlim, Fiziksel Alemde olan ve meydan okuyanlar var mı?”

“Evet var.”

“Kaç kişi var?”

“500 kişi var.”

“O halde 20, 20 gelebilirler. Aynı anda 20 tanesi ile savaşabilirim. 100 tanesi birden gelsin diyeceğim ama arena biraz küçük kalır.”

“Emin misin? Arenayı daha da büyütebiliriz.”

“Eminim kıdemlim. O zaman iyice büyütelim ve 100’ü birden gelsin.”

“Haha! Deniz Parvana işleri hızlandırmak istiyor. Kıdemliler. Lütfen arenayı 5 kat daha büyütelim.”

Sunucu kıdemlinin ricasından sonra 4 direk kıdemli tüm güçlerini saldı ve arena titreyerek istenen boyuta kadar getirildi.

“O halde sayacağım isimler arenaya gelsin. Deniz Parvana, aynı anda, sayacağım 100 kişi ile birden karşılaşacak.”

“WWOOOAAAAAOOOWWW”

Arenadaki herkes ayağa kalmış avazları çıktığı kadar bağırmaya başladı. Birçoğu hakaret ve aşağılama içeriyordu. O kadar gürültü vardı ki arena hafifçe sallanıyordu.

Daha fazla dayanamayan Klan Lideri herkesi susturduktan sonra sunucu devam etti.

“Pes ediyorum derseniz, kaybedersiniz. Arenanın dışına çıkarsanız, kaybedersiniz. Bilincinizi kaybederseniz, kaybedersiniz. Kıpırdayamayacak kadar güçsüz düşerseniz, kaybedersiniz. Ölürseniz, zaten her şeyinizi kaybetmiş olursunuz. Bilerek ve isteyerek öldürmek yasaktır. Aman dileyeni öldürmek yasaktır. Kurallara uymayıp bir yoldaşınızı öldürürseniz, ölürsünüz. Aklınızda bulundurun.

O halde meydan okumalar başlasın!”

********************************************************

Azur Kral – Bölüm 66 – Sonsuz Ki

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^

Arkadaşlar, seri nasıl ilerliyor sizce? Hikaye anlatımı olsun, ana karakterin gelişmesi olsun vs. sizce nasıl? Yorumlarsanız sevinirim… Teşekkürler. ^_^

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************