Azur Kral – Bölüm 159 – Gölge Ormanı

** 159 – Gölge Ormanı

Deniz Parvana, Klan sınırlarından çıkıp Gölge Ormanına doğru yola koyuldu. Gölge Ormanı saçma derecede büyüktü. Sadece merkezine yürüyerek gitmesi aylarını alabilirdi. Üstelik çok tehlikeli bir orman olduğu biliniyordu.

Gölge Ormanının giriş noktasına geldiğinde ormanın içini göremediğini fark etti. Siyah bir perde ile etrafı kapatılmış gibiydi. Bunun ne olduğunu biliyordu. Bu içerideki canavarları içeride tutmaya yarayan bir bariyerdi.

Deniz Parvana içeri bir adım attığında Gölge Ormanına girdi ve etrafı bir anda karardı. Gölge Ormanı adından da anlaşılacağı gibi her zaman karanlık olan bir ormandı. Gölge ormanı denmesinin sebebi ise bilinmeyen bir varlığın bu ormana gölge yaptığı idi. Çünkü önceleri normal bir ormandan farkı olmayan bir yerdi.

Deniz Parvana, tüm algısını Gölge Ormanına yaydı. 100 metre çevresindeki her şeyi net bir şekilde hissedebiliyordu. Gölge Ormanının algı kapasitesini bu kadar çok etkileyeceğini tahmin etmiyordu. Normal bir ortamda en az 1000 kilometrelik alanı rahatlıkla hissedebilmesi gerekiyordu.

Yıldırım Serabı tekniği ile merkeze doğru ilerlemeye başladı. Algısı kısıtlandığından dolayı takip edildiğinin farkına varamamıştı.

“Cesur olduğunu kabul etmeliyim. Bu kadar düşük bir ekim ile Gölge Ormanına korkmadan girebildi.”

“Cesur mu? Sadece bir aptal. Ölmek üzere olan bir aptal.”

Bu takipçiler Prolo Klanından gönderilen suikastçılardı. Gölge Ormanına çok aşina oldukları için algı alanları 1 kilometreye kadar çıkabiliyordu. Üstelik ekim seviyeleri de Ruhsal Aleminin zirvesindeydi.

Gölge Ormanının içinde biraz ilerledikten sonra ilk canavar ortaya çıkmıştı. Deniz Parvana yeni elde ettiği kılıcı test etmek istemişti. Bu yüzden 7 Özlü Şeytan Kılıcı’nı çıkardı. Rakibi olan canavar bir Kanlı Katil Yarasa idi. İki metre boyutundaydı. Ölümcüldü ancak en büyük zaafı gözlerinin olmamasaydı. Öldürdüğü canlıların kanlarını içtiği için bu ismi almıştı.

Kanlı Katil Yarasa hızlı davranarak yüksek seviyeli bir ses saldırısı yaptı. Ancak bu saldırı Deniz Paravana ya bir etki edemedi. Yıldırım serabı ile bir anda yarasanın arkasında belirdi ve kılıcını çekirdeğinin olduğu gövdesinin tam ortasından sapladı. Kılıcını geri çektiğinde yarasanın çekirdeği kılıcın ucundaydı ve yarasanın bedenindeki tüm kan bir girdap gibi kılıca çekiliyordu.

Birkaç nefeslik süre içerisinde kılıç hafifçe parladı ve yarasanın bedenindeki tüm kan ve çekirdek kılıç tarafından özümsendi. Bu kılıcın bir özelliği idi. Canavar çekirdekleri emdikçe güçlenen bir kılıçtı. Özümseme tamamlandığında kılıcın çok az ağırlaştığını hissedebilmişti.

Eğer kan özünü ve çekirdeğini kılıca vermek istemediği bir canavar ile karşılaşırsa bu kılıcı kullanmaması gerektiğini anlamıştı. Çünkü bu kılıç kendisine sormadan her şeyi özümsüyordu. Bu bir sorundu. Yarasanın bedenini boyutuna çektikten sonra yoluna devam etti.

İlerlerken bu şekilde yüzlerce yarasa ile karşılaştı ve hepsi aynı sonu yaşadı. Ancak ilk seferden sonra 7 Özlü Şeytan Kılıcını kullanmamıştı Deniz Parvana, çünkü bu yarasaların ne kadar değerli olduğunu bilmiyordu. Eğer çok değerli varlıklar ise kaybettiklerine içi acırdı.

Kılıcı kullanmadığı için uzun zamandır kullanmadığı tekniği olan Buz Ankası’nın Buz Çağı Tekniğini kullanarak yarasaların kanlarını zorla bedenlerinden çekerek öldürmüştü. Bu sayede onlarca yumruk büyüklüğünde kan kristalleri olmuştu. Bu kristallerin her birinin yüksek değeri vardı. Ayrıca Yeryüzü Kutsal Yaşam El Kitabı’nda gördüğü bazı güçlü haplar ve iksirler için bu kan kristalleri çok kullanışlıydı. Bu yüzden ileride ihtiyacı olabileceği düşündüğü her şeyi topluyordu. Canavarların kan özleri, çekirdekleri ve bedenlerini ayrı ayrı depoluyordu. Üstelik artık Ki Çekirdeğinin için devasa büyük bir alanı olduğundan dolayı depolamada bir sorunu yoktu.

Gölge Ormanının derinliklerine girdikçe daha güçlü canavarlar ile karşılaşsa da bu canavarlar onun rakibi değildi. Öldürmesi en zor canavar bile en fazla 5 dakika sürüyordu. Bunun en büyük sebebi Deniz Parvana’nın Karanlık Ki kullanabiliyor olmasıydı. Karanlıkta kalmaktan değişim geçirmiş olan bu canavarların her biri Karanlık Ki kullanabiliyordu.

Karanlık Ki, onu kullanamayan herkes için kesinlikle ölüm getiren bir elementti. Üstelik çok acılı bir şekilde, yavaş yavaş çürüterek…

Deniz Parvana’nın aklına, yüzlerce yarasa ile yaptığı savaş sırasında Arcaida Kütüphanesinde öğrendiği ses ile ruhsal saldırı yöntemi gelmişti. Müzik konusunda kavrayış ve Ruhsal Güç konusunda yetenek isteyen bir yöntemdi. Bir teknik değildi. Bir element bile sayılabilirdi. Daha çok ruhsal bir element gibiydi.

Yarasaların ses temelli saldırılarından elde ettiği kavrayış ile birkaç deneme yapmak istedi. Deniz Parvana müzik konusunda yetenekli değildi ancak kafasını dinlendirmek istediği zamanlarda ıslık çalmayı severdi. Bu konuda biraz yetenekli sayılabilirdi.

Bu sebeple ıslık çalarak ruhsal saldırılar yapmayı denemek istedi. Okuduğu kitapta başlangıç olarak kişinin, rakibine yaşatmak istediği duyguya odaklanması ve ruhuna ve zihnine doldurması ve bu his ile müziğini çalmaya çalışmasını tavsiye ediyordu.

Deniz Parvana, Gölge Ormanı’nda olduğundan korku hissini düşündü. Ancak çok fazla korkusu yoktu bu yüzden yeterince güçlü olmayacağını düşündü ve vazgeçti ama iyi bildiği bir his vardı. Acı, Öfke ve Ölüm hissi. Ölüm ve fiziksel acı hissini, Kova Burcu Takım Yıldız Tanrısı Miras Alanı Anahtar parçası yüzünden bir kere deneyimlemişti. Ruhsal Acı hissini Clitus adasında kardeşinin ihaneti yüzünden tatmıştı. Öfke hissi de Ateş Ejder Tanrısı ile birleşimi sebebi ile bir parçası olmuştu.

İlk olarak Fiziksel Acı hissini tekrar hissetmeyi denedi. Kesinlikle öleceğini düşündüğü o tarif edilmez acıları çektiği anı tüm zihinlerinde tekrar tekrar düşündü. O anıları tekrar tekrar zihinlerinde tekrar etmesi yüzünden tüylerinin bile diken diken olduğunu fark etti.

Tam zamanı olduğunu anladı ve o his ile ıslığını çalmaya başladı. O anda karşısında olan yarasa bir anda saldırılarını durdurdu. Kısa bir süre sonra çığlıklar atmaya başladı. Deniz Parvana, yarasanın attığı çığlıkları umursamadan müziğine devam etti.

Islığını çalmaya devam ettikçe yarasa giderek daha şiddetli çığlık atmaya başladı. 30 nefeslik bir süre sonunda çığlıklar kesilmişti. Deniz Parvana çığlık atmayı bırakan yarasanın yanına gelip onu kontrol ettiğinde yarasanın tir tir titrediğini gördü.

“Hmm, bir acı yaşıyor ama hala öldürmekten uzak. İlk deneme için gayet başarılı. Acı yeteri kadar güçlü değil miydi acaba? Yok hayır. His ile ilgili olduğunu sanmıyorum. O hissi tam olarak yansıtamıyorum. Biraz daha pratik yapmam lazım. ”

Deniz Parvana, sadece karşısındaki yarasanın acı çektiğini düşünüyordu ancak aslında onu bir süredir takip eden suikastçıların ilk 10 nefeslik süre içerisinde öldüklerinden haberdar değildi. Hemen dibindeki yarasının yüksek ve tiz çığlıkları yüzünden suikastçıların uzaktaki acı dolu çığlıklarını duymaması çok normaldi.

Biri bu suikastçıları görse, sadece gözlerinden, onları kimin öldürdüğünden bir haber olduklarını gösteren şaşkınlığı görebilirdi. Bir anda ortaya çıkan ıslık yüzünden öldüklerine onlar bile inanmamıştı. Bir tür zehirli böceğin zehri olduğunu düşünüyorlardı. Ellerindeki birçok panzehrini içmelerine rağmen acıları azalmamıştı ve sonunda ölmüşlerdi. Zehirden olmadığını anladıklarında yaşadıkları şok ve belirsizlik izleri gözlerinde kalmıştı.

Deniz Parvana, yoluna devam ederken tüm ormanın titrediğini fark etti. Ayaklarının altında toprağın giderek fazla titremeye başlaması bir şaşırtmıştı. Çok geniş bir alan sürekli artarak titrediğinden kaçabileceği bir yerde yoktu.

Bu olayın sonucunu görmek için beklerken önündeki küçük sayılabilecek dağın yavaşça çöktüğü gördü ve ardından toz bulutu içinde kaldı. Toz bulutu dağıldığında karşısında gördüğü şeyde büyük bir şok yaşadı.

“Yok daha neler! Sanırım biraz fazla abarttım.”

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )

Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Sonunda yayın devam ediyor. Normalleşme süreci başladıktan sonra işe tekrar başladım ve ve yoğunluk nedeni ile bayram haftası yazı atamadım.

Bu sebeple bu hafta her gün yeni bölüm gelecek… 🙂

Takipte kalın.

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************