Azur Kral – Bölüm 65 – Klan Lideri Delirdi Mi?
“Aaaah! Nasıl? Ne zamandır buradayım nasıl bileceğim ki?” dediği anda gözlerinin önünde bir süre belirdi. Beliren yazılarda kalan süre ise 2 yıl 3 ay dı. Yani Deniz Parvana odaya girdiğinden beri 9 aylık bir süre geçmişti.
“O kadar mı olmuş? Bana çok daha uzun gibi gelmişti. O zaman kalan sürede yetişim seviyeme odaklanayım. Belki bu sürede sınırı aşabilir ve Kral Diyarına geçebilirim. Gerçi şu anki savaş gücüm. Semavi Alem’in 1. Hayır 2. Katına eş değer durumda. Üstelik farklı elementlere sahibim. Karşımdaki kişi ışık ya da karanlık Ki kullanmıyorsa 3. Kattakiler ile baş edebilmeliyim.”
** 65 – Klan Lideri Delirdi Mi?
Deniz Parvana, klana girdiği andan itibaren hiç kimse ile görüşmemişti. Sadece gezdiği yerlerde denk gelenlere selam verip yoluna devam etmişti. Klandaki bütün kıdemliler kendisi ile tanışmak ve biraz sohbet etmek istiyordu ama onu asla bulamadılar.
Klan Liderine kadar çıktılar ve ricalarda bulundular. Aldıkları tek cevap “Meditasyonda.” Oluyordu. Bu bazı kıdemlileri sinirlendirmişti. Çünkü Klan Liderinin öğrencisi olduğundan herkesin onunla tanışmak isteyeceğini tahmin etmesi gerekiyordu.
Sadece klandakiler değildi. Deniz Parvana’nın ünü tüm kıtaya yayılmıştı bile… Birçok klan Kaim Bu’nun ilk defa öğrenci aldığını duymuşlardı ve nasıl biri olduğunu oldukça da merak ediyorlardı. Bu yüzden birbiri ardına ziyaretçiler geliyordu.
Deniz Parvana’nın durumunu en çok merak edenler Kaim Bu, Alper Us ve Kara Yıldız’dı. Klana girdikten sonra tüm klanı neredeyse karış karış dolaşmış, görevlere çıkarak kıta hakkında bilgiler edinmiş. Aldığı görevler ise 5 yıldızlı ve daha yüksek yıldızlı görevlerdi.
En çok sinirlenen kişiler sınavları yapan ve katılımcıları eğitecek olan kıdemlilerdi. Klan Liderinin öğrencisi olması eğitimlere gelmemesini haklı çıkarmıyordu. Ama kalplerinde ondan bir şeyler daha öğrenmek istiyorlardı. En çok bu yüzden sinirleniyorlardı.
“Bu çocuk klan liderinin öğrencisi olduktan sonra çok kibirlendi ve havalandı. İnsan içine çıkmıyor baksanıza.”
“Ben kıdemlilerin ona yardım ettiğini ve bilerek en yüksek puanı verdiklerini duydum. Klan lideri en başından ona göz koymuş olmalı.”
“Eğitimlere gelmeyi bırakın, kimsenin karşısına çıkmıyormuş. Diğer büyük klanların liderleri bile elleri boş dönmüş.”
“Bende duydum. Bu kibirli velet yüzünden bir savaş çıkmasa bari.”
Klanın geneli bu şekilde dedikodular yaparken en sinirli kesim iç saha öğrencileriydi. Hepsi en düşük Semavi Alem’deydi. Klan Liderinin Fiziksel Alem’de olduğu yayılınca hepsi sinir krizleri geçirmişti.
İç saha öğrencilerinin arasında sakin olan tek kişi Sui Nehir ve yeni iç saha öğrencisi olan Perva Su idi. Perva Su, sınav başlamadan önce kıdemli tarafından azarlanan Donmuş Kan Klanının liderinin kızıydı. Sui Nehir ise, Deniz Parvana’nın savaşçı sınıfı sınavında rakibi olan kızdı. Bu kişiler Deniz Parvana’nın gücüne tanık olmuşlardı.
“O meditasyondan çıksın onu benzetmesini bilirim. Duyduğuma göre Fiziki Alemdeymiş. Ben Semavi Alemin 1. Katına geçtim ve zar zor iç saha öğrencisi olabildim. Nasıl oluyor da o yetişim ile klan liderinin kişisel öğrencisi olabiliyor.”
“Evet! Gidelim ve ona medyan okuma mektubu gönderelim. Meditasyonu bittiğinde bizi sinir etmemesi gerektiğini öğrensin. Fiziksel Alemdeki bir çöpe elimi sürmek istemem ama dersini vermeliyiz.”
“Aaaaaah! Ah! Evladım sen salak mısın? Meditasyona girdiği yerin neresi olduğunu düşünüyorsun! Elbette ki Klan Kuruluş Derin Odası’na girmiştir. Oraya girdiğinde hala Fiziksel Alemde olacağını mı düşünüyorsun. Orada zaman üç kat hızlı akar.”
“Senin varya! Ne olursa olsun. Bizi geçecek değil ya! En fazla çıkacağı seviye Semavi Alem’in ilk katı olabilir. Ben üç yıldır Semavi Alem’in ilk katındayım ve zirvedeyim. Semavi Alem’e yeni geçmiş biri tarafından yenilecek değilim.”
“Bak bunu doğru söyledin. O zaman bunu tüm iç sahaya yayalım.”
O günden itibaren iç saha neredeyse tüm öğrenciler Deniz Parvana’ya meditasyondan çıktığında geçerli olacak meydan okuma mektubu göndermişlerdi. İlk başta bir iki mektup geliyordu ama zaman geçtikçe binlerce mektup olmuştu.
Deniz Parvana’nın belli bir evi olmadığından bütün mektuplar ustası klan liderinin sarayına gönderiliyordu. Herkes klan liderinin sinirleneceğini düşünürken tam aksine oldukça keyifleniyor ve Deniz Parvana’nın meditasyondan çıkacağı günü daha da sabırsızlıkla bekliyordu.
** 2 yıl 3 ay sonra
Klan Kuruluş Derin Odası’nın kapıları açılmıştı ve onu kapıda bekleyenlerin yüzüne inanılmaz seviyede ve saflıkta Ki akışı gelmişti. Dağın zirvesinden akıp gelen azgın bir nehri karşılaşmış gibi hissetmişlerdi.
O kadar çok ve saf Ki vardı ki, Klan Liderinin bile çekirdeği titremiş ve Ki özümsemeye başlamıştı. Alper Us ve Kara Yıldız’ı söylemeye gerek bile yoktu.
Kapı açılalı bir süre geçmişti ama Deniz Parvana odadan çıkmamıştı. Tam üçlü içeri girecekken bir sarsıntı hissettiler. Bu sarsıntı devasa büyüklükte bir canavarın adım atmasından dolayı çıkan bir sarsıntı gibiydi.
Kısa süre sonra bir sarsıntı daha hissedildi ve kesildi. Deniz Parvana, yavaşça odadan çıktı. Görünüşünde bir pek bir değişiklik yoktu.
Ustasından aldığı tekniklerde ulaşabildiği en yüksek seviyeye ulaştığını kanıtlayacak şekilde teni bir elmas gibi parıldıyordu. Fiziksel olarak inanılmaz bir arınma geçirdiği her halinden belliydi. Saçlarının ve gözlerinin rengi daha canlı ve parlaktı. Cennetten inmiş bir tanrı gibi görünüyordu.
Dikkatlice bakılmadığında belli olmayacak birkaç değişiklik daha vardı. Deniz Parvana’nın gözbebekleri artık tamamen yuvarlak değildi. Yanlardan hafifçe bastırılmış gibiydi. Saçlarının çok az bir tutamı ise altın-kızıl karışımı bir renkteydi. Parçalanmış kıyafetlerinin arasından göğsünün ortasındaki ateş ejder tanrısı miras arması görünüyordu.
Bu arma ilk uyandırdığı andaki gibi sadece iki boynuzdan ibaret değildi. İki boynuz tam olarak ortaya çıkmış ve bir ejderha kafası da belirmeye başlamıştı. Bu mirası biraz daha uyandırmış olduğunu belli ediyordu.
Eğer hiç kıpırdamadan durursa tanrılar tarafından kutsanmış bir heykel gibi görünürdü. Fizikler olarak biraz daha uzamış ya da kaslanmış olmasa da o tenin zarar verilemeyecek bir malzemeden yapıldığını hissettiriyor, tek bir yumruk ile yok edemeyeceği bir şey yokmuş gibi bir his veriyordu.
Bakışları zirvedeye ulaşmış ve galip gibi durgun, adımları bir dev gibi sağlamdı. Ortamda rüzgâr olmasa bile uzamış saçları savruluyordu. Her açıdan mükemmel görünüyordu.
Ustası ve diğerlerini hayal kırıklığına uğratan tek şey ise yetişim seviyesiydi. Kesinlikle Semavi Alem’e gireceğini düşünüyorlardı. Ancak Deniz Parvana sadece bir diyar atlayabilmiş ve Fiziksel Alem Kral Diyarının ileri seviyesine yani 6. Aşamanın ortalarına gelmişti.
O kadar zaman ve kaynak ile bu aşamaya yükselebilmesi gerçekten hayal kırıklığı idi. Ancak bilmedikleri şey ise Deniz Parvana’nın Ki’sinin neredeyse kum kadar yoğunlaştığı ve saflaştığı idi.
Diğerleri, özellikle Kaim Bu bunu bilmediğinden dolayı, bir iç saha öğrencisinin aklını kaybedebileceği miktardaki kaynak ile sadece bir diyar atlamış olmasından yaşadığı hayal kırıklığı daha da büyüktü.
Deniz Parvana hızlıca üzerini değiştirdikten sonra ustasına ve diğerlerine hafifçe eğilerek selam verdi.
“Ustamı, Kıdemli Kara Yıldız ve Kıdemli Alper Us’u saygıyla selamlarım.”
“Deniz, gördüğüm kadarı ile tekniklerde müthiş bir ilerleme kaydetmişsin. Ancak yetişimin neden bu kadar düşük kaldı?”
“Usta, sanırım Ki yoğunlaştırma kısmını çok fazla abarttım.”
“Ne? Nasıl yani?”
“Çekirdeğimdeki Ki neredeyse kum gibi oldu. Artık onu bir deniz ya da okyanus gibi değil de toprak gibi hissediyorum. Ama öncekine göre çok iyi hissettiriyor. Önceden özümsediğim Ki bir delikten fışkıran su gibiydi ama şu anda akan kum gibi… ”
Klan Lideri dehşete kapılmıştı. Yüzü bir anda çarpıklaştı ve Deniz Parvana’nın omuzlarından tutarak,
“Ne! Sen tekniklerdeki gibi yapmadın mı? Tarife uymadın mı?”
“Tarife uydum usta ama çekirdeği, Ki bariyeri ile katmanladıktan sonra tılsım ve efsunlamayı teknikte bahsedilen dil ile değil antik ejder dili yazdım. Bir de tariftekinden daha fazla sayıda yazdım. Eerrmmm… Bir de çekirdeğimin kolayca yok edilememesi için ekstra koruma ve dayanıklılık efsunları ve tılsımları yazdım.”
“Ha! HAHAHAHAHAHA! ”
Klan lideri deli gibi gülmeye başlamıştı. Ne Kara Yıldız ne de Alper Us bir şey anlamamıştı. Gülerken bir anda durmuş Deniz Parvana’ya bakmış ve tekrar gülmeye başlamıştı.
“HAHAHAHAHAH! HAAAHAHAHAHAH!”
********************************************************
Azur Kral – Bölüm 65 – Klan Lideri Delirdi Mi?
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^
Arkadaşlar, seri nasıl ilerliyor sizce? Hikaye anlatımı olsun, ana karakterin gelişmesi olsun vs. sizce nasıl? Yorumlarsanız sevinirim… Teşekkürler. ^_^
Keyifli Okumalar…
NOT: Serinin konusu güncellendi. Aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************