Azur Kral – Bölüm 24 – Yeni Teknikler
Önceki Bölümden…
Deniz Parvana gözleri bir yıldız gibi parlak bir şekilde can kulağı ile görevliyi dinlemişti. Zaten görevlinin bu kadar bilgiyi vermesindeki sebeplerden birisi de buydu. Daha önce hiç kimse kendisini Deniz Parvana gibi can kulağı ile dinlememişti.
“Kıdemli üstat. Çok teşekkür ederim. Bu bilgiler benim için inanılmaz derecede değerli ve kıymetli. Sayenizde çok büyük bir aydınlanma yaşadım.”
** 24 – Yeni Teknikler
Deniz Parvana, görevliden bilgileri aldıktan sonra orta seviye tekniklerin yer aldığı bölüme girdi ve element tiplerine ayrılmış olan alanların hiçbirine bakmadan devasa odanın sonuna kadar gitti. Burada bu çok eski ve orta seviyeler arasında değersiz görülen teknikler vardı. Yıllardır bu kısma kimsenin uğramadığı kitapların ve parşömenlerin üzerlerindeki bir parmak tozdan belli oluyordu.
Deniz buradaki bütün kitap ve parşömenleri teker teker inceledi. Ancak bir parşömen ilgilisi çekmişti. Bu parşömenin kutusunun dışında Elementlerin Ruhu yazıyordu. Az önce kütüphane görevlisinden aldığı bilgilerden sonra böyle bir parşömen bulması onu mutlu etmişti.
Diğer tekniklerin aksine bu parşömen mühürlü değildi. Deniz Parvana, parşömenin kapağını açtı ve kutudaki parşömenleri çıkarıp incelemeye başladı. Bu kutuda dört parça parşömen vardı ve bu dört parşömenin tek bir parçaya ait olduğunu anladı. Bütün parşömenler bir araya getirildiğinde 4 metreye 3 metrelik bir kare şeklinde oluyordu.
Parşomenleri tek tek yere açtı ve hepsini yan yana koyduğunda parşömenin eksik olduğunu gördü. Büyük bir karenin sağında kalan köşesi ve oradaki element yoktu. Elbette bir dünya açıklama eksikti ve hatta birçok paragraf yarım kalmıştı. Bu karede bir elementten diğer elemente giden büyük oklar ve kare içinde elementler arasında çizgiler ve açıklamalar vardı.
(Kare %45 derece dönük şekilde… İskambil kağıtlarındaki karo gibi…)
Deniz Parvana hemen bunun az önce görevliden aldığı bilgilerin resmedilmiş hali olduğunu anladı ama eksik olması biraz moralini bozmuştu.
“Eksik ise ne olmuş yani… Gerekirse eksik kısmı ben tamamlarım.”
Diye düşündü ve parşömenleri toplayıp kutusuna koyduktan sonra görevlinin yanına gitti.
“Kıdemli üstat ben bu parşömenleri almak istiyorum.”
Görevli Deniz Parvana’nın elinden kutuyu aldı ve üzerine baktıktan sonra şaşkın bir ifade ile “Bundan emin misin? Bu parşömen hem eksik hem de bir teknik olarak bile görülemez. Anlayış açısından orta seviye olarak değerlendirildiğinden dolayı bu bölümde yer alıyor sadece. Hakkını bununla harcamak istediğine emin misin?” Dedi.
“Evet efendim. Eminim. Bu parşömenleri istiyorum.”
“Madem bu kadar istiyorsun o zaman bana söz söylemek düşmez. Daha sonra geri getiririm dersen direk alabilirsin. Getiremem dersen bir kopyasını alalım.”
“Geri getiremeyebilirim.”
“Tamam o halde. Bir kopyasını çıkartalım ondan sonra alabilirsin. Ancak, yine de gerçek bir teknik seçmeni öneririm.”
“Tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim kıdemli üstat. Kibirli biri gibi görünmek istemem ancak hala kararımın arkasındayım.”
“Eh, daha fazla ısrar yok o zaman. İstediğin gibi olsun.”
O anda Urga Losten ve Doğa Kaol da bu diyalogları duymuştu. Urga Losten, Deniz Parvana’nın bu düşüncesi arkasındaki sebebi düşünürken Doğa Kaol ise Deniz Parvana’nın bir salak olduğunu düşünüyordu. Seçtiği şey bir teknik bile değildi üstelik eksikti. Bir yüksek seviye teknik seçme hakkı olsa bile sonuçta yüksek seviye bir teknikti. Geliştirilmesi o kadar kolay değildi. Birçok kişi yüksek seviye tekniklerde basit düzey kavrayışa bile ulaşamıyordu.
Urga Losten ve Doğa Kaol tekniklerini seçtikten sonra görevliye onaylattılar ve kütüphaneden ayrıldılar. Kütüphaneden ayrıldıkları anda kutsal arena lideri kütüphanede belirdi.
“Deniz Parvana. Neden o parşömeni seçtiğini anlamasam da o bir teknik değil. Bu yüzden bir teknik seçmeni istiyorum. Elbette o parşömenlerde sende kalabilir.”
Deniz Parvana, kutsal arena liderine döndü ve hafifçe eğildikten sonra “Kıdemli üstat, kabalık etmek istemem ancak ödülüm bu bölümden bir teknik seçmekti ve bende hakkımı bu parşömenler ile kullandım. Ayrıca bir tane daha teknik seçmiş olursam bu diğerlerine bir haksızlık olmaz mı?”
“Hahaha! Tüm evrende güç konuşur Deniz. Güçlüysen bir değerin olur ve sözün geçer. Orman kurallarının hâkim olduğu bu evrende güç için biraz açgözlü olmalısın.”
“Haklısınız kıdemli üstat ancak kararım hala aynıdır. Dediğiniz gibi güç her şeydir ve bende her şeyi kendi çabam ve gayretim ile elde etmek istiyorum.”
“Hahahaahah! Görüyor musun Kaan! İşte gerçek ruh budur. Pekala! İstediğin gibi olsun. O halde yüksek seviye tekniğini seçtiğinde yanıma gelin.” Dedikten sonra kutsal arena lideri ortadan kayboldu.
Görevli Kaan, Deniz Parvana’ya döndü ve “O zaman üst kata çıkalım.”
Görevli Kaan ve Deniz Parvana üst kata çıktıklarında bölümün kapısında devasa zincirler vardı. Görevli Kaan kapıya elini koyduktan kısa bir süre zincirler büyük gürültü ile çekildi ve kapı ardına kadar açıldı.
Görevli Kaan ve Deniz Parvana içeri girdikleri anda bölüm tamamen aydınlatıldı. Alt kata her anlamda lüks olan bu bölümde alt kattaki kitapların onda biri kadar teknik vardı. Her teknik kendisine özel bir kürsüde yer alıyordu. Deniz Parvana bütün kürsüleri gezerken gördüğü bir tekniğe yapışmıştı.
Bu tekniğin kitabının üzerinde Azur Ejderinin Nefesi yazıyordu.
“Yine Azur ibaresi geçiyor ve yüksek seviye bir teknik. Acaba Azur Krallık zamanından kalan bir teknik mi? Gerçi o kadar eski bir teknik olsa büyük ihtimalle başka bir yerde olurdu. Sadece bir benzerlikte olabilir.” Diye düşündü.
Deniz Parvana bu tekniği aldıktan sonra görevlinin yanına geldi ve seçtiği tekniği onaylatmak istedi. Görevli Kaan ‘ın yüzüne baktığında ise sıkıntılı bir ifade gördü.
“Bu teknikte bu zaman kadar kimse basit kavrayış aşamasını geçemedi. Buna kutsal arena lideri, ben ve Mavi Kral ‘da dahil. Bu tekniği bulduğumuzda Azur ifadesinden dolayı su veya buz temelli olabileceğini düşündüğümüzden Mavi Kral’a da danışmak istemiştik. Ancak hiç birimiz ilk cümlesini bile anlayamadık. Bu sebeple yüksek seviye teknik olduğuna karar kıldık ve buraya koyduk. İsminden dolayı çok güçlü bir teknik olduğu anlaşılıyor ancak yetiştirilmesi imkansıza yakın.”
Deniz Parvana, hiçbir şey demeden görevli Kaan’a bir süre bakmıştı. Görevli Kaan bu bakışların sebebini anladığında elini alnına atmış ve başını sağa sola salladıktan sonra, “Pekala pekala anladım. Bunda karar kıldın ve vazgeçmeyeceksin. Seçimlerini yaptığına göre o zaman kutsal arena liderinin yanına gidelim.”
“Anlayışınız için teşekkürler kıdemli üstat.”
Görevli Kaan, elini Deniz Parvana’nın omuzuna koydu ve o anda ortadan kayboldular. Deniz daha ne olduğunu anlamadan bambaşka bir odaya geldiklerini fark etti. Deniz Parvana şaşkın gözlerle sağına soluna bakarken görevli Kaan açıklama yaptı.
“Bu kutsal arena içerisinde kullanabildiğimiz çok özel bir tekniktir. İznimiz olduğu sürece kutsal arenada herhangi bir yere ışınlanabiliriz. Bunu kutsal arena kurucusu tarafından geliştirilmiş orijinal bir tekniktir.”
O anda kutsal arena lideri de bir anda ortaya çıkmıştı ve yavaş adımlarla ilerleyerek bir masa etrafındaki sandalyeye oturmuştu. Deniz Parvana ve görevli bir süre kutsal arena liderine baktıktan sonra lider eli ile oturmalarını işaret etmişti.
“Deniz Parvana… Yine yapacağını yaptın ha. Gerçekten beni şaşırtıyorsun. O tekniği hiç birimiz çözemedik. Umarım sen çözebilirsin. Seni buraya özel bir konuyu konuşmak için çağırdım. Bu arada Mavi Kral ve yanında gelenler arenadan ayrıldılar. Seni bir süre burada misafir etmek istiyorum.”
“Peki nedenini söyleyebilir misiniz?”
“Elbette… Benim direk öğrencim olmanı istiyorum. Ne dersin?”
********************************************************************************
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************************************