Azur Kral – Bölüm 96 – Beklenmeyen Kişiden Özür

Önceki Bölümden…

Kızıl Kral, çıldırmanın eşiğine kadar gelmişti. Aldığı her nefeste ağzından ve burnundan alev çıkıyordu. Yumruk yaptığı ellerini vurduğu yerden alevler patlıyordu. Göz bebekleri kan kızılı rengine bürünmüş ve içlerinde ateşler yanıyor gibiydi.

Taht odasının sıcaklığı onlarca derece yükselmişti ve yükselmeye de devam ediyordu. Kızıl Kral tam çıldırmanın eşiğini aşıyordu ki ani bir şekilde odaya bir kıdemli girmişti.

“Kralım! Kralım! Beklediğimiz haber geldi! Cennetsel Kılıç Villa’sı Kıtasından Göksel 7 Kılıç Klanından cevap geldi!”

 

** 96 – Beklenmeyen Kişiden Özür

Kızıl Kral anında sakinleşmiş ve yüzüne şeytanı bir gülümseme yerleşmişti.

“Hemen burada yaşanan olayları anlatın ve yardım talep edin. 12 Güneş Derin Deniz Klanı’nın buradaki düzeni sağlayamadığını ve kendilerinden yardım talep ettiğimizi belirtin. Yardım etmeleri karşılığında elimizden geleni yapacağımızı da ekleyin.”

“Emredersiniz Kralım!”

Ses iletiminden sorumlu olan kıdemli hızlıca yerine geçmiş ve Kızıl Kral’ın verdiği emri uygulamıştı. Göksel 7 Kılıç Klanından yardım talep etmiş ve talepleri kabul edilmişti. Sadece biraz süre verilmişti. 3 yıl. 3 yıl sonra geleceklerdi.

Ses iletiminden görevli olan kıdemli kralın yanına gelmişti ve raporunu vermişti.

“Kralım, görüşmelerimiz iyi gitti ve yardım talebimizi kabul ettiler. Ancak bir süre verdiler. 3 yıl sonra geleceklermiş. Yardım talebimize karşılık bir istekleri olmadığını da belirttiler.”

“Mükemmel. Sadece kısa bir 3 yıl. O salak Mavi Krallık asla diğer krallıklar ile savaşmayacaktır. 3 yıl çok kısa bir süre ve bu 3 yıl bir sorun olmayacaktır. Çekilebilirsiniz.”

Taht odasındaki herkes çekildikten sonra,

“Hahaha! Mavi Krallık! İşte sonun geliyor. Geri sayım başladı. Seni hem içeriden hem dışarıdan tüketeceğiz. Bu adadan tamamen silineceksin! Hhahaha!”

O sırada taht’ın arkasındaki gizli bölmede Alev Kızıl konuşulanları dinlemişti ve içine bir korku tohumu ekilmişti. Hayatında ilk defa gerçekten korkuyordu. Zaten eskisi gibi de değildi. Son iki yılda karakteri çok değişmişti. Sanki kendi içindeki deliliği, asiliği, öfkeyi ve kibri babasına devretmiş gibiydi. Elbette bunun sebebi Deniz Parvana idi. Suyun gücü bir kez daha ateşe üstün gelmişti.

Alev Kızıl geldiği gizlilikte ayrılmıştı. Kendi odasına geldiğinde ise ne yapması gerektiğini düşünmeye başlamıştı.

“Ne yapmalıyım? Kutsal arena görevlileri ile konuşup beni üst seviyeye götürmelerini mi istesem? Deniz Parvana’yı bulmalıyım ve ona haber vermeliyim. Burada işler gerçekten karışacak. Evet, evet… Kutsal arenaya gitmeli ve Deniz Parvana ile görüşmek istediğimi dile getirmeliyim.”

Alev Kızıl hızlıca odasından çıkmış ve son hızı ile Kutsal Arena’ya doğru yola çıkmıştı. Kafasına koymuştu. Deniz Parvana ile görüşmeliydi.

3 günlük bir süreden sonra Alev Kızıl sonunda Kutsal Arena’ya varmıştı. Kapıdaki görevliler ile görüşüp içeri girmiş ve yeni Kutsal Arena lideri ile görüşme talep etti. Bir krallığın kızı olduğundan geri çevrilmesi hoş olmazdı. Bu yüzden içeri kabul edildi ve Kutsal Arena lideri ile görüşmeye başladı.

“Kutsal Arena Lideri. 2,5 yıl kadar önce üst seviyeye çıkan Deniz Parvana ile görüşmem gerekiyor. Bu yüzden beni oraya gönderebilir misiniz?”

“Üzgünüm Kızıl Prenses, bunu yapabilmem mümkün değil. Benim öyle bir yetkim yoktur. Ben sadece üst seviyeye haber verebilirim. Eğer kabul ederler ise oradan bir kıdemli gelir ve sizi alıp götürür. Geri getirmek şartı ile…”

“Anlıyorum. O halde bunun için bir görev talebinde bulunmak istiyorum.”

“Pekala. Göreviniz alınmıştır. Görevin ücretini üst seviyeden gelen kıdemli belirleyecektir.”

“Anlaşıldı. Size zahmet vereceğim. Cevap ne zaman gelir acaba?”

“O belli değil Kızıl Prenses. Ses iletim armanızı bırakabilirseniz size haber veririm.”

“Teşekkür ederim.”

Kızıl Prenses, ses iletim armasını Kutsal Arena liderine bıraktıktan sonra oradan ayrıldı. Bir hafta kadar yakınlarda beklemeye karar verdi. Tahmini olarak 1 haftada cevap gelebileceğini düşünüyordu.

Cevap 2 gün sonra gelmişti ama gelen cevap, beklediği cevap değildi.

“Deniz Parvana bir dış görevdedir. Görev süresi belli olmamakla birlikte en az 2 yıl sürecektir. Bu süre zarfında kendisi ile görüşülmesi mümkün değildir.”

Gelen cevap, Alev Kızıl’ı hayal kırıklığına uğratmıştı. Babasının planlarını da anlatamazdı. Çünkü bu bir isyan olarak görülür ve tüm Kızıl Krallık yok edilirdi. Bunu istemiyordu.

Deniz Parvana’ya ulaşma konusunda başarısızlık yaşamıştı. Kendi gitse bile Deniz Parvana’yı bulabilme şansı yok gibiydi. Bu yüzden 2 yıl sonra tekrar deneyecekti. Tek dileği bu iki yılda krallıklara bir zarar gelmemesiydi.

Arkasına baka baka Kızıl Krallığa geri dönüyordu ki bir anda fikrinin değiştirip Mavi Krallığa yönelmişti. Melek Parvana ile görüşmek geçmişte yaptıkları hakkında yere kapanarak özür dilemek istiyordu. Çünkü Alev Kızıl, Melek Parvana’nın Kızıl Krallık’tan kaçma sebebini iyice araştırmış ve işin aslını öğrenmişti.

Kendisi de bir kadın olarak teyzesine hak vermiş ona yapılanları büyük bir haksızlık olarak görmüştü. Sonuçta bu aşktı. Saygı duyulması gerekirdi. Böyle düşünüyordu. Aslında böyle düşünmeye başlamıştı. Çünkü Kutsal Arena’da yapılan düellolardan sonra kendisi de nasıl olduğunu anlamadan Bilge Mavi Prens Deniz Parvana’ya âşık olmuştu.

Bu sebeple teyzesini daha iyi anlamaya başlamıştı.

Yönünü Mavi Krallığa çevirdikten sonra önünde yaklaşık bir haftalık yolu vardı.

Alev Kızıl bir haftalık yolculuktan sonra Mavi Krallığa varabilmişti. Sınır görevlilerine Melek Parvana ile görüşmek istediğini söylemişti ve görevliler saraya ses iletimi göndermişlerdi. Çok kısa bir süre sonra Melek Parvana sınır kapısına kadar gelmişti.

“Alev”

“Teyze”

Alev Kızıl ilk defa teyze kelimesini kullanmıştı ve Melek Parvana çok şaşırmış ve gözleri dolmaya başlamıştı.

“Hoş geldin Alev, gel.”

Dediğinde kapıdaki askerler yolu açmıştı.

“Nasılsın? Hangi rüzgâr attı seni buralara.”

Alev Kızıl hiç cevap vermeden birden teyzesine secde etmiş ve içinden geldiğini belli eden pişmanlık dolu ses tonu ile defalarca özür dilemişti.

Melek Parvana ne kadar ısrar etse de Alev Kızıl kalkmamıştı. Bir süre sonra daha fazla ısrar dayanamayan Alev Kızıl sonunda ayağa kalkmıştı. Üstü başı toz içinde kalmıştı.

“Teyze. Gerçekten çok özür dilerim. Geçmişte yaşanan her şeyi öğrendim. Bana söylenenlerin hepsi yalanmış. Gerçekten çok özür dilerim.”

“Önemli değil Alev. Hiç önemli değil. Artık geçmişi önemsemiyorum. Burada çok mutluyum ve hayatım çok güzel. Her şey çok iyi gidiyor. Görüyorum ki sende doğru yolu bulmuş gibisin. Söyle bakalım kim bu sana doğru yolu gösteren yakışıklı? Bu arada sen neden geldin?”

“Bende aslında o konu hakkında konuşmak için geldim teyze. Babam… Babam çıldırmak üzere…”

“Nasıl yani? Ama dur gizli bir yere gidelim.”

Dedikten sonra Alev Kızıl’ın elinden tuttu ve bir anda ortadan kayboldu. Mavi Krallık sınırları içerisinde sol tarafta yükselen Yükseliş Dağı adı verilen bir dağdaki çok gizli konuların konuşulduğu bir mağaraya gittiler.

Melek Parvana mağaraya bir Sessizlik Alanı yaptıktan sonra konuşmaya başladılar.

“Babam çıldırmak üzere derken ne demek istedin?”

“Teyze, babam Cennetsel Kılıç Villa Kıtası’ndan Göksel 7 Kılıç klanı ile iletişime geçti ve adayı düzene sokmak için yardım istedi. Kızıl Krallıktaki ateş Ki’sindeki değişim, Mavi Krallığın inanılmaz hızla büyümesi ve hatta Kızıl Krallık sınırlarında yaşayanların Mavi Krallığa sığınmaları babamı iyice çıldırtmaya başladı. Bu yüzden Göksel 7 Kılıç klanından yardım talep etti. Amacı ile Mavi Krallığı yok etmek olduğunu düşünüyorum.”

“Ne diyorsun sen Alev! Nasıl bu kadar ileri gidebildi?”

“Bilmiyorum teyze. Buradan önce Kutsal Arenaya gitmiştim. Deniz Parvana’nın buraya gelmesi için görev vermek istediğim ama Deniz Parvana’nın dış görevde olduğunu ve en az 2 yıl gelemeyeceğini söylediler. Göksel 7 Kılıç klanı ise 3 yıl sonra geleceklerini haber verdiler. Hepsi bu da değil. Mavi Krallığın bu hızda gelişiminden tüm krallıklar korkuyor ve Mavi Krallık’ın arkasından gizli planlar yürütüyorlar. Bir isyan çıkmasını sağlayacaklar.”

“!!!! Alev! Sen ne dediğin farkında mısın? Böyle bir şey nasıl olabilir! Bu çok büyük bir olay. Bunu 12 Güneş Derin Deniz Klanı’na bildirmeliyiz.”

“Hayır teyze lütfen bunu yapma. Eğer bunu yaparsan Kızıl Krallık yok edilir. Babam ve tüm kıdemliler idam edilir. Biliyorum ölmeyi hak ediyor olabilirler ama ben… yine de bunu istemiyorum. Bunu kendimiz çözmeliyiz. Lütfen bana söz ver. Bunu 12 Güneş Derin Deniz Klanı’na bildirmeyeceksin.”

“Bu… Peki tamam. Kendini riske atıp buraya kadar gelip haber verdiğin için bu sözü tutacağım. Bu olayları üst seviyeye bildirmeyeceğim.”

Bu konu hakkında biraz daha konuştuktan sonra başka konulara geçtiler. Melek Parvana, Alev Kızıl’daki değişimden çok memnun olmuştu ve bu değişime bir erkeğin sebep olduğunu tahmin etmişti.

“Söyle bakalım. Sendeki bu değişimi hangi yakışıklıya borçluyuz.”

Alev Kızıl gözlerini kaçırmıştı ve yüzü biraz kızarmıştı. Bir süre kıpraştıktan sonra cevap verdi.

“Güleceksin belki ama seninle aynı durumdayım teyze. O kişi Deniz Parvana!”

“HAHAHAHA! Gerçekten mi? İşte buna inanırım. Haha! Başka bir isim versen büyük ihtimalle inanmazdım. Aaah, sanırım Kızıl Krallık prenseslerinin kaderi bu. Haha! Eh, gerçi Deniz Parvana’dan daha iyi birisini bulman söz konusu bile olamazdı. Hm… Aslında çokta yakışırsınız. Evet! Ben onaylıyorum.”

“Teyze! Henüz bir şey yok aramızda. Bunu o bile bilmiyor. Nasıl olduysa düellolardan sonra oldu. O zamanlar başlamıştı. Deniz Parvana, Kızıl Krallığa geldiğinde ise tam olarak anlamıştım. Senin dükkanına uğradığına emindim. Çünkü onun aurasının izleri vardı. Ama o anda o auraya odaklandığımdan dükkândan çıktıktan sonra 5 farklı yolda ilerleyen aura fark etmiştim. O olayı bile öngörmüş ve beni tongaya düşürmüştü. Her yerde aradım ama bulamadım. Sonrasında senin dükkanında gizlenmiştim. Onu yakalayacaktım ama konuştuklarınızı duyduktan sonra yerimden çıkamadım. Üstelik, içimden bir ses orada olduğumu ilk andan itibaren biliyor olduğunu söylüyordu.”

“Hehe… Evet Alev. Dükkâna girdiği anda senin benim odamda olduğunu bana ses iletimi ile söylemişti. Hiçbir şey çaktırmamı ve normal davranmamı gerektiğini de söylemişti. Pek ihtimal verememiştim ama gerçekmiş.”

 

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Azur Kral – Bölüm 96 – Beklenmeyen Kişiden Özür

Her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek.

Yavaş yavaş ilk cildin sonuna geliyoruz. 100. Bölümde ilk cilt tamamlanmış olacak ve o zaman ek bir bölüm ile resimleri paylaşacağım. İlk cilt sona erdiğinde iki hafta bölüm gelmeyecek.

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************