Azur Kral – Bölüm 73 – Karanlık Element
Sonunda tüm ışıkları görebilecek noktaya geldiklerine bir tür kapının eşiğinde olduklarını anladılar. İçerisi ise bambaşka bir dünya gibiydi. Karanlıklardan oluşan bir dünya gibi. Soğuk, karanlık ve ölümcül. İçeriye baktıklarında hissettikleri şey buydu.
Kapının eşiğinden bir adım daha attıklarında Helios titremeye başladı. Deniz Parvana, Helios’un hislerini algılayabildiğinden inanılmaz bir korku yaşadığını anlıyordu. Titremesi devam ederken Helios dayanamayıp hızlıca canavar yüzüğüne girdi.
“Buraya gelmemen konusunda birçok kez uyarıldın ama dinlemedin!”
** 73 – Karanlık Element
“Uyarılmak mı? Ben bir uyarı almadım!”
“Uyarıları aldın ancak anlamadın.”
“Nasıl anlayabilirim ki? Açıkça belirtmeliydin.”
“Bu dünya sadece karanlıklar için. İçeriye girmen ölümünü çağırmaktır.”
“Sadece karanlıklar için mi? Öyleyse içeriye girersem karanlık olabilirim.”
“Karanlık olabilir misin? Karanlıkla doğmayan bir varlık asla karanlık olamaz.”
“Ben olabilirim. Ben su ile doğdum ancak şu an ateş ve toprağa da sahibim.”
“O halde sen o malum 3 teknikten birine sahipsin. Bizzat tanrılar tarafından yazılan 3 Element Fethi tekniğinden birisine… Ancak Element Fethi tekniklerinin sadece bir tanesi tüm elementlerin fethini içerir. Sende olan teknik hangisi?”
“Elementlerin Ruhu”
“Elementler Tanrısı’nın yazdığı Element Fethi tekniğine sahipsin. O halde karanlığı da fethedebilirsin. Fethedebilir misin göreceğiz. Gel. Sana verilen yol göstericiyi takip et.”
Kadim ses kesildikten sonra Deniz Parvana’nın gözleri önünde küçük bir ışık küresi uçuşmaya başladı. Gözlerinin önünde birkaç kez sağa sola hareket ettikten sonra karanlıklar dünyasına giriş yaptı. Deniz Parvana, ışık küresini takip edip kapının eşiğinden geçtikten sonra etrafın biraz daha değiştiğini, karanlık ve soğuğun daha da güçlendiğini fark etti.
Diğer bir his ise ölüm hissiydi. Her yerde ölüm vardı. Çoktan iskeletine kadar çürümüş olanlardan, yeni çürümeye başlamış olanlara kadar birçok ceset vardı. Bazıları kazıklara çakılmış, bazıları çarmıha gerilmişti. Deniz Parvana, bu cesetlere aldırmadan görebildiği ve ulaşabildiği boyut çantalarını, yüzüklerini toplamıştı.
Yaptığı şeyin ne anlama geldiğini biliyordu ama sonuçta onlar ölmüşlerdi ve artık o malzemeleri kullanamazlardı. Bu yüzden onları toplamakta bir sorun görmüyordu.
Saatlerce ilerlemişlerdi. Cesetler giderek azalıyordu. Burasının bir tür miras alanı olduğunu düşünüyordu. Ancak giren herkes ölmüş gibiydi. İlerledikçe cesetler azalıyordu ancak cesetlerdeki çanta ve yüzüklerdeki malzemeler çok daha değerli hale geliyordu. Hatta bazı noktalarda savaş izleri vardı.
Çantalar içerisinde olmayan birçok silah ve benzeri itemlerde toplamıştı. Yüzükler, kolyeler, ayakkabılar, pelerinler çeşitlilik çok fazlaydı ve seviyeleri çok yüksekti.
Işık küresi sonu görünmeyen bir uçurumun kenarına geldiğinde ilerlemeyi kesti.
“Buraya Yaşamın Sonu Uçurumu denir. Tekniğini burada çalıştırabilirsin. Ya da cesaretini gösterip ölüme meydan okur ve daha saf karanlık Ki’ye erişebilirsin. Derine indikçe karanlık Ki saflaşır ancak tehlikeler de artar. Eğer karanlık enerjiyi fethedemezsen ölüm sana en acı şekilde bahşedilecek.”
Deniz Parvana, “Anlıyorum.” Dedikten sonra çok düşünmeden uçurumdan aşağı atladı. Deniz Parvana eğer normal bir insan olsaydı bu kadar saf ve yoğun karanlık Ki yüzünden çürüyerek ölürdü. Ancak o normal bir insan değildi.
Yaklaşık 500 metre kadar sonra bir zemine ulaşmıştı. Karanlık Ki’nin çok yoğun ve saf olduğunu hissedebiliyordu. Eğer ateş ejder tanrısı evrimini geçirmemiş olsaydı buradaki karanlık Ki’ye dayanamazdı.
Hemen Elementlerin Ruhu Parşomeni’nin ilk sayfalarını açtı. Şu anda Tekniğin çevredeki Ki ‘yi analiz etmesi ve özümsemeye başlaması gerekiyordu. Eğer karanlık Ki, kabul edilirse parşömendeki karanlık element simgesi siyah ışıltılar yaymaya başlayacak ve Bedensel Ki Dönüşümü bölümündeki karanlık Ki özümseme yöntemi okunabilir hale gelecekti.
Deniz Parvana, elinin içinde küçük bir ateş yakmış ve parşömeni izliyordu. Teknik çevredeki Ki’yi kabul etmiş ve özümseme aşamasına geçmişti. Bedensel Ki Dönüşümü aşamaları da yavaşça okunabilir hale geliyordu.
Yaklaşık 3 saatlik sürenin ardından yazılar tamamen okunur hale gelmişti.
Karanlık Elementi Bedensel Ki Dönüşümü: Karanlık tipi Ki, tüm kötülüklerin çağırıcısı ve habercisidir. Kimse karanlık Ki’yi sevmez ve kullanmak istemez. Kullananları dışlarlar ve öldürmek isterler. Sende öyle yapmalısın. Bütün kötülüleri çağırmalısın. Bütün kötülüklerin kötü düşünceleri bırak ruhuna aksın. Sadece kötülüğe sahip olan ruhlar onu kullanma yoluna gidebilir. Kötülük ile bir ol ki, karanlığın kapıları sana açılsın.
“Karanlıkla bir olmak için kötülüğü çağırmalıyım. O halde…” Deniz Parvana, bütün ruhunu ve zihnini boşalttıktan sonra yüzünü yukarıya döndü ve ruhundan başlayarak güçlü bir ses ile “GEL!” diye bağırdı.
Bu çağrıdan sonra bu zamana kadar yaptığı kötü şeyleri düşündü. Pek kötü şey yapmamış olsa da yine de yapmıştı. Bir insanı öldürmek kötülük değil miydi? Bir canavarı öldürmek? Elbette kötülüktü. Kibirli olmak? O da kötü bir duyduydu. Gerçekten kötü olarak adlandırılacak biri değildi ama işe yaramıştı.
Aslında kötülük için kötü olmaya gerek yoktu. Kötülük her tür canlıya geçecek bir şeydi. Üstelik karanlık ve kötülük, temiz kalplileri daha çok severdi. Kötüler daha kötü olurken, iyilerde kötü olurdu. Ancak ne kadar yüksekten düşersen o kadar derine inerdin. Çok iyi bir insana karanlık bulaştığında hep kötü olandan daha kötü hale gelirdi. Bu her zaman böyleydi.
Kötülük yani karanlıkta Deniz’i sevmiş gibi tüm vücuduna akın etmeye başlamıştı. Karanlık Ki, vücuduna giriş yaptığında biraz acı çekmeye başlamış olsa da umursamamıştı. Bilincini çekirdeğine odakladı ve çekirdeğindeki özel dünyaya adım attı. Orada üç farklı renkte hafifçe dalgalanan ışık kulesi vardı. Bunlar mavi su, kırmızı ateş ve kahverengi topraktı. Simgeleri görünen ama ışık kulelerine sahip olmayan 3 daire daha vardı. Bunlar ise hava, ışık ve karanlıktı.
Karanlık element simgesinin üzerine geldi ve bacaklarını çaprazlayarak oturup ruhsal meditasyona başladı. Vücuduna akın eden karanlık Ki’yi çekirdeğinde yönlendirmeye ve oradan da karanlık element simgesine yönlendirmeye başladı.
Bu acılı süreç günlerce sürdü. O kadar çok karanlık Ki özümsedi ki, alandaki karanlık Ki hissedilir bir şekilde azaldı. Bu azalma oranı yaklaşık olarak %40 oranındaydı.
Sonunda çekirdeğin dünyasındaki karanlık ki de diğer elementler gibi ışık kulesi oluşmuş ve birbirleri ile uyumlu şekilde dalgalanıyorlardı. Bu dalgalanma ise kalp atışları gibiydi. Simgelerden çıkan ve ışık kulelerini etkileyen bir kalp atışı gibi…
Deniz Parvana gözlerini açtığında gözü de bir anda karardı ve eski haline geri döndü. Ayağa kalkıp kendisine odaklandığında çok daha güçlendiğini hissetmişti. Özümsediği o kadar Ki’den sonra Semavi Alem’in sınırına kadar gelmişti.
“O kadar Ki’den sonra bile aşamadım. Neyse burada elde ettiğim hazineler sayesinde aşabileceğimi düşünüyorum.”
Parşömenlerini topladıktan sonra yerinden zıpladı ve uçuruma atladığı yere geri ulaştı.
“Eee! Ne Diyorsun?”
“Evlat! Bunu başarabileceğine aslında inanmıyordum. Ancak meditasyon yapmaya başlarken senden güçlü bir ejder aurası yayıldı. O zaman neden zarar görmediğini anladım. Sen gerçekten çok şanslı olmalısın. Bir ateş ejder tanrısı her şeyini sana, bir insana emanet etmiş. Bunu bir tanrıya bile anlatsan sadece güler geçer.
Sadece o değil. Aslında ateş ejder tanrısının neden her şeyini sana emanet ettiğini de anlayabiliyorum. Ancak bu bilgi için hala çok güçsüzsün. Eğer ateş ejder tanrısının sende gördüğü şeyi, kendisi söylemediyse benimde söylememem gerekir. Eğer sen onu öğrenir ve kullanmaya başlarsan fark edilirsin. Seni korumak istese de koruyamayacak olanlarla, öldürmek isterse yerinden bile kalkmadan öldürebilecek olanlar var. Güçlenmeye devam et evlat. Bir gün buraya yolun tekrar düşerse ve eğer kendini koruyabilecek bir güce erişmiş olursan sana gerekenleri anlatırım.”
“Anlıyorum. Teşekkür ederim.”
“Bitmedi… Ateş ejder tanrısı evrimini ve Elementlerin Ruhu tekniğini elinden geldiğince göstermemelisin. Diğer elementlerin keşfedilirse doğuştan olduğunu söylemeli ve karanlık element Ki’sini kullanmamalısın. Karanlık Ki kullananlar şeytan olarak anılırlar ve onları avlamak ile uğraşan hayal gücünü aşacak güçler vardır. Bu uyarılarımı dikkate al. Son olarak bu parşömeni al. Bu parşömen Elementlerin Ruhu tekniğinin bir parçasıdır. Uzun zaman önce elde etmiştim ve peşine düşmüştüm ama bu alana hapsolduktan sonra gerek kalmadı. Senin işine yarayabilir. Burada işin bittiğine göre ayrılabilirsin.”
Kadim ses kesildiği anda kendisini bu dünyaya girdiği kapı eşiğinde buldu. Arkasına dönüp bir süre içeri baktıktan sonra “Buraya geri döneceğim.” Dedi ve ayrıldı.
Geldiği yoldan hızlıca geri döndü ve Helios’u çağırdıktan sonra birlikte uçurumdan ayrıldılar.
“Bu gerçekten sürpriz oldu. Sanırım ben gerçekten çok şanslıyım ha Helios. Geriye dönüp baktığımda her şeyin çok iyi ilerlediğini anladım. Umarım bu şansım Ki gibi kullandıkça tükenen bir şey değildir. Hehe.”
********************************************************
Yazar’ın Köşesi 🙂
Azur Kral – Bölüm 73 – Karanlık Element
Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek
Bölümler bir sür gelmeyebilir ama seriyi bırakmayacağımı bilin. Sonuca erdirene kadar devam edeceğim. En fazla biraz kısa keser bitiririm ama mutlaka sonunu getiririm. 😉
Resimler içinde ilk cildi bitirdikten sonra atmayı planlıyorum.
NOT: Seriye sürekli ara vererek devam ettiğimden aklımdan çıkan unuttuğum bazı şeyler olabiliyor. Bundan dolayı da mantık hataları çıkabilir. Fark ettiğiniz bir şey olursa yorum olarak belirtirseniz. Düzeltmeye çalışırım.
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************