Azur Kral – Bölüm 47 – Geri Zekalı Aptal!

Önceli bölümden…

Deniz Parvana sözlerini bitirdikten sonra odadaki herkese sıkı sıkı sarılmış ve oradan ayrılmıştı. Mavi Kral her ne kadar oğlunu görememeye başlamasından üzülüyor olsa da oğlunun bu azmini ve çalışkanlığını da takdir ediyordu. Gerçi onun çalışkanlığını takdir etmeyen bir kişi bile yoktu. Küçüklük zamanlarında neredeyse aylarca uyumadığı ve çalıştığı oluyordu.

Çalışkanlık onun kanına kadar işlemişti.

 

** 47 – Geri Zekalı Aptal!

Hızlı bir şekilde saraydan ayrıldığı gibi soluğu okyanusun kıyısında almıştı. Kıyafetlerini boyutsal depolama yüzüğüne atmış ve okyanusa dalmıştı. Lord Diyarında olduğu için artık sudaki hızı çok daha hızlıydı. Saatler içerisinde Azur Krallık kalıntılarının girişine ulaşmıştı. Gizlediği girişi açıp içeri girmiş ve girişi tekrar kapatmıştı.

Aynı hızla Azur Krallık Sarayının girişine gelmişti.

Kapının üzerindeki Hidra heykeli canlanarak 3 başını da Deniz Parvana’nın önüne kadar getirdi.  “Deniz Parvana… Bu kadar kısa zamanda böyle bir gelişim göstermen güzel. Ancak bu seviyede Semavi Alem’e yükselemeyecek olman çok kötü.”

“Ah, o konuyu çözdüm. 6 ay sonra başka bir kıtaya gideceğim. Gideceğim kıtanın adı Parlak Gökkuşağı Kıtası…”

“Parlak Gökkuşağı Kıtası… Evet. Orada Semavi Alem’e yükselebilirsin. Oradaki Qi çok daha saf ve yoğun. Alem engelini kırman mümkün olabilir.”

“Hidra, buraya ikinci katı denemek için geldim. Ancak başarabilir miyim bilmiyorum?”

“Bunu bizde bilemeyiz. İçeri girmeli ve denemelisin.”

“Anlıyorum. Diğer katlara yükselmekte bir test nasılsa… Tamamdır.”

Deniz Parvana, açılan kapılardan içeri girdi ve normal adımlarla merdivenlerin önüne kadar geldi ve bir süre üst kata çıkan merdivenlere baktı. Derin derin birkaç nefes aldıktan sonra ilk basamağa ilk adımı attı.

 

** Parlak Gökkuşağı Kıtası, 12 Güneş Derin Deniz Klanı

Rıza İrfan, güle oynaya kıtaya ulaşmış ama bir anda yüzündeki mutluluk sönmüştü.

“Kıdemli Kara Yıldız. Beni karşılamak için burada olmadığınızı düşünüyorum. Doğru muyum?”

“Rıza İrfan. Yaptığın soygunu biliyorum. Göreve çıkan kıdemliler ne zamandır görevi veren kişiden el altından ve zorla ücret talep etmeye başladı?”

“Sen! Lanet olsun tabi ki Alper hemen ispiyonlamış. Lanet hain.”

“Eğer başın belaya girmesini istemiyorsan Kızıl Kraldan aldığın Qi haplarını teslim et. Eğer bu bilginin Klan Liderinin kulağına gitmesini istiyorsan elbette çekip gitmekte özgürsün.”

Rıza İrfan başka çaresi olmadığını bildiğinden dolayı 50.000.000 Qi hapı çıkarıp Kara Yıldız’a uzattı. Açgözlülüğü tavan yapmıştı ki bu her zamanki haliydi. Bu yüzden direk olarak hepsini vermesine imkân yoktu. Eğer Kara Yıldız sayı belirterek isteseydi o zaman mecbur verecekti. Sayı belirtmediğine göre miktarı bilmiyor olabileceğini düşünmüştü.

“Kıdemli Kara Yıldız. Buyurun. Bunlar Kızıl Kral’dan aldığım 50.000.000 Qi Hapı…”

Kara Yıldız bir kelime etmeden hapları aldı ve ruhsal algısı ile sayısına baktı. Yüzüne bir gülümseme gelmişti. Bu gülümsemeyi gören Rıza İrfan’da rahatlamış hissetmişti. Tam ayrılmaya hazırlanıyordu ki Kara Yıldız “Kalanını vermeyecek misin? Hepsinin bu kadar olmadığını ikimizde biliyoruz değil mi?” dedi. Yüzündeki gülümseme daha da genişlemişti.

Rıza İrfan, Kara Yıldız’ın sayıyı bildiğini anladı ve sessizce kalan haplarını da çıkarıp teslim etti. Yine tam ayrılmaya hazırlanıyordu ki Kara Yıldız, “Hepsinin bu kadar olduğundan emin miyiz?” dedi.

“El- Elbette Kıdemli Kara Yıldız. Yemin ederim aldığımın hepsi bu kadar.”

“Hmm… Benim kulağıma böyle çalınmadı. Duyduğum sayı bundan daha fazlaydı. Eğer teslim etmek istemiyorsan bu durumun Klan Liderinin kulağına gideceğinden emin olabilirsin.”

“Kı- Kı- Kıdemli Kara Yıldız. Yemin ediyorum. Şerefim üzerine yemin ederim aldığımın hepsi bu.”

“O halde klan liderine bunu bildirmek zorundayım. Olacaklardan beni sorumlu tutamazsın değil mi? Sonuçta kural ihlali yapan ve el altından ödeme alan bir kıdemlinin sonunun ne olduğunu biliyor olmalısın. Konumunu kötüye kullanmak, Klanın arkasından iş çevirmek, Klanın itibarını zedelemek ve birkaç tanesi daha… Tüm bunlar birleştiğinde bir hain olarak damgalanman işten bile değil.”

Rıza İrfan bunu en iyi şekilde bilen kişiydi. Çünkü bu tuzağı zamanında Alper Us’a kurmuş ve onu hain olarak damgalatıp hem paraların üzerine yatmış hem de en büyük rakibini ayaklar altından sürgün ettirmişti.

Gerçekleri bilen Kara Yıldız, hala kalbinde öğrencisinin acısını çekiyordu. Bu yüzden intikam almak için elinden geleni yapmayı istiyordu. Elbette Rıza İrfan’ı klan liderine bildirmeyecekti. Daha kötüsü onun en sevdiği şeyleri ellerinden alacaktı.

Rıza İrfan, her şeyi daha net anlamıştı. Karşısındaki ihtiyar kendisinden bu şekilde intikam alıyordu.  Nasılsa 25 yıl sonra 100.000.000 daha elde edeceğinden dolayı 50.000.000 Qi hapı daha çıkardı ve Kara Yıldız’a teslim etti.

Kara Yıldız daha fazla uzatmak istemediğinden dolayı son partiyi de aldı ve “Güzel. Rıza İrfan… Bir daha böyle bir şey yaptığını duyarsam aldıklarını vermek ile kurtulamayacağını bilmeni isterim. Ayrıca her 25 yılda Clitus adasına gideceğini ve görevi tekrarlayacağını da biliyorum. Her gidişin için aynı miktarda Qi hapı talep etmişsin…

Şimdi görev sarayına gidiyorsun ve sorunun çözümünü ve düzenli olarak tekrarlanması gerektiğini anlatıyorsun. Ve diğer gidişlerinde hiçbir ücret talep etmiyorsun. Sadece klanın sana verdiği görev ödülünü ve yol masraflarını temin ediyorsun. Umarım anlatabilmişimdir. Eğer bu durumu tekrarlar isen bugün olanlarla birlikte her şey klan liderinin kulağına gider.”

“Nasıl arzu ederseniz Kıdemli Kara Yıldız.”

Rıza İrfan, öfkesinden kan kusacak raddeye gelmişti. İnzivası bozulmuş, o kadar yol çekmiş, elde ettiği tüm kazanç ellerinden uçmuş ve üzerine kendisine ait olan birikimi bile duman olmuştu. Bunların sebebi ise Alper Us’tu. Bir gün onunla karşılaştığında onu öldüreceğine and içmişti.

“He he he… Artık elime düştün Rıza piçi. Sen tek değer verdiğim öğrencimi elimden aldın. Bende senin en değer verdiğin şey olan zenginliğini elinden alacağım. Aferin Alper, aferin. O kadar uzakta olmana rağmen…” O anda Kara Yıldız’ın gözleri dolmuştu. Can öğrencisini çok özlemişti. Onun geri dönmesini her şeyden çok istiyordu.

Sürgünden geri dönmesini sağlayacak olan şartı da kendisi öne sürmüştü. Bu şartı öne sürmüştü çünkü bu hainlik olayı yaşanmadan önce bir rüya görmüştü. Öğrencisi Alper’in kendisine çok özel bir öğrenci getirdiğini görmüştü. Rüyanın üzerinden birkaç hafta geçmemişti ki olaylar patlak vermiş ve Kara Yıldız rüyası üzerine bir kumar oynamıştı. Ve kısa birkaç yıl önce öğrencisi Alper Us’tan gelecek vaad eden bir çocuk bulduğunu söylemiş ama çocuğun isteği üzerine 2 yıl sonra geleceklerini bildirmişti.

O günden beri, ikisinin geleceği günü heyecanla bekliyordu. Bizzat gidip kendisi almak isterdi onları ama klan lideri kendisine öğrencisine yaklaşmaması yönünde bir emir vermişti. Çünkü ona yardımcı olabilirdi. Ama bu emri Alper Us bilmiyordu.

“Az kaldı Alper. Sadece 6 ay daha dayanın. Umarım. Umarım rüyam gerçek olur ve iki mükemmel öğrenciye sahip olurum.”

 

**

Rıza İrfan öfkeli bir şekilde klana varmış ve her yerde ustasını aramıştı. Ustasını bulamayınca ses iletimi göndermiş ve kısa sürede bir araya gelmişlerdi. Rıza İrfan Sarı Diken’in konakladığı eve gelmiş ve içeri girmişti.

“Anlat bakalım Rıza İrfan!”

Rıza İrfan yaşanan her şeyi en ufak detayına kadar anlatmıştı. Kızıl Kral’dan aldığı Qi haplarını nasıl Kara Yıldız’a kaptırdığını, Alper Us’tan aldığı bilgiler ile Deniz Parvana’yı öldürmediğini hatta kafasına kurduğu planı anlatmıştı.

Rıza İrfan konuştukça, Sarı Yıldız’ın siniri katlanarak artıyordu ama yüzüne vurmuyordu. Çünkü Rıza İrfan’ın konuşmasını bitirmesini bekliyordu.

“Hepsi bu kadar usta.” Diyerek raporunu sonlandırdığı anda Sarı Diken yerinden fırlamış ve  “GERİ ZEKALI APTAL!” diyerek tüm gücü ile sert bir tokat atmıştı. Tokat o kadar sertti ki Rıza İrfan bir tarafa fırlamıştı ve evin iki odasının içinden geçip evin dışında 20 metre kadar sürüklenmişti.

Zorla kafasını yukarı kaldırıp “U- Usta…” diyebilmiş ve sonrasında kendinden geçmişti.

Sarı Diken, o kadar şiddetli bağırmıştı ki yakınlardaki evlerde konaklayan diğer kıdemliler ve öğrencileri de duymuş ve kıs kıs gülmüşler içinden o tokadı yiyen kişiye acımışlardı.

 

********************************************************

Azur Kral – Bölüm 47 – Geri Zekalı Aptal!

Arkadaşlar kusuruma bakmayın bu hafta inanılmaz yoğun geçti. bölüm atmayı bırakın yeni bölüm bile yazamadım. Ama bunu telafi etmek dün gece oturup yazdım. Bu yüzden bir toplu geliyor.

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************