Azur Kral – Bölüm 43 – Üst Seviyeden Bir Kıdemli #1

Önceki bölümden…

“Evet kralım. Mavi Kral her zaman sözünde duran bir kişidir. Bu zaman kadar asla yalan söylemedi ve sözünden dönmedi. Bu yüzden eğer bir anlaşma yapabilirsek anlaşma süresinde bir savaşı dert etmek durumunda kalmayız.”

“Haklısın. O halde Mavi Kral ile görüş kendileri ile 1000 yıllık bir barış anlaşması ve birkaç ticaret anlaşması yapmak istediğimizi belirt. Şayet bu anlaşmalara olumlu bakıyorlarsa imzalar için kendi ayaklarımla Mavi Krallığa gideceğim!”

 

** 43 – Üst Seviyeden Bir Kıdemli #1

** Mavi Krallık’ta (6 Ay öncesi)

“Kralım! Kralım!” Aktan büyük bir telaşla Mavi Krallık Sarayı Taht Odasına girdi.

“Ne oldu Aktan ne bu telaş!”

“Kralım! Bilge Prens Deniz hakkındaki söylentileri duydunuz mu?”

“Ne! Deniz mi? Neymiş o söylentiler çabuk söyle!”

“Kralım Deniz Parvana birkaç gün önce Beyaz Krallığa ziyarete gitmiş. Beyaz Kral’ın söylediklerine göre Bilge Prens Deniz, Lord Diyarının 2. Aşamasındaymış. Buna ek olarak direk olarak Beyaz Krallığın en kutsal bölgesi olarak bilinen Aydınlık Odaya girmiş.”

“N- Ne! Sen ne dediğini biliyor musun Aktan? Her ne kadar potansiyeli yüksek olsa da birkaç ayda nasıl Lord seviyesine yükselmiş olabilir?”

“Bilemiyorum Kralım. Ancak bunun yalan olmasına ihtimal vermiyorum. Beyaz Kral neden böyle kendilerini aşağılayacak bir yalan söylemiş olsunlar ki?”

“Deniz… Oğlum neyi amaçlıyorsun? Haber vermeden ayrıldın. Amacın tam olarak nedir?”

Bu haber kısa sürede bir yangın gibi tüm Mavi Krallığa yayılmıştı. Bazıları inanmak istememişti ama halkın geneli Bilge Prenslerinin buna başarabileceğine gönülden inanıyorlardı. Birçoğunun gözünde Mavi Krallığın gerçek kralı Deniz Parvana’ydı.

Bu haberler yayıldıktan sadece 7, 8 gün kadar sonra Mavi Krallığa ardı ardına 4 elçi gelmişti. Bu elçiler Yeşil, Kızıl, Siyah ve Beyaz elbiseler giyiyorlardı. Üstelik hepsi yanlarında birçok hediye ile gelmişlerdi.

Mustafa Parvana, Melek Parvana ve danışmanlar gelen her elçi ile daha çok şaşkınlık yaşıyorlardı. Gelen bütün elçiler Deniz Parvana’nın Lord Diyarına erişmesini tebrik edip dakikalarca methiyeler düzdükten sonra hediyelerini takdim etmişlerdi. Hediyeleri özenle ve ayrıntılı şekilde tanıtma seansı bittikten sonra ise asıl amaçları olan anlaşmalar hakkında krallarının isteklerini dile getirmişlerdi.

Mavi Krallık yönetim grubu her anlaşma için gelen elçi karşısında apışıp kalıyorlar ve dakikalarca öyle kalıyorlardı. Tüm krallıklar, Mavi Krallık ile 1000 yıllık barış ve ticaret anlaşmaları yapmak için istekte bulunuyorlar ve olumlu bakıyorlar ise kralların bizzat ayaklarına geleceklerini ifade ediyorlardı.

Mavi Krallık’ın 7, 8 günlük bir sürede, zenginlikleri %10 artmıştı. O kadar çok hediye gelmişti ki hediyelerin tanıtımları birkaç gün sürmüştü. Mavi Kral, Kızıl Krallıktan gelen elçiyi özellikle en sona bırakmıştı. Elbette bu kadar şeyden sonra biraz bile kibirlenmemiş ve Kızıl Krallık elçisini aralarındaki özel ilişkiden dolayı geniş bir görüşme amacı ile beklettiğini belirtmişti.

Kızıl Kral’ın da amacının aynı olduğunu düşünmüşlerdi ancak kardeşi ve Mavi Kral’ın ilişkisini tanıyacağı konusunu tahmin bile edememişlerdi.

Mavi Kral, gelen bütün elçileri olumlu bir şekilde yanıtlamış ve bütün kralları sarayına davet etmişti. 1 ay sonra tüm krallar toplanacak ve anlaşmaları yapacaktı.

“Aşkım, oğlumuz Deniz’in her hareketi Mavi Krallığı yüceltiyor değil mi?”

“Evet Meleğim. Aynen öyle… Deniz her zaman böyleydi. Turnuvadan önce benim görevimi bile o yapıyordu. Onun sayesinde tarihimizde ilk defa ilk ona birden fazla öğrenci sokabildik ve ilk defa bizden bir kişi birincilik aldı. Ruhsal Bağ ve Boyutsal Depolama Alanı’nı bile kendisi icat etti. Antik Mavi Krallık kalıntılarını buldu ve oradaki mirasları ele geçirdi. Oradan elde ettiği yüksek ve orta seviye teknikler sayesinde öğrencilerimizin seviyeleri büyük bir hızla yükseldi ve kendilerine güvenir hal geldiler. Her birinin karakteri çok güzel olduğundan Mavi Krallığımız için geleceğini sırtlayacak birer ejderha olacaklar.”

“Sence nasıl oldu da bir Lord olabildi?”

“Bilemiyorum. Ancak bildiğim bir şey var ki Deniz, Mavi Güç Taşında tam olarak 1865 Ruh çağırmış. Bu ruhlardan birisi Azur Kral ‘ı, 5 tanesi de geçmiş Mavi Kralları temsil ediyormuş. Biz bu testleri 20’den fazla kez denemiştik ama her seferinde taş kırılmıştı. Bu test sonucunu da Antik Mavi Krallık’ta bulduğu devasa bir Mavi Güç Taşında öğrenmiş. Hatta o bile neredeyse kırılacakmış.”

Melek Parvana eli çenesinde biraz düşündükten sonra düşünceli bir şekilde kocasına döndü ve

“Aşkım… O zaman bu sonuçlar yanlış olacaktır. Sonuçta eğer test aşamasında taş çatladıysa taşa gönderdiği gücün bir kışı bu çatlaklardan sızar ve gücü normalden daha az görünür.”

“Ben bunu hiç bilmiyordum. Çünkü tarihimizde Mavi Güç Taşını çatlatabilen bir kişi bile olmamıştı.”

“Anlıyorum. Oğlumuz Deniz’in bildiğimizden daha güçlü olduğunu bilmekte bize yeterli aslında. İçimiz rahat bir şekilde oğlumuzu bekleyebiliriz.”

“Haklısın Meleğim. O çok güçlüdür. Sadece güçlü değil aynı zamanda inanılmaz zekidir. Kendisine öğretilen her şeyi bir girdap gibi içine çeker. Simya, tıp, efsun, tılsım, bitki bilimi, derin güç, fiziksel dövüş… Her konuda üstün becerilere sahip.”

Mavi Kral elini yumruk yapıp sertçe göğsüne vurdu ve

“OĞLUM GERÇEK BİR KRAL OLACAKTIR. DEĞİL BU ADANIN, DEĞİL BU GEZEGENİN YILDIZLARIN KRALI OLACAK POTANSİYELE SAHİPTİR.”

 

** Kızıl Krallıkta…

Alev Kızıl, Deniz Parvana ve teyzesi Melek Kızıl’ın Kızıl Krallıktan ayrıldıklarını babasına anında bildirmişti. Normal şartlarda Kızıl Krallık bir kere daha Mavi Krallığa savaş ilan edecekti ama o sıralarda tüm krallık büyük bir sorunla karşı karşıyaydı. Bu öylesine büyük bir sorundu ki Kızıl Krallığın sonu olabilirdi. Böylesi büyük bir çıkmazdalarken savaş ilan etmek sadece aptallık olurdu.

Kızıl Krallık’ın sırtını dayadığı o devasa volkan dağı onların güç kaynağıydı. O volkan sayesinde ateş Qi’si elde ediyorlar ve güçlenebiliyorlardı. Yaklaşık bir yıl kadar önce yaşanan 2 büyük fenomenden sonra krallıktaki ateş Qi’si giderek zayıflamıştı. Öyle ki neredeyse Kızıl Krallık’ta hiç ateş Qi’si kalmamıştı.

Kızıl Kral ve danışmanları defalarca volkanı kontrol etmişlerdi ve son kontrol ettiklerinde volkanın soğumaya başladığını lav denizinin yüzeyinde bölge bölge adacıklar oluştuğu görmüşlerdi. Bu durum Kızıl Krallık için, tarihlerinde gördükleri en büyük felaketti.

Aylarca araştırma yapmalarına rağmen volkanın neden soğumaya başladığını çözememişlerdi. Eğer bu sorunu çözemezler ise yetişimleri korkutucu bir şekilde sekteye uğrayacaktı. Kızıl Kral o kadar çaresiz bir durumdaydı ki bu durumu kutsal arena liderine bildirmiş ve üst seviyeden yardım talep etmişti.

Aradan birkaç ay geçmişti ki istedikleri yardım talebi cevaplanmış ve 12 Güneş Derin Deniz Klanı’ndan bir uzman durumu kontrol etmesi için gönderilmişti. Ne yazık ki bu gelen uzman sorunun ne olduğunu bile anlayamamış ve geri dönmüştü. Bu uzman geri döndükten sonra 12 Güneş Derin Deniz Klanı’na ait bir kıdemli durumu incelemek için gelmişti.

Bir kıdemli olduğunu belli etmiş ve sorunun muhtemel sorununu belirtmişti.

“Kızıl Kral. Bu volkanın içerisinde bir ateş ejderhası mı yaşıyordu?” dedi kıdemli. Elleri arkasında ve çenesi Kızıl Kral’ın yüzünü göremeyeceği kadar yukarıdaydı. Çenesinin yüksekliği kibrinin derinliğini anlamak için yeterliydi.

“Ah, Kıdemlim… Böyle bir efsanemiz vardı ancak hiçbir zaman gerçekliğini doğrulayamadık.”

“Hımph! Pis cahiller.” Dedi kıdemli ve çenesi zorla biraz daha yükselttikten sonra bir elini savurdu ve volkandan biraz ateş Qi’si topladı. Topladığı Ateş Qi’sini özümsedikten sonra, “Belli! Burada bir ateş ejderhası varmış. Aurasının kalıntıları hala ayırt edilebiliyor. Auranın çok zayıf olmasından şu an burada olmadığı anlaşılıyor. Ya ölmüştür ya da bir sebepten dolayı ayrılmıştır. Bu durumda yapacak bir şey yok!”

Kıdemli kişi bu durumu tam olarak eski haline getiremese de volkandan ateş Qi’si yayılmasını sağlayabilecek bir yönteme sahipti.

“Ancak!… Hizmetimin karşılığını alabileceksem bu sorunuzu çözebilirim. Ne var ki bu geçici bir çözüm olacaktır. Her 25 yılda bir tekrarlanması gerekir. Bu hizmeti ben verebilirim ama dediğim gibi hizmetimin karşılığını almam gerekir.”

Kıdemli kişi son cümlesini söylerken başını biraz eğmiş ve gözlerini Kızıl Kral’a dikmişti.

Kızıl Kral, karşısındaki kıdemliye güvenmekten başka çaresi yoktu. İstediği en son şey 12 Güneş Derin Deniz Klanı’ndan gelen bir kıdemliyi gücendirmekti. Eğer isterse bu kişi, elini savurması ile Kızıl Krallığı haritadan silebilecek güce sahipti.

Kızıl Kral el pençe divan bir şekilde “Kıdemlim bu üstün hizmetleri için ne arzu ederler acaba?” diye sordu. Yüzüne pis bir gülümseme konduran kıdemli ise istediğini çoktan düşünmüş gibi hiç duraksamadan cevap verdi.

“Her hizmet için 100.000.000 Qi Hapı”

 

********************************************************************************

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************************************