Azur Kral – Bölüm 38 – Yeni Bir Lord Daha Mı?
Önceki Bölümden…
Deniz Parvana, kendi odasına çekildikten sonra abisine ve babasına verdiği ilaçları almıştı ve onları tekrar kullanarak yeni ilaçlar yapacaktı. Melek Kızıl’ın dükkanındaki binlerce bitki ve kristali almıştı. Boyutsal depolama alanındaki yüzlerce canavar çekirdeği, kanı ve etine sahipti.
Abisi için 750 tane hap ürettikten sonra abisine teslim etti ve abisinin vücudundaki iyileşmeyi yavaşlatan zehir kalıntılarını aldıktan sonra hızlı bir şekilde krallıktan ayrıldı.
“Sırada Beyaz, Siyah ve Yeşil Krallık var. ”
** 38 – Yeni Bir Lord Daha Mı?
Deniz Parvana, kimseye bir şey söylemeden saraydan ayrılmıştı. Babasından ve abisinden aldığı zehrin gerçektende ateş Qi’sine sahip olanlar için bir lütuf olduğunu fark etmişti. Bu zehir yani ilaç, vücut ısısını ateş Qi’sine dönüştüren bir ilaçtı. Deniz Parvana ateş ejder tanrısının varlığını aldığında vücut ısısı normal insanlar için ölümcül olacak seviyelere yükselmişti. Bu durumda ilaçtan çok daha fazla fayda sağlıyordu.
Bu ilacın keşfedilmesinin arkasındaki asıl sebep ise ateş Qi’sinin her yerden elde edilememesiydi. Çünkü ateş Qi’sini ateş yayardı. Basit ateşler ise etkili değildi.
İlk hedef olarak en yakında olan Yeşil Krallığı seçmişti. Yeşil Krallık ormanın içinde olan bir krallıktı. Şehirler ve kasabalar ormanların içindeydi. Evleri, ağaç evleriydi. Bolca göl ve nehre sahiplerdi. Yeşil Krallıktaki yetişimciler hem su hem de toprak tipi teknikler kullanıyordu. Bazıları doğuştan iki tipi de kullanabiliyordu. Böyle kişiler seçilmişler olarak anılıyordu.
Bu seçilmişler alt tip olan yaşam element tipini kullanabiliyordu. Topraktan bir anda ağaçlar çıkartıp saldırırlardı. Farklı farklı türde zehirli veya faydalı çiçekler çıkarırlardı. İlaç yapımında ve bitki biliminde bütün krallıklar arasında en iyisi Yeşil Krallıktı.
Deniz Parvana, Kan Ankasının hızı ile 3 günlük bir uçuştan sonra Yeşil Krallık sınırlarına varmıştı. Yeşil Krallık’ın sınırlarını koruyan insanlar yoktu. Ancak tüm krallığın çevresini saran karanlık ormanlar vardı. İçerisine girildiğinde kişi bütün algılarını kaybederdi.
Deniz Parvana’nın amacı su, toprak ve doğa Qi’si yayan ve Yeşil Krallığın tam merkezinde olan devasa büyüklükteki Ygdrassil denen ağacın içine girmekti. Ancak bu şekilde Elementlerin Ruhu parşömenindeki toprak simgesinin parlamasını sağlayabilir ve toprak Qi’si elde etmenin yoluna ulaşabileceğini düşünüyordu.
Öncelikle Sırlı Ormanı geçmesi gerekiyordu. Kan Ankası ile havadan geçmek istemişti ama bir anda etrafını bir sis sarmıştı. 5, 6 saat sonrasında kendisini ormanın dışında bulmuştu. Bu yüzden sisli ormanın girişinde kan ankasından indi ve sisli ormana daldı.
Ormana girişinden 5, 6 dakika sonra artık nerede olduğunu tamamen kaybetmişti. Üstelik dört bir yanından tehlike hissi algılıyordu.
Tehlike hissine aldırmadan olduğu yere oturdu ve tüm bedenini su Qi’si ile doldurdu. Sonrasında etrafındaki su taneciklerine odaklandı. 300 metrelik çevresindeki bütün su taneciklerini hissetmişti ve kendisinden uzaklaştırmıştı. Yoğun sis kendisinden 300 metre uzaklığa kadar itildiğinde içi daha rahatlamıştı. Eğer bir şey kendisine saldıracak olursa en azından saldıran şeyi ve nereden saldırdığını görebilecekti.
Ancak her ne kadar kendine bir alan açmış olsa da yeterli değildi. Çünkü bu sis bariyerinin ne kadar geniş olduğunu bilmiyordu ve hala kayıp olmuş durumdaydı. Burası Kadim Buz Ankası’nın Buz Çağı Tekniğinin ilk cildinin ilk aşamasında daha da ilerlemesi için mükemmel bir ortam olduğunu düşündü.
Bu düşünce ile olduğu yere oturdu ve meditasyon yapmaya ve nem algılama sınırını genişletmeye başladı. 300 metre onun şimdiki sınırıydı. Bu sis bariyerinden çıkabilmesi için en az 5 km lik bir alanı kaplaması gerektiğini öngörüyordu.
Saatler ilerlerken algı alanı giderek genişliyordu. 400 metre, 500 metre, 600 metre… 3. Günün sonunda hedefinin yarısına yani 2500 metreye ulaşmıştı. Ancak sis bariyerinin sonuna ulaşamamıştı. Elbette pes edecek durumda değildi ve devam etti.
- günün sonunda hedefine ulaşmıştı. Bu mesafe onu çok zorlamıştı ve algısını bu mesafede açık tutmak çok fazla Qi harcıyordu. O yüzden algısını 5 km de tutup ilerleyebildiği en hızlı hızı ile ilerlemeye devam etti. Ancak saatler geçse bile bir çıkış bulamadı.
Qi Sini toparlamak için ve Ruh Diyarının Zirvesinde olduğu için Ruh Dokunuşu ve Lord Hissiyatı paletlerini tüketti. Belli olmuştu ki bu gücü ile bu bariyerden çıkması mümkün olmayacaktı.
Paletleri tükettikten sonra paletlerin içlerinde Qi ‘yi dantianına yönlendirmeye başladı. Ateş ejder tanrısının varlığı özümsedikten sonra kızılımsı ve kristalimsi hale dönüşen dantianı eskisine göre Qi’yi birkaç kat daha hızlı özümsüyordu.
Bunların üzerinde bu yeni dantian, ilaçların içlerindeki tıbbı kalıntıların bir kısmını bile özümseyebiliyordu. Bu kendisi için inanılmaz güzel bir olaydı. Bu sayede sadece ilaç tüketerek, yetişimini baltalamadan ilerleyebilirdi. Normal insanlar ilaçlara bel bağladıkça aslında geleceklerini karartırlardı. Ne kadar çok ilaç tüketilirse vücutlarında o kadar çok tıbbı atık birikirdi. Bu tıbbi atıklarda zamanla yetişim yapılmasını zorlaştırır daha ileri seviyede ise çeşitli hastalıklar meydana çıkarırdı.
Deniz Parvana, evriminden sonra (ateş ejder tanrısını özümsemesinden bahsediyorum. Böylesi daha güzel. 😉 ) öncesinde vücudunda birikmiş olan tıbbi atıklarda evrim esnasında temizlenmişti. Sadece bu tıbbi atıkların temizlenmesiyle bile Qi özümsemesi daha hızlı hale gelmişti.
İlk olarak Ruh Dokunuşu paletlerini tüketti ve Qi’si zirve miktarına ulaştı hatta yetişimini biraz ilerletti. Sonrasında Lord Hissiyatı paletini tüketti. Bu palet sayesinde Lord Diyarı üzerinde biraz anlayışa sahip olabilirdi. Bu sayede Lord Diyarına atılım yapmak çok daha kolaylaşırdı.
Hem çevresinden özümsediği Qi hem de tükettiği paletten gelen Qi ile yetişimi hızlanmıştı. Ancak tam olarak Lord Diyarı sınırında kalmıştı. Bir sebepten dolayı engeli kıramamıştı. Meditasyonunu bozmadan daha çok Qi çekmeye başladı. O sıralar zihninden çevredeki Qi’ye resmen emir vermiş daha hızlı toplanmasını söylemişti.
Bu duruma tam olarak Lord Hissiyatı denirdi. Lord Diyarına giriş yapmadan varlıklar üzerinde kontrol sahibi olma gücünün sadece ufak bir parçasıydı. Deniz Parvana’nın Qi’ye verdiği emir her ne kadar sadece hissiyat ile olsa da kendisi artık bir insan olarak anılamazdı. Tüm zerrelerinde Ateş Ejder Tanrısının gücü ve aurası vardı.
Bu güçleri sayesinde emri verebilmiş ve Qi’nin kendisine akın etmesini sağlayabilmişti. Yaklaşık 3 gün süren meditasyonun ardından Deniz Parvana gözlerini açmıştı. Sapsarı göz küresindeki tek bir kızıl dikey çizgili olan gözleri ile bir bakışta sis bariyerinin çıkışını bulabilmişti.
Tek değişim bu değildi.
“Bir Lord doğduğunda bunu herkes bilir.”
Aynen öyleydi. Eğer bir canlı, Lord Diyarına yükseldiğinde diğer lordlar bunu hissedebilirdi. Elbette bu durum belirli bir sınır içerisindeydi. Deniz Parvana’nın olduğu seviyede sadece adadaki lordlar bunu hissedebilirdi.
Kızıl Kral, “Yeni bir Lord doğdu. Hangi krallıktan acaba? Hangi krallıktan olursa olsun. Dengeler değişecek. Bu son bir ayda 3. Lord. Üstelik bu Lord… Biraz farklı…”
Beyaz Kral, “Vah! Yeni bir lord daha doğdu. Cennetler! Bu da ne böyle? Bir ayda 3 Lord doğdu. Umarım hepsi tek bir krallıktan değildir. Aksi takdirde savaş hazırlıklarına başlamamız gerekir.”
Siyah Kral, “Hmm? Bu çağa neler oluyor? 100 yılda bir iki tane doğan Lordlar… Son bir ayda 3 tane birden doğdu. Bu sıkıntı olacak.”
Yeşil Kral, “Bir Lord daha mı? Cennetler aşkına. Bu adaya neler oluyor böyle?”
Mavi Kral, “Melek sende hissettin değil mi? Bir Lord daha doğdu.”
Melek Kızıl, “Evet hissettim ve bu Lord normal Lordlardan daha güçlü. Varoluşu çok daha sağlam.”
Alper Us, “Hoho! Yeni ve benzersiz bir Lord daha mı? Acaba hangi şanslı krallıklar yeni lordlar üretebildi? ” yanındaki görevliye döndü ve “Bu lordların hangi krallıktan olduklarını araştırın.” Dedi.
Yaklaşık bir ay önce, Deniz Parvana Melek Kızıl iyileştirdiğinde onun Lord seviyesine yükselmesini sağlamıştı. O sırada bir lord olmadığı için hissedememişti. 1 hafta öncede Mavi Kral kısa süreli inzivasından Lord olarak çıkmıştı. Ve şimdi de Deniz Parvana bir Lord olmuştu.
Ancak hiç kimse bunun Deniz Parvana olduğunu tahmin edemezdi. Çünkü daha altı yedi ay önce Gökyüzü Diyarındaydı. Bu kadar kısa sürede iki diyar yükselmek insanların öfkeden kan kusmasına neden olurdu.
********************************************************************************
Evet! Artık geri döndüm ve seri tekrar yayına başladı. Haftada 4 bölüm olarak düşünüyorum şuan ancak her hafta 4 bölüm yazabilirsem… İşlerimdeki yoğunluk biraz azaldığından yapabilirsem haftada 4 bölüm atmaya çalışacağım.
08.09.2019, 09.08.2019, 10.08.2019 ve 11.08.2019 tarihlerinde ve saat tam 09:00’da birer bölüm atacağım.
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağolsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^
Evet size bir sürprizim var. Bugün bayram olduğundan bugün bir bölüm daha gelecek! Takipte Kalın! 😉
Keyifli Okumalar...
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************************************