Azur Kral – Bölüm 2 – Bilinmeyen Bir Seviye Mi?


Önceki Bölümden…

Mavi Kral sakinliğini geri kazandığında hafiften dolu gözlerle konuşmaya başladı.

“Çok iyi! Çok iyi! Oğlum… Şimdi bu taşı sıkı sıkı tut. Sonra gözlerini de sıkı sıkı kapat ve tüm gücünle bu taşa odaklan. Taş senin bir parçanmış gibi düşün ve onun dokunmadığın yerlerini de hissetmeye çalış.”

Deniz, babasının talimatlarını uygulamaya başlamıştı. Mavi Kral ve Aktan ise yaşayacakları şoktan habersiz bir şekilde Deniz ve taşa beklenti dolu gözlerle bakıyorlardı.

 

** 2 – Bilinmeyen Bir Seviye Mi?

Deniz, tüm gücü ile babasının talimatlarını uygulamaya çalışıyordu. Gözlerini sıkı sıkı kapattığından taşın verdiği tepki hakkında en ufak bir fikri yoktu.

Deniz henüz 7 yaşında olmasına rağmen çok zeki bir çocuktu. Tahminlerine göre bu taşın parlaması gerektiğini düşünüyordu. Taşa gücünü aktarması ve onunda gücüne tepki vererek parlaması gerekiyordu. Bu parlamanın birkaç niteliğine göre -örneğin parlama şiddetine, rengin yoğunluğuna- kendisinin gücünün büyüklüğü ve türünü belli edecekti.

Hayatında hiçbir şeyi bu kadar çok merak etmemişti. Şu an durum neydi? Gücü neydi? Hangi yoldan gitmesi gerekecekti? Bir savaşçı mı olacaktı? Belki bir Paladin… Ya da bir büyücü mü olacaktı? Belki de bir Büyü Yaratıcısı… Ya hiçbir şey olmazsa… Ya bu mavi taş onun içi boş bir kabuk olduğunu söylerse ne olacaktı? Deniz’in şu anda en çok korktuğu şeydi.

Güçsüz olarak damgalanmaktan çok korkuyordu… Ama bu korku asla kendisi için değildi. Hasta olan ve yatağından çıkamayan babası içindi. Aktan ona birçok kez babasının geçmişini anlatmıştı. Kendisinin babası için ve Mavi Krallık için ne kadar değerli olduğunu biliyordu. Diğer yandan engelli kardeşi vardı. Onu çok sık göremiyor olsa da ve her ne kadar aynı anneden kardeşi olmasa da onu bir kardeşin bir kardeşi sevebileceği kadar seviyordu. Bazen kardeşinin yanına gidip yaşadıklarını anlatıyordu. Kardeşinin sevdiği kitapları okuyordu.

Mavi Krallık için, babası için ve kardeşi için “güçsüz” olarak damgalanmak istemiyordu. Bu yüzden elinden gelenin en iyisi yapmaya çalışıyordu. Sonuçları bilmediğinden daha da geriliyor, gerildikçe de kendini daha da odaklanmaya zorluyordu.

Deniz’in o anki korkusu ve tedirginliği, birden fazla büyülü canavardan hayatı için kaçan bir adamın yaşadığı korku ve tedirginlik ile aynı seviyelere gelmişti.

Deniz içindeki korku ve tedirginlik ile varını yoğunu ortaya koyarken, mavi Kral ve Aktan hayatları boyunca yaşamadıkları düzeyde bir şok yaşıyorlardı. Kalp atışları o kadar çok hızlanmıştı ki patlama seviyesine gelmişti. Gözleri yuvalarından fırlamak üzereydi. Daha önce birçok Güç Belirleme Ritüeline tanık olmuşlardı. Ama böylesine asla tanık olmamışlardı.

**

Mavi Krallık, Kızıl Krallık, Yeşil Krallık, Beyaz Krallık ve Siyah Krallık… Bunlar Büyük Dünya adı verilen kıtadaki en büyük güçler. Her bir krallığın kendilerine has Güç Belirleme Ritüeli var. Kırmızı Krallık’ta Güç Belirleme Ritüeli kan örneği ile yapılırken Yeşil Krallık’ta kişinin sahip olunan derin güç seviyesine göre yapılır.

Bu basit işlemdeki çeşitlilik, krallıkların en derin köklerine kadar uzanan bir tarihe sahip. Çünkü kurucu kralların, güçlerinin türlerini ve derinliğini ölçme şekilleri, onların gelişim şekillerini, amaçlarını ve inançlarını temel alıyordu. Yani bir balığı, ağaca tırmanma yeteneğine göre değil ne kadar hızlı yüzebildiğine ne kadar derine inebildiğine göre belirlenmesi gerekiyordu ki kişinin krallık için potansiyeli doğru bir şekilde ölçülebilsin.

Mavi Krallık, su ve buz temelli yetenekleri temel alan bir krallıktı. Mavi Krallığın kendisi devasa bir yarımadaydı. Bu özelliği sayesinde kıtadaki en güvenli krallıktı. Ana kara ile çok ince bir bağlantısı vardı. Yukarıdan bakıldığında havada süzülen bir uçan balon gibiydi. O balonu da elinde tutan ana kara oluyordu. Krallığın birçok yerinde göller ve nehirler vardı. Bu sayede krallık aşırı nemliydi. Bu nem oranı ise bu krallıktaki uygulayıcıları daha güçlü hale getiriyor, onların daha hızlı bir şekilde gelişmesini sağlıyordu.

Bu nemin en yoğun olduğu yer ise kraliyet sarayının olduğu yer yani karaya en uzak olan noktaydı. Deniz ise sarayın arkasındaki sonsuz okyanusun dibinde ona bakarak büyümüştü.

Babasından aldığı talimatlar, ustası Aktan’dan aldığı talimatlar sayesinde, genlerinde ve kanında gezen su derin enerjisi sayesinde öfke, keder, nefret gibi zararlı duygular asla kalbinde yer etmemişti. Ara sıra ailesini düşündüğünde birazdan kederlense de güçlü bir şekilde büyüdüğünden bu kedere kapılmıyordu.

Ama bugün, ilk defa bu duyguları bu kadar yoğun yaşıyordu. Keder ve korku… Hiç bu kadar güçlü olmamıştı.

Mavi Kral ve Aktan şaşkınları giderek artarken, kıtadaki sakinler tuhaf bir turkuaz ışığın, kraliyet sarayından yayılmaya başladığını fark etmişlerdi. Ve bu ışık giderek artıyordu.

Turkuaz ışık o kadar güçlü parlıyordu ki artık kıtadan görünecek kadar şiddetlenmişti. Tüm Mavi Krallık sakinleri işlerini güçlerini bırakmış meraklı bir şekilde turkuaz ışığa bakıyorlardı. Bu turkuaz ışık gerçekten tuhaftı. Görenleri kendine bakmaya devam etmesine sebep oluyordu. Bir kere bu ışığa bakan kişi gözlerini ışıktan alamıyordu.

Bir anda, ışık ortadan kayboldu ve arkasında hiçbir iz bırakmadan silindi gitti.

**

CRACK

CRACKKK

CRACCKK

BOOOOOOMMM!!!

“Ah, babacım… Çok özür dilerim taşı kırdım. Çok özür dilerim babacım. Elimden geleni yaptım ama yine de olmadı.” Deniz, taşın kırılmasını başarısız olduğuna yormuştu. Sonuçta neler yaşandığını bilmiyordu.

Babasını, ustası Aktan’ı ve bütün Mavi Krallık halkını nasıl aptal ettiğinin farkında değildi. Gözleri ile aynı renk olan Turkuaz rengi ışığın anlamını bilmiyordu. O turkuaz gözlerinin anlamını bilmiyordu.

 

Deniz elleri gözlerinde ağlamak üzereyken babası ve Aktan delirmiş gibi kahkahalar atmaya başladı. Neler olduğunu anlamayan Deniz şaşkınlıkla babasına ve Aktan’a bakıyordu.

“HA!”

“HA! HA!”

“WUHAHAHAHAHAHA!”

“HUHAHAHAHAHAHAHAHAHA!”

“Oğlum benim! İşte benim oğlum! Gelmiş geçmiş en güçlü kral olacak! HAHAHAHA!”

“Tebrikler Mavi Kral! Tebrikler! Çok yaşa prens Deniz! Çok yaşa Mavi Kral! Çok yaşa Mavi Krallık!”

Deniz bu sözlere daha çok şaşırmıştı. Neler olduğunu bilmediğinden ve taş kırıldığından kendini güçsüz olarak düşünmüştü. Ama babası ve Aktan’ın tepkilerine bakınca düşündüğünün tam tersi olduğunu düşünmeye başlamıştı.

Mavi Kral iyice sakinleştiğinde kollarını sonuna kadar açmış ve oğluna bakmıştı. Ona sarılmasını istediği belliydi. Deniz, hemen anladı ve babasının kucağına atladı.

“Oğlum benim… Mavi Kral’ın oğlu! ”

“Babacım, ben… Güçsüz değilim… Değil mi?”

“Oğlum benim! Sen ne diyorsun! Beklediğimden çok daha güçlü olacaksın. Sen! Sen benim hayallerimde ve rüyalarımda olduğundan çok daha güçlü olacaksın.”

“Seni şanslı yer elması… Potansiyelin çok yüksek ama hemen sevinme… Hala ham bir yer elmasısın. Kat etmen gereken çok yol var.”

“Aktan, yarın sabah ilk iş bugün ki parlamanın, Mavi Krallık Prensi Deniz’in Güç Belirleme Ritüeli’nden dolayı olduğunu duyur. Herkes duysun! WUHAHAHAHA”

“Emredersiniz Mavi Kral… Ama seviyesine ne diyeceğiz?”

“Ne mi diyeceksin? Ne diyeceksin? Aa! Biz… Deniz’in seviyesini nasıl belirleyeceğiz?”

 

**************************************************************************************************

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Şimdilik haftada 2, 3 bölüm gelecek. İlerleyen zamanda artabilir.

*******************************************************************