Azur Kral – Bölüm 18 – 5 Krallık Turnuvası #5


Önceki bölümden…

…Meydan okuyup kazanırsanız, rakibinizin puanlarının yarısını alacaksınız. Eğer meydan okuyup kaybederseniz bütün puanlarınızı kaybedeceksiniz. Yani meydan okuyup yenerseniz puanların yarısını alacaksınız. Size meydan okunur ve kazanırsanız rakibinizin bütün puanlarını alacaksınız. Bir kişiye istenildiği kadar meydan okunabilir. Ancak her katılımcının sadece 5 meydan okuma hakkı olacak. Haklarınızı iyi kullanın.

Karşınızda ilk elliyi belirleyecek olan karşılaşmaların listesi var. Elimizden geldiği kadar adil olmaya çalıştık. Ekranda adı yazanlar çağrılmadan arenaya gelsinler. O zaman 5 Krallık Turnuvasının 2. Turu başlasın. ”

 

** 18 – 5 Krallık Turnuvası #5

Görevli sözlerini bitirdiğinde havada herkesin görebileceği şekilde isimler eşlemişlerdi. Eşleştirmelerin özenle yapıldığı çok belli oluyordu. Çünkü ne yaparlarsa yapsınlar prensler ve prensesler yakın bir zamanda karşılaşmayacaklardı. Ve özellikle prensler ve prenseslerin krallıklarından bir kişinin karşılarına çıkmamasına çalışmışlardı…

  1. Turun ilk beş aşamasından sonra geriye sadece güçlü kişiler kalmıştı. İlk 250 de çok sayıda Mavi Krallıktan katılımcı olduğundan dolayı Deniz Parvana’nın karşına çıkan mavi Krallık katılımcıları, hemen pes edip geri çekilmişlerdi.

İlk 5 aşamadan sonra geriye sadece 100 kişi kalmıştı ve bir tur sonra ilk elli belirlenmiş olacaktı. Bu aşamanın ilk karşılaşması Alev Kızıl ile Mavi Krallıktan Kraliyet Botanikçisi Ayça Ayçiçek’in kızı Gül Ayçiçek karşılaşıyordu. Bu onun için en kötü eşleşmeydi çünkü kendisi de annesi gibi bitkilere tutkuluydu ve onları kullanabiliyordu. Dezavantajlı bir durumda olsa bile hemen pes etmeyecekti.

Alev Kızıl ve Gül Ayçiçek arenaya çıktıklarında,

“Gül Ayçiçek, güçlerini biliyorum. Benim ateşlerime karşı senin çiçeklerinin hiçbir şansı yok. Pes edersen bir zarar görmezsin.”

“Aynen öyle. Güçlüsün ama savaşmadan pes etmeyeceğim.”

O anda arenadaki iki kızda duruşlarını almışlardı. Hakemin işareti ile ilk hareketi Gül Ayçiçek yaptı. Arkasında büyük bir çiçek büyüdü ve açıldı. Bu çiçek güzel görünse de insanın ruhunu sıkan bir his veriyordu. Çiçek tamamen açıldığında Gül Ayçiçek, çiçeğin sapında bir tekme attı ve çiçekten polenler dağılmaya başladı.

Alev Kızıl ilk etapta bu polenleri çok küçümsemişti ama polenleri soluduktan sonra yaptığı hatanın farkına varmıştı. Çünkü bunlar felç edici polenlerdi. Bir kişi yeteri kadar bunlardan solursa geçici felç geçirirdi. Alev Kızıl yaptığı hatanın farkına varır varmaz hançerini çıkardı ve kendi avucunu derin bir şekilde kestikten sonra elini yere vurdu. Elini yere vurduğu anda parmaklarının arasında büyük bir patlama ile tüm arenayı alevler sardı.

Alev Kızıl, kendine verdiği acı ile kontrolünü eline almıştı ve alevleri ile bütün polenleri ve çiçeği tamamen yakmıştı. Geride hiçbir şey kalmamıştı. Gül Ayçiçek kendini biraz korumuş olsa da kıyafetlerinin bir bölümü yanmıştı. Bütün gücünü kendini korumak için tüketmişti. Alev Kızıl yavaşça Gül Ayçiçeğin yanına geldi ve pes etmesini bile beklemeden büyük bir ateş topu ile Gül Ayçiçek’i arenanın dışına fırlattı.

Gül Ayçiçek’in acı çığlıkları bütün arenada yankılanmıştı. Çünkü Alev Kızıl’ın saldırısı Gül Ayçiçek’i neredeyse öldürecek kadar yakmıştı. Deniz Parvana herkesten hızlı bir şekilde Gül Ayçiçek’in yanına gelirken hakem kazananı duyurmuştu.

“Hımph! Güçsüz olduğunu bildiği halde savaşmak istedi. Kendimi tuttuğum halde bu hale geldi. Bu Mavi Krallık gerçekten çok acınası…” Alev Kızıl büyük bir aşağılama ile kendi yerine geçti. Deniz Parvana ise o anda Gül Ayçiçek’in yaralarını iyileştirmeye başlamıştı. Çünkü küçükken Gül Ayçiçek ile çok vakit geçirdiklerinden yakın arkadaşlar olmuşlardı.

Gül Ayçiçek’in acıları dindiğinde ve ciddi yaraları iyileştiğinde sıra Deniz Parvana’ya gelmişti. Deniz Parvana, Gül Ayçiçek’in durumuna inanılmaz sinirlenmişti ve bir misilleme yapmayı kafasına koymuştu. İlk karşılaşma bittiği anda Deniz Parvana arenaya hemen çıkmadığından görevli bir duyuru yapma gereği duymuştu.

“Deniz Parvana ve Lou Kaan arenaya”

Deniz Parvana, arenaya çıktığında rakibi çoktan arenaya gelmişti ve küçümser bakışlar ile Deniz Parvana’ya bakıyordu. Görevlinin başlayın işareti yaptığı anda Lou Kaan yere yığılmıştı ve Deniz Parvana arkasına bile bakmadan arenadan inmiş ve Gül Ayçiçek’in yanına gelmişti.

Arenadaki herkes ne olduğunu bile anlamamıştı. Hakem Lou Kaan’ın yanına geldiğinde Lou Kaan’ın göğsünün sol tarafında üç tane misket büyüklüğünde delikler olduğunu görmüştü. Görevli, Lou Kaan’ın öldüğünü onayladığında yerine geçmiş ve kazananı belirtmişti.

Kızıl Kral, bu duruma aşırı öfkelenmiş ve tepki göstermişti.

“Bu turnuvada öldürmek yasak değil miydi? Deniz Parvana krallığımın en iyi öğrencisini öldürdü ve kazanan olarak çağrılıyor. Kutsal arena bu vahşete ne zamandır izin veriyor?”

Görevli tam söze girecekken Deniz durmuş ve arkasını bile dönmeden konuşmuştu.

“Bilerek ve isteyerek bir kızın yüzünü yakmak bir vahşet değil de üç damla su ile öldürmek mi vahşet? Krallığının en güçlü öğrencisine ne kadar güçlü olursa olsun rakiplerini asla küçümsememesi gerektiğini öğretememişsiniz. Ayrıca krallığınızın en güçlü öğrencisinin, basit birkaç su damlasıyla ölecek kadar güçsüz olabileceğini tahmin edemezdim değil mi? İnanmıyorsanız krallığınızın en güçlü öğrencisinin nasıl öldüğünü hakeme sorabilirsiniz.”

Deniz Parvana’nın bu sözlerinden sonra yerin yedi kat dibine giren Kızıl Kral tek kelime dahi edemedi. Saldırı anını görememişti bile ama ölüm sebebini oturduğu yerden görebilirdi ki Deniz Parvana’nın sözlerinden hemen sonra doğruluğunu teyit etmişti.

Alp yoluna devam etmeden önce arkasına dönüp hafifçe eğilerek,

“Kutsal arena kıdemlisinden araya girdiğim için özür dilerim. Takdir edersiniz ki burada Mavi Krallığımın ve şahsımın onuru ve şerefi lekelenmeye çalışıldığı için sessiz kalamazdım…”

Deniz Parvana çok zeki bir çocuktu ve son sözleri ile tüm krallıklar buna şahit oldu. Saygısızlık yaparak kutsal arena görevlisinin konuşmasını engelleyerek Kızıl Kral’ı aşağılamıştı. Ve bunu yaparken yüzünü bile dönmemişti. Ancak son anda arkasını dönmüş ve Mavi Krallıktakileri bile şaşırtarak, hafifçe eğilmiş ve özür dilemişti. Son davranışları ile çoktan sinirlendirdiği kutsal arena kıdemlilerin kendisine olan öfkelerini dağıtmış hatta gönüllerini feth etmişti.

Kutsal arena görevlisi başını yana çevirerek Deniz Parvana’ya bakmış ve yüzünde güzel bir gülümseme ile başını hafifçe aşağı sallayarak onayını vermişti. Bu sayede kutsal arena liderinin gözüne daha çok girmiş ve onun favorisi haline gelmişti.

Karşılaşmalar 50 kişi kalana dek devam etmişti. Bu karşılaşmalarda Deniz Parvana, pes etmeyip karşısına çıkan bütün Kızıl Krallık katılımcılarını farklı şekillerde acımadan öldürmüştü. Ve Kızıl Kral’ın her araya girişinde Deniz’den ağzının payını almıştı. Kızıl Prenses’in karşısına çıkması gereken Mavi Krallık katılımcıları ise zaten kazanamayacaklarını bildiklerinden arenaya gelmemişler ve kaybetmişlerdi.

Kızıl Kral’ın yüzü ölen her katılımcısı ile daha da çirkin hale gelirken Alev Kızıl’ın yüzü karşına gelmeyen Mavi Krallık katılımcıları yüzünden çirkinleşiyordu.

Bu aşama boyunca tek hamlede birilerini öldüren tek kişi Deniz Parvana’ydı ve birkaç sitemden sonra Kızıl Kral tek bir kelime bile çıkartamamış dişlerini sıkmak ile yetinirken içinden etmediği küfür kalmıyordu… “Lanet olası çocuk nasıl bu kadar güçlü. Biz ateş temelli teknikler kullanıyoruz. Bir damla suyun yakınımıza gelmeden buharlaşması gerekiyor. Nasıl bir su bu böyle lanet olsun!”

İlk elli kişi çoktan belirlenmişti ve ilk 50’deki herkes Beş Krallığın En Güçlü Ellisi unvanını elde etmişlerdi. Bu elli içerisinde ilk sıra elbette Deniz Parvana’ya aitti.

“Evet! Beş Krallığın En Güçlü Ellisi artık belirlenmiş oldu. Bazıları beklediğimiz kişilerdi bazıları ise gerçek birer kara attı (Kara at, Sürpriz isim demek.). Bizleri en çok şaşırtan şey ise turnuva tarihinde ilk kez, yarışma şeklinde değişiklik yapıldı. Turnuva tarihinde ilk kez tüm katılımcı krallıklarda tanınacak ve adını tarihine yazdıracak ilk 50 isim belirlendi ve turnuva tarihinde ilk kez bu kadar çok dahi bir araya geldi. Ayakta kalan son 50 kişi… Sizler artık tüm beş krallıkta tanınan birer ünlü olacaksınız. Bunu hak ettiniz. Ancak! Sakın bunun rehavetine kapılmayın ve güçlenmeye, daha yukarılara tırmanmaya devam edin. ”

 

********************************************************************************

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************************************