Azur Kral – Bölüm 147 – Sonsuz Aşk Efsanesi
** 147 – Sonsuz Aşk Efsanesi
Karabars ve Deniz Parvana, Layla’nın rehberliğinde evlerine doğru yola çıktılar. Eve giderken Deniz Parvana etrafına çok dikkat etmişti. Eve giderken devamlı Tilbe ve Bald ile sohbet ediyordu.
“Ne bir tane evsiz ne bir fakir gördüm.” Dedi Deniz Parvana, ilk şüphelendiği şey bu olmuştu.
“Kesinlikle. Bunun çok tuhaf olduğunu söylemeliyim. Takım yıldızı alemlerinde bile fakirler ve zenginler vardır. Böyle bir yerde olmaması imkânsız.” Dedi Tilbe. O ile bu durumdan şüphelenmişti.
Deniz Parvana, bu durumu araştırmaya çalışacaktı. Böylesine bir refah seviyesi inanılacak gibi değildi.
Bald, “Ben size şimdiden söylüyorum. O kral ve bu beyaz kız normal değiller. Üstelik sarayda bu insanlar gibi yüksek bir çok aura vardı. Böylesi düşük seviyede bu kadar büyük bir güce ulaşmak imkânsız olmalı. Tanrının lütfunu aldıktan sonra burada kalmış olmaları çok şüpheli bir durum. Bu işte bir bit yeniği var.” Dedi. Bald’ın şüphelendiği durum kral ve çevresindekilerin abartılı güçlü olmalarıydı.
“Peki sizce neden bizi öldürmek ya da güçlerimizi veya hazinelerimizi ele geçirmek yerine 3 yıl sonraki turnuva için eğitmek istediler?”
Tilbe, “Belki bir şeylerin gerçekleşmesini bekliyorlardır?”
Bald, “Bu dediğin doğru değil. Anlamadınız mı? Bu onların Ak Ejderha kan soyu ile ilgili. Deniz’i öldürmeyi düşünse bile Ak Ejderha kan soyu buna izin vermeyecektir. Bir ejderha bir varlığa âşık olabilir ve bu sonsuza kadar devam eder. Ancak âşık olduğu varlık ona aşık değil ise bunun efsanelik bir yanı olmaz.
İki ejderha birbirlerine âşık olduğunda ölseler bile bu aşk devam eder. Birbirlerine âşık olan ejderhaların bir şekilde soyunu almış ve onların soyundan yani onlardan doğmuş olanların bile birbirlerine zarar vermelerini engeller. Bu aşkın efsane olarak anılmasının sebebi budur. Onlar benim aşkım olan Ak Ejderha’nın kan soyunu almışlar, Deniz de Ak Ejderha’nın âşık olduğu ejderhanın yani benim kan soyumu aldı. Deniz ve bu insanların birbirlerini öldürmeleri mümkün değil. Ancak Deniz, bu insanlardan Ak Ejderha kan soyunu söküp alırsa birbirlerini öldürebilirler.
Tabi Deniz, Tilbe’nin verdiği tekniği kullanabilmen için Astral Alem’e yükselmiş olman da gerekiyor.”
Deniz Parvana, “Anladım. Öyle olmasaydı çoktan bizi öldürüp hazinelerimizi ve sırlarımızı ele geçirmek isterlerdi. Gerçi bunu hala istiyorlardır ama hissettikleri bu sıcaklığın sebebini araştırmak istiyorlardır. Bunun içinde zaman gerekiyor.”
“Aynen öyle. Ama bunu asla bulamayacaklarını garanti ederim. Benim bilincim burada olmasa sende asla bilemezdin. Eğer sen onlara bunu söylemezsen ise asla bulamayacaklar ve zaman geçtikçe sana daha yakın hissedecekler. Böylece seni öldürmeleri de mümkün olmayacak. Bak sana 1 ay veriyorum. Şu beyazlı kız sana delicesine âşık olacak ve yanından bir saniye ayrılmak istemeyecek. Sana yapışmış gibi sürekli yanında gezecek. Haha! Ejderhalar bile bu çekime karşı koyamıyorken, duygusal bağlar ile yaratılmış olan insanlar için dayanmak mümkün değil. Sadece sen, ben buradayım diye bunun üzerinden gelebilirsin. Haha! Gerçekten güçlü bir koruma elde ettin. Gerçekten senin şansını çok kıskanıyorum velet.”
Tilbe, “Hahaha… Gerçekten şansın cennetlere meydan okuyacak düzeyde Deniz.”
“Lanet olsun! Bir gün bu şansım tükenirse kesinlikle sizi suçlayacağım. O kadar çok bahsediyorsunuz ki şans benden kaçacak.”
Tilbe ve Bald, Deniz Parvana’nın bu şekilde sinirlenmesine uzun bir süre güldüler. O sırada Layla bir evin önüne geldi ve durdu.
Büyükçe bahçesi olan iki katlı güzel ve tatlı bir evdi. Yakınlarında pek ev yoktu ve çevredeki tüm evler birbirlerine benzer şekilde tasarlanmıştı.
“Geldik. Burası sizin için ayarlanmış olan evdir. Bu kristali almanızı istiyorum. Bu kristal bir iletişim kristalidir. Biraz Ki aktararak benimle iletişime geçebilirsiniz. ”
Deniz Parvana, avuç içi büyüklüğünde azur renkli kristali aldı ve bir süre inceledi.
“Teşekkür ederiz. Bir ihtiyacımız olursa mutlaka sizi rahatsız edeceğiz.”
“Rahatsızlık değil. Zevkle.” Dedikten sonra Layla her ne kadar ayrılmak istemese de hızlıca ayrıldı. Geri dönerken, Deniz Parvana’ya karşı duyduğu hislerin sebebini düşünüyordu. Ancak ne kadar düşündüğü önemli değil bir sebep bulamıyordu. Üstelik düşündükçe hislerinin daha da güçlendiğini fark etti…
“Kimsin sen Deniz Parvana.” Elini göğsüne götürdü ve kıyafetini sıkarak, “Neden sana karşı bu kadar sıcak hissediyorum? Tam olarak kimsin sen?”
**
O sırada Kral Max sarayının derinliklerine inen merdivenlerdeydi. Devasa dağın en derin noktasına geldiğinde tamamen aydınlık bir salona girdi. Bu salona bir ışığın girmesi imkansızdı ama gündüz gibi aydınlıktı.
Üstelik bu ışık son gördüğüne göre birkaç kat daha parlak haldeydi. Bu salondaki tüm ışık Ak Ejderha’nın elmastan oluşmuş pullarından geliyordu.
“Ne? Bu nasıl olabilir? Neden en son geldiğime göre 2, 3 kat daha parlak haldeler? Binlerce yıldır böyle bir şey yaşanmamıştı. Yoksa bu yeni gelenler yüzünden mi? Yok canım böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?”
Kral Max, ne kadar düşünse de bu parlaklık artışının sebebini bulamadı. Aklına gelen fikirlerin çoğu Deniz Parvana ve Karabars ile ilgili olsa da bunun mümkün olmadığına karar verdi. Onlar buradaki Ak Ejderha cesedinden haberdar olmaları mümkün değildi. Üstelik hem sarayın dışında hem sarayın içinde hemde Ak Ejderha cesedinin etrafında onlarca katmanlı sızdırmazlık ve gizlene bariyerleri mevcuttu. Dışarıdan hissedilmesi mümkün değildi.
Her ne kadar buna ihtimal vermese de aklının bir köşesinde tutmaya karar verdi.
Kral Max düşünceler arasında yüzerken Layla’nın geldiğini fark etmemişti bile.
“Kralım. Karabars ve Deniz’i istediğiniz gibi ayarlanmış evlerine yerleştirdim.”
“Tamam. Bir sorun yaşandı mı?”
“Hayır kralım ancak…”
“Ancak?”
“Deniz Parvana, eve girene kadar dikkatlice her yeri inceledi.”
“Yani…”
“Ülkenin durumundan şüphelenmiş olabilirler diye düşünüyorum.”
“Bu mümkün değil. Olanları sadece sen ve ben biliyoruz. Askerlerimiz bile bilmiyorken dışarıdan gelen birinin olanları bilebilmesi mümkün değil. Onlara göre refah seviyesi çok yüksek bir ülkeyiz. Sadece buna inanamamış olabilirler. Korkacak bir şey yok. Başka bir şey var mı?”
“Hayır kralım.”
“Onlarla yakın ilişki kurmanı istiyorum. Ne olursa olsun sana güvenmeleri gerekiyor. Güçlerini kullan ve onları kendine tamamen güvendir. Deniz Parvana’nın tüm sırlarını öğrenmelisin. Tanrının Gözleri ile bile göremediğim şeyleri var. Onları öğrenmeliyiz.”
“Emredersiniz Kralım.”
“Tamamdır. Ayrılabilirsin. 3 gün sonraki ritüeli unutma zamanında burada ol.”
“Emredersiniz Kralım.”
Layla hızlıca büyük salondan ayrıldı. Deniz Parvana hakkındaki hislerini düşünürken fark etmeden Deniz Parvana ve Karabars’ı getirdiği evin yakınına geldiğini fark etmemişti. Algısını geri kazandığında bir anda geri çekildi ve çevredeki büyük bir ağacın tepesine çıkarak gözlerini Deniz Parvana’yı bıraktığı eve dikti.
Sürekli olarak Deniz Parvana’nın yanına gitmek istiyordu. Deniz Parvana’ya verdiği iletişim kristalinin diğer eşi tüm zaman boyunca elindeydi. Bir ses iletimi geldiği anda Deniz Parvana’nın yanına gitmek istiyordu.
Ve nihayet beklediği ses iletimi de gelmişti.
********************************************************
Yazar’ın Köşesi 🙂
Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )
Hadi bakalım, yeni bölümler yazmaya başlayabildiğimden hafta sonu da bölümler geliyor. Yazmaya devam edebilirsem önümüzdeki hafta içi de her gün atabilirim. 🙂 (ATAMADI)
Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.
Takipte kalın.
NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************