Azur Kral – Bölüm 139 – Boyut Yaratım Kristali

** 139 – Boyut Yaratım Kristali

“Sana vereceğim bu şey bir Boyut Yaratım Kristalidir. Tüm evrende bunu üretebilecek kimse kalmadı ve çok nadirdir. Bu kristali yuttuğunda ruhun ve çekirdeğin ile birleşir ve senin bir parçan olarak ve ekimine oranla büyüyen çok özel bir boyutsal alan yaratır. Bu boyutsal alan çok güçlü ve sağlamdır. Dışarıdan asla hissedilemez.

Şuanda evrendeki en güçlü yıldız tanrısı bile bu boyutsal alanı hissedemez. Bu boyutsal alanı değerli kılan şey ise içerisinde canlıları alabilmendir. Tohum olarak ektiğin bir bitki normalden çok daha hızlı bir şekilde büyür. Boyutsal yüzüklerin alamayacağı yüksek seviyeli eşyaları da alabilir. Ancak hayvanları ve insanları canlı olarak içeri alamazsın. Tek sıkıntısı bu.

Bize olacak yardımı ise, aranızdaki ruhsal bağlantı sayesinde bu karanlık zihinde olmak yerine o boyutsal alanda yer alabiliriz.”

“Bu harika bir şey o zaman ancak bundan gerçekten emin misin? ”

“Elbette eminim. Şimdi iskeletimi çıkar ve iskeletimin parmağındaki yüzüğe dokun. Onu senin için çıkartacağım. ”

Deniz Parvana, Tilbe’nin dediği gibi yaptı ve iskeletini çıkarıp parmağındaki yüzüğe dokundu. O anda yüzüğün içinden bir göz küresine yakın büyüklükte olan bir küre ortaya çıktı. Bu küreden antik ve çok kaotik bir aura yayılıyordu. Kürenin içerisinde sanki bir evren var gibi görünüyordu.

“Tamam şimdi onu yut. Gerisi ben halledeceğim.”

Deniz Parvana küreyi yuttu. Küre midesine indiği anda içinde antik bir güç ortaya çıktı ve küreye ulaştı. Küre anında sıvı hale geldi ve Deniz Parvana’nın tuhaf çekirdeğine gönderildi. Çekirdek hafifçe titreyerek bu sıvıyı özümsedi ve üzerinde yer alan süslemeleri biraz daha değişim geçirdi.

Artık çekirdeğin yüzeyinde, üzerinde yanıp sönen yıldız ışıkları olan, birkaç koyu mavi desen ortaya çıktı. Değerli bir şeyi korumaya çalışan metal sarmaşıklar gibiydi.

Özümseme tamamen yapıldıktan sonra Deniz Parvana çekirdeğindeki devasa alanı hissetti. 5000 km genişliğinde dağların, ovaların ve denizlerin yer aldığı ayrı bir dünya gibiydi. Kısa süre sonra Bald gökyüzünde belirdi de birkaç tur atarak Deniz Parvana’nın önüne indi.

Aynı şekilde diğer Tilbe ‘de gökten süzülerek indi. Ancak hala görüntüsü net değildi.

“Bu, duyduklarımdan tamamen farklı. Duyduklarıma göre sadece düz bir alan oluşması gerekiyordu ve kesinlikle bu kadar büyük olmaması gerekiyordu.” Tilbe, sesinden gerçekten şaşırdığı belliyi.

“Haha! Bu çok normal!” dedi Bald.

“Neden?” dedi Tilbe… Bir tahmini vardı ama Bald’ı duymak istedi.

“Deniz Sonsuz Ki adayıdır. Onun kuma benzer Ki’sini görmediğini söyleme. Ayrıca Deniz neredeyse tüm elementlere sahip. Bu iki şey bu sonucu doğurmuş olması yüksek ihtimal.”

“Evet. Tahmin ettiğim gibi… O halde Deniz, şu lanet zincirlerin hepsini al. Ben burada kendim için bir ev yapacağım.”

“Ne! Ev mi yapacaksın? ” dedi Deniz Parvana, gerçekten şok olmuştu.

“Elbette nasılsa uzun bir birlikteliğimiz olacak. Hep ayakta olacağımı mı sanıyorsun. Ruhumun parçalarını topladım ancak bedenim hazır olmadan önce ruhumu da güçlendirmeliyim. Aksi halde bedenimle tekrar birleşemem.”

“Ne istiyorsanız yapın!” Dedi Deniz Parvana ve tüm zincirleri toplamaya başladı. Aynı zamanda içinde olduğu salonun duvarlarında parıldayan birçok kristal vardı. İç güdüleri bu kristalleri de toplaması söylediği için onları da topladı. Bu kristaller bir dağ gibi yığılmıştı. Tilbe ve Bald kendi evlerini yapmaya konsantre olduklarından bu kristalleri hissetmediler.

Deniz Parvana’nın en çok şaşırdığı şey, az çekirdeğindeki yeni bu devasa alana hiçbir yabancılık çekmiyordu. Sanki doğduğu andan itibaren bu alana sahipmiş gibiydi. Bu duruma gerçekten çok sevinmişti.

Tüm zincirleri ve tuhaf kristalleri topladıktan sonra boyutsal yüzüğündeki değerli olan her şeyi boyutsal alanına geçirmişti. Bu işlem çok kısa sürede ve basitçe gerçekleşmişti. Boyutsa yüzüğündeki nesneleri dışarı çıkarmasına bile gerek yoktu. Direk olarak boyutlar birbirlerine bağlanmış ve transfer gerçekleşmişti ve bunu bir düşünce ile başarmıştı.

Tüm toplama işi bittikten sonra Deniz Parvana, bulduğu bu tuhaf kristalleri incelemeye başladı. Ne olduklarını bilmiyordu ama içlerindeki devasa Ki’yi hissedebiliyordu. Bu kristalleri özümsemek ve kazancını görmek için Varoluş Düzlemine geçmeyi denedi ama başaramadı. Aslında başardı ancak kendisini yeni boyutsal alanında buldu.

“Bir sorun var.” Diye düşündü. Ancak ne olduğunu çözememişti. Birkaç kere daha denedikten sonra içinde kötü bir his büyümeye başladı. Varoluş Düzlemi yeni elementleri elde edebilmesinin yegâne şartıydı. Eğer onu kaybettiyse bu çok kötü olurdu.

Son denemesinde yine boyutsal alanına girdi. Bu sefer tekrar denemedi. Aklına gelen bir fikri test etmek istedi.

“Ya var oluş düzlemindeki o elementlerin birleşim noktası bu alanda bir yerlerdeyse…”

Aklına gelen soru buydu ve hemen aramaya başladı. Boyutsal alanın tam ortasına yaklaşırken içindeki kötü hisleri uçup gitti. Çünkü bu elementlerin birleşim noktasındaki elementlerin enerji sütunları görebilmişti.

Diğerleri kendi evlerini yapma çabasına girdiğinden, Deniz Parvana’da bu noktaya bir saray yapmayı istedi. Alana giriş noktası olarak bu noktayı işaretledi ve bir düşünce ile hayalindeki devasa sarayı yaptı.

Bu durum Deniz Parvana’yı çok mutlu etti çünkü bu alan üzerinde sınırsız yetkiye sahipti. İstediği bir şeyi sadece düşünerek yapabildi.

Boyutsal alandan birkaç kere çıkıp girdi ve her seferinde yeni sarayının içinde ortaya çıktığını görünce mutlu oldu. Tüm değerli hazinelerini ayrıştırıp bu sarayın içerisine güzelce yerleştirdi. Bu işleri bitince yeni bulduğu tuhaf kristallerden birkaç tanesini aldı ve özümsemeye çalıştı. Kristal içindeki Ki bir nebze bile direnmeden usulca etrafında kıvrılarak doğruca element birleşim noktasının ortasına döküldü.

İlk anda bu duruma şaşırdı ama hemen sonra zaten kendi çekirdeğinin içinde olduğunu fark etti. Bu boyutsal alan çekirdeği ile birleşmişti ve element birleşim noktasını merkez alarak genişledi. Yani o anda zaten Varoluş Düzlemine çoktan girmişti.

**

Çok basit görünen o tuhaf kristalin içindeki Ki bitmeyecek gibiydi. Saatlerce Ki çekmesine rağmen azalma belirtisi göstermiyordu ve çektiği Ki bir dere gibiydi. Şu anda aktif olarak 3 zihne ve ek olarak Bald ile Tilbe sayesinde 2 ayrı zihne daha sahipti. Bald’dan gelen zihni kullanabiliyordu ama Tilbe’den gelen zihne erişimi yoktu.

Mental alemin diğer alemlerden farkı buydu. Ki ekimi değil zihinsel ve ruhsal ekim gerektiriyordu. Yapılan Ki ekimi ise ne kadar çok olursa alemi aştığında o kadar güçlü olacaktı ama çekeceği Yükselişin Kıyameti de o kadar güçlü olacaktı. Bu yüzden bu aşamada hiç kimse Ki ekimi yapmayı aklından bile geçirmezdi.

Kendi orijinal zihnini zaten 3 parçaya bölmüştü. 4. Parçaya bölmek ilk 3 aşamadan daha zordu. Anca pes etmedi ve 5 zihne ulaşmayı hedefledi. Hatta yapabilirse daha fazlasını istiyordu. Sonrasında bu zihinleri tam kapasiteye yani orijinal zihninin büyüklüğüne getirmesi gerekecekti.

Bu aşamaya geldikten sonra Yükselişin Kıyametini çağırarak Ruhani Alem’e yükselecekti.

Deniz Parvana milyonlarca kristal toplamıştı. Yüz tanesini etrafına dizdi ve tek seferde hepsinden Ki çekmeye başladı. Her şey çekirdeğinin içinde gerçekleşiyor olması özümsemeyi inanılmaz kolay ve hızlı hale getirdi.

Normalde Ki dışarıdan özümsenir ve Ki damarları ile çekirdeğe iletilirdi. Bu yüzden aşırı yükleme olursa Ki damarlarının patlama ve sakat kalma olasılığı vardı. Bu Boyut Yaratım Kristali gerçek anlamda cennetlere meydan okuyan bir hazineydi.

Bu yaşanan olaylardan sonra Deniz Parvana gerçekten şanslı olduğuna inanmaya başladı. Anca bir süre sonra bu düşüncesinde ne kadar yanlış olduğunun farkına varacaktı.

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )

Bahaneler… Bahaneler… Lanet olası corona virüsü sebebi ile çalışmayan diş klinikleri yüzünden iki haftadır çektiğim diş ağrıları sebebi ile anca 5 bölüm yazabildim (Zor da olsa bir tane buldum ve ilaç tedavisine başladım Şükür ağrılarım geçti.). Bu beş bölümü de bu hafta içinde atacağım.

İlerleyen haftalarda durum ne olur bilemem. Umarım yeni bölümler yazabilir ve atabilirim.

Bu beş bölümü de Kuro kardeşime ithaf ediyorum.(5/1)

Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Takipte kalın.

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************