Azur Kral – Bölüm 11 – Buz Ankasının Buz Çağı Tekniği

Önceki bölümden…

“Çok üzgünüm oğlum. Senin böyle bir hayat yaşaman tamamen benim suçum. Beni affedebilecek misin?”

“Çoktan affettim babacım. Bütün bunları zaten biliyorum. İçindeki bütün acıları biliyorum. Benimde asla pes etmeme sebebim bunları bilmemdi. Her zaman bir gün iyileşip senin acılarının tükendiği günü görmek için dua ediyordum. Senin çektiğin acılar ile benim çektiği acılar benzer değil mi? Ve bizi kurtaran kişi de ailemizin bir parçası. Bu yüzden mutluluktan başka ne hissedebilirim.”

 

** 11 –  Buz Ankasının Buz Çağı Tekniği

Mavi Kral gözlerindeki yaşları silerken konuşmaya devam etmişti.

“Tanrım! Gerçekten bu dünyadaki en şanlı baba ben olmalıyım. Beni böyle güzel evlatlar ile kutsadın. Artık ölsem bile hiç pişmanlığım olmayacak. Siz iki kardeşin bu kadar iyi anlaşması ve böyle güzel yetişmeniz… Benim için her şeyden daha önemli.”

Mavi Kral bir şeyler hatırlamış gibi davrandı ve devam etti.

“Oğlum. O halde sende eğitimlerine başlamalısın. Tedavine yardımcı olacak şeyleri öğrenmen iyi olacaktır. Böylece iyileşmende daha da hızlanacaktır. Şu anda savaş üzerime eğitim alamazsın belki ama diğer konularda eğitim alabilirsin.”

O anda Ceylan’a döndü ve,

“Ceylan, Aktan’ı bul ve Alçin, Toros, Ayça Deniz’i olduğu gibi öğretmenleri olmasını rica ettiğimi ve bu ricamı onlara iletmesini istediğimi söyle.”

“Babacım… Çok teşekkür ederim. Yüzünü kara çıkarmayacağım.”

Mavi Kral yatağının yanındaki çekmeceden bir mavi güç taşı çıkardı ve Deniz’e tarif ettiği gibi nasıl kullanacağını tarif etti.

“Senin gücünü ve potansiyelini çok merak ediyorum. O yüzden Mavi Güç Taşını kullanalım ve görelim. Ne dersin?”

“Olur babacım. Aslında bende çok merak ediyorum.”

Aspar, Mavi Güç Taşı’nı eline aldı ve babasının tarif ettiği gibi konsantre olmaya başladı. Bu anda Aspar’da Deniz’in yaşadığı hisleri yaşıyordu. Deniz’in hisleri kadar derin değildi ama aynı yöndeydi. Bir dakika geçti, beş dakika geçti ama Mavi Güç Taşı parlamaya devam etti. Bu parlama Deniz’in oluşturduğu parlamanın onda biri kadar büyümüştü ki bir gürültü ile Mavi Güç Taşı parçalandı.

“HA! HAHA! HAHAHA!”

Mavi Kral delirmiş bir adam gibi fütursuzca kahkahalar atmaya başlamıştı. O kadar gürültü ve kontrolsüzdü ki, Aspar babasının kafayı yediğini düşünmeye başlamıştı.

“Ba… Babacım?”

“Mükemmel! Bu sadece, tek kelime ile mükemmel! Mavi Krallık tarihinde, Mavi Güç Taşı’nı parçalayan ikinci kişisin! Birincisi kardeşin Deniz’di. HA! HA! Sizler. Siz iki inanılmaz kardeş bu Mavi Krallık’ı tarihinin en güçlü dönemini yaşatacaksınız. O kadar, o kadar mutluyum ki… Kelimeler ile ifade edemiyorum!”

Bu parlamayı Mavi Krallık’taki birçok kişi görmüştü. Birkaç yıl öncesinde olduğu kadar güçlü olmasa da buna artık alışmışlardı çünkü Bilge Prens Deniz daha önce defalarca kez Mavi Güç Taşı’nı parçalamıştı. Bu denemenin de Bilge Prens Deniz’in başarısız bir ölçüm denemesi olduğunu düşünmüşlerdi. Hiç kimse, bu seferki taşı kıran kişinin Prens Aspar olduğunu bilmesine imkân yoktu.

“Sanırım bende o kadar güçsüz değilim.”

**

Deniz, üzerinde etrafında 18 mavi küre bulunan anka simgeli kapıdan içeri girdiğinde kendisini bambaşka bir yerde bulmuştu. Burası sonsuz bir okyanusun ortası gibiydi. Kendisi suyun içinde değildi, suyun üzerindeydi. Biraz sağa dola bakındıktan sonra hiçbir şey olmadığını gördü. Sadece mavi bir gökyüzü ve daha koyu mavi bir okyanus vardı.

Hava aydınlıktı ama güneş görünmüyordu. Okyanusta tek bir dalga yoktu. Tek dalga Deniz’in adımlarından dolayı oluşan dalgalardı ki bunlarda neredeyse anında kayboluyordu.

“Sanırım bu bir test. Bu odadaki hazineyi ya da hazineleri hak edip etmediğimi konusunda test edileceğim. Ama ne yapmam gerekiyor?”

Deniz, ne kadar zaman geçtiğini bilmediği bir süre düşünse de bir cevap bulamadı. Suyun içine dalmayı düşündü ama yapamadı. Bağırdı çağırdı bir cevap alamadı. Gerçekten ne yapması gerektiğini bilmiyordu ve bulamıyordu.

Okyanusun yüzeyinde oturdu ve meditasyon yapmaya başladı. O anda içerisinde bulunduğu ortamı daha iyi anlayabilmek ve neler yapabileceğini daha rahat düşünmek istiyordu.

Bir süre bu şekilde düşündükten sonra bunun bir güç testi olabilme ihtimalini düşündü. O anda aklına giriş kapısında gördüğü çizim aklına geldi. Mavi bir anka kuşu ve etrafında dönen 18 mavi küre aklına geldi.

“Sanırım benimde 18 küre yapmam gerekiyor.”

Ne yapacağını artık bildiğinden dolayı pozisyonunu bozmadan konsantre olup okyanustan su çekmeye çalıştı. Bu zamana kadar öğrendiği tekniklerin neredeyse hepsi su ile ilgiliydi. Basit birkaç su topu oluşturmak o kadar da zor olmamalıydı.

Ama hiçte düşündüğü gibi değildi. Dakikalarca uğraşmasına rağmen neredeyse birkaç damla su çekebilmişti.

“Hey, hey, bu suyun neyi var böyle? Bir damla su nasıl bu kadar ağır olabiliyor? Bir damla su resmen bir dağ kadar ağır. Bırak 18 küreyi bir küre bile oluşturamadım.”

Deniz, kendi kendine yakınsa da bundan vazgeçemezdi. Çünkü buradan nasıl çıkacağını bile bilmiyordu. Bu yüzden mecburen yapacaktı. Tek dileği burada fazla zaman kaybedip 5 Krallık turnuvasına geç kalmamaktı.

Aradan saatler geçti. Deniz sonunda bir küreyi zar zor oluşturabilmişti. Bir küre oluştur ve havaya kaldırmıştı ama oluşturduğu şey tam olarak küre değildi. Altından ve üstünden tutulup uzatılmış uzun bir tabak gibiydi ve her an dağılabilirdi.

İlk olarak Deniz, okyanustan çektiği suyu stabil bir küre haline getirmek istiyordu. Bunu başaramadan diğerlerine geçme şansı yoktu.

Deniz’in düşüncesine göre günler hatta haftalar geçti. Deniz dur durak bilmeden okyanustan su çekmeye devam ediyordu. Şu anda etrafında sabit duran 15 su küresi vardı. Her bir su küresi inanılmaz derecede ağırdı. Onları havada tutmak zaten yeteri kadar zorken yeni bir tanesini oluşturmak daha da zordu.

Yaklaşık üç ay kadar bir zaman geçmişti ki Deniz sonunda 18 küreye ulaşabilmişti. Ancak kürelerin hepsi stabil değildi. İlk oluşturduğundan son oluşturduğuna sırayla kürelerin şekillerinde düzensizlik artıyordu. Küreleri tamamladıktan sonra şekillerini de stabil hale getirmesi gerekiyordu.

Birkaç gün sonra bütün küreler stabil hale gelmişti. Son küre stabil hale geldiğinde Deniz nereden geldiğini bilmediği kudretli bir kuş sesi duydu. Bu sesin normal bir kuştan gelmediği çok belliydi. Bu sesi birkaç kere daha duyduktan sonra okyanusun içinden masmavi bir anka kuşu çıkıp Deniz’in önünde durdu.

Deniz, kürelerin bozulmaması için kendini aşırı derecede sıkıyordu. Ankanın sesini ilk duyduğunda neredeyse kontrolünü kaybediyordu.

“Bir an, şifreyi çözemeyeceksin diye düşündüm. Şifreyi çözdükten sonra da beni kandırmaya çalışmadığın içinde mutluyum.”

“Ka-Kandırmaya Ç-Çalışmak mı?”

Deniz’in çok zor durumda olduğunu gören anka kafasını sağa ve sola çevirdi ve bütün küreler ankanın etrafında dönmeye başladı.

“Evet, bir hafta içinde şifreyi bulamasaydın dışarı atılacaktın. 3 günde şifreyi anlayabildin. Bu bir ilkti. İkinci olarak şifreyi çözenler arasında içi boş küreler yapanlar oldu. Onlar, Buz Ankası’nın iradesini küçümseyenler cezalarını aldılar. Ben Kadim Buz Anka’sının geride bıraktığı bilincinin parçasıyım. Gerçek Kadim Buz Ankası yaşamlarının sonuna geldiğinde güçlerini emanet alabilecek insanlar için bilincini parçalayarak bütün varoluşa yaydı. Bende onlardan biriyim. Senin tanıdığın Azur Kral’da bu mirası alanlardan birisiydi. Bu mirası aldıktan sonra Azur Kral olma yoluna girebildi. Bu olduktan sonra da miras alanının üzerine kendi sarayını yaptı. ”

“Peki, miras tam olarak ne içeriyor?”

“Kadim Buz Anka’sının Buz Çağı Tekniğinin on cildinden ilkini içeriyor.”

“On ciltten sadece ilk cildi mi? Diğer ciltleri nasıl elde edebilirim peki?”

“Buz Çağı Tekniğinin ilk cildi bile senin bildiğin bütün tekniklerden çok daha üstün bir tekniktir. Diğer ciltleri diğer Buz Ankası miraslarından alabilirsin. Bu da tekniğin tamamı için on farklı Buz Ankası mirasını fethetmen gerekiyor demektir.”

“Anladım. Lütfen az önceki hatalı sözlerim için affedin. Peki bu teknikten başka bir hazine var mı?”

“İkinci hazineyi çoktan aldın.”

 

******************************************************************************************************************

YN: Geçen hafta çok bölüm atamadım bu hafta telafi ederim. 😉

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

******************************************************************************************************************