Azur Kral – Bölüm 12 – Deniz Geri Dönüyor
Önceki Bölümden…
“Buz Çağı Tekniğinin ilk cildi bile senin bildiğin bütün tekniklerden çok daha üstün bir tekniktir. Diğer ciltleri diğer Buz Ankası miraslarından alabilirsin. Bu da tekniğin tamamı için on farklı Buz Ankası mirasını fethetmen gerekiyor demektir.”
“Anladım. Lütfen az önceki hatalı sözlerim için affedin. Peki bu teknikten başka bir hazine var mı?”
“İkinci hazineyi çoktan aldın.”
** 12 – Deniz Geri Dönüyor!
“İkinci hazineyi çoktan aldım mı?”
“Evet. Ayağı kalk ve kendini kontrol et.”
Deniz yavaşça ağaya kalktı ve vücudunu kontrol etmeye başladı. Geçirdiği değişim inanılmazdı. Saçları uzaması gerekenden daha fazla uzamıştı. Çoktan beline geliyordu. Tüm vücudu kaslanmıştı. Sanki bir vücut geliştirme tekniği kullanmış gibiydi. Kolları gövdesi ve bacakları sanki başkasına aitti.
Hemen okyanustan bir kere daha su çekmeyi denedi. İlk denemesinin aksine normal bir sudan farklı değil gibiydi. Saniyeler içerisinde 18 küreyi oluşturmuştu.
“Haha! Bu harika!”
“Buradaki su çok özel bir sudur. Bu suyun kaynağı Kadim Buz Ankası’dır. Adına da Kadim Buz Ankası Özü denir. Üçüncü hazine olarak bu sudan bir miktar almana izin vereceğim. Bu miktar sana bağlı. İstediğin kadar alabilirsin. Bunlar beklentilerini karşıladı mı?”
“Karşılamak da ne kelime… Bu su ile neler yapılmaz ki? Normal bir su saldırısının zarar veremeyeceği şeyleri bu sudan yapılmış bir saldırı ile yerle bir edebilirim. Üstelik fiziksel gücümde patlayıcı bir şekilde gelişti ki bu sayede kılıçta, mızrakta, bıçakta ve okta çok daha güçlü olacağım demektir. Üstelik en önemlisi Buz Çağı Tekniğinin ilk cildini de aldım. Onu da öğrendikten sonra 5 Krallık turnuvası bir şakadan ibaret olacak.”
“Unutmaman gereken bir şey var. Bu teknik senin derin gücünün tipini değiştirecek. Bunun gibi yüksek seviyeli tekniklerin getirdiği etkiler sonradan değiştirilemez. Bu yüzden su ve buz tipine zıt olan ateş tipli herhangi bir seviye tekniği geliştirmen mümkün olmayacak. Diğer tiplerde ise sadece orta ve düşük seviye teknikleri kullanabilirsin. Bunlarda büyük oranda su ve buz tiplerini içerir. Yani toprak tipi bir teknik senin için bir çamur tipine dönüşebilir.
Buz Çağı tekniğini geliştirmeden önce iyi düşünmelisin. İlk cildi tamamladığın anda geri dönüşünün tek yolu bütün yetişimini boşaltman olacak.”
“Anlıyorum. Buz Ankası’na teşekkür ederim.”
“O halde gidebilirsin. İstediğin zaman buraya gelip soru sorabilirsin. Bu zamana kadar testi en hızlı bitiren kişi olduğundan ilk cildi tamamladığında yanıma gelirsen sana ikinci cildi elde edebileceğin bir Kadim Buz Anka’sı mirasının yerini söyleyebilirim.”
Buz ankası sözlerini bitirdiğinde Deniz’in arkasında bir kapı oluşmuştu. Deniz kapıya dokundu ve geldiği yere döndü. Geldiği yere döndüğü anda tuhaf bir hisse kapılmıştı. Sanki içeriye girmesi ile çıkması bir olmuş gibiydi. Hemen ana kapıdan çıktı ve Heykel Hidraya bakarak,
“Koruyucu Hidra, ben içeri gireli ne kadar zaman geçti?” diye sordu.
Koruyucu Hidranın gözleri parladı ve cevapladı, “Bir ay oldu. Hangi teste girdin?”
“Bu Ankasının Mirasına girdim. Gerçi testi tamamlayana kadar Buz Ankası Mirası olduğunu bilmiyordum.”
“Bir ayda Buz Ankasının Mirasını mı tamamladın?”
“Evet, Bu Ankası şimdiye kadar en hızlı bitiren kişinin ben olduğumu söylemişti. Oysa bana inanılmaz uzun bir süre gibi geldi.”
“Kadim varlıkların miraslarında zaman çok farklı işler. Kimilerinde çok daha fazla zaman geçmiş olur. Kimilerinde aynıdır. Kimilerinde de çok kısadır. Nadiren de olsa bir saniye bile geçmemiş olur.”
“Anladım. Bu normal sanırım. Neyse ben diğer odalara da bakayım. Daha vaktim var.”
Deniz tekrar içeri girdi. Girebildiği bütün odalara girdi. Odaların birçoğu bir boştu. Sadece yatak ve masa tarzı eşyalar vardı.
Birkaç oda değerli eşyalar vardı ama bu eşyalar Deniz için değerli sayılmazlardı. Sadece bir tane odada işine yarar bir silah bulmuştu. Bulduğu silah bir yaydı. Saçları ile aynı renk olan altın sarısı rengindeydi. Kendisi ve teli her şeyi altın rengindeydi. Ama yayı bulduğu odayı ne kadar arasa da ok bulamamıştı. Böyle özel görünen bir yayın özel bir okları olmalı diye düşünmüştü.
Yay ile biraz uğraştığında neden ok bulmadığını anlamıştı çünkü biraz konsantre olduğunda yayın telini gerdiğinde bir ok oluşuyordu. Bu ne kadar güzel görünse inanılmaz bir derin güç harcıyordu. Güçlü bir ok için mevcut derin gücünün üçte birini harcıyordu. Yani bir savaş esnasında üç tane ok atabilirdi ve sonrasında tamamen tükenirdi. Az güç ile oluşturulan okların ise hiçbir etkisi yoktu. Ya yarı yolda kayboluyor ya da çarptığı yere bir zarar vermiyordu.
Bu yayın adı ise Altın Güneş Yayı idi ve Azur Kral’ın sevdiği silahlarından birisiydi.
Deniz ilk katı tamamen gezdikten sonra ikinci kata çıkmak istedi ama merdivene adımını attığı anda büyük bir baskı ile karşılaştı. Kendisini zorlayarak merdivenlerin yarısına kadar çıktı ama daha fazla çıkması mümkün değildi. Bu yüzden vazgeçti.
“Huh, ikinci kata çıkabileceğimi düşünmüştüm ama daha erken demek ki. Daha sonra denemeliyim.”
Deniz’in elde ettiği diğer değerli nesne ise bir meyveydi. Bu meyve hakkında daha önce bilgili olduğundan ne işe yaradığını da biliyordu. Bu meyve bir Yenileyici Meyve idi. Yiyen kişinin vücudundaki bütün küçük yaralanmaları bir saniye içinde iyileştirebilme gücü vardı. Toplamda on tane bulabilmişti.
Geri kalanlar ise basit düzey silahlar ve paraydı. Bulduğu her şeyi boyut (depolama) yüzüğüne attıktan sonra saraydan ayrıldı. Geldiği yarıktan geri çıktı ve hızlı bir şekilde Mavi Krallık Sarayına doğru yöneldi. 5 Krallık Turnuvasına şu anda 3 ay kalmıştı.
Deniz, geldiğinden daha hızlı bir hızla geri dönmüştü. Yavaşça kıyıdan çıkmış direk olarak saraya yönelmişti. Sarayın kapısına geldiği anda Aktan onu görmüş ve o anki işini unutup hemen Deniz’in yanına gelmişti.
“Prens Deniz! Prens Deniz! Nerelerdeydiniz? Uzun zaman oldu. Babanız ve kardeşiniz sizin için çok endişelendi.”
“Haha, sorun yok Aktan. Gördüğün gibi gittiğimden çok daha iyiyim.”
Aktan o anki telaşından Deniz’e dikkat etmemişti. Dikkatli baktığında boyunun biraz uzadığını ve inanılmaz bir şekilde kaslı olduğunu fark etmişti. Bu hali ile eski hali karşılaştırıldığında eski haline rezalet denmesi normal olurdu.
“Sen! Sen ne yaptın da bu kadar güçlendin? Dokuz Ay oldu gideli. Bu değişim dokuz ay içinde mümkün değil!”
“Eh, birkaç olay yaşadım ve sonuç bu… Hikâyenin devamını merak ediyorsan benimle gelmeni tavsiye ederim. Çünkü babamın yanına gidip neler yaptığımı anlatacağım.”
“Geleceğim tabi ki! Ah bu arada aradığımız o büyük Mavi Güç Taşı’nı buldum. İstediğin zaman teste gidebiliriz.”
“Hehe, artık gerekli değil. Gittiğim yerde her şeyi öğrendim.”
**
Deniz, önce kardeşi Aspar’ın yanına gitti. Kardeşini yanına alarak babasının yanına gittiler.
“Babacım? Bugün nasılsın?”
Her zamanki girişi ile giriş yapmıştı Deniz. Ne zaman babasının odasına girse söylediği ilk şey buydu. Bir bakıma onun imzası gibi bir şeydi.
“Deniz! Bu ne hal! Ne oldu sana böyle?”
“Hehe, babacım, birazdan her şeyi anlatacağım.”
Aktan ve Deniz uygun buldukları yere oturdular ve Deniz en başından anlatmaya başladı.
“Babacım, beni uzun zamandır takip ettirdiğinden bir şeylerin peşinde olduğumu zaten biliyorsundur. Saray Kütüphanesi’nde bir yeteneği araştırırken, Antik Mavi Krallık hakkında bir kitap bulmuştum. Onu okuduğumda bir efsane gibi gelmişti. Onu uzun bir süre araştırdım. Onunla birlikte bu bilmediğim yeteneğimi de araştırıyordum. Ve bu yeteneğim ile Antik Mavi Krallık arasında bir bağlantı olduğunu anladım. Araştırmalarıma uzun bir süre daha devam ettikten sonra Antik Mavi Krallık’ın ortalama yerini buldum. Elbette bir yeteneğim olmasaydı onu bulmam mümkün olmazdı.”
Deniz, babasına bir bakış attıktan sonra devam etti.
“Babacım, sanırım sen bu yeteneğin ne olduğunu biliyorsun.”
“Evet. Biliyorum. Anladığımda çok şaşırmıştım. On milyonda bir görülen çok nadir ve Mavi Krallık’a özel bir yetenek.”
******************************************************************************************************************
YN: Geçen hafta çok bölüm atamadım bu hafta telafi ederim. 😉
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
******************************************************************************************************************