Arakawa Under The Bridge animesi ile bir kez daha merhabalar, anime tanıtımları yazılarımızı inşallah seviyorsunuzdur. Ben yazarken oldukça eğleniyorum. Güzel animeleri siz takipçilerimize aktarmak benim içinde eğlenceli bir deneyim oluyor. Beğendiğinizi umarak yazıma geçiyorum.
Arakawa Under The Bridge
Yapım Yılı : 2010
Bölüm Sayısı : 13 + 13
Tür : Komedi, Romantik, Seinen
Mangaka : Nakamura Hikaru
Konusu :
Kou Ichinomiya hayatında kimseye borçlu kalmama felsefesiyle yetiştirilmiş çok başarılı bir gençtir. Çok prestijli bir üniversiteden mezun olmuş, başarılı bir şirket kurmuş, kendisini tatmin eden bir hayatı tamamen kendi başarıları ile oluşturmuştur. Bir gün Tokyo‘nun Arakawa köprüsünden geçerken bir grup çocuk tarafından saldırıya uğrar ve pantolonunu çocuklara kaptırır. Çocuklar dalga geçme amaçlı Kou‘nun pantolonunu köprünün başına asar ve onu çıplak şekilde ortada bırakır. Pantolonunu almaya çalışırken suya düşer ve isminin Nino olduğunu iddia eden bir kız tarafından kurtarılır. Hayatında kimseye borçlu kalmamış bir insan olarak bunun karşılığını hemen ödemek ister. Ne istediğini sorduğu genç kız ” Erkek arkadaşı “ olmasını ister. Söz ağızdan bir kez çıkar diyerek kabul eder. Yalnız Nino köprü altında yaşamaktadır ve onun da orada yaşaması gerektiğini söyler. Çaresiz köprü altına taşınan Kou‘nun karşılaşacağı tek “tuhaf” insan Nino değildir.
Editör Gözünden :
Arakawa Under The Bridge absürd komedi severlere güzel bir seyir zevki sunan bir anime. Normalde ben çok sevmem absürd komedi animelerini ama Arakawa Under The Bridge oldukça keyifli bir animeydi. Seinen olduğuna hala daha inanamadığım, shoujo tadında güzel ve sıcak bir anime. Animenin en güzel tarafı izleyince Kou‘nun tımarhaneye düştüğünü düşünüyorsunuz fakat bölümler ilerledikçe aslında o tımarhanenin , normal hayattan ziyade çok daha yaşanılası bir ortam olduğunu anlıyorsunuz. Herkesin istediği gibi davranabildiği, kimsenin kimseyi yargılamadığı ve her türlü farklılığa kucak açılan , sadece iyi insanların olduğu , çok doğal bir ortam. Anime belli bir senaryosu yok.
Her bölüm farklı bir karakterle farklı bir konsept işleniyor. Animeyi mükemmel kılan şey tamamen karakterleri. Çok zekice ve orjinal olarak tasarlanmış karakterler çok eğlenceli. Yaptıkları aptallıklar o kadar saçma ve o kadar eğlenceli ki oldukça güleceksiniz. Aslında en güzel tarafı normal dünyanın size sunduğu yazısız kuralar vardır ki bunlara animede “sağduyu” demeyi tercih etmiş çevirmenlerimiz ; gerçekten doğru mu ? diye sordurtması. Yani çok başarılı bir okuldan mezun olup, prestijli bir işe sahip olmak bizi gerçekten mutlu eder mi ? Aslında ne istiyoruz ? Başkalarının bizi soktuğu kalıplarla yaşamaya nereye kadar devam edeceğiz ? Peki sadece kendimiz olabileceğimiz ve istediğimiz gibi hareket edebileceğimiz, kimsenin bizi yargılamadığı bir dünyada yaşamak harika olmaz mıydı ? Kaliteli komedisinin yanında sizlere bu düşünceleri aşılayacak sıcak bir anime. Kaçırmayın derim. Karakterlere göz atacak olursak :
Kou Ichinomiya
Normalde herkesin hayranlıkla baktığı bir hayat yaşayan Kou, Arakawa‘ya düştüğünde tam bir aptal haline geliyor 😀 Seslendirmenimiz Hiroshi Kamiya olunca daha bir izlenesi olmuş anime. Aslında babasının saçma sapan görüşleriyle yönlendirilmiş ve hayatı boyunca kendisi olamamış acınası bir karakter. İzlerken onda kendinizi bulacaksanız. Beyefendiliği ve masum yanı ile bir etkilemedi desem yalan olur <3
Nino
Uzun sarı saçları ve kendine has sakinliği ile muhteşem ötesi karakter. Venüslü olduğunu iddia ediyor ve harika balık yakalıyor. Sevgili Kou’nun kız arkadaşı ve serinin en orjinal karakterlerinden birisi 🙂
Kappa
Nedenini anlayamadığım bir sebepten serinin en sevdiğim karakteri 😀 Seslendirmeni Gintama’dan Hasegawa-san ile aynı olduğu içindir belki. Kasabanın şefi ünvanını elinde bulundura Kappa, oaslında hiç havalı olmayan ama nedense kasabadakilerin inanılmaz karizmatik birisiymiş gibi davrandıkları arkadaş 😀
Hoshi
Kafasında sürekli yıldız maskesi taşıyan ve yüzünü acaip merak ettiğim muhteşem gitarist Hoshi. Zavallı Nino‘ya deli gibi aşık ama aşkı fark edilmiyor. Bestelediği berbat şarkıların kasabada inanılmaz popüler olması ayrı komikti. Seslendirmen Gintoki ile aynı olunca da nedense Hoshi değilde seri boyunca Gintoki‘yi izliyormuşum gibi hissettim 😀