Merhaba arkadaşlar, bugün Türkçe ve Japonca arasındaki benzerliklerden bahsedeceğim. Ülkemizde çok fazla tanınmayan bu dilin aslında dilimize ne kadar benzediğini görünce şaşıracaksınız. İlk önce, iki dilin kelimeleri arasındaki benzerliklere birkaç örnek vererek başlayalım:

TÜRKÇE                                    JAPONCA

  • İyi                                          İi
  • Şaşı                                       Şaşi
  • Tane                                     Tane
  • Çay                                        Ça
  • Kara                                      Kuray
  • Yabani                                  Yaban
  • Tepe                                      Teppen
  • Katı                                       Katai

Gördüğünüz gibi birbirine çok benzeyen kelimeler dışında neredeyse aynı olan kelimeler bile mevcut. Benzer kelime örnekleri verdiğimize göre şimdi iki dilin arasındaki yapısal benzerliklerden söz edelim.

  1. Her iki dilde de gramer cinsiyeti yoktur. Özellikle İngilizcede gördüğümüz “he-she” ayrımı bu iki dilde de mevcut değildir.
  2. Altay dil ailesine mensup olan bu iki dil sondan eklemeli dillerdendir.
  3. Her iki dilde de ana cümleler yan cümlelerden sonra gelir.
  4. Yansıma kelimeler her iki dilde de çokça kullanılır.
  5. Her iki dilde de cümle öğelerinin sırası aynıdır: özne-nesne-yüklem.
  6. Sıfat ve isim tamlamalarının dizilişleri aynıdır. Örnek: Gomu ningen – Lastik adam.
  7. Mastar ekleri benzerlik gösterir: Mak ve Masu.

Bahsedeceğim yapısal benzerlikler ve kelimeler arasındaki benzerlikler bu kadardı. Aradaki benzerliği daha iyi anlamak için iki dilden aynı anlama gelen bir cümleyi alt alta getirelim.  

İstanbul’da sinema-ya git-mişti.

İstanbul-de eigakan-ni iki-maşta.

Dilden bahsettikten sonra kültürden de bahsetmeden olmaz. İki ülke arasındaki kültürel benzerliklerden birkaç örnek verelim:

Her iki toplumun da çaya düşkünlüğü vardır. İkram edilen çay geri çevrilmez.

Yer sofrasında yemek yemek yaygındır.

Eve ayakkabıyla girilmez, terlikle girilir.

Aile içindeki sevgi, saygı ve hürmet vardır. Geleneklerine bağlı toplumlardır.

Misafirperver toplumlardır.

Kediler her iki ülkede de çok seviliyor.

Ertuğrul Firkateyni, yürek burkan bir hikaye…

Eylül 1890 tarihinde İkinci Abdülhamid tarafından Japonya’ya bir firkateyn gönderildi. Amaç Japonya ile olan ilişkileri kuvvetlendirmekti. Ne yazık ki firkateyn dönüş yolunda (16 Eylül) bir fırtınaya yakalandı. Pasifik Okyanusu’nun derinliklerine gömülen gemide 527 denizcimiz şehit olmuş sadece 69 kişi kurtarılabildi. Yaralılara ilk yardımı yapan Kaşino’daki Japon köyüler oldu. Ertesi gün Oşima Belediye Başkanı Kaşino köyüne ulaşıp yaralıların çevredeki uygun binalara sevk edilip tedavilerine başlanmasını sağladı. Denizdeki cesetleri toplamak için seferber olan köyüler yaklaşık 260 ceset topladılar. Osmanlı askerleri için birçok yardım kampanyası düzenlediler. Şehitler Funakara kayalıklarını gören tepeye gömüldüler. Oşinalılar bu tepeyi mukaddes bir yer kabul etmişler ve temiz tutup her yıl ziyaret etmeyi gelenek haline getirmişlerdir. Bu hadise Türk-Japon ilişkilerinin saygı ve sevgiyle başlamasını ve duygusal açıdan kökleşmesini sağlamıştır.

Geçmişe kısa bir yolculuk sonrasında yazımın sonuna gelmiş bulunuyorum, umarım beğenirsiniz.

Kaynakça:

http://totemiclanguage.com/wp-content/uploads/2019/05/Japonca-ve-T%C3%BCrk%C3%A7e-Aras%C4%B1ndaki.pdf

https://www.dzkk.tsk.tr/icerik.php?icerik_id=480&dil=1

Kategori:

Genel,

Son Güncelleme: 2 Eylül 2020