Merhaba arkadaşlar. Nasılsınız? Bende iyiyim. Başlıktan da anladığınız üzere bu yazımda size çocukluğumuzun çizgi filmi olan Winx Club’un Netflix yapımı Live Action’u olan Fate The Winx Saga dizisinden bahsedeceğim.


 


Dün son final ödevimi teslim ettim ve bunu bir dizi ile kutlayayım dedim. Tabi öncesinde son günlerde adam akıllı uyumadığım için akşam beşe kadar uyudum. Ondan sonra uyanınca bir süre evin içinde gezindim. Kendi kendime ailen evde yok ve televizyonunuzda Netflix var. Hazır televizyonu meşgul eden baban evde yok aç bir dizi izle dedim. Sonra listemde gezinmeye başladım. Kısa ne izleyebilirim. Cursed izleyecektim ama sonra Fate The Winx Saga daha kısa diye bu diziyi seçtim. Ve işte buradayız. 

Fazla uzattım. Haydi asıl konumuza gelelim.


Dizinin Konusu


 


Bloom sihirli güçlerini kontrol etmeyi öğrenme umuduyla Alfea Peri Akademisi’ne gelir. Güçlerini kontrol etmeye başladıkça ortaya bazı soru işaretleri çıkmaya başlar. 


Sevdiğim taraflar


Fate The Winx Saga dizisi türkçeleştirilmiş adıyla Winx Efsanesi: Kader dizisi beklediğimin çok üzerinde çıktı. Netflix’in yaptığı Live Action filmleri gördüğümden Winx çıkacağı zaman çok korkmuştum. Hatta ilk fragman çıktığında biraz karamsar yanaştım. Bu dizi olmaz dedim. Ama olmuş.


 


Görsel efektler bir harikaydı. Bir iki yer dışında büyüleri öyle gerçekçi yapmışlarki insanın gerçekten inanası geliyor. O konuda haklarını vermek lazım. Hikayenin orijinal çizgi filmden farklı olmasıda hoşuma gitti. Üstelik perilerin sadece genç kızlar olmadığını görmekte oldukça güzeldi. Evet. Erkek periler var. Uzmanlar arasında da kadınlar var. Bunları bu şekilde karma yapmaları çok hoşuma gitti. 

Dizide orijinalde gördüğümüz peri vs cadı olayını görmememiz de oldukça hoşuma gitti. Dizide cadılar hakkında bir iki şey geçsede gerçek olup olmadıkları henüz kanıtlanmadı. Ama periler varsa büyük ihtimalle cadılarda var.


 


Gelecek yeni sezonda göreceğimiz pek sanmıyorum ama eğer dizinin üçüncü ya da dördüncü sezonu gelirse belki üç cadı kardeşi bir şeklide dizide görebiliriz. Bunu gerçekten isterim. Ben onları seviyorum. 

Ama en sevdiğim şey bunlardan biri değil. En sevdiğim kısım kızların odalarının adının Winx odası olması. Bu ne demek biliyor musunuz? Hadi sonsuza kadar arkadaş olalım ve grubumuzun adı da Winx olsun kısmını görmeyecek olmamız. O sahne bana hep aptalca gelmiştir.


Beğenmediğim Şeyler


Tabi diziyi o kadar övdüm ama sevmediğim şeyler yok diye bir şey demedim. Tabikide sevmediğim şeyler var. Misal dizinin başlangıcı. Bloom’un anlattığına göre onu Farah çizgi filmdeki adıyla Faragonda bulmuş ve okula davet etmiş. Tamam Bloom’un güçlerinin nasıl ortaya çıktığını gördük ama keşke Farah’ın Bloom’u nasıl bulduğunu ve onu okula gelmeye nasıl ikna ettiğini de görseydik. 

Başka hoşuma gitmeyen şeyde herkesin ingiliz ingilizcesi ile konuşması. Tamam anlıyorum hepsi çizgi filmdeki gibi başka peri diyarlarından geliyor. Ama hepsi mi ingiliz ingilizcesi konuşur. Herkes aksanlı. Bir tek Bloom Kaliforniya’lı diye Amerikan aksanı kullanıyor. Birde zaten fantastik bir dizi her şey gerçek hayatta olması imkansız şeyler madem öyle neden Bloom’un yaşadığı yeri çizgi filmdeki gibi Gardenia yapmadılar. 

Bunun dışında dizide sevmediğim bir şey yok. On numara beş yıldız demek isterdim ama pek sayılmaz. O yüzden sekiz numara dört yıldız diyeceğim. 


 


Dizi altı bölümlük çerezlik bir dizi. Sabah başlasanız akşama bitmiş olur. Eğer boş zamanınızı doldurmak isterseniz izleyin derim. Bir şey kaybetmezsiniz.

Evet bir yazımızın daha sonuna geldik. Umarım beğenmişsinizidir. 

Dizinin linkini buraya bırakıyorum.

Diziler hakkındaki diğer yazılarımız içinde buraya bakabilirsiniz.

Size şimdiden iyi seyirler.

Kategori:

Genel, Dizi,

Son Güncelleme: 13 Haziran 2021