Azur Kral - Light Novel

Azur Kral – Bölüm 75 – Bir Anahtar Parçası

Azur Kral Kapak Foto

Azur Kral – Bölüm 75 – Bir Anahtar Parçası

Bu dalgaya yakalanan herkes bir anda başlarının döndüğünü hissetti. Dış kesim öğrencilerinin çoğu kendinden geçti. Sonunda Deniz Parvana’nın acıları dinmişti ve kendinden geçmişti. Herkes meraktan basınç patlamasının merkezine doğru geliyordu ama Kaim Bu herkesi durdurdu.

“Herkes işinin başına geri dönsün. İkinci bir emre kadar hiç kimse klan sarayının surlarından içeriye girmeyecek.”

 

** 75 – Bir anahtar Parçası

Bu sesi duyan herkes olduğu yerde kaldı ve bir süre saraya baktıktan sonra mecburen geri döndüler. Klan liderinin emrine kimse karşı gelemezdi.

Kaim Bu, yavaşça yerinden kalktı ve öğrencisine baktı. Hayatında yaşadığı en büyük şoklardan birini yaşıyordu. Az önce gözlerinin önündeki durumu yorumladığında Deniz Parvana’nın kesinlikle ölmüş olması gerekiyordu. Aslında şu anda da her an ölebilirdi.

Deniz Parvana yaşıyordu ama bu imkânsız bir durumdu. Çünkü Deniz Parvana’nın tüm bedeni kararmış, tüm vücudunu saran içi kızıl ışık saçan çatlaklarla doluydu. Sanki bütün vücudu bir ateş ile yakılmıştı ve köz haline gelmişti.

O anda o kadar narin ve kırılgan duruyordu ki vücudu, Kaim Bu ona dokunmaya cüret edemiyordu. Çünkü dokunduğu yer anında dağılabilirdi. En kötüsü tüm vücudu dağılabilirdi. Ne yapacağını bilemiyordu Kaim Bu… İlk defa böyle bir olaya denk gelmişti. Klanın ortasında, sarayda kim Deniz Parvana’ya bunu yapabilirdi? Nasıl gizlice girebilmişlerdi de en değerli öğrencisine böylesine bir zarar verebilmişlerdi?

Kaim Bu, cevapları asla bulamayacaktı…

Öğrencisinin durumunu düzeltmek için ne yapabileceğini düşünürken bir şok daha yaşamaya başladı. Çünkü Deniz Parvana’nın vücudundaki kızıl çatlaklar kaybolmaya başlamış ve elleri ile ayaklarından itibaren rengi düzelmeye başlamıştı.

Kaim Bu’ya göre bu bir mucizeydi. Çoktan ölmesi gereken öğrencisi inanılmaz bir inat ile hayata tutunmuştu ve hatta iyileşmeye bile başlamıştı. İyileşme süreci çok yavaştı ama sonuçta iyileşiyordu.

Bir ay sonra…

Kaim Bu bir an bile öğrencisinin yanından ayrılmadan beklemişti. Aradan bir ay geçmişti ve öğrencisi tamamen iyileşmişti. Ancak bir henüz gözlerini açmamıştı. Tamamen iyileştiği için Kaim Bu durumunu kontrol etmek için elini öğrencisinin göğsüne koydu. Şu anda en büyük korkusu sakat kalmış olma ihtimaliydi.

Kaim Bu, Deniz Parvana’yı kontrol ettiğinde Semavi Alem diyarının engelini kırıp geçtiğini hatta orada durmayıp Semavi Alem’in 2. Katına çıktığını fark etmişti.

“Bu- Bu nasıl olabilir? O kadar yavaş ilerlemesine rağmen nasıl bir anda Semavi Alem engelini aşıp üzerine bir de bu 1 kat daha çıkabildi? Ah Deniz, nasıl bu kadar duyarsız olabilirsin. Kesin çok güçlü bir ilaç yapıp tüketmişsindir ya da bir şekilde elde etmişsindir.”

Kısa bir süre sonra Deniz Parvana ortamdaki tüm oksijeni bitirmek istercesine derin bir nefes alarak doğrulmuş ve etrafına bakınmaya başlamıştı.

“Deniz! Deniz! Tamam, tamam iyisin geçti hepsi.”

“U- Usta! Bana ne oldu? Kaç gündür baygınım?”

“Yaşadıklarımı dillendiremem ancak gösterebilirim.”

Kaim Bu, işaret ve orta parmağını birleştirip kendi alnında bir süre tuttuktan sonra parmaklarının ucu açık mavi renkte parlamaya başlamıştı. Bir süre bu şekilde durduktan sonra parlayan parmaklarını Deniz Parvana’nın alnına dayamıştı.

O anda Deniz Parvana bunu bir anı aktarma tekniği olduğunu anlamıştı. Çünkü bir anda yaşadığı şeyler gözlerinin önünden akıp gitmişti.

“Bu nasıl oldu Deniz? Ne yaptın da bu hale getirebildin kendini?”

“Her şey bunun yüzünden oldu usta.” Deniz Parvana, yanındaki kırık altın parçasını ustasına uzattı.

“!!!!!!”

Kaim Bu’nun gözleri yerlerinden çıkacak gibi olmuştu. Çünkü öğrencisinin elinde tuttuğu şeyin ne olduğunu çok iyi biliyordu. O kadar iyi biliyordu ki… Kaim Bu’nun gözleri yerlerine geldiğinde yavaşça sulandı ve yaşlar daha fazla dayanamayıp akıp gitmeye başladı.

Deniz Parvana o anda tek kelime bile etmeden ustasının ağlamasının geçmesini ve sakinleşmesini bekledi. Aradan beş dakika kadar bir zaman geçtikten sonra Kaim Bu sakinleştir ve sordu:

“Deniz, bu altın parçasını nerede buldun?”

“Usta, Şeytan Gözü Kristali ve Kötücül Mezarlık Otu bulabilmek için doğu sınır hattının 5.000 km ilerisindeki karanlık uçurumun dibine indim. Orada tuhaf bir geçit gördüm ve içeri girdim. Orada gezinirken bir sürü ceset gördüm ve bende hepsinin boyut çanta ve yüzüklerini topladım. Bu da o çantaların birinden çıktı. Ne işe yarar ki bu diye tam fırlatıp atacaktım ki içinden bir tutam Ki çıktı ve vücuduma girdi. Sonuç zaten bildiğiniz gibi… Bu parça sizin için çok değerli birine mi aitti acaba usta?”

“Evet. Bu parça dedeme ait olan bir parçaydı. Bu altın parça, bir anahtarın parçası ama bu anahtarın ne işe yaradığını ne dedem ne babam ne de ben çözebildik. Dedem yüz elli yıl kadar önce bu anahtarın sırrını çözebilmek için ayrılmıştı ve asla geri dönmedi. Ben dedemi çok severdim. Hem dedem hem de ustamdı. Bildiğim her şeyi ondan öğrendim. ”

“Usta… İsterseniz bu parça sizin olabilir. ”

“Hayır. Bu parça artık senin. Hissetmiyor musun? Bu parçadan senin auran yayılıyor. Büyük ihtimalle o ki parçası bir işaretleme işlemiydi.”

“Peki neden bu kadar etki etti usta?”

“Bu anahtar parçası hakkında emin olduğum şeyler, milyonlarca yıldır var olduğu ve tanrıların zamanından geldiği. Tanrılar zamanından gelen bir parça Ki’nin ne kadar güçlü olabileceğini tahmin etmek çok zor değil.”

“Anladım usta. O halde bu parça kendisini benimle bağladı. Ama neden?”

“Senin potansiyelin çok yüksek olmalı dedemden bile yüksek. Çünkü bu olay dedeme hiç olmadı. Hayatı boyunca onu araştırdı ama bir işaret alamadı ve tek bir çizik bile atamadı.”

“Dedenizin bile bir çizik atamadığı bu parçanın sahip olduğu anahtarı kim kırmış olabilir ki?”

“Onu bizler bilemeyiz. Ama bildiğim bir şey varsa bu parçanın sırlarını sen çözebilirsin. Benim anlam veremediğim nokta senin nasıl ölmediğin? Bedenin tamamen yandı ama yine de hayata dönebildin.”

“Usta bunun geçirdiğim ejder evrimi sayesinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu evrimi geçirdikten sonra dantianımın hem yapısı hem de yeri değişti. Önceden nazik etten bir organdı ancak şu anda bir Kutsal Ateş Yakutu şeklinde etrafında altın ve gümüş olduğunu düşündüğüm koruması var.”

“Böyle şeyleri daha önce duymuştum ama hiç görmemiştim. O halde senin hayatta tutan şey dantianındı. Dantianın içindeki güç seni hayatta tutabildi. Bu yaşanan olay yaşam gücünü daha da güçlendirmiş olmalı. Hatta böylesine antik zamandan gelen bir tutam Ki, sende bir takım değişikliklere yok açmıştır yada açacaktır. Bu yüzden bir hafta boyunca sadece yeni seviyeni stabil hale getirmeni ve kendini iyice incelemeni istiyorum. Sen gerçekten çok şanlısın Deniz. Umarım bu şansın sonsuza dek devam eder. Bu arada Semavi Alem’e aşmanı ve 2. Katına çıkmanı tebrik ederim.”

“Teşekkür ederim usta. Ah, bu arada usta…” Deniz Parvana elindeki tüm çantaları ve malzemeleri dışarı çıkardı ve ustasının önüne serdikten sonra “Bunlardan hangileri saygıdeğer dedenize ait? Saygıdeğer dedenize ait olan her şeyi alabilirsiniz.”

“Ah Deniz… Senin şanslı olduğun kadar bende şanlıyım sanırım. Kader bana senin gibi mükemmel bir öğrenci getirdi.”

Kaim Bu geri döndü ve dedesine ait olan ancak manevi değeri olan her şeyi dedesinin çantasına atıp aldıktan sonra ayrıldı.

Deniz Parvana, ustasının dediklerini yapmadan önce bir süre boyunca elindeki altın parçayı inceledi. Birçok şey denedi ama bir tepki göremedi. Son olarak parçaya bilincini aktarmayı denedi. Bunda başarılı olmuştu. Hayatı boyunca asla unutamayacağı ve o anda anlamasının imkânsız olduğu bir çok şey gördü.

 

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Azur Kral – Bölüm 75 – Bir anahtar Parçası

Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek

Bölümler bir sür gelmeyebilir ama seriyi bırakmayacağımı bilin. Sonuca erdirene kadar devam edeceğim. En fazla biraz kısa keser bitiririm ama mutlaka sonunu getiririm. 😉

Resimler içinde ilk cildi bitirdikten sonra atmayı planlıyorum.

NOT: Seriye sürekli ara vererek devam ettiğimden aklımdan çıkan unuttuğum bazı şeyler olabiliyor. Bundan dolayı da mantık hataları çıkabilir. Fark ettiğiniz bir şey olursa yorum olarak belirtirseniz. Düzeltmeye çalışırım. 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************

About Mustafa BÜKÜLMEZ

Boş zamanlarımın tümü bilgisayar karşısında geçer. Bilgisayar oyunlarından en sevdiğim oyun World Of Warcraft’tır. Daha sonra sırası ile half-life, minecraft, moba oyunları ve prince of persia serisidir ek olarak hemen her oyunu oynarım. Animelerde en genel anlamda fantastik türü anime-manga severim.

Related Posts

Bir cevap yazın