Azur Kral – Bölüm 57 – Şifacılık Sınıfı Sınavı
Önceki Bölümden…
Klan Lideri çok iyi biliyordu ki, o gün, 100 yıl önce, Alper Us’un idam edilmesini isteyen istisnasız herkes; Alper Us’un affedilme umudu ile getirdiği öğrencinin öldürülmesini engellemediği ve dolayısı ile sözünden kaçtığı için baş kaldıracaklar ve kendisinin iradesini sorgulamaya başlayacaklardı…
Tabi şimdi onu koruduğu içinde bir haini koruduğunu söyleyecekler ve yine iradesini sorgulamaya başlayacaklardı.
E bunu tabi bilselerdi…
** 57 – Şifacılık Sınavı
Klandaki herkes, Klan Liderinin dışarıda olduğunu sanıyordu. Ama Direk Kıdemlilerin sınavları gözetlediğini bildiklerinden adaletsizlik yapamıyorlardı.
Her ne kadar sınavlarda dâhiler bir bir kendilerini belli etseler de bütün Direk Kıdemliler ve Klan Liderinin özellikle takip ettiği kişi Deniz Parvana’ydı.
“Alper, sonunda gerçekten bin yılda gelen bir dâhiyi bize getirdin. Senin bir hain olmadığını o zamanlarda ispatlayamadık ama artık elimizde kanıtlar var. Senin suçsuzluğun ispatlanacak. Sadece sabret. Çektiğin acıları çok iyi biliyorum çocuğum. Sadece sabret.”
**
Deniz Parvana, 100’den fazla gözün kendisini takip ettiğinden habersiz şekilde bir sınavdan diğerine gidiyordu. Sırada Şifacı sınavı vardı. Bu sınavda katılımcının tıbbi bilgisi ve kullanabildiği iyileştirme tekniklerini test edeceklerdi.
Şifacılık sınav alanına gittiğinde orada hiç kimse yoktu. Şifacılık sınıfı gerçekten hayati bir öneme sahip olsa da şifacılık bilgisi ve yeteneği olan kişiler nadirdi.
Sınav alanındaki kıdemlilerin yanına gitti ve selam verdikten sonra armasını uzattı.
Kıdemlilerden birisi karşılarındaki sandalyeyi işaret ederek, “Deniz Parvana, lütfen otur.” Dedi.
“Bu sınav iki aşamadan oluşuyor. İlk aşamada sana sorular soracağız. İkinci aşamada ise iyileştirme tekniklerini test edeceğiz. Hazırsan başlayalım.”
“Hazırım.”
“İlk sorun. Bir takım ile canavar avına çıktınız ve hesapta olmayan çok güçlü bir canavarın saldırısına uğradınız. Savaş esnasında çantanı kaybettin ve takımında üç kişinin açık yarası var. Nasıl bir tedavi uygularsın?”
Deniz Parvana hiç düşünmeden cevaplamaya başladı.
“Öncelikle yaraları incelemem gerekir. Açık yara çok genel bir tabir. Yaranın nasıl oluştuğu da önemlidir. Bir pençe ile oluşan açık yara ile yırtılma ile oluşan açık yaralara farklı tedaviler uygulanmalıdır…” Deniz Parvana yaklaşık 5 dakika boyunca sorunun cevabını anlattı.
Anlatmaya devam ettikçe kıdemliler farklı duygular yaşıyor bazen şaşırıyor bazen onaylar şekilde başlarını sallıyorlardı. Hatta bazıları daha önce hiç duymadığı tedavi yöntemleri duymuşlardı. Tüm kıdemlileri aynı anda şaşırtan tek bir kısım vardı ki bunu hiçbiri bilmiyordu.
“… Kan Karıncıları, kan toprağa düştüğü anda kanı hissedebilirler ve hızlıca kan için gelirler. Çantamı kaybetmiş olduğum için yaraları dikmek için malzemelerim olmayacağından bu karıncaları kullanabilirim. Kan karıncaları yüzeye çıkmaya başladığı anda onları yakalar ve temizlemiş olduğum yarayı dikmek için kullanırım. Kan karıncasının ayrılmış deriyi kapatacak şekilde deriyi ısırmasını sağlar ve gövdesini kafasından ayırırım. Ölmüş olan karınca dişlerini tekrar açamayacağından yarayı kapalı tutacaktır. Bunu tüm yarayı kapatana kadar sürdürürüm. …”
YN: Böyle bir şeyi bir filmde görmüştüm. Kuyuya düşen bir çocuk ve annesi vardı. Annesi çocuğun bacağında bir kesik olduğunu görüyor ve kuyudaki karınlara yarayı ısırtarak kapatmasını sağladıktan sonra gövdelerini koparıyordu. Oradan aklıma geldi. Bu şekilde aklıma gelen şeyleri eklemeye devam edeceğim. Sizce de hoş olmuyor mu? 😊
Kıdemliler, Deniz Parvana’nın cevabından tamamen tatmin olmuşlardı.
“Harika, bunu daha önce hiç denedin mi?”
Deniz Parvana, bu soru üzerine kıyafetinin bir kenarını kaldırmış ve vücudunun sol tarafını göstermişti. Bu hareket kıdemliler için yeterli olmuştu. Çünkü bu hareketten anlattığı tedavi yöntemini kendisine uyguladığını anlamışlardı.
“Peki, ateş ruhu zehrini nasıl temizlersin?”
Bu soru Deniz Parvana için soğuk duş etkisi yapmıştı. Çünkü babasının zehirlendiği zehir tam olarak buydu.
“Ateş ruhu zehri, ateş Qi’si kullanan kişiler için çok faydalıdır. Kişini vücut ısısını sürekli olarak arttırarak vücutlarının ateş Qi’si üretebilmesini sağlar. Ateş Qi’sine sahip olmayanlar için sürekli olarak acı vericidir. Ancak tıbbi konuda az bir bilgisi olan bir yetişimci bu zehri, zehirlenen kişinin bedeninden çekip alabilir. Eğer bu mümkün değil ise …”
Konuşmasının devamında Melek Parvana’dan öğrendiği panzehiri ve onun yapılışını anlatmıştı. Bu cevabı da kıdemlileri tatmin etmişti.
“Son soru. Asla tedavi edilemeyecek bir hastalıklar nelerdir?”
Deniz Parvana’nın yüzüne bir gülümseme gelmişti ve kendinden emin bir şekilde cevabını söyledi. “Saygıdeğer kıdemlilerim, tedavi edilemeyecek bir hastalık yoktur. Sadece henüz tedavisi bulunmamıştır.” Dedi.
Kıdemlilerin duymak istediği cevapta tam olarak buydu. Sınava giren her öğrenci bir sürü hastalık ismi saymıştı. Bu cevabı veren tek kişi Deniz Parvana’ydı.
“Hahaha! İşte gerçek bir tıbbi aziz olma potansiyeline sahip bir genç. Aynen öyle genç dostum. Tedavi edilemeyecek bir hastalık yoktur. 200 yıl öncesine kadar Şeytani Çimen Felci hastalığının tedavisi yoktu ama şu an küçücük bir hap birkaç günde hastalığı def ediyor. 100 yıl öncesine kadar AIDS (Asil Istırap Dikeni Soğukluğu 😊) dediğimiz hastalığın tedavisi yoktu ama şu an ne kadar basit olduğunu bilsem gülersin. İlk aşamayı tamamladın ve 250 puanı aldın. Şimdi ikinci aşamaya geldik. Bir iyileştirme tekniğin var değil mi?”
“Evet saygıdeğer kıdemlim bir tekniğim var.”
“Adını söyler misin?”
“Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi”
Kıdemliler aralarında bir süre fısıldaştılar ve hiçbiri daha öne bu tekniği duymamıştı.
“Bu tekniği daha önce hiç duymadık. Ve hiçbirimiz daha önce ateş elementi temelli bir iyileştirme tekniği görmedik.”
Kıdemliler, Deniz Parvana’yı yanlarına çağırdılar ve “Deniz Parvana, ben şimdi koluma bir kesik atacağım ve sen onu iyileştireceksin tamam mı? Yaptığın her iyileştirme sonrasında açtığım yara daha derin olacak. Eh bu canımı yakacak doğrusu ama ateş temelli iyileştirme tekniğini bizzat deneyimlemek istiyorum.”
Kıdemli elindeki bıçak ile koluna hafif bir kesik attı ve kolunu Deniz Parvana’ya uzattı. Deniz Parvana işaret parmağını kaldırdı ve işaret parmağında kimsenin bilmediği bir dilde bir yazı çıktıktan sonra parmağının ucu erimek üzere olan bir demir gibi nallanmıştı.
Deniz Parvana, nallanmış gibi görünen parmağını kıdemlinin yarasına sürdü ve yara anında iyileşti. Ardından kıdemli daha derin bir yara açtı ve Deniz Parvana aynı şekilde yarayı iyileştirdi.
Kıdemli bu şekilde birçok kez kendisine yara açtı ve Deniz Parvana bütün yaraları saniyeler içerisinde iyileştirdi. Kıdemli dayanabileceği en sert yarayı açtığında Deniz Parvana’nın tüm eli nallanmış gibiydi. Elini yaranın üzerine koymuş ve yaradan dumanlar çıkarken yara iz bırakmadan ortadan kaybolmuştu.
“Cennetler! Ne tanrısal bir iyileştirme tekniği!” Kıdemliler şaşkınlıklarından yüzü kireç gibi beyazlamış ve ağzının iki yanından da birer kırmızı çizgi inmiş olan Deniz Parvana’yı fark etmemişlerdi. Deniz Parvana daha falza dayanamayıp bilincini kaybettiğinde tüm kıdemliler anında korku dolu gözlerle Deniz Parvana’yı kontrol etmişlerdi.
Sadece aşırı Qi ve zihin gücü tüketimi olduğunu anladıklarına ise rahat bir nefes almışlardı. Hemen Deniz Parvana’ya çeşitli ilaçlar vermişlerdi ve uyanmasını beklemeye başlamışlardı. Yaklaşık 10 dakika kadar sonra uyanmış ve kıdemliler hemen yanına koşmuştu.
“Deniz Parvana, Qi’nin bitmek üzere olduğunu neden bize söylemedin? Anlaşılan bu teknik inanılmaz derecede Qi tüketiyor. Gayet normal. Böylesi tanrısal seviyede bir yeteneğin aşırı Qi tüketmesi çok normal…”
“Haklısınız saygıdeğer kıdemli. Özellikle son tedavi Qi’min kalan yarısını tüketti. Üstelik hala ustalaşmaktan çok uzağım. Muhtemelen ustalaşmam 400, 500 sene sürecektir.”
“Ouuuu!”
“Anlıyoruz. Sınavı geçtin. Teknik olarak bu tekniğinde tam ustalaşamadığın için kullanışsız görünse de üç ya da dört kişilik bir takım ile tıbbi bilgin ve bu tekniğin ile rahatlıkla başa çıkabilirsin. Bu yüzden sana 500 tam puan veriyoruz.”
Deniz Parvana armasını uzattı ve kıdemliler puanını armaya kaydetti. Bir testi daha tam puan ile tamamlamıştı.
Her şey Deniz Parvana’nın kontrolü altında ilerlerken onu izlemekten keyif alan ve gülmekten kendini alamayan klan lideri gerçekleri biliyordu.
Çünkü Deniz Parvana’nın Qi kapasitesi dipsiz bir kuyu gibiydi. Sınavda gerçek gücünü göstermek istemediği için Qi’si tükenmiş numarası yapmıştı. Dantiasından aniden aşırı miktarda Qi çekmiş ve vücudunu kaotik bir hale getirerek yüzünün beyazlaşmasını ve dilini ısırarak kanatıp kanın ağzının kenarlarından akmasını sağlamıştı.
Bunu sadece Deniz Parvana ve Klan Lideri biliyordu. Klan Lideri her ne kadar Deniz Parvana’nın bütün sırlarını çözemiyor olsa da büyük ölçüde görüyordu. Mesela boyutsal depolama yüzüğünü ve içindeki Altın Güneş Yayını. Kendisinin bizzat Alper Us’a hediye ettiği Ateş İfritinin Nefesi kılıcını, Elementlerin Ruhu Tekniği parşömenlerini, Yeryüzü Kutsal Yaşam El Kitabı’nı, normalden çok hızlı iyileşme yeteneğini ve diğer tekniklerini…
Göremediği üç şey vardı. Okyanus’un Çocuğu yeteneği, 3 farklı element tipini kontrol edebilmesi ve ateş ejder tanrısından aldığı miras ile ateş ejder tanrısı evrimiydi.
********************************************************
Azur Kral – Bölüm 57 – Şifacılık Sınıfı Sınavı
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^
Keyifli Okumalar…
Bu hafta iş yoğunluğumdan bölüm atamadım. Bu yüzden bugün bir toplu geliyor. 5 bölüm atacağım. Gün içinde takipte kalın. 😉
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************