Azur Kral – Bölüm 55 – Simyagerlik Sınıfı Sınavı #1

Önceki Bölümden…

Ancak Deniz Parvana için bir sorun yoktu. Çünkü daha önce bir su küresi içinde ateş yakmıştı yani aynı anda iki Qi’yi kullanabilirdi. Tek yapması gereken şey, Su Qi aurasını hissettirmeden sadece ellerinde ortaya çıkartması ve bitkilerin özlerini çıkarması gerekiyordu.

O anda gözlerini kapatmış ve meditasyon durumuna girmişti. Deniz Parvana’nın sınavda meditasyon durumuna girdiğini gören diğer katılımcılar ise şaşkın gözlerle bakmışlardı. Hepsinin aklında “Ne yapıyor bu salak?” düşüncesi vardı. Bu durum sınav kıdemlileri içinde farklı değildi. Katılımcılardan farklı olarak sinirlenmişlerdi.

 

** 55 – Simyagerlik Sınavı #1

Deniz Parvana meditasyon yaparken dantiasından Qi damarlarına gezen ateş Qi’si içinden su Qi çekmeye çalışıyordu. 8 dakikalık meditasyonu sonunda istediğini başarmış parmak uçlarından su Qi’si çıkartarak çaktırmadan elindeki bitkilerin özlerini çıkarmaya başlamıştı. Diğer katılımcıların bir gözü ise Deniz Parvana’daydı.

“Çoktan 8 dakikası geçti ve daha fırını bile yakmadı. Fırının ısınması bile 5 dakika sürüyor. Kesinlikle elenecek.”

“Bu salak ne yapmaya çalışıyor böyle? Daha fırınını bile yakmadı!”

  1. dakika bitmişti ki Deniz Parvana elinde 10 tane Qi hapı ile sınav kıdemlilerinin yanına gitmişti.

“Ne yani bitirdi mi?”

“Fırınsız Qi hapı mı yaptı o?”

“Böyle bir hap yapma yöntemi mi var?”

Sınav kıdemlileri de şaşkın bir şekilde Qi haplarını almış ve teker teker hepsini incelemişlerdi. Tüm haplar bir hap azizinin elinden çıkmış gibi %100 saflıktaydı.

“Fırın kullanmadan hap yapmayı kimden öğrendin?”

Deniz Parvana tam kendi kendime keşfettim diyecekti ki ustasının söylediği şeyler aklına geldi.

“Öğrencinin başarısı ustasının başarısıdır. Ustanın başarısı ise öğrencinin başarısıdır.”

Ustasını yüceltmek adına “Ustamdan öğrendim. Kendisi simyagerlik ile ilgilenmiyor olsa da verdiği tavsiyeler sayesinde bu yöntemi elde edebildim.”

“Senin ustan kim?”

“Ustamın adı Alper Us.”

“Ne! Senin ustan o hain mi? Buna inanmamızı beklemiyorsun değil mi?”

“Saygıdeğer kıdemliler. Ben, ustamla beraber Clitus adasından geliyorum.”

“Anlıyorum. O hain affedilme umudu ile seni buraya getirmiş demek ki? Bir hain olsa da bu kadar zeki olacağını ve Clitus gibi izbe bir yerde senin gibi bir dahi bulacağını tahmin edemezdim. Her neyse, bizde adaletsizlik olmaz. Bu haplar %100 saflıkta bu yüzden tam puan aldın. Şimdi ikinci aşamaya geçebilirsin. Malzemelerin bunlar. Bir şişe Kan Özü İksiri yapmalısın.”

Deniz Parvana malzemelerini aldıktan sonra masasına geçti ve masadaki malzemeleri elleri görünmeyecek şekilde dizdikten sonra birkaç dakika içinde iksiri hazırlamıştı.

İksir yapımı kendisi için en kolay şeylerdi. Bitkilerin özlerini çıkar. Kristalleri toz haline getir ve uygun sıra ile karıştır. İksir içindeki Qi seviyesini düzenle ve düzensizlik yaratan etkenleri iksirden çıkar. Son olarak malzemeler birbirine kaynaşana kadar hızlıca karıştır ve iksir hazır.

Bu iksir için 10 damla canavar kanı gerekliydi. Kullanılan kan ne kadar yüksek seviyeli bir canavara ait ise iksir o kadar kuvvetli olurdu. Deniz Parvana, bu iksiri yaparken verilen kanı değil kendi kanını kullanmıştı. Sonuçta damarlarında bir ateş ejder tanrısı kanı dolaşıyordu.

İksir tam olarak hazır hale geldiğinde şişeden kızıl bir ışıltı yayılmaya başlamıştı. Bu ışıltı ise sadece %90 üzerinde saflığa sahip olan iksirlerden çıkardı.

Deniz Parvana, iksiri teslim etmeye giderken herkes elindeki işi bırakmış ve boş gözlerle Deniz Parvana ve elindeki iksire bakıyorlardı. Sadece iki dakika da yüksek saflıkta bir iksir hazırlamıştı ve yine fırın kullanmamıştı.

Parlayan iksir şişesini eline alan kıdemli parmağına bir damla dökmüş ve tadına bakmıştı. Diğer kıdemlilerde aynı şekilde iksirin tadına baktıktan sonra

“Bu! Bu iksir %95 saflıkta!”

Kıdemlilerden birisi tam olarak emin olamamış ve bir kere daha tatmıştı.

“Hayır! Bu iksirin saflığı %100 sadece Deniz Parvana bizim verdiğimiz kanı kullanmamış. Deniz Parvana, bu iksirde hangi canavarın kanını kullandın?”

“Düşük seviye bir ateş ejderinin kanını kullandım. Bu sayede iksiri tüketen kişinin kanı yenilenirken ateş ejder kanının etkisi ile iliklerdeki hastalıkları giderir ve çok hafifte olsa kana ateş ejder aurası vermesini sağlar. Bu çok zayıf ateş aurasına sahip olan kişi çok düşük seviyeli canavarları rahatlıkla evcilleştirebilir.”

“Mükemmel! Tek kelime ile mükemmel! Onca yıldır simyagerlik ile uğraşıyorum ancak böyle basit bir iksirin bu etkileri doğurabileceğini hayal bile edemezdim.”

“Aynen öyle! Sana katılıyorum yoldaş.”

“İkinci aşamadan da tam puan aldın. Üçüncü aşamaya geçebilirsin. Ruhsal Tedavi Tütsü’sü için malzemelerin bunlar.”

Deniz Parvana, malzemelerini alıp tekrar masasına gittiğinde artık bütün kıdemliler dikkatlice Deniz Parvana’nın yöntemini keşfetmeye çalışıyordu. Diğer katılımcılar ise içlerinden küfürler ederek sınavları olan ürünleri yapmaya çalışıyorlardı. Deniz Parvana’nın yaptıkları yüzünden dikkati dağılan ve fırınları patlayan 4, 5 kişi bile olmuştu.

Fırınların patlaması normal olduğundan yeterli süresi olanlar tekrardan başlamıştı.

Üçüncü aşamada bir tütsü yapması istenmişti. Deniz Parvana, elindeki malzemeler ile güçlü bir tütsü yapamayacağını bildiğinden boyutsal depolama yüzüğünden ekstra malzemeler çıkarmıştı.

Tütsü yapmak en kolay işlerden birisi sayılabilirdi. Bitkileri kurut ve onları doğru oranlarda karıştır. Sonrasında tütsü için kullanılabilecek bitkilerin yaprakları ile sar. Ya da dallarının içlerini oy ve dış katman olarak kullan.

Deniz Parvana ateş Qi’si ile hemen bütün kıdemlilerden aldığı ve kendisinden kattığı bitkileri iyice kurutmuştu. Bitkileri kuruttuktan sonra oranlarını ayarladı ve içerisine 10 damla Ruh Temizleyen Çiçek özünden dökerek iyice yoğurdu ve hamur haline getirdi. Clitus adasına tütsülere özel olarak kendi ürettiği dış katman kâğıdı ile güzelce sardıktan sonra tekrar ateş Qi’si ile tütsüyü iyice kuruttu.

Oluşturduğu tütsü 80 cm boya ulaştığından hepsini standart boyut olan 10 cm boyutlarında kesti ve 8 tane Ruhsal Tedavi Tütsü’sü elde etti.

Tütsüler ile birlikte kıdemlilerin yanına geldi ve tütsüleri takdim etti. Kıdemliler meraklı bir telaş ile bir tanesini yaktı ve masanın üzerine bıraktı. 15 saniye sonra bütün sınav alanı tütsüden yayılan koku ile sarılmıştı.

Kokuyu alan herkesin istemsizce gözleri kapanmış ve kendilerini tütsüden yayılan ruhsal güce bırakmışlardı. Bazıları ise istemsizce meditasyona girmiş ve tütsüden yayılan ruhsal gücü özümsemeye başlamışlardı.

Ruhsal gücü hisseden herkes ruhlarının saflaştığını ve ruhsal güçlerinin gayzer gibi patlayarak yükseldiğini hissetmişlerdi. Bu tütsü ruhsal yaraları tedavi ederken ruhsal gücü yeniliyor ve ruhsal güç seviyelerini yükseltiyordu.

Herkesin buna kapıldığını gören Deniz Parvana’nın yüzüne bir gülümse yerleşmişti. Biraz anın tadını çıkardıktan sonra tütsüyü söndürmüş ve herkesin gerçek dünyaya geri dönmesini sağlamıştı.

“Mükemmel! Mükemmel! Sadece birkaç dakika da ruh gücüm tamamen yenilendi hatta bir iki adım ileri gidebildim. Tek kelime ile mükemmel. Deniz Parvana, tarife kendinden ürünler eklediğini gördüm. Onları neden ekledin?”

Kıdemliler her ne kadar kıdemli olsalar da karşılarında duran 12 yaşındaki çocuğun kendilerinden çok daha bilgili olduğunu hissetmişler ve ondan öğrenmek isteğine girmişlerdi. Elbette öylece öğrencisi olmaları mümkün değildi.

“Efendim, kendimden 5 tane malzeme ekledim. Ruhsal gücü ile bilinen Gizli Mavi Gül, ruhu yenileme etkisi olan Göksel Yeşim Papatyası, Ateş Gülü, Kara Gece Çimi ve Ruh Çalan Orkide ekledim. Bu çiçeklerin hepsi ruhsal özellikleri ile öne çıkan çiçeklerdir. İstemsizce meditasyona girmenizi sağlayan çiçek Ruh Çalan Orkideydi. Ruh gücünüzün patlamış gibi yükselmesini Ateş Gülü, rahat ve huzurlu hissetmenizi sağlayan ise Göksel Yeşim Papatyası’dır. Ayrıca tütsünün dış katmanı da kendi ürettiğim özel bir kağıttır. Onlarca bitki ve birkaç canavar kemiklerinin tozundan üretilmiştir.”

O anda kıdemliler Deniz Parvana’ya “gerçek bir aziz simyager” dememek için kendilerini zor tutuyorlardı.

Elbette bütün bunlar çok normaldi. Deniz Parvana babasını ve kardeşini iyileştirebilme umudu ile günlerce dinlenmeden Clitus adasında yetişen tüm bitkileri ve canavarların parçalarının özelliklerini, faydalarını ve zararlarını ezberlemişti. İlaç yapımında onlarca fırın patlatmıştı. Fırınların patlamasından bıkmış ve ilaç yapımının temellerini araştırmaya başlamıştı.

Bir ilaç yapımının temelinde ise bitkilerin ve diğer malzemelerin özlerini çıkarma vardı. Özleri çıkarma işlemleri de fırınlarda yapıldığından özlere her zaman kalıntılar karışıyor ve bu da saflıklarını düşürüyordu. Özellikle onlarca malzeme isteyen ilaçlarda saflık oranları maksimum %50’lerde kalıyordu.

Deniz Parvana asla kendisini bir ilaç azizi olarak görmedi. Çünkü ona göre diğer insanlar bir şeyi kaçırıyorlardı. Önemli olan özlerin ve malzemelerin taşıdığı gücü bilmiyorlardı. Onlar sadece tariflerde okudukları şeyleri yapıyorlardı. Asla kendilerini geliştirmek için çabalamıyor sadece kullanacakları malzemeleri tanıyorlardı. Oysa ki birçok malzemeyi tanıyor olsalar ellerindeki tariflerin aslında ne kadar dandik olduğunu anlayabileceklerdi.

********************************************************

Azur Kral – Bölüm 55 – Simyagerlik Sınıfı Sınavı #1

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağ olsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^

Keyifli Okumalar…

Bu hafta iş yoğunluğumdan bölüm atamadım. Bu yüzden bugün bir toplu geliyor. 5 bölüm atacağım. Gün içinde takipte kalın. 😉

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************