Azur Kral – Bölüm 35 – Alev Ejder Tanrısının İntikamı
Önceki Bölümden…
Tüm emilim sona erdiğinde ise tüm bedeni bakır renginde ışıltılar saçıyordu. Dışarıdan gören kişi Deniz Parvana’nın derisinin bakırdan yapıldığını düşünürdü.
Bunu gören Ateş Ejder Tanrısı bir kahkaha patlatmıştı. “Hahahaha! Lanet olası velet! Saniyeler içerisinde Fiziksel Beden Tavlama tekniğini keşfetti. Sanırım test bittiğinde bu konu hakkında da bilgi versem iyi olacak. ”
** 35 – Alev Ejder Tanrısının İntikamı
Deniz Parvana gözlerini açtığında tek bir yarası kalmadığını ve vücudunun bakır renginde parladığını görmüştü.
“Hahahaha! Bu his mükemmel!” dedi ve başını arkaya atarak derin bir kükreme verdi.
- dalga geldiğinde Deniz Parvana ‘nın Qi ‘si az olsa da fiziksel olarak tam kondisyonundaydı. Elindeki kılıca mümkün olacak en az şekilde Qi göndererek savaşmaya devam etti. Artık bir teknik kullanmıyor ona savaşmayı öğreten ilk ustası Aktan’dan öğrendiklerini kullanıyordu.
Bu şekilde 130. Dalgaya kadar gelebilmişti. 130. Dalgada karşısında Lord Diyarının zirvesinde olan 20 tane Kızıl Boynuzlu Kurt gelmişti.
Deniz Parvana’nın Buz Ankası Öz Suyunu kalan gücü ile kullandığında bu canavarların derisi geçemiyordu. Kılıcı ile kesemiyor. Yayından çıkan onlar işlemiyordu. Bu canavarlardan daha hızlı değildi. Artık gerçek anlamda tükenmişti. Eğer tam kondisyonunda olsaydı bile kızıl gözlerini kendisine dikmiş olan bu 20 canavar ile savaşamayabilirdi.
Buz Ankası Buz Çağı tekniğinin ilk cildinin son aşaması olan canlıların vücutlarındaki sıvıyı kontrol etmesi de mümkün değildi. Çünkü bu canavarlar neredeyse Kral Diyarındaydı.
Bu 20 canavar kendisine koşarken yapacak bir şeyi kalmadığını anladığında kendini bırakmıştı. Dizlerinin üzerine çökmüş ve her yanından kendisine akın koşan 20 canavarın kafalarındaki uzun kızıl boynuzlarının kendisine saplanmasını bekliyordu.
Son anda “Ne yapıyorum lan ben?!” diye içinden geçirdi ve ani bir refleks ile son gücü ile havaya zıpladı. Aşağı baktığında 20 canavarın boynuzlarının birbirlerinin kafalarına saplandığını gördü. Gerçek anlamda pes etmişti ve canavarlar da bunu hissetmişti. Ancak bir saniye bir sürmeyen bir titreme ile pes etmekten vaz geçmiş ve havaya sıçramıştı. Canavarlar çok yakın olduklarından bu ani değişimi hissetmiş olsalar bile ayak uyduramamışlar ve birbirlerini boynuzları ile öldürmüşlerdi.
Deniz Parvana tekrar yere indiğinde ise test ortamında değil teste girmeden önceki alanda kendisini bulmuştu. Kafasını kaldırıp ileri baktığında karşısında iki devasa sarı göz vardı.
“Hahahaha! Tebrikler! 131. Dalgaya kadar dayanabildin. Bu teste giren bütün canlıları açık ara fark ile geçtin. Ben bile 100. Dalga ölümün eşiğine gelmiştim ve ustam testi durdurmuştu. Sen bu teste giren herkesi geçtin ve kırılamayacak bir rekor kırdın.
Ödülleri dışında bu testten elde edebileceğin en çok faydayı elde ettin. Bu testi alanlardan sadece bir kişi test esnasında aşama atlayabilmişti.
Sen bu test esnasında tam 4 aşama atladın. Şu anda Ruh Diyarının 7. Aşamasının başındasın. Sonlara doğru yaptığın şey Fiziksel Beden Tavlaması tekniğiydi. Yani yeni bir vücut geliştirme tekniği keşfettin. Sana bu tekniği de vereceğim.
Şimdi gelelim ödüllerine…”
Birkaç saniye içinde Deniz Parvana’nın ayaklarının ucunda irili ufaklı bir Kutsal Ateş Kristali tepesi oluştu. Sonrasında bu kristaller havalandı ve her biri göz küresi boyutunda parçalara ayrıldı.
Hemen sonrasında bir tepe boyutunda Ateş Gülü diğer yanında belirdi.
“Bunlar buradan almak istediğin şeylerdi. Bunları iyi kullan ve kimseye bu kadarına sahip olduğunu söyleme. Ek olarak sana söz verdiğim Elementlerin Ruhu tekniğinin eksik iki parçasını veriyorum.”
Ateş Ejder Tanrısının gözlerini bir kere kırptı ve bir parça ateşin içinden iki parşömen parçası hava süzülüp Deniz Parvana’nın ellerine ulaştı.
“Bunlar söz verdiğim 10 damla Ateş Ejder Tanrısının Gözyaşları ve 10 tane Ateş Ejder Tanrısının Pulları… Son olarak Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi’ni öğreteceğim. ”
Ateş Ejder Tanrısı yaklaşık 3 ay boyunca Deniz Parvana’ ya tekniği öğretti.
**
“Çok hızlı öğrendin. Bu hız beni bile şaşırttı. Deniz Parvana… Ben buradan on binlerce yıl boyunca hatta belki hayatım boyunca buradan çıkamayacağım. Ejderhaların boyunlarında bir ters pulu vardır. Bu ters pul ejderhaların aynı zamanda onları hayatta tutan yaşam kristalleridir. Benim ters pulum dağılmanın eşiğinde böylesi düşük bir seviyedeki sığ ve bulanık Qi ile iyileşmesi imkansıza yakın. Burada sadece amaçsızca hayatımı biraz daha uzatıyorum. Bu yüzden senden bir isteğim olacak. Eğer bunu kabul edersen her şeyimi sana vereceğim.”
“Usta… Bana yaptığınız iyiliklerin hakkını ödemem mümkün değil. Ricanız ne olursa olsun kabul ediyorum.”
“Usta ha? Bu kelimeyi duymayalı binlerce yıl oldu. Bu yıldız sisteminin dışında senin için şu an ulaşması imkânsız olan bir uzaklıkta Aslan Takımyıldız sisteminde bir Karanlık Ejder Tanrısı var. Adı ile Uroboros Ejderidir. Benim ustamı, eşimi ve kızımı öldüren ve beni bu hale sokan varlıktır. Şimdiye kadar yaşamaya çalışma sebebim intikamımı almaktı ama şansımdan bu düşük seviyeye düştüğümden bu intikam hayalden öteye gidemez. Senden ricam benim intikamımı almandır. Şimdi bütün varlığımı, bilincimi ve ruhumu sana aktaracağım. Her bir zerrem senin bir parçan olacak ve sana hizmet edecek. Eğer fırsatını bulamazdan önemli değil ama fırsatın ve gücün olduğu halde verdiğin sözden dönersen senin gücün olan varlığım seni yok edecek. Yine de kabul ediyor musun?”
Deniz Parvana bir saniye bile düşünmeden “Kabul ediyorum!” dedi.
O anda Deniz Parvana’nın etrafını saran lav kütlesi dağıldı ve Ateş Ejder Tanrısının sureti görünür oldu. Yüzlerce metre uzunluğunda ateş kırmızısı bir ejderha gözlerinin önündeydi.
Kısa bir süre sonra ejderha kanatlarından ve kuyruğundan toza dönüşmeye başladı.
“Bu birleşim acılı olacak. Birleşmeden sonra artık bir insan olmayacaksın. Çünkü bütün hücrelerin benim hücrelerim ile birleşecek. Kemiklerin, iliklerin, kanın ve kasların tamamen değişecek. Dantianın yeri değişecek ve dantian ile canavar çekirdeği arasında bir hale gelecek ve yeri göğüs kafesinin tam arkasında olacak. Ancak yine de çıplak vücudunda göğsünün ortasında farklı bir şey olduğu belli olacak. Hafif bir çıkıntı şeklinde. Normal bir insanın dantianından ve bir ejderin ters pulundan katlarca kez sağlam olacak. Seviyenden düşük bütün basit canavarlar sana boyun eğmek zorunda. Ancak kadim canavarların kanına sahip olanlar hariç. Onları gördüğünde anlayacaksın.”
Ateş Ejder Tanrısının bütün bedeni toz haline geldiğinde Deniz Parvana’nın bedeninin etrafını tamamen sardı ve süreç başladı.
Bir hafta süren birleşme sürecinden sonra Deniz Parvana kendisine gelmişti. Her şey Ateş Ejder Tanrısının dediği gibi olmuştu. Kemikleri kızıl renge bürünmüştü. Kasları, kemikleri, tendonları ve derisi çelik kadar sağlamlaşmıştı.
Gözlerini açtığında mavi gözleri bir an Ateş Ejder Tanrısın gözleri ile aynıydı ama kısa süre sonra normale döndü. Bedenindeki bütün değişimler birkaç dakika içinde geri çekilmişti eski hali ile hiçbir farkı kalmamıştı. Etrafına yaydığı ateş ejder tanrısı aurası dışında…
Deniz Parvana, tamamen kendisine geldiğinde lav denizinden fırlayıp çıkmıştı. Meditasyona başladığı ilk bölgeye gelmişti ve Ateş Kanatlı Katil Şahin’i beklemişti. Aklında denemek istediği birkaç şey vardı ama fark edilmek istemediğinden sonraya bırakmıştı. Ateş Kanatlı Katil Şahin gelene kadar Qi’sini toparlamaya ve stabil hale getirmeye başlamıştı. O anda Ruh Diyarının Zirvesine ulaştığını fark etmişti. Buraya gelmek ile hayatının en iyi şeyini yaptığını düşünmeden edememişti.
Ateş Kanatlı Katil Şahin kontrol için geldiğinde hızla Deniz Parvana’nın yanına gelmiş ve ondaki değişimi fark etmişti. Buraya bıraktığı Deniz Parvana ile şimdi arasında inanılamayacak kadar büyük bir fark vardı.
Deniz Parvana, Ateş Kanatlı Katil Şahin’in üstüne çıkmış ve geldikleri şekilde volkandan ayrılmışlardı.
İlk karşılaştıkları ormana geri döndüklerinde Deniz Parvana geniş bir mağara buldu ve Ateş Kanatlı Katil Şahin ile ormana girdiler. Deniz Parvana, boyutsal depolama alanından 5 tane Kutsal Ateş Kristali ve 5 tane ateş gülü çıkardı Ateş Kanatlı Katil Şahin’e uzattı.
Ateş Kanatlı Katil Şahin’in gözleri olabildiğince açılmış ve şiddetli bir şekilde ötmüştü. Hızlı bir şekilde Kutsal Ateş Kristallerini ve ateş güllerini yedi ve mağaranın ortasına geçip kanatları ile kendisini tamamen kapattı. Yaklaşık bir günün sonunda Ateş Kanatlı Katil Şahin tamamen bir koza içerisinde girmişti. Kozanın içinde aralıklı olarak kızıllıklar dolaşıyor ve bir kalp gibi genişleyip daralıyordu. Bir kalp gibi her atışında koza biraz daha genişliyor ve içerisindeki kızıllıklar giderek artıyordu.
Bir haftanın sonunda genişleme tamamen durmuş ve koza dağılmaya başlamıştı. Bir yumurta gibi çatlayarak kırıldığında Ateş Kanatlı Katil Şahin’in yeni hali gözler önüne serilmişti. Ateş Kanatlı Katil Şahin başarılı bir evrim geçirmiş ve Kan Ankasına evrilmişti. Her ne kadar bir anka kuşuna evrilmiş olsa bile varoluşu çok düşüktü. Yani tam olarak bir anka sayılmazdı.
Ancak gücü, hızı Kral Diyarı ile yarışabilecek seviyedeydi. Daha da hızlı olabilirdi.
********************************************************************************
Evet! Artık geri döndüm ve seri tekrar yayına başladı. Haftada 4 bölüm olarak düşünüyorum şuan ancak her hafta 4 bölüm yazabilirsem… İşlerimdeki yoğunluk biraz azaldığından yapabilirsem haftada 4 bölüm atmaya çalışacağım.
08.09.2019, 09.08.2019, 10.08.2019 ve 11.08.2019 tarihlerinde ve saat tam 09:00’da birer bölüm atacağım.
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur. Bir kaç takipçimiz yorum atıyor sağolsunlar. Yorum atmayan diğer arkadaşlar da umarım yorumlarını eksik etmezler. ^_^
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************************************