Azur Kral – Bölüm 34 – Fiziksel Beden Tavlama Tekniği

“Yok artık! Bu da ne böyle? Bu nasıl oldu? Ne zaman oldu? Ben bunu nasıl fark edemedim?”

Deniz Parvana’nın tepkisini gören Ateş Ejder Tanrısı, kahkahalarla gülüyordu. “HAAHAHA! Sonunda fark edebildi. Haahaha! Daha önce beni kimse bu kadar güldüremedi çocuk. Sanırım ekstra bir ödülü hak ettin. Hehe! Çoktan normal bir canlının kıramayacağı bir rekor kırdın.”

Ateş Ejder Tanrısı bir an geçmişe gitmiş ve yüzündeki gülümseme yerini acı ve kedere bırakmıştı.

“Çoktan… Çoktan kızımın rekorunu bile kırdın. Sanırım onunda vakti geldi. ”

 

** 34 – Fiziksel Beden Tavlama Tekniği

Deniz Parvana bir mağaraya girmişti ve en hızlı şekilde Qi ‘sini toplaya çabasına girmişti. O anda bir şeyi yeni fark etmişti.

“Yok artık! Bu da ne böyle? Bu nasıl oldu? Ne zaman oldu? Ben bunu nasıl fark edemedim?”

O anda fark ettiği şey kendisinin çoktan Ruh Diyarının 3. Aşamasına geldiğiydi. Şu ana kadar her şey çok hızlı geliştiğinden dolayı bu değişimi fark etmemişti. Bu değişimin sebebi Deniz Parvana’nın ateş 30 günlük Qi’si özümsemesiydi. Tüm Kızıl Krallığı etkileyecek kadar çok ateş Qi ‘si özümsemesinden dolayı 6 aşama birden atlamıştı. Üstelik arada bir diyar atlaması da yapmıştı.

Ruh alemine çok hızlı girmiş olmasından dolayı bu gücünün stabil hale getirme şansı da olmamıştı. O anda Qi’sinin bu kadar uzun süre dayanabilmesine de şaşırmıştı. Çünkü stabil hale gelmemiş Qi ‘nin kontrolü zor olur ve çok hızlı tüketilirdi.

O anda hemen sahip olduğu 2 Ruh Dokunuşu Paleti’ni yuttu ve hafif meditasyon durumuna geçerek Qi’si toparlamadan önce seviyesini stabil hale getirmeye başladı.

Ruh Dokunuşu Paletlerinden gelen ve çevresinden özümsediği Qi ile önce seviyesini stabil hale getirdi ve Qi kapasitesinin yarısından fazlasını geri doldurabildi.

Gözlerini açtığında ise kendisini çok daha güçlü ve dinç hissetmişti. Elde ettiği bu ruh diyarının gücü, önceki gökyüzü diyarının gücü ile kıyaslanamazdı bile. Hem Qi’si birkaç kat saflaşmış hem de yoğunlaşmıştı. Buna bağlı olarak da sahip olduğu Qi, Ruh ve Zihin gücü de yükselmişti.

Normal şartlarda Ruh ve Zihin gücü gelişimi için ekstralar gerekir ancak diyar atlamalarda kişi yeni diyarın kavrayışına geçtiği için bu kişiye bağlı olan tüm güç tiplerini yükseltirdi.

Deniz Parvana, yavru ejderlerin kendisini bulduğunu fark ettiğinde yavaş ve kendinden emin adımlarla mağaradan çıkmıştı. Elini yukarıdan aşağı doğru indirirken Altın Güneş Yayı yavaşça elinde maddeleşmişti. Bu Ruh Diyarında kazandığı yeni bir kavrayıştı.

Altın Güneş Yayı’nın telini iyice gerdi ve aynı anda 4 ok oluşmasını sağladı. Altın Güneş Yayı’nın telini bıraktığı anda oklar hedefine ulaşmıştı. Deniz Parvana gücünün farkına varıp yetişimini stabil hale getirdiğinde asıl gücünü daha net anlamıştı. Bu 4 ok mevcut Qi’sinin çeyreğini kullanmıştı ama gücü katlarca daha fazlaydı.

Bunu hissettiğinde Altın Güneş Yayı’nın kendi gücü ile güçlendiğini fark etmişti. Aslında durum biraz daha farklıydı. Deniz Parvana güçlendikçe Altın Güneş Yayı’nın gücünü daha iyi açığa çıkartabiliyordu.

Mağarada dinlendiği sürede 3 dalga gelmişti. Kaçmaya başlamasını sağlayan dalgadaki yavru ejderler öldüğünde son iki dalgadan gelen canavarlar Deniz Parvana’yı hissetmiş ve büyük hızla harekete geçmişlerdi.

Deniz Parvana, Altın Güneş Yayı ile bu 8 yeni canavarı da öldürmüştü. Hızlıca bu canavarlarında çekirdeklerini çıkartmıştı. Ancak bu canavarların cesetlerini tamamen yok etmemiş onları boyutsal depolama yüzüğüne göndermişti. Bu tarz büyülü canavarların etlerinin bile Qi kaynağı olduğu bilinen şeydi.

Hızlıca çekirdekleri özümsedi ve yavru ateş ejderlerinin birinin etlerini pişirip yemeye başladı. Bu etler hayatında yediği en güzel şeylerdi. Ejder etini yedikçe bedeninin daha güçlü hale geldiğini hissediyordu. Etten aldığı Qi dantianına gitmek yerine direkt olarak kemiklerine ve etine akın ediyordu.

Etlerin yanında daha önce hiç denemediği bir şeyi de denemek istemişti ve yavru ejderlerin kanından da içmişti. Bu ejder kanıda içtiği en güzel şeydi. Kan olmasına rağmen çok hoş tadı vardı. Kısa sürede bir yavru ejderin bedeninin yarısını tüketmişti bile.

  1. dalganın gelmesine az bir süre kalmıştı ki kulaklarına sadece kendisinin duyabileceği gümbürdeme sesleri gelmeye başlamıştı. Bu sesleri ilk defa duymuyordu. Bu sesler bir aşama yükseldiğinin habercisiydi. Şükür ki aşama yükselmelerde Qi stabilleştirme işlemi 10 nefes kadar sürüyordu.

Tabi ki bu süre sadece Deniz Parvana’ya özeldi. Normal insanlar için bu süre 1 gün ile 3 gün arasında sürerdi.

  1. dalga geldiğine Deniz Parvana hayatının şokunu yaşamıştı çünkü gelen büyülü canavarların güçleri Ruh diyarına denk seviyedeydi ama sayısı tam olarak 20 taneydi.

“Hey! Hey! Bu da ne demek şimdi? 20 tane büyülü canavar ile nasıl baş edebilirim ki?”

Deniz Parvana ‘nın o anki yüz ifadesini gören tanıdıklarında karşılarında duran kişinin Deniz Parvana olup olmadığına dair şüpheye düşerdi. Çünkü o kadar çok sinirlenmişti ki yüzü çarpıklaşmış ve bir kaşı seğirmeye başlamıştı.

Bu durum Deniz Parvana’nın yeni elde ettiği ateş Qi’si sebebiyle idi. Çünkü her elementin bir takım karakteristik özelliği vardı ve bu güce sahip olan kişini karakterini de etkilerdi.

Ateş elementinin karakteristik özelliklerinde ise öfke, hiddet, cazibe ve kibir vardı.

Deniz Parvana o anda Azur Krallık Sarayından elde ettiği ve daha hiç kullanmadığı bir silahı olan bir kılıç çıkarmıştı. Bu kılıç ateş tipili bir kılıçtı ve ölümlü seviyenin zirvesinde olan bir kılıçtı. Kullanabilmek için kişinin ateş tipi Qi’ye sahip olması gerekiyordu.

Kılıcını çektiği anda en hızlı hızı ile olduğu yerden fırlamış büyülü canavarlara atılmıştı. Bu sahneyi izleyen bir kişi Deniz Parvana’yı değil kızıl bir ışık ışını görebilirdi. İnanılmaz hızı ile bir canavardan diğerine atılıyor ve saldırdığı canavarın göğüs bölgesinde bir delik bırakıyordu.

Tüm canavarlar öldüğünde çekirdekleri alınmıştı ve boyutsal depolama alanında yerlerini almışlardı.

Bu şekilde 110. Dalgaya kadar gelmişti. Gelen canavarlar artık Lord Diyarına denk olan seviyede gelmeye başlamıştı.

  1. dalgada yine yavru ejderler gelmişti. Deniz Parvana bu dalgayı temizlediğinde vücudunun her yeri yaralar ile kaplıydı. Savaş alanındaki ağaçlar ve çimler artık kırmızı renge bulanmış haldeydi. Deniz Parvana’nın kıyafetlerinde ve bedeninde yanıklar ve pençe izleri vardı. Kılıcını tuttuğu kolunda yer yer kemikleri görünür hale gelmişti. Çok acı çekiyordu ancak sesi ve gözyaşı çıkmıyordu.

Artık canavarların etlerini pişirmeden yiyordu ve kanlarında banyo yapıyordu. Yaraları tam stabil hale geldiğinde yeni bir dalga geliyordu. Yaraları tekrar açılıyor üzerine yeni yaralar alıyordu. İyileşme hızı ne kadar mükemmel olsa da yetişemiyordu.

Deniz Parvana’nın vücudu artık iflas etmek üzereydi. Etlerden ve kanlardan dolayı Qi ‘sini savaşacak seviyede tutabilmeyi başarıyordu ama bedeni giderek çöküyordu.

Bu durum Ateş Ejder Tanrısının bile yüreğini sızlatmaya başlamıştı. Bu yüzden bir tüyo vermenin bir sakıncası olmadığını düşündü. Çünkü bu olay test olmaktan çıkmaya başlamıştı. Kendisi bile gençliğinde bu testi almıştı ve 100. Dalgaya kadar gelebilmişti. Üstelik bu test esnasında Deniz Parvana’nın sahip olduğu hazinelerin ve kaynaklarının 10 katı kadar hazine ve kaynağa sahipti.

“Qi’nin tek kullanım alanı teknik kullanmak değildir.” Dedi Ateş Ejder Tanrısı…

“Ha! Sen orada mıydın lanet olası Ejderha!”

Deniz Parvana, bu şekilde küfürlü konuşuyor olsa da Ateş Ejder Tanrısı hiç içerlememişti. Hatta sıcak bir kahkaha bile patlatmıştı.

Tabi o anda Deniz Parvana’nın da yüzünde bir gülümseme vardı. Çünkü ne dediğini anlamıştı. O sırada büyülü canavarların etini yemekte ve kanlarında banyo yapmaktaydı. Gözlerini kapattı ve dantianına hücum eden bütün Qi ile kemiklerini, kaslarını, organlarını ve derisini kaplayama başladı. Kaplama işlemi devam ederken Deniz Parvana giderek parlamaya başladığı ve bir güneşe benzemeye başladığını bilmiyordu.

Kaplama işi sona erdiğinde tüm Qi’nin bedeni tarafından tamamen emilmesini sağladı. Emilim başladığı anda bütün yaraları mucizevi bir şekilde iyileşmeye başlamıştı. Üstelik fiziksel bedeni giderek güçleniyordu.

Tüm emilim sona erdiğinde ise tüm bedeni bakır renginde ışıltılar saçıyordu. Dışarıdan gören kişi Deniz Parvana’nın derisinin bakırdan yapıldığını düşünürdü.

Bunu gören Ateş Ejder Tanrısı bir kahkaha patlatmıştı. “Hahahaha! Lanet olası velet! Saniyeler içerisinde Fiziksel Beden Tavlama tekniğini keşfetti. Sanırım test bittiğinde bu konu hakkında da bilgi versem iyi olacak. ”

 

********************************************************************************

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************************************