Azur Kral – Bölüm 21 – 5 Krallık Turnuvası #8

Bundan sonra yapması gereken şey algı alanını genişletmek, su çekme işini hızlandırmak ve yüzde yüz oranında kurutmak olacaktı. Güneş ışınları yeryüzüne vurmaya başladığında Deniz Parvana’da bekleme alanına gitmiş ve hakemin çağrısını beklemeye başlamıştı.

**

Kısa bir süre sonra hakem çağrısını yapmıştı. Deniz Parvana yavaşça ayağa kalktı kapıya doğru yöneldi. “Hadi bakalım. Ortalığı biraz dağıtalım.”

 

** 21 – 5 Krallık Turnuvası #8

Hakem çağrısını yaptıktan sonra herkes arenaya doğru yönelmişti. Deniz Parvana’yı gören bütün Mavi Krallık’tan gelenler yeni aşaması için tebrik etmişti. Arenaya çıkmadan önce babası ile karşılaşmıştı.

“Oğlum benim aşama atlamanı tebrik ederim. ”

“Teşekkürler babacım. Dün gece geç saatlerde oldu ve büyük ölçüde iç dengemi sağladım.”

“Tamda oğlumdan bekleneceği gibi… Gerçek bir dahi! O halde devam edelim ve arenaya çıkalım.”

“Hehe. Çıkalım ve birinciliği alalım.”

“İyi dedin! Gösterelim onlara.”

Mavi Kral oğlunun sırtına yavaşça vurdu ve arkasını dönerek Mavi Krallık için ayrılan locaya doğru yöneldi. Deniz Parvana ise yarışmacıların yer alacağı alana doğru ağır adımlarla ilerlemeye başladı.

Şu anda yarışmacılara ayrılan alanda 5 krallık içerisindeki en güçlü 50 genç son aşamanın başlamasını bekliyordu. 5 Krallık içinde yani milyarlarca insan içerisinde krallar ve danışmanlarından sonraki en güçlüler. Bu 50 kişinin karşılaşması hangi krallığın daha güçlü gençler yetiştirdiğini gözler önüne serecekti.

İlk bakışta 50 kişinin 20 si yani neredeyse yarısı Mavi Krallık’tan gelen gençlerdi. Bu durum Mavi Kral’ı hiç olmadığı kadar tatmin etmişti. Mavi Krallıktan bir kişi dahi ilk ona giremese bile bu ona yeterdi. Ancak… Her şeyden ve herkesten çok güvendiği oğlunun birinci olacağına gönülden inanıyordu. Mavi Krallıktan bir kişi 5 krallık turnuvasında tarihte ilk defa birincilik elde edeceklerdi. Bu ne demekti? Mavi Krallığın en büyük utançlarından birisiydi.

Su ve buz temelli derin güç ve sanatlar kullanıyor olmaları onları birçok açıdan sakin ve barış yanlısı bir kişiliğe dönüştürüyordu. Bu yüzden genel anlamda bir iddiaları olmuyordu. Gönülden istiyorlardı ancak bunun içinde savaşmıyorlardı. Ne var ki Mavi Krallık şu anda Deniz Parvana’ya sahipti. Tarihte ilk defa birinciliği alacaklardı. Buna kesin gözüyle bakıyorlardı.

“Evet! Bütün katılımcılar burada… 5 Krallıktaki en güçlü 50 genç! Hepinizin isimleri bu günden itibaren tarihe altın harflerle yazılacak. Ancak on kişinin isimleri daha parlak olacak ve üç kişinin isimleri daha da parlak olacak. Birinci olan kişinin ismi ise… Gün doğumundaki Altın Yıldızlar gibi olacak. O halde turnuva başlasın!”

“Karşılaşmadan önce kuralları tekrar hatırlatalım. Son aşama meydan okumalar ile yapılacak. Hepinizin sadece 5 meydan okuma hakkınız olacak. Meydan okuyup kazanırsanız, rakibinizin puanlarının yarısını alacaksınız. Eğer meydan okuyup kaybederseniz bütün puanlarınızı kaybedeceksiniz. Yani meydan okuyup yenerseniz puanların yarısını alacaksınız. Size meydan okunur ve kazanırsanız rakibinizin bütün puanlarını alacaksınız. Bir kişiye istenildiği kadar meydan okunabilir. İlk sıradan başlayacağız. Sıra size geldiğinde pas deme hakkına sahipsiniz.

“Kuralları hatırladığımıza göre ilk meydan okumayı Mavi Krallıktan Deniz Parvana yapacak. Başlayın!”

Hakem başlayın der demez herkesi şaşkınlığa uğratan bir ses yankılandı.

“Pas!”

Deniz Parvana pas geçmişti. Görevli hatta Mavi Kral dahi böyle bir şey beklemiyordu. Deniz Parvana pas geçince sıra ikinci olan Alev Kızıl’a gelmişti. Alev Kızıl direk olarak son sıradaki Mavi Krallık katılımcısına meydan okumuştu. Mavi Krallıktan gelen Mustafa Karsten arenaya çıkmadan pes etmişti ve puanlarının yarısını kaybetmişti. Bu pes etme karşısında Alev Kızıl ve Kızıl Krallıktan gelenler sinirleri tepelerine fırlamıştı.

Son aşamaya gelmiş olmalarına rağmen hala pes ediyorlardı. Sinirlenmemeleri elde değildi. Çünkü artık bu iş alay etme raddesine kadar gelmişti. Çünkü Mustafa Karsten yüzündeki geniş gülümseme ile hiçbir pişmanlığı olmadan pes etmişti.

Alev Kızıl kazandığı içim Mustafa Karsten’in puanlarının yarısını aldı ama sıralaması değişmedi. Üçüncü olan Urga Losten direk Doğa Kağol’a meydan okumuştu. Doğa Kağol Yeşil Krallık prensiydi ve beşinci sıradaydı.

Bu meydan okumadan sonra herkes derin bir nefes almış ve nefeslerini bir süre bırakmamışlardı. Çünkü iki kişide prensti ve bu güçlü kişilerin kapışmalarını izlemek zevkli olacaktı. Ancak diğerlerin beklediği gibi bir savaş olmayacaktı.

Urga Losten ve Doğa Kağol arenaya geldiklerinde görevlinin işareti başladılar. Görevlinin işareti geldiği anda Urga Losten gözlerden kayboldu. Bu, Urga Losten’in Görünmezlik Kırılımı adı verilen tekniğiydi.  Hiç kimse Urga Losten’i göremezken Deniz Parvana nerede olduğunu anlayabiliyordu.

Urga Losten, yavaş adımlarla Doğa Kağol’un arkasına geldi ve yavaşça kılıcını çekti ve hiç henüz hiç kıpırdamayan Doğa Kağol’un arkasından kılıcını boğazına dayadı. Ve o anda da görünmezlik kırılımı tekniğini bozarak kendi gösterdi ve Doğa Kağol yapabilecek birşeyi olmadığından dolayı pes etti. Bu şekilde bir yenildi almış olması Yeşil Kral ve Yeşil Krallıktan gelenlerin sinirlerini bozmuştu.

“Hmm… Urga Losten bu yetenekte güzel bir ilerleme kaydetmiş. Ancak mükemmelleştirmesine zaman var.” Kutsal arena lideri yorumunu yapmıştı.

Doğa Kağol’un puanlarının yarısını aldıktan sonra bir sıra atladı ve ikinciliğe çıktı. Doğa Kağol ise onuncu sıraya kadar düştü. Urga Losten’in ikinci olduğunu gören Alev Kızıl’ın her nefes alışverişinde ağzından alevler çıkmaya başlamıştı.

**

Meydan okumalar bu şekilde sırayla devam etti. İlk elli kişiden otuz kişi kalmıştı. Diğer yirmi kişi tüm meydan okuma haklarını doldurmuşlardı ve puanları meydan okunamayacak kadar düşmüştü. Bu yüzden meydan okumalar otuz kişi arasında devam ediyordu.

“Meydan okuma sırası Deniz Parvana’da!”

“Pas!”

“Deniz Parvana!”

“Pas!”

“Sıra Deniz Parvana’da!”

“Pas!”

Deniz Parvana ısrarla hiç kimseye meydan okumamıştı. Ancak puanı sürekli olarak artırıyordu ve birinciliğini bir kere bile kaybetmemişti. Deniz Parvana her kendisine sıra gelmesinde pas demeye devam ederken güneş artık batmaya başlamıştı. Son yirmi kişi kaldığında görevli son aşamasın ertesi gün devam edilmesine karar vermişti.

Bütün katılımcılar en az 3 meydan okuma haklarını kullanmışlardı ama Deniz Parvana bir kere bile meydan okumamıştı. Kendisine genel meydan okumalardan gelen puanlar sayesinde puan farkını iyice açmıştı.

“Aaah! Şu çocuk çok kibirlenmedi mi? Her seferinde pas diyor!” yarışmaları izleyen kutsal arena görevlilerinden biri Deniz Parvana’dan yana dert yanmıştı.

“Hahaha! Ben ona kibir demezdim. Deniz Parvana sandığımızdan çok daha zeki. Yaptıkları diğerlerinin gözünde kibir olarak görünse de alakası yok.” Kutsal arena lideri mutlu bir yüz ifadesi ile yorumu belirtmişti.

“Neden böyle düşündünüz efendim?”

“Anlamadın mı? Hiç meydan okumasa bile kendisine bir sürü meydan okuma geleceğini biliyor. Çünkü “en güçlü” unvanını alan bu gençler şimdiden aşırı kibirlendiler. Bu yüzden hepsi için için Deniz Parvana’yı yerle bir etmek istiyorlar. Deniz Parvana’da kendi gücünün ve diğerlerinin güçlerinin farkında… Neden meydan okuyup puanların yarısı ile uğraşsın ki? Zaten meydan okunuyor ve kazanıyor. Böylece bütün puanları alıyor. ”

“Şimdi daha net anladım. Aslında kibir değil. Dediğiniz gibi zeka işi. ”

“Sadece o da değil… Senin gibi herkes Deniz Parvana’ya karşı kibirlerinden dolayı kin ve nefret duymaya başladı ve her pas demesinde bu katlanarak arttı. Bu kadar sinir ile arenaya çıkan ve Deniz Parvana’yı küçük gören bir yetişimci kesinlikle hatalar yapacaktır. Bu durumda Deniz Parvana kendisinden çok güçlü kişileri yenmek için büyük bir koz elde etmiş olacak. Önceki aşamalarda rakiplerini hep gafil avlaması sayesinde yenebildi. Aksi takdirde Gökyüzü diyarında olan Deniz Parvana nasıl olurda Ruh diyarındaki en güçlü iki Beyaz Krallık yetişimcilerini yenebilir. Onların rakiplerini küçük görmesi, Deniz’in elindeki kozları ve zekâsı sayesinde kendinden daha güçlüleri bir böcek ezer gibi eziyor. Şimdi anladın mı?”

“Anlıyorum efendim. Ben hiç o açıdan bakmamıştım. İnsanları sinirlendirmeye çalışmalarını anlamıştım ama bunu mantıksız bulmuştum. Teşekkürler kutsal arena lideri… Açıklamalarınız sayesinde bir aydınlanma yaşadım.”

“Hahaha! Güzel Güzel… Git gide bu Deniz Parvana’yı daha çok sevmeye başlıyorum. Umarım onlarda beğenirler ve bende artık gelecek ile ilgili bir problem yaşamak zorunda kalmayacağım. HAHAHAHA!!!!”

 

********************************************************************************

Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

YN: Arkadaşlar bir 20 gün kadar ortalıkta olmayacağım. Ancak bölümleri haftada 3 bölüm olacak şekilde planlıyorum. Seriyi takip eden arkadaşları bölümsüz bırakmak istemem. 🙂

Görüşmek üzere…

********************************************************************************