Azur Kral – Bölüm 20 – 5 Krallık Turnuvası #7
Önceki Bölümden…
Yaklaşık bir saat geçmiş olmasına rağmen Deniz Parvana hala dışarı çıkmamıştı. Deniz Parvana’ya suikast girişiminde bulunmak isteyen kişi iyice okyanusa yaklaşmıştı. Okyanusa en yakın ağacın üzerine çıkan ve dikkatlice okyanusu izleyen kişi, beklemekten sıkılıp tam arkasını dönmüştü ki hayatında hiç olmadığı kadar büyük bir korku içinde ağaçta aşağı düşmüştü.
20 – 5 Krallık Turnuvası #7
Suikast girişiminde bulunan kişi yere düştüğünde ince bir ses ile haykırmış ve küfretmeye başlamıştı. Onu bu kadar korkutan şey ise arkasında gördüğü kişi Deniz Parvana’dan başkası değildi.
Deniz Parvana bir dala oturdu ve “Hehe, Alev Kızıl… Beni neden takip ettiğini sorabilir miyim? Ya bana çok aşıksın beni görmeden dayanamıyorsun ya da beni öldürmek istiyorsun… Değil mi?”
Alev Kızıl farkedildiğini anladığından dolayı başını ve yüzünü kapatan bandanayı çıkarıp atmıştı. Alev kızılı saçlarını birkaç kere savurduktan sonra ayağa kalktı ve hiçbir şey olmamış gibi Deniz Parvana’ya baktı.
O anda aralarındaki farkın ne kadar büyük olduğunu anlamaya başlamıştı. O anda bile Deniz Parvana kendisine fiziksel olarak yukarıdan bakıyordu ama Alev Kızıl için bu durum daha derindi.
Alev Kızıl, “Kim senin gibi birine aşık olabilir ki? Elbette seni öldürmek içinde gelmedim. Öldürmek isteseydim bu bir tavuk boğazlamak kadar kolay olurdu.” Dedi. Elbette gerçekten Deniz Parvana’yı öldürmek için geldiğini söylemesi mümkün değildi.
Hem turnuvadan elenebilirdi hem de beceriksizliği yüzünden Deniz Parvana, kendisine binlerce yıl gülebilirdi. Bu Alev Kızıl’ın katlanamayacağı en büyük şey olurdu.
“Hmmm? Peki neden gizlice beni izliyorsun?”
“Tabi ki senin hakkında daha çok şey öğrenmek için. Bir gün sonra arenada karşılaşacağız. Ben öğreneceğimi öğrendim. Arenada görüşürüz.”
Deyip hızlıca oradan ayrıldı. Alev Kızıl aslında zeki bir kız ancak karakteri yüzünden hep zor durumda kaldığından bu zekasını kullanamıyordu.
“Yakından bakıldığında pek de güzelmiş. Hehe… O halde biraz daha alıştırma yapalım.”
Deniz Parvana, Alev Kızıl’ın kendisini öldürmek için geldiğini çoktan anlamıştı. Sadece beceriksizliğini daha doğrusu rakibini küçük görmesi onu rezil bir duruma düşürmüştü. Deniz Parvana, ağaçtan indikten sonra tekrar okyanusa girdi ve bulabildiği sakin bir yerde meditasyon yapmaya başladı.
Bu, Deniz Parvana’nın son zamanlarda keşfettiği bir durumdu. Okyanusun derinliklerine inip meditasyon yaptığında, karada olduğundan daha fazla güç emebiliyordu. Bunu özellikle Buz Ankası Mirasından çıktıktan sonra fark etmeye başlamıştı.
O anda Alev Kızıl arenanın kapısına kadar gelmişti ve elleri ile yüzünü kapatıyordu. Deniz Parvana tarafından yakalandıktan ve beceriksizliğini gizlemeye çalışırken utanıp yalan bile söyleyememesinden dolayı çok tuhaf duygular içerisine girmişti.
Turnuvadan bir yıl önce Kızıl Krallıktan Mavi Krallığa gitmiş ve Deniz Parvana’yı Mavi Krallığın her yerinde didik didik aramıştı. Kraliyet Sarayına bile fark edilmeden girmiş hatta saray içerisinde bir hafta kadar gezmişti. Mutfaktan esrarengiz bir şekilde çalınan yemeklerden sonra ona yemek hayaleti lakabı bile takılmıştı.
Turnuva başladığında mükemmel bir plan yapmıştı ancak kutsal arena görevlisinin uyarısından sonra planları suya düşmüştü. Ve az önce de rezil bir şekilde yakalanmış ve hiç inanılmayacak bir yalan söylemişti.
Bütün bu olaylardan sonra içinde bir yerde Deniz Parvana’nın gücünü takdir etmeye başlamıştı. Bu değişim gelecekte olacakların habercisi gibiydi ancak ne Deniz Parvana ne de Alev Kızıl bunlardan habersizlerdi.
Deniz Parvana, bulabildiği en derin noktaya geldiğinde Buz Ankası miras sınavında olduğu gibi etrafında su küreleri oluşturdu ve meditasyona başladı. Aynı anda birden fazla şey yapma alışkanlığı her zaman olan bir şeydi. Bu kadar hızlı gelişimini her zaman bu özelliğine bağlamıştı.
Meditasyon yaparken, Buz Ankası miras alanındaki testin aslında çok daha derin bir anlamı olduğunu düşünüyordu. Bu 18 kürenin bir anlamı olmalıydı ama neydi? Meditasyon yaparken hep bu aklına geliyordu ve meditasyonunu bu konu üzerine yapıyordu. Ne kadar çok düşünse de neden 18 sorusuna cevap bulamıyordu.
Ancak bildiği bir şey vardı ki bu testi tekrar tekrar yaptıkça ve okyanus tabanında oturdukça su elementini daha iyi anladığını hissediyordu. Ruhu, zihni ve bilinci giderek daha berrak bir hale geliyor ve mental olarak daha güçlendiğini hissediyordu. Bu yüzden bu iki şeye çok dikkat ediyordu.
Aynı zamanda Buz Ankasının Buz Çağı tekniğine de çalışıyordu. Bu tekniğin ilk cildinde 3 aşama vardı. İlk aşama havadaki nemi hissedebilmek ve görebilmekti. İkinci aşaması ise bu nemi kontrol edebilmek ve son aşaması da canlıların vücutlarındaki suyu hissedebilmekti. Bir ağacın, bir kuşun hatta bir insanın vücudundaki suyu hissedebilmek. Ancak bu aşırı derece zordu. Sadece buradan diğer 9 cildin zorluğunu hayal edebiliyordu.
“Aşama 1: Nem her yerdedir. Nem sudur. Havada gezinen su zerrelerine odaklan ve onları hisset. Bu sayede su olmayan yerde su oluşturabilirsin. Onlara odaklan ve onları hisset
Aşama 2: Hissettiğin nemi kontrol et. Nem, sudur. Su da senin gücündür.
Aşama 3: Kendi vücudunda gezinen su zerrelerini hisset. Diğer canlıların ve cansızların vücutlarındaki su zerrelerini hisset. Taşın içindeki suyu… Ağacın içindeki suyu… İnsanların içindeki suyu… Hissedebildiğinde ise kontrol et.”
Bu cildi tamamlandığında bir canlının vücudundaki suyu kontrol edebilir hale gelirse kendisinden güçsüz olan herkesi kontrol etmesi ve öldürmesi çok basit bir el savurması kadar kolay olacaktı. Son aşamanın ortalarına kadar gelmişti. Kendi vücudundaki ve hemen yanındaki kişilerin vücutlarındaki su suyu azar azar hissedebilmeye başlamıştı.
Bu işlem havadaki nemi kontrol etmekten kat be kat daha zordu. Çünkü suyun en küçük yapı taşına odaklanması gerekiyordu ki bu oldukça zor bir işlemdi.
**
Deniz Parvana ne zaman okyanus tabanında meditasyon yapsa yanına balıklarda gelir ona resmen eşlik ederlerdi ancak bu sefer yakın çevresine tek bir balık bile yoktu. O anda okyanusun üstünde biri olsa o bile o bölgeden uzak durmak isterdi. Deniz Parvana’nın etrafında dönen 18 su küresi öylesine hızlı bir şekilde dönmeye başlamıştı ki etrafında bir vortex oluşturmuştu. Bu vortek okyanusun yüzeyinden bile görülebilecek kadar geniş bir alanı kaplıyordu.
Bu vortex’in sebebi ise Deniz Parvana’nın o anda aşama atlıyor oluşundandı. Gökyüzü Diyarı 1. Aşamadan, Gökyüzü Diyarı 2. Aşamaya geçmişti. Bir aşama atlamıştı ancak bu vortex durmamıştı. Deniz Parvana aşama atladığı anda elde ettiği aydınlanma ile Buz Ankası Buz Çağı tekniğinin ilk cildinin son aşamasının da tamamen anlamıştı.
Artık su, Deniz Parvana ile başka birisi için farklı anlamlara gelecekti. Buz Çağı Tekniğinden elde ettiği anlayış sayesinde artık daha bilge ve güçlü bir hale gelmişti. Çünkü derin damarlarında gezinen sürekli olarak dantiyanına akan derin güç su elementini temelini anlamıştı. Bu yeni anlayış Deniz Parvana’nın bütün su temelli tekniklerini güçlendirecekti…
Deniz Parvana, meditasyondan çıkıp masmavi gözlerini açtığında vortex saniyeler içerisinde ortadan kaybolmuştu. Meditasyondan çıktığında hızlı bir şekilde yüzeye çıkmıştı ve yüzeye çıkarken güneşin doğmak üzere olduğunu anlamıştı.
Küçük bir koruluğun içinden geçerken etrafındaki 3 metrelik bir alanda bütün canlıların vücutlarındaki suyu hissedebilir hale gelmişti. Birkaç ağaç ve hayvan üzerinde deneme yapmış ve sonuçtan oldukça memnun kalmıştı. Canlıların vücutlarındaki suyu çekme hızı çok yavaş olsa ve tamamen çekemese de öldürecek kadar etkiliydi.
Bundan sonra yapması gereken şey algı alanını genişletmek, su çekme işini hızlandırmak ve yüzde yüz oranında kurutmak olacaktı. Güneş ışınları yeryüzüne vurmaya başladığında Deniz Parvana’da bekleme alanına gitmiş ve hakemin çağrısını beklemeye başlamıştı.
**
Kısa bir süre sonra hakem çağrısını yapmıştı. Deniz Parvana yavaşça ayağa kalktı kapıya doğru yöneldi. “Hadi bakalım. Ortalığı biraz dağıtalım.”
********************************************************************************
Umarım seriyi okurken keyif alıyorsunuzdur.
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************************************