Azur Kral – Bölüm 143 – Rehela, Tilbe, Teyaçe, Yasif
** 143 – Rehela, Tilbe, Teyaçe, Yasif
“Artık bu gezegenden çıkabilir miyiz? Yükseliş Alemine geçtiğim için çıkabileceğimizi umuyorum.” Dedi Deniz Parvana.
“Evet artık çıkabiliriz sanırım. Bu gezegendeki engelin ne olduğunu bilemiyorum kontrol etmemiz gerekecek.”
Deniz Parvana içinde olduğu devasa salondan çıktı ve gökyüzüne doğru ilerlemeye başladı. Artık kanatlarını çıkarmadan uçmakta bir sorunu yoktu. Kısa sürede atmosferden çıktı ve bir süre uzaklaşmaya devam etti. Hatırı sayılır bir uzaklığa geldiğinde bir anda durdu. Uzaklaşmayı denedi ama ne kadar zorlasa da daha fazla ilerleyemediğini fark etti.
Tilbe, “Bu ne tür bir bariyer böyle? Nasıl oluyor da çıkamıyoruz? Buraya ilk geldiğimizde böyle bir bariyer yoktu. Olsaydı o sürtüğünde çıkamaması gerekirdi. Burada tuhaf bir şeyler var.” dedi. Bu durum çok şaşırtıcı geliyordu. Deniz Parvana tek başına olsa belki anlam verebilirdi ancak Tilbe kendi gücünü kullandığı halde yine de çıkmamışlardı.
Deniz Parvana yapacak bir şey olmadığını düşündüğünden gezegene geri döndüler. Gezegene geri döndüklerinde Karabars Gerelbayar, Deniz Parvana’nın yanında belirdi.
“Hohoo ne kadar da güçlenmişsin böyle?” dedi
O anda Tilbe “Sakın benden ve zihnini dokuza böldüğünden bahsetme” dedi.
“Evet, bir hazine buldum ve bir şekilde zihnimi 6 parçaya bölebildim. Hedefime ulaşınca da Yükselişin Kıyametini aldım.”
“Hmm, kimin yolu sana göründü peki?” diye sordu Karabars Gerelbayar. Sesindeki şüphe Deniz Parvana’nın gözünden kaçmamıştı.
“Yay Burcu Takım Yıldızı’nın yolu göründü ama ne yaptıysam gezegenden ayrılamadım.” Dedi.
“Bu çok normal… Neden benim bu gezegende kaldığımı düşünüyorsun. Zamanında çok denedim ama bir türlü çıkış yolunu bulamamıştım. Ancak kısa süre önce bir tane buldum. Senin de güçlendiğini hissettim. Bu yüzden seni aramaya çıkmıştım.”
“Buldun mu? Nerede?”
“Senin bahsettiğin şu karanlık cep boyutunda. O boyut çok kapılı bir boyut ve orada 8 tane farklı kapı buldum.”
“Kim buraya öyle bir şey yapma gereği duymuş olabilir ki?” dedi Deniz Parvana. Gerçekten merak ediyordu.
“Bilemiyorum. O boyut çok uzun zaman önce yapılmış gibi görünüyor. İçerisinde çok tehlikeli bir varlık var ancak oradan ayrılamaz. Çünkü o cep boyutunu yapan kişi tarafından, boyutun devamlılığını sağlamak adına, gerekli enerjiyi sağlaması için canlı ve korkutucu derecede güçlü bir canavar kullanılmış. En korkunç durum ise o canavar ölümsüz. Öyle bir canavarı kim bu hale getirebilmiş gerçekten merak ediyorum.”
Tilbe, “Ölümsüz bir karanlık canavar mı? Bu mümkün değil! O canavarlar yaradan tanrılarla birlikte ortadan kaybolmuş olması gerekiyordu.”
“O halde usta, buradan ayrılabilir miyiz? Daha güçlenmek için daha büyük bölgelere gitmem gerekiyor.”
“Bunu kimin için yaptım sanıyorsun? Neredeyse bu kıtaya geldiğim andan beri o cep boyutundayım. Direk olarak takım yıldız alemine gidemeyeceğiz ama gidebileceğimiz güzel bir yer buldum. ”
“Neresi?”
“Ejderha Takım Yıldızı Alemi’ne açılan bir kapı var. Çok fazla uzakta değil kısa sürede ilk yıldızına varabiliriz. En güzel tarafı ise orada tanıdıklarım var.”
“O zaman gidelim.”
“Buradakilerle vedalaşmayacak mısın?”
“Çoktan vedalaştım. Gidebiliriz.”
***
Deniz Parvana ve Karabars Gerelbayar olabildikleri en hızlı şekilde karanlık cep boyutunun girişine ulaştılar. Karabars Gerelbayar bir süredir bu karanlık cep boyutunu inceliyordu. Karalık Ki üzerindeki kontrol ve anlayışı sayesinde Parlak Gökkuşağı Kıtası’na geldikleri anda bu büyük karanlık boyutu algılamıştı. Buradaki işlerini hallettikten sonra Kaim Bu ile görüşmeye gitmişti.
Kaim Bu’nun dedesi, Karabars Gerelbayar’ın öğrencilerinden birisiydi. En sevdiği öğrencileri arasında yer alıyordu. Ancak söylemek istemediği bir nedenden dolayı yanından ayrılmıştı.
Zaten isteseler de bu gezegenden ayrılamıyorlardı. Bu yüzden bir yerde takılı kalmak ve düşük seviyeli insanların yani güçsüzlerin işlerine karışmak istememişti.
Bir miras alanında tesadüfen bulduğu bir altın parçasının diğer yarısını umutsuzca aramaya koyulmuştu. Çünkü o anahtar parçasını, devasa bir altın kapının hemen önünde bulmuştu. Bir şekilde bu parçanın, o devasa altın kapı ile ilgili olduğunu düşünmüştü. Ancak hayatı boyunca aramasına rağmen bir türlü diğer parçasını bulamamıştı.
Karanlık boyutu tesafüden bulduğunda, orada olabileceğini düşünüp içeri girmişti ve tekrar dışarı çıkamayıp orada ölmüştü. Deniz Parvana ilk parçayı da Kaim Bu’nun dedesinin cesedindeki çantasından bulmuştu.
Aslında diğer anahtar parçası çok yakınlara düşmüştü ancak, Teyaçe’nin son saldırı yüzünden büyük bir toprak parçası yerden sökülüp gökyüzüne yükselmiş ve bir daha yüzey ile temas etmemişti. Zamanla bu miras alanında hapis kalanlar tarafından bu uçan toprak parçası üzerine bir saray yapılmıştı. Elbette bu sarayı yapan diğer anahtar parçasını bulmuş ve değerli bir şey olabilmesinden dolayı saklamıştı.
Miras alanına girdiğinde Deniz Parvana, Cennet Bahçesi Adası ‘nda diğer ejder kristalleri ile birlikte bu altın parçasını da bulmuştu.
**
Bu altın parçası, Tilbe’nin Rehela gezegenine mühürlenmeden önce, Teyaçe ile yaptığı savaşta kırıldığını kimse bilmiyordu. Tilbe, kötü bir kumpasın içerisine kalmış ve zehirlenmişti. Yakalanmadan önce son anda kaçmıştı. Sadece Teyaçe, Tilbe’yi takip edebilecek niteliklere sahipti.
Uzun süren kovalamacanın arından ikisi de Rehela gezegenine gelmişlerdi. Şaşırtıcı bir şekilde bu düşük gezegendeki Ki seviyeyi inanılmaz derecede yüksekti. Bir süre burada kendini toparlamak için beklemeye karar verdiğinde, gizemli bir portal görmüş ve o portala girmişti. Ardından Teyaçe de, Tilbe’nin arkasından portala girmişti. Bu portal aslında gizemli bir özel boyuta açılıyordu. Bu özel boyut, çıkmadan önce, Deniz Parvana’nın, Bald tarafından Cennetsel Kılıç Villa Kıtası’na götürüldüğü boyut ile aynı yerdi.
Tilbe, bu boyuta girdiği anda Kova Burcu Takım Yıldızı Tanrısının miras alanının varlığını da hissetmişti. Hemen anahtarı çıkardı ve kapıdan geçmek istedi. Ancak Teyaçe yetişmişti. Güçlü bir saldırı yapmıştı ve bu saldırının etkisi ile anahtar kırılmıştı. Anahtarın bir parçası kapının hemen önüne düşmüştü.
Tilbe, Uzun zamandır zehre maruz kaldığından ve sürekli kaçmaya çalışmasından artık güçsüz düşmeye başlamıştı. Karşı saldırı yapamayacağından tekrar kaçmaya başlamıştı. Tam portaldan çıkacağı anda Teyaçe tekrar saldırmıştı. O saldırı esnasında anahtarın diğer parçası da elinden uçup gitmişti. Portaldan çıkan Tilbe tekrar kaçmaya çalışırken kıtanın sonuna kadar geldiğinde artık hiç gücü kalmamıştı. Teyaçe ilk başlarda Tilbe’yi öldürmek istemiş olsa da üzerindeki Ruh İzi yüzünden öldürmekten vazgeçmişti. Eğer onu öldürürse Tilbe’yi kimin öldürdüğü belli olacaktı.
O yüzden onu asla kaçamaması için tam üç kere Kaderin Zincirleri ile mühürlemişti.
Tilbe, Deniz Parvana ile birleştiğinde, Kova Burcu Takım Yıldız Tanrısı Miras Alanı Anahtarı’nın varlığını hissetmişti ama bir şey söylemek istemedi. Çünkü o anda bir anlamı yoktu. Tilbe mühürlü olduğu süre boyunca gezegendeki her şeyden haberdardı. O miras alanın ne zaman açılıp ne kadar açık kalacağını öğrenmişti. Ve Teyaçe’nin güçlü saldırısı yüzünden Kova Burcu Takım Yıldız Tanrısı Miras Alanı kapısının yıkıldığını biliyordu.
Sadece orijinal anahtar ve orijinal kapı yok edilemezdi. Diğerleri Kova Burcu Takım Yıldız Tanrısı müritleri tarafından kâinata serpiştirilen geçiş noktaları sayılabilirdi. Temelde hepsi orijinal miras alanına bağlıydı. Biri bu yan kapılardan girerse orijinal miras alanına transfer edilirdi ve sadece girdiği kapıdan çıkabilirdi. Eğer içerdeyken kapı yok edilirse işi tamamen şansa kalırdı. Bu durumda sadece o anda yanında başkasının girişi için açılan bir kapı görür ve o kapıdan çıkarsa dışarı çıkabilirdi.
Tilbe’nin anlam veremediği tek şey, bu karanlık boyutun varlığı idi. Yıldız Tanrısı aleminden olmaları ve karanlık Ki’ye çok hassas olmalarına rağmen, böylesi devasa bir boyutsal alanı nasıl hissedemediğini bilemiyordu. Ve bu özel alan, burada mühürlü olduğu zaman içinde yapılan bir şey değildi. Çok daha öncesinde var olmuş olması gerekiyordu. Ancak o zaman da bu alanı ilk geldikleri anda hissedebiliyor olması gerekiyordu.
“Bu gerçekten çok ilginç…”
********************************************************
Yazar’ın Köşesi 🙂
Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )
Bahaneler… Bahaneler… Lanet olası corona virüsü sebebi ile çalışmayan diş klinikleri yüzünden iki haftadır çektiğim diş ağrıları sebebi ile anca 5 bölüm yazabildim (Zor da olsa bir tane buldum ve ilaç tedavisine başladım Şükür ağrılarım geçti.). Bu beş bölümü de bu hafta içinde atacağım.
İlerleyen haftalarda durum ne olur bilemem. Umarım yeni bölümler yazabilir ve atabilirim.
Bu beş bölümü de Kuro kardeşime ithaf ediyorum.(5/5)
Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.
Takipte kalın.
NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************