Azur Kral – Bölüm 105 – Kılıç Enerjisi
** 105 – Kılıç Enerjisi
Yaşlı adam, Deniz Parvana’nın kavrama kapasitesine hayran kalmıştı. Çünkü daha ilk karşılaşmada bile bir şeyler kavramaya başlamıştı.
Deniz Parvana ve yaşlı adam arasındaki karşılaşmalara günlerce devam ettiler. Deniz Parvana ilk karşılaşmalarda bir kılıç kullanırken şimdi çoktan iki kılıca geçmiş ve iki kılıçta ustalaşmak üzereydi. Sadece iki kılıcına alışmamak için sürekli kılıçlarını değiştiriyordu.
“Rakibinin açıklarını gör!”
“Rakibinin ayaklarına dikkat et. Hamle yapacağı taraftaki ayağı yere sert basar. Sahte saldırılarda tam tersi olur.”
“Aynı anda iki kılıcına da odaklan. Sadece saldırı yapacağın kılıcına odaklanırsan rakibin bunu anlar. Her saldırını gerçek saldırın gibi yap.”
“Silahlı savaşlarda Ki kullanılmaz diye bir kural yok. Vücudunu korumak için Ki’ni kullan.”
“Kılıç Enerjisini hızlı bir şekilde oluşturmalısın. Çok hızlı olmalı.”
“Ki çıkışların içgüdüsel hale gelmeli.”
“Gözlerin, beynin ve vücudun senkronize olmalı.”
“Bir silahın defans yaparken diğer silahın saldırı yapabilmeli.”
“Sadece rakibinin vücuduna değil. Ki’sine, aurasına ve çevresine de odaklanmalısın. Resmin bütününü gör.”
Karşılaşmalarını yaparlarken yaşlı adam sürekli tavsiyelerde bulunuyordu. Deniz Parvana ise verilen tavsiyeyi anında uygulamaya başlıyor ve benimsiyordu. Tüm bu tavsiyelerin dışında Deniz Parvana’nın kendi fark ettiği şeyler vardı.
Bu günler süren karşılaşmalarsa Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi tekniğinde ustalığı giderek artıyordu. Çünkü yaşlı adamdan sürekli yaralar alıyordu ve mola vermesi gerekiyordu. Geri dönmek için tüm zamanını gelişmeye adaması gerektiğinden elindeki her şeyi kullanıyordu. Hem Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi’ni hem de Su temelli iyileştirme tekniklerini ardı ardına uygularken iki kılıcı ile savaşmaya devam ediyordu.
Bunların dışında mental alem hakkında kavrayışlar elde etmeye başlamıştı ve bunu sadece ustasından aldığı bir tavsiye anlamıştı. Ustası ona “Bir silahın defans yaparken diğer silahın saldırı yapabilmeli.” Demişti ve mental alemde olmasını dilemişti. Düşünce iki zihnin anlamını anlaması zor gelmemişti.
Aralıksız süren savaşlar sonrasında Deniz Parvana kılıç enerjisi hakkında kavrayış kazanmaya başlamıştı. Kaybolduğu miras alanında elde ettiği kavrayış meyvelerini tüketmeye de başlamıştı. Ele geçirdiği Kılıç Enerjisi Kavrayış meyvelerini tamamen tükettiğinde Kılıç Enerjisi kavrayışı zirveye ulaşmak üzereydi.
Bu karşılaşmalar Deniz Parvana’ya yeni ufukları göstermişti. Çünkü artık kılıçları ile rakibinin dibine girmesine gerek kalmıyordu. Belirli mesafelerden kılıç enerjileri ile savaşmaya başlamıştı.
Meyvelerin etkisi ile hızlı bir şekilde kılıç enerjisini kavramış olsa da yine yaşlı adam dehşete düşüyordu. 3 haftalık karşılaşma süresinde, sıfırdan kılıç enerjisini zirve kavrayış seviyesine getirebilmesi Deniz Parvana’nın içindeki potansiyeli gösteriyordu.
Deniz Parvana ve yaşlı adam, artık aralarında belirli bir mesafe ile savaşmaya başladıklarında ve Deniz Parvana’nın yara almayacak seviyeye yükselen kılıç kullanma yeteneği sonrasında biraz mola vermeye karar verdiler.
“Hoho… Benimle 3 hafta boyunca eğitim yapabilen ilk kişi sensin. Diğer öğrencilerim arasında sana en yakın olanı 2 haftada tükenmişti. Üstelik hiçbiri senin ilerleme hızına yaklaşamadı. Gerçi bu gelişme hızın ile beni bile geçtin. Şimdi biraz dinlen ve öğrendiklerini zihninde tekrarla. İyice yerleşsinler.”
“Verdiğiniz eğitim çok iyiydi usta. Üstelik sürekli verdiğiniz tavsiyeler olmasaydı bu gelişme mümkün değildi. Zaten biliyorsunuz 8 tane Kılıç Enerjisi Kavrayış meyvesi yedim. ”
“Hayır hayır. Her ne kadar dış etmenler olsa da bu hız hala çok yüksek. Kavrayış meyveleri elbette nadirler ama bulunamaz şeyler değiller. Senin yerine bir başkasını getirsek senin geldiğin aşamanın en fazla yarısına gelebilirlerdi.”
“Övgülerine teşekkürler usta. Bir de en kısa sürede evime geri dönme isteğim var. Onun etkisi de yüksek usta.”
“Anlıyorum. Merak etme. Zamanı geldiğinde seni ellerimle sağ salim klanına teslim edeceğim. Yada sağ sağlim gidebileceğin bir seviyede olduğundan emin olacağım.”
“Çok teşekkürler usta. Sana zahmet veriyorum.”
“Lafını etmeye değmez.”
“Usta bir şey sorabilir miyim?”
“Elbette.”
“Bana ne için ihtiyacınız var?”
“Bu uzun bir hikâye Deniz. Buradan çıktığımızda sana her şeyi anlatacağım. Çünkü buradan çıkmamız serüvenimizin başlangıcı olacak.”
“Anladım usta. ”
“Eh tamamı olmasa da biraz bahsedebilirim. Seni bir yere benim için birini bulmaya göndereceğim. Burada girebilmen için klandaki en iyi pozisyona sahip olmalısın. Neden benim girmediğimi sorarsan da gideceğin yerde bir yaş sınır formasyonu var ve çok yüksek seviyeli bir formasyon. Kandırmak ya da yok etmek mümkün değil. Buraya giriş yaş sınırı ise 30’dir. Sen şu anda 17 yaşındasın ve 13 yılın var. Yanlış hatırlamıyorsam 3,4 yıl sonra bahsettiğim yerin giriş kapıları açılıyor. Emin olamıyorum. Sen oraya ilk sırada gireceksin ve sana dediğim kişiyi bularak onu ne olursa olsun dışarı çıkartacaksın.
Elbette bu görevi yapabilmen içinde güçlü olman gerekiyor. Kılıç Yasalarında Yüksek Kavrayış ve en az Mental Alem Üç Zihin seviyesine yükselmiş olmalısın. Gördüğüm kadarı ile Kılıç Yasası sorun değil ama seni Mental Alem Üç Zihin seviyesine yükseltmek sıkıntı olacak. Evet, en büyük sorun bu seni yükseltecek kaynaklara ihtiyacımız var.”
“O seviyeye yükselmeden içeriye girme ihtimalim yok mu usta?”
“Maalesef yok. Alt sınır orası.”
“Ama usta benim vücudumdaki Ki aşırı derecede yoğun. İnsanlar seviyeleri dantianlarındaki Ki seviyesine göre belirleniyor. Bu açıdan bakarsak daha çok Ki ‘ye sahip olduğumdan geçerli sayılmaz mı?”
“Hayır. Güzel bir bakış açısı ama öyle çalışmıyor. Ki seviyesine göre kişinin seviyesi belli oluyor evet ama bu miktara bakıyor. Yani bir bardaktaki su gibi düşün. Senin bardağında kum olabilir ama hala yarım bardak. Aynı seviyedekilere karşı mutlak üstünlüğün var ancak seviyen yine de düşük.”
“Anladım usta. O açıdan düşünmemiştim.”
“Artık kılıç enerjisini kullanabiliyorsun. Gördüğün gibi kılıç düellomuz, kılıçlarımız birbirlerine temas etmeden devam edecek kadar ilerledi. Bu düelloya bakarak bu kıtadaki düello ve savaşların nasıl yapıldığı hakkında bir fikir edinmişsindir. 4 Kılıç 4 Element tekniğinde 2 Kılıç 2 Element aşamasında zirve noktasına da geldin. Tekniğin 3 Kılıç 3 Element hakkında ne diyor?”
“Tekniğe bir elime iki kılıç almam gerekiyor. Savaşmaya devam ederken kılıcın birini yere saplayıp veya havaya fırlatıp hızlıca diğerine geçmem gerekiyor. Yani çok hızlı bir şekilde 2 elimle 4 kılıcı da kullanmam gerekiyor. Birde her kılıç ile kullanılabilecek özel teknikler var.
Kılıç, eğer ateş kılıcı ise Alev Dalgası,
Su kılıcı ise Su Kulesi,
Toprak kılıcı ise Taş Diken,
Rüzgar kılıcı ise Keskin Rüzgar,
Işık kılıcı ise Kör Edici Işık,
Karanlık kılıcı ise Kara Sis
Teknikleri kullanılıyor. Bu şekilde aktif teknikler ise rakibi köşeye sıkıştırabiliyor. Rakibin mutlaka en az iki elemente zaafı olacağı düşünüldüğünde etkili bir teknik oluyor.”
“Anladım. Bir kombine saldırı tekniği gibi görünüyor ve ileri görüşlülük gerektiren bir teknik. İnanılmaz kılıç kullanma yeteneği istiyor. Öyle ki savaşı domine edebilecek ve rakibini senin kombine saldırılarını kullanabileceğin şekilde yönlendirmen gerekiyor.
Şöyle düşün, kılıcı yatay sağdan savurup rakibini sola itmen gerekiyor. Rakibin baskı yönünün tersinde ilerlerken diğer kılıcının da orada saplanmış ya da oraya düşecek olması gerekiyor. Böylece 4 farklı kılıcı aktif kullanabileceksin. Tekniklere gelirsek hepsi tırt teknikler. Çok basit. Hmph! Bu tekniği oluşturan kişi bir bok bilmiyormuş diyebilirim. Kim böyle savaşmak ister. Havalı. Ama çok yorucu. Savaşta enerjini olabildiğinde saklamalısın. Üstelik teknikleri birine zarar vermesi çok zor. Bir açık bile vermeyebilirler.”
“Haklısın usta. Bana da havalı geldiği için çalışmak istemiştim.”
“Haha! Bu tekniği bırakmana gerek yok. Fikir güzel. Pekala. O halde bu teknik üzerinden kendi tekniğimizi türeteceğiz.”
“Kendi tekniğimizi mi türeteceğiz?”
Deniz Parvana kendi tekniğini üretme konusunu hep düşünüyordu ama kavrayışı o kadar yükselmediği ve yeteri kadar çok teknik görmediği için yeni bir teknik oluşturma şansı yoktu.
“Tabi ki! Ne o yoksa bana güvenmiyor musun velet!”
“Güveniyorum tabiki usta. Hep kendi tekniğimi geliştirmek istiyordum. Bu kadar erken olacağını düşünmemiştim.”
********************************************************
Yazar’ın Köşesi 🙂
Bu aralar çok fazla konuşma oluyor ama bence konuşmalar ile ilerlemesi daha güzel. Yeri geldiğinde bol bol konuşma olmasını istiyorum.
Her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek.
NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************