Merhaba arkadaşlar,
Bugün seinen manga okumak isteyen veya okuyacak yeni seinen manga arayan arkadaşlar için okuduğum seinen mangalardan öneri listesinin devamı ile yeniden karşınızdayım 🙂 Daha önce ki öneri listesinden haberi olmayanlar Mutlaka Okunması Gereken Seinen Mangalar! listesine bakabilirler 🙂
Otoyomegatari (A Bride’s Story)
Tür: Komedi, Dram, Tarihçe, Romantik, Seinen, Hayattan Kesitler
Cilt Sayısı: 10+
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
19. Yüzyıl Orta Asya, Hazar denizi civarlarında geçer. 20 yaşındakı Amira Hergal dağların ardındaki uzak bir kasabadan 12 yaşındaki Karluk Ayhan ile evlendirilmek için gelin olarak gönderilmiştir. Ancak Amira’nın ailesi bir süre sonra Amira’yı başka birisi ile evlendirmek için geri isterler ve Karluk’un ailesi ilk günden beri içtenlikle kabul ettikleri gelinlerini geri vermeye razı olmaz.
YORUM:
Otoyomegatari’yi okumaya başlamadan önce Amira’nın resmini gördüğümde herhalde doğu kültüründen esinlenmiş bir manga diye düşünmüştüm, ama ağzım açık sayfaları geçerken aşırı ayrıntılı ve çok güzel bir anlatımla karşılaştım. Manga Orta Asya kültürünü ve köyler arasındaki kültür farklarını, yaşayış biçimini çok güzel bir şekilde işliyor. Konusu sadece bir hikayeye bağlı kalmayıp zamanla başka karakterlere de yöneliyor. Çizimleri mükemmel olan bu manganın konusu da geleneksel köy yaşamının ayrıntılarını güzel anlattığı için ilgi çekici diyebilirim.
Biraz da Kaoru Mori’yi övmem gerek. Açtığım her sayfada önce çizimlerindeki detayları inceliyor, sonrasında ise yazıları hızlıca okuyup tekrar çizimleri incelemeye geri dönüyorum. Konusundan çok içerdiği görsel şölenle kendini okutuyor. Örneğin geleneksel kıyafetler çok ayrıntılı çizilmiş, köye yeni yapılan evler için hazırlanan oyma kapılar, hatta pişirilen ekmeklerin üzerine yapılan motifler bile mükemmel görünüyor. Aynı zamanda bizim kültürümüze ait parçalar görmek beni daha da heyecanlandırıyor. Mangayı daha çok benimsememe vesile oluyor. Umarım sizler de genç gelinlerin öykülerinden benim kadar keyif alırsınız.
Sonuç:
Eğer ki tarihsel öğelerin bulunduğu bir manga arayan biriyseniz size okumanızı tavsiye ederim.
Acchi Kocchi (Place to Place)
Tür: Romantik Komedi, Hayattan Kesit, Okul, Seinen
Cilt Sayısı: 7+
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Tsumiki ve Io arasındaki eşi zor görülen ilişki, diğer karakterlerin araya girip bu ikiliyi rahatsız etmelerine yol açmaktadır. Tsumiki hislerini açıkça dile getirmez, Io’nun ise bu hislerden haberi yoktur.
YORUM:
Öncelikle manga seinen olarak geçiyor ama bana yanlış geldi. Seinen yetişkin erkekler için yapılmış +18 içerikleri olan mangadır. Tamam biraz sapık fantezi şeyler var ama geneli +15 yaş insanların bile bildiği hatta daha da küçüklerin bildiği şeyler. Ben abartılı sapık bir şey göremedim ama tür olarak Seinen geçiyor. Genel olarak sosyal yaşam hayatı Japonya’daki gelenekleri kızların ve erkeklerin neler yaptığını okul hayatlarını görüyoruz. Hem erkekler için hemde kızlar için uygun bir manga.
Çok uzun zamandır her tarafından şirinlik fışkıran bir seri okumamıştım. Beş arkadaş arasında dönen keyifli bir komedi. Her bölümde komik ve şirin sahneler var. Aralara olmazsa olmazından naif bir romantizm sıkıştırılmış. En çok Io ve Tsumiki ikilisini görüyoruz. Tsumiki çok belli ediyor aşık olduğunu arkadaşları da biliyor ama Io hep ağırdan alıp uzak duruyor. Io okulda popüler biri gibi tüm kızlar onu seviyor hatta dışarıdaki hayvanlar bile hep onun yanında bayağı özel hareketleri var. Benim çok komiğime giden ikili Sakaki – Mayoi.. Çılgınlar diyebiliriz birden psikopata bağlayıp kavga gürültü birden komik hareketler 😀 Mayoi özellikle şeytani düşüncelerini sesli sesli yaparken çok komik oluyor. Tsumaki’nin şirin olduğu zamanlarda Sakaki’nin burnundan kan fışkırması beni benden aldı. Şahsen en çok o bölümleri okurken güldüm 😀
Ana karakterlerimizin saçlarındaki o anten gibi saçları çok gözüme battı. Sanki milletin gözüne sokmak için o antenleri çizmişler. Okurken elime makas alıp kesesim geldi…
Sonuç:
Okuyun, okutturun gününüze neşe katın 🙂
Sun-Ken Rock (+18)
Tür: Aksiyon, Yetişkin, Komedi, Mature, Seinen
Cilt Sayısı: 25
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Ken, küçük yaşta ailesini kaybetmiş ve asi bir şekilde büyümüş bir gençtir. Aşık olduğu Yumi isimli kızın, doğduğu yer olan Kore’ye dönmesi ve polis olma idealini yerine getirmesi, Ken’i ateşler ve sevdiği kızın ve polis olma hayalinin peşinden, Kore’ye gider. Ama orada geçirdiği süre içinde işler istediği gibi gitmez ve Ken, kendisini hayal ettiğinden çok farklı bir noktada, gangsterlerle dolu yer altı dünyasında bulur. Güçlü adalet duygusu acaba Ken’i olmak istediği yere getirebilecek midir?
YORUM:
Okuduğum en güzel serilerden birisidir. Mafyalı, çeteli serileri sevmem ama Sun-Ken Rock kendini okutturdu. Ken adındaki karakterimiz lisede aşık olduğu kız Kore’ye polis olmaya gidince o da liseyi bırakıp Kore’ye gidiyor. Ancak orada işsiz kalıyor ve sevdiği kıza kavuşmak da hayal oluyor. Bu sırada bir Kore çetesine katılıyor ve zamanla tüm Kore’yi fethetmeye başlıyor. İçinde çok fazla ecchi ve şiddet barındırdığı için seinen bir mangadır ancak konu itibariyle fazla kafa yormaz ve eğlencelidir.
Mangada Ken’in söylediği ”Devletler en büyük çetelerdir” sözü beni baya etkilemiştir ve sonunda ne olacak diye nefes almadan okumama sebep olmuştur. Manganın çizimleri çok güzel ve etkileyiciydi. Sadece bazen erotizmin cılkını çıkarması sıkıntıydı. Manganın felsefesi de fena değildi. Fakat o son sayılarla birlikte bana göre saçma bir final yaptı. Her ne kadar sonuna sövsem de aynı evrende geçen Ken ile ilgili yeni bir hikayeye de hayır demem doğrusu 🙂
Sonuç:
Mangada ecchi (yer yer hentai’ye kaçan) yerler var diye okumayanlar, seriyi okuduktan sonra “Keşke daha önce okusaymışım.” diye okumadıklarına pişman olacaklardır bence 🙂
Sakamoto Desu Ga (Haven’t You Heard? I’m Sakamoto)
Tür: Komedi, Okul, Seinen, Hayattan Kesitler
Cilt Sayısı: 4
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Lise birinci sınıf öğrencisi olan Sakamoto, muhteşem değildir; en muhteşemdir. Kızlar ona bayılmakta; erkeklerse onu kıskanmaktadır. Bu sebeple sevgili Sakamoto’ya türlü tuzaklar kursalar da Sakamoto kolaylıkla ve tabii zarafet içerisinde bunlardan kurtulmayı becerir. Havalı ve soğukkanlı görünüşünün ardında aynı zamanda da yardımsever bir kişiliğe de sahiptir ki kendisinden yardım istenildiğinde asla geri çevirmez.
YORUM:
Mükemmel insan diye bir şey var mıdır? Bir insan her alanda başarılı olabilir mi? Yakışıklı, zeki, atletik, kibar, centilmen, havalı, ağır başlı, elinden her iş gelen ve yardımsever… Saydığım tüm bu özelliklerin hepsinin gerçekte bir insanda toplanması neredeyse imkânsız. Lakin konumuz manga dünyası olduğu için imkânsız diye bir şey yoktur. O mükemmel kişinin adı… Bir dakika, yoksa duymadınız mı? Sakamoto! 😀
Neyse hikaye okulun en havalı çocuğu olan Sakomoto adlı ana karakterimizin günlük hayatı etrafında şekilleniyor. Liseye transfer olmasına müteakip Sakomoto’nun yaptığı her iş şekil olduğundan okulun ilgi odağı haline geliyor. Onun havalı hareketlerini kıskanan arkadaşları ise ona sürekli tuzak kurup onu tongaya getirip, etrafa rezil etmeye çalışsa da bu planları onun okul içerisindeki havasına daha fazla hava katıyor. Sakamoto mangadaki tabiri ile “cool, cooler, coolest” bir karakter ve onu zor bir durumda, kötü bir şey yaparken veya utanırken göremezsiniz. Hepimizin içten içe olmak istediği Sakamoto tam bir zerafet örneği 🙂
Sonuç:
Absürt komedinin hakkını veren bir manga. Sizde benim gibi absürt komedi seviyorsanız tam size göre bir seri 🙂
Kingdom
Tür: Aksiyon, Drama, Tarihi, Askeri, Seinen, Hayattan Kesitler
Cilt Sayısı: 46+
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Savaşların ve krallık mücadelelerinin olduğu dönemde eski Çin’de, anne ve babalarını savaşta kaybetmiş Shin ve Hyou adında iki çocuk yaşamaktadır. Hayatlarına köle olarak devam eden bu iki çocuğun en büyük hayali kölelikten kurtularak büyük bir general olmaktır.
Bir gün bu iki çocuğu gören devlet büyüklerinden Shou Bunkun, Hyou’yu kraliyet sarayında yetiştirmek üzere yanına alır. Shin ise hayatına yalnız devam etmeye başlar.
Yakın zamanda Çin Kralı’nın kardeşi tarafından bir isyan başlatılır ve Hyou yaralı kurtularak Shin’in yanına döner. Shin’e bir köy haritası vererek oraya gitmesini ister ve hayatını kaybeder.
Şok içinde haritadaki yere giden Shin, vardığında Hyou’ya birebir benzeyen biriyle karşılaşır. Bu Çin Kralı Ei Sei’dir. Hyou aslında Çin Kralı’nı korumak için kullanılmıştır.
YORUM:
Kingdom, okuduktan sonra iyiki okumuşum ve daha önce nasıl fark edememişim dediğim serilerdendir. Konusu kısaca eski Çin’de geçen, Xin adlı çocuğun büyük bir general olma hayalini, Ei Sei’nin de Çin’deki devletleri birleştirerek büyük Çin devletini kurma hayalinin anlatıldığı başarılı bir manga. Serinin büyük çoğunluğu savaşlarla ve savaş stratejileriyle geçiyor. Yanlış anlamadıysam seri Çin’in bir çok krallıktan oluştuğu dönemden başlıyor ve tek krallık haline geçtiği döneme kadar devam edecek.
Mangasındaki çizimlere gelince; öyle yerler var ki çizimlerine bakmaktan kendinizi alamazsınız. Enfes çizimleri mevcut, çizimler bile olayı anlatıyor ve almak istediğiniz zevki size tattırıyor. Karakterler ve sahneler çok güzel tasarlanmış. Birebir dövüşler, büyük meydan savaşları sizi heyecanlandırıyor ve bir sonraki bölümü merak etmenize sebep oluyor. Mangada büyü, özel yetenek gibi fantastik ögeler olmamasına rağmen bazı karakterlerin güçleri fazlaca abartılmış. Unutmadan söyleyeyim mangada millet paramparça oluyor. Kollar, bacaklar havada uçuşuyor. Sonra haberimiz yoktu falan demeyin 🙂
Sonuç:
Uzun soluklu ve tarihi manga sevenlere tavsiye ediyorum.
Oyasumi Punpun (Goodnight Punpun)
Tür: Drama, Günlük Yaşam, Psikolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 13
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konu:
Punpun Japonya’da büyüyen normal bir çocuktur, babasının annesini hastanelik etmesiyle Punpun’nun masumiyet yaşları da son bulmuştur. Dayısı ona bakarken, Punpun yetişkinliğe doğru ilerler, onu iyi yada kötü olarak değiştiren olaylarla karşılaşır. Bu olaylar Punpun’da yetişkin olmanın ne demek olduğu sorusunu uyandırır.
YORUM:
Punpun adlı bir çocuğun (ve daha sonra adamın) hayatını konu alan, hafif komik, çoğunlukla biraz karanlık/depresif bir manga. Seri boyunca ana karakter ve ailesi aşırı basit çizilmiş birer kuş biçiminde resmediliyorlar. Yalnızca Punpun’un değil, diğer karakterlerin de hikayelerine yoğunlaşan bölümler olduğundan seri çok tekdüze bir yol izlemiyor. Yani ilgi çekiyor.
Punpun’un hayatına baktığımız zaman onu etkileyen iki karakter var; birisi Satchan ve diğeri de Aiko. Bu karakterlerin dışında hikayeye etki eden Pegasus adında bir karakter var ki, her ne kadar hikayeye bir katkısı olmadığı düşünülse de, hikaye bütünlüğü açısından çok büyük bir öneme sahip olan bir karakter aslında. Sürekli dünyanın sonunun geleceğini söyleyen bu karakterin, insanları birbirine bağlayan bir etkisi var. Yan karakter olarak insan doğası ve mizacı hakkında çok önemli mesajlar veriyor ki bu karakteri işlemek zaten ayrı bir analiz konusu olurdu sanırım.
Neyse genel olarak, okurken acaba gerçek hikayeden alıntı mı? diye düşündüğüm manga serisidir. Okurken zevk aldığım ve bir çok şey öğrendiğim mangadır. Kendinize işkence etmeyi seviyorsanız okuyun arkadaşlar. Şimdiye kadar okuduğum en depresif mangaydı. Okurken elime ıslak odun alıp karakterleri dövesim geldi. Kısaca acıklı yeşilçam filmi havasında bir manga.
Sonuç:
Depresif, gerçekçi, piskolojik, romantizm seviyorsanız kesin okumalısınız. Her yetişkinin okurken zevk alacağı türden eşsiz bir manga.
The Breaker (Manhwa)
Tür: Aksiyon, Dövüş Sanatları, Drama, Komedi, Macera, Okul, Romantik, Seinen
Cilt Sayısı: 10
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu :
Shin-woon Okulun arkasında okulun serserileri tarafından dövülmüştür. Bu sırada duvarın tepesine tünemiş olan ve okulu röntgenlemek le meşgul olan Chun-woo olaya hiç müdahale etmemiştir. Birde sınıfa girerken suratı darmadağın halde iken Sae-hie ile karşılaşır. Bu başına gelebilecek en kötü şeydir. Sınıfta ise daha güzel bir sürpriz onu beklemektedir, çünkü röntgenci adamın onların öğretmeni olduğunu öğrenir. Artık bu şekilde devam etmek istememektedir. Bunun için bir dövüş kursuna yazılmaya karar verir. Kursa kay dolmak için yola çıktığında birkaç serserinin yeni öğretmenlerini tartakladıklarını görür. Tam yardım istemeyi düşündüğü sırada gördüğü şey karşısında şok olur. Öğretmeni bu iri kıyım herifleri bir çırpıda yere sermiştir. Ertesi gün okulda gene okulun serserilerinden dayak yer ve elindeki tüm parası da gider, birde üstüne gene Sae ile karşılaşınca iyice delirir ve çatıya çıkar. Atlamak ile atlamamak arasında gidip gelirken, Öğretmeni Shin-woon’un da sayesinde çatıda parmaklıklara asılı bulur kendini. Ancak Shin-woon tam onu tutup çekerken parmaklıklar kırılır ve aşağı düşmeye başlarlar. Düşmesine düşmüşlerdir, ancak hiçbir şey olmamıştır…
YORUM:
Shin-woon adlı karakterimizin okulun bıçkın delikanlıları tarafından dövülmesinden sonra Goomoonryong (yanlış yazmış olabilirim) ile karşılaşmasını ve onun öğrencisi olmasını konu alır.
Shi Woon okul çıkışı bir dövüş kursuna katılmaya karar verir.Yolda öğretmeninin bir grup kaslı mı kaslı insan tarafından tartaklandığını görüyorür.Yardım çağırmaya giderken, öğretmenin o kaslı mı kaslı adamları mal ettiğini görür. Şok olan Shi Woon öğretmeninden yardım ister.Başta kabul etmez ama sonradan dövüş sanatlarını öğretmeyi kabul eder. Tabi bu dövüş sanatları bizim bildiklerimizden değil. Ki merkezini kullanarak yapılan bir nevi süper güçler. 9 farklı dövüş sanatı var. Goomoonryong bunların hepsini bilen tek kişi. Bu yüzden bütün murim le düşman. Chun Woo, Shi Woon a ki merkezinin daha hızlı gelişmesi için gizli bir ilaç veriyor ve yavaş yavaş eğitmeye başlıyor. Shi Woon u eğitirken bir yandan da murimle çatışır. Shi Woon ustasının kötü biri olduğuna inanmaz ve murime karşı ustasının yanında durur. Acaba bütün murime düşman olan Goomoonryong iyi birimidir? okuyun görün gençler 🙂
The Breaker konu olarak güzel bir manhwa aslında ama oldukça durağan. Heyecan unsurunu iyi kullanan manhwaga bizi bir çok bölümde şaşırtmayı başarıyor. Senaryonun karmaşıklığı cidden güzel bir okuma isteği yaratıyor. Çizimleri kanımca gayet başarılı. Ayrıca Jeon Geuk-jin, Park Jin-Hwan adlı manhwagaların elleri dert görmesin öyle güzel efektler ve kaliteli çizimleri var ki okumaya doyum olmuyor. Animeye uyarlanmayışı görsellikten bizi yoksun bıraksa da okunması gayet eğlenceli, benim tabirimle çerezlik (kısa sürede bitecek) bir manhwa.
Sonuç:
Sonuç olarak okumaktan keyif alacağınız bir seriye merhaba deyin 🙂
Black Lagoon
Tür: Aksiyon, Drama, Askeri, Seinen
Cilt Sayısı: 10+
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Okajima Rokuro çalıştığı şirket için beraberinde çok gizli bir diskle yolculuk yaptığı Güneydoğu Asya gezisi sırasında Black Lagoon adlı korsanlar tarafından saldırıya uğrar ve kaçırılır. Şirket tarafından muhakkak kurtarılacağını düşünürken , aslında hayatının şirket için önemli olmadığını ve sadece diski geri almak istediklerini ve bu sebeple de paralı askerler yollandığını öğrenir. Black Lagoon’a yapılan saldırıdan kurtulan Okajima geri dönmeyip ismini , geçmişini ve işini bırakarak Revy’in ona taktığı Rock adıyla Black Lagoon’un bir üyesi olmaya karar verir.
YORUM:
Gerçek hayatının içinden bir manga, bilim kurgu değil, fantastik değil. Gerçek dünyanın bir o kadar gerçek kötü karakterleri. Kötüleri görmek başlarda hoşunuza gitmiyor gibi gözükse de aynı ying-yang felsefesindeki gibi hepsinin içerisinde farklı iyiliği görmek de manganın bir başka iyi yanı olarak söylenebilir. Hafızalara kazınacak cinsten çatışma sahneleri, kendi çapında komedisi ve mafyaların bulunduğu bir manga diyebiliriz.
Karakter olarak herkes gibi sizde Revy’yi seveceksiniz. Böyle hayranlık değil, çünkü okadar ağzı bozuk ki sizi kızdırması bile muhtemel. Ancak iş silahların konuştuğu arenaya gelince işte hayran kalacağınız nokta orası olacaktır.
Çizimler ve karakter tasarımları çok başarılı. sabit bir konu üzerine yoğunlaşmadığı için de baymıyor. Aksiyon tadını tamamen hissediyorsunuz.
Sonuç:
Yetişkinlere yönelik bir manga, çoluk çocuk okumasın bence 😀
Rainbow : Nisha Rokubou no Shichinin
Tür: Drama, Tarihi, Piskolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 22
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
İkinci dünya savaşından 10 yıl sonra, 1955 yılında Japonya‘da sefalet her yeri sarmış durumdadır. İnsanlar tam bir kaos durumunu yaşıyorlardır. Adaletin ve düzenin olmadığı bu acımasız dünyada yaşları 16 ve 17 arasında değişen 6 genç, çeşitli suçlardan ıslah evine düşer. Daha hapishaneye adım atar atmaz bu dipsiz cehennem çukurunun acımasız yönüyle karşılaşılaşır. Doktor tarafından cinsel tacize uğrayan bu altı genç, korku içerisinde hücrede yerini alırken , onlardan önce burada kalan birisi olduğunu fark ederler. Kitap okuyan ve onların yüzüne bakmayan bu adamın kendilerini aşağıladıklarını düşünüp ona saldırırlar fakat altısı da feci bir dayak yer. Adının Sakuragi Rokurouta olduğunu öğrendikleri 18 yaşında ki bu genç ile tanışmak onların hayatında ki en büyük dönüm noktası olacaktır. Adaletsizliğin, acımasızlığın , zalimliğin hüküm sürdüğü bu ıslah evinde oluşturdukları arkadaşlık bağı gökkuşağı gibi kalplerine doğarken , gökkuşağının 7 rengini oluşturan bu 7 güzel adamın oluşturdukları dostluk hikayesinin sizi derinden sarsacağından emin olabilirsiniz.
Yorum:
Genel olarak 2. dünya savaşı yapımları beni her zaman etkilemiştir. Rainbow : Nisha Rokubou no Shichinin ‘de bunlardan bir tanesi oldu. Mangada de bir grup çocuğun o zamanın zor koşullarından dolayı yaptıkları ufak tefek suçlar nedeniyle girdikleri ıslahevinde, yaşadıkları zorlu zamanı ve tanıştıkları Sukuragi sayesinde değişen hayatlarını konu ediniyor.
7 gencin birbirleriyle ve ıslah evinde tanıştıkları abileriyle olan dostluk bağları, birbirleri için yaptıkları fedakarlıklar, birbirlerinin başlarına gelen kötülük ve iyiliklerden aynı derecede etkilenmeleri harika şekilde anlatılmış. 7 önemli karakter ve yan karakterlerin de geçmişleri, kişilikleri ve geleceğe yönelik hayalleri de aynı şekilde ayrıntılı işlenmiş. Gençlerin birbirleri ve birlikte geçirdikleri anlarla aralarındaki bağ ve bunlara sadakat çok iyi anlatılmış. Çizimleri çok iyiydi. Ciddi anlamda her bölümüyle beni etkileyen bir mangaydı. Seri boyunca birçok kez hem mutluluktan hem de hüzünden gözlerim doldu.
Sonuç:
Güzel bir bağlılık, dostluk hikayesi. Sonuç olarak, zaman zaman kızdırıp, küfrettirecek, zaman zaman duygulandırıp ağlatacak, zaman zaman da sizi onlarla birlikte sevindirecek harika bir seri. Zamanınıza değeceğini düşünüyorum.
GANTZ (+18)
Tür: Aksiyon, Drama, Ecchi, Korku, Piskolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 37
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Tokyo’da bir apartman odası. Bir şey dışında bomboş bir oda. Siyah küre GANTZ dışında…
Bu odaya gelebilen insanlar sadece ölmüş olanlardır. Ama Gantz onlara bir şans daha sunuyor. Gantz’ın oyunundan eğer 100 puan toplayabilirseniz, özgürsünüz ve eskisi gibi yaşabileceksiniz. Ama bu o kadar kolay olmayacak. Her geçtiğiniz görevden sonra, daha zorları gelecektir…
Kei Kuruno kendinden başkasını umursamayan ve pek sevilmeyen bir lise öğrencisidir. Kei metro istasyonunda, metro beklerken alkoliğin biri rayların üstüne düşer. Onu kurtarmak için kimse hamle yapmaz; buna Kei’de dahildir. O sırada yanında duran ama kendisini tanımamış çocukluk arkadaşı Kato Masaku dayanamaz ve alkoliğe yardım etmek için raylara iner. Bunu tek başına yapamayacağını anlayan Kato, yardım istemek için etrafına bakınır ve Kei’yi görür. Kei isteksiz bir şekilde yardım etmek için raylara iner ve alkoliği sırtına alıp taşımaya başlar. Bu sırada tren hızla gelmektedir ve hemen raylardan çıkmaları gerekmektedir. Alkoliği raylardan çıkartırlar ama Kei ve Kato tren altında kalırlar.
Vücudlarının tamamen parçalanması ve ölmüş olmaları gerekirken birden kendilerini bir odada bulurlar. Bu odada ölmüş olması gereken insanlar vardır. Ve odanın tam ortasında siyah bir küre vardır. Artık Kei ve Kato istemeselerde Gantz’ın oyununu oynamak zorunda kalacakdır.
YORUM:
Tokyo’da bir apartman dairesinde başlıyor. Birbirini tanımayan bir grup insan, bir akşam kendilerini kapıları ve pencereleri kilitli bir apartman dairesinde bulmuşlardır ve tahmin edeceğiniz üzere buraya nasıl geldikleriyle ilgili hiçbir fikirleri yoktur. Bir dolu şaşkın insan dışında odada bir önemli öğe daha vardır: Dev siyah bir küre. Adının “Gantz” olduğunu öğrendiğimiz küre odadaki herkes hakkında bilgi sahibidir ancak hem neler olduğu hakkında bilgi vermeyi inatla reddetmekte hem de laf sokmaya dayalı, iğneleyici bir dil ile bir takım talimatlar vermektedir. Sonunda odadaki görece bilgili bir genç yeni gelenlere durumu açıklar: Gantz, Tokyo’da o gece hayatını kaybetmiş insanları bir şekilde bulmuş ve bu gizemli odaya ışınlamıştır; ancak bu eylemi lütuf olsun diye yapmamıştır.
Sevgili Gantz’ımız oyunsever bir küredir ve bu insanları kendi hastalıklı arenasında dövüştürmeye kararlıdır. Oyunu kazanmaları durumunda hayatta kalanlar bir miktar puan kazanacaklardır ve 100 puana ulaşanlar bu cehennemden azat edileceklerdir. 100 puana erişilemezse mi? O zaman da mühim değil, zira Gantz’ın Tokyo’nun pek çok sokağında hazır bekleyen maçı,o maçlar için itinayla seçilmiş birbirinden değişik sayısız ucubesi bulunmaktadır. Şimdi hikayenin bu şekliyle bir deathmatch pornografisi havasını verdiğini iddia edebilirsiniz, gerçekten de olay tam olarak bu. Ancak Gantz bu işi merak unsurlarını hep tepede tutarak yapmayı çok iyi başaran bir seri.
Gantz’ın insanın aklıyla oynayan kısmı garip uzaylı seçimleri değil. Gantz çok vahşi bir seri, kollar kopuyor, bağırsaklar fışkırıyor, her taraf kan gölüne dönüyor ve ortalık hep karıştıkça karışıyor. Daha da ilginci, psikopat küremizin oyun kurallarına göre eğer maç bitimine kadar yaralı da olsanız hayatta iseniz apartman dairesine sapasağlam dönebiliyorsunuz.
Sonuç:
Gantz mangası, şu zamana kadar yapılmış en kaliteli yapımlardan biri olma özelliği kazanıyor. Hayatın gerçeklerini ve imkansızlıklarını tüm acımasızlığı ile yüzünüze vuruyor, kimi zaman öfkelendiriyor kimi zaman ise ağlatıyor, bazende yüzünüzde ufak bir tebessüme neden olabiliyor.
One Punch Man
Tür: Aksiyon, Sci-fi, Komedi, Parodi, Süper Güç, Doğaüstü, Seinen
Cilt Sayısı: 5+
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Cansız duruşu, kel kafası ve de hiç de etkileyici olmayıp her tarafından sıradanlık fışkıran Saitama adındaki genç hakkında. Ne var ki sıradan görünüşünün altında sıradan problemler yatmamakta. İşin aslında kendine zorlu rakipler arayan süper bir kahraman o! Asıl sorun işte burada ortaya çıkıyor. Ne zaman umut vadedebilecek bir rakip ortaya çıksa tek yumrukla amele sümüğü gibi yere yapıştırıyor. Acaba Saitama sonunda kendisine meydan okuyabilecek kötü birisini bulabilecek midir?
Yorum:
Neyse efendim, bu saldırı esnasında olaya karışan bir çocuğu – ki olayları başlatan velet hayatını kurtarmaya çabalarken aldığı (aslında içinde ukte kalan) karar ile kötülere karşı yılmadan mücadele edecek, hatta o kadar güçlü olacaktır ki; rakibi kim olursa olsun tek vuruşla yenecektir. Anlaşıldığı üzere öyle de olur. Üç yıllık zorlu çalışmanın ardından Saitama, yoğun çalışmalarının meyvesi olarak kel kalan kafası ile genç kızların rüyalarını süslemeyi başaramasa da, son derece güçlü bir süper kahraman olarak hayatının geri kalanında kötülerin karşısında yer alacaktır. Artık o hep istediği güce sahiptir. Ama…Bu kadar güç elde ettikten sonra amacına ulaştığı için tatmin olması gerekirken, adamımız tam tersine bunalıma giriyor. Nedeni ise şu; karşısına çıkma cesareti gösteren her rakibini tek vuruşla yendiği için dövüşlerinden zevk alamamaya başlıyor. Hal böyle olunca; monoton bir süper kahraman hayatı yaşamaya başlar.
Manganın çizimleri, daha doğrusu Saitama’nın çizimleri en az kendisi kadar eğlenceli. Öncelikle arka plan çizimleri ve diğer karakterlere kısaca değineyim; Şehir çizimleri olsun, diğer karakterler olsun gayet başarılılar. Öyle gözüme çarpan, şurası olmamış dediğim bir yer yok. Yeri geldiğinde dökülen kan, parçalanan bedenlerde sıkça karşımıza çıkıyor. En başarılısı ise yine Saitama olmuş. Vurdumduymaz tavrındayken etrafına sürekli “bön bön” bakması ve “he, tamam” gibi tek kelimelik cevaplar kullanması çok eğlenceli. Az da olsa ciddileştiği zamanlarda ise (örneğin süpermarket indirimini oyalanırsa kaçıracağını öğrendiğinde) aslında ne kadar korkutucu ve kendine güveni tam bakışlarının olduğunu görebiliyoruz.
Sonuç:
One Punch Man okuyun, okutun, sevin. Daha sonra da her gün şu antremanı yapmayı unutmayın;100 Mekik, 100 Çömelme Hareketi, 100 Şınav, 10 Kilometre Koşu 😀
Blade of the Immortal
Tür: Aksiyon, Macera, Drama, Tarihi, Samuray, Süper Güç, Seinen
Cilt Sayısı: 30
Animesi Var Mı: Var
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Manji, sonsuz yaşam ile lanetlenmiş bir katildir. Lanetini sona erdirebilmesi ve geçmişindeki kötülüklerden arınabilmesi için 1000 adet kötü insanın hayatına son vermesi gerekmektedir. Manji yolculuğunda, öldürülen ailesinin intikamını almak isteyen Rin isimli bir kız ile karşılaşır ve ona intikamını almasında yardım etmeye karar verir.
YORUM:
Konusuna kısaca 1782 civarlarında geçen bir ronin hikayesi de diyebiliriz, ölümsüz Manji’nin trajedisi de diyebiliriz.
Çizimler harika! Okurken dakikalarca aynı sayfayı incelediğim oldu. Özellikle dövüş sahneleri oldukça dinamik çizilmiş. Blade of the Immortal mangasında dövüş sahneleri her mangada karşınıza çıkmayacak cinstenler. Üstelik öyle abartılı, doğaüstü hareketler de yok. (Tabi Manji’nin ölümsüzlüğü dışında) Yani Blade of the Immortal bizlere dövüş sahnelerinin cılkı çıkmadan da gayet başarılı bir şekilde yapılabileceğini gösteriyor. Bana tek mantıksız gelen tarafı, Manji o kadar silahı kimonosunun neresine saklıyor hala anlayabilmiş değilim 🙂
Çizimler güzel ama araya çok sık, sayfa doldurmak amacıyla gereksiz panel konuluyor gibi geldi bana (örneğin;alakasız yerlerde birçok ayak odaklı çizim mevcut! nedenini anlayamadım, bunun mangakanın bir tür fetişi olduğunu düşünüyorum! 😀 ) Aslında bu çok büyük bir eksiklik değil. Sadece dikkatimi çektiği için yazdım.
Karakterler içinde sevmediğim bir tane bile yok. Bütün karakterlerin kendi yollarını çizmesi hikayenin birçok koldan ilerlemesini sağlıyor. İyi-kötü dengesi iyi kurulmuş. Arada psikopatlar çıksa da kötü karakterlerinde kendi sorunları, duyguları, düşünceleri iyi aksediliyor. Öte yandan iyi karakterlerimizinde kendi hırsları, günahları, yetersizliklerinin olması benim sempatimi kazanmalarını sağladı. Bazen kopan kol ve bacak sayısı abartılıyor. Aslında bu benim için bir eksi değil ama serinin bu yönünü sevmeyenler mutlaka olacaktır…
Sonuç:
Çok severek okuduğum bir manga ama herkese göre olduğunu düşünmüyorum.Yaş sınırının olması çok yerinde.Ayrıca şiddetten rahatsız olanlara göre de değil.
20th Century Boys
Tür: Gizem, Drama, Tarihi, Piskolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 22
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Kenji çocukluğunda rock n roll yıldızı olma ve dünyayı kurtarma hayalleri kurmuş, market işletmeciliği yapan sıradan biridir. Ard arda garip olaylar olmaya başlar. Çocukluk arkadaşlarından birinin esrarengiz intiharının ardından olayların kendi çocukluk anılarıyla bağlantılı olduğunu farkeder.
Kenji’nin daha çocukken oluşturduğu bir sembolü kullanan ve kendisine Tomodachi (arkadaş) diyen bir tarikat lideri ortaya çıkmıştır ve dünyayı yok etmeye çalışmaktadır. Tomodachi’yi durdurup dünyayı kurtarabilecek tek kişi ise Kenji’dir.
YORUM:
Hikayemiz elli senelik geniş bir zaman aralığında sıçramalarla ilerliyor ve bize sunuluyor ama her şey 1969’daki masum bir çocuk oyunu ile başlamakta. Başkahramanımız Kenji Endo ve arkadaşları, 1969 yazında yaşadıkları mahallede boş bir arsaya kendi oyun evlerini inşa eden ilkokul çocuklarıdır. Küçük oyun evlerinde manga okuyup abur cubur yemekten fazla gayeleri olmayan çocuklar bir gün kendilerini dünyanın kurtarıcıları olarak tasvir ettikleri bir hikaye yazmaya girişirler. Dünyadaki büyük şehirlere hastalık saçan ve dev bir savaş robotuna sahip “büyük kötü”ye karşı savaştıkları bu hikaye çatısında çocukluklarının en heyecanlı yazını geçiren minik maceracılarımız, yazın bitişi ile hayal dünyalarından sıyrılmak ve realitenin içinde kavrulmak zorunda kalırlar.
Aradan yıllar geçer. Grubun lideri Kenji gençliğinde tecrübe ettiği başarısız müzik kariyerinin ardından babasının dükkanında çalışmaya başlamıştır ve ablasının kendisine bırakıp gittiği kızına bakmaktadır. Grubun diğer üyelerinin büyük kısmı da öğretmenlik, devlet memurluğu, esnaflık gibi işlerle uğraşmaktadır. Hayatın ruhları kemiren rutini 1997 yılında Kenji’nin çocukluk arkadaşı Donkey’in şüpheli ölümü ile bozulur. Donkey’in intiharı zamansız ve anlamsızdır. Kenji bu intiharı araştırırken aslında çok büyük bir planın içinde olduğunu öğrenir: Kendine Friend (Dost) diyen gizemli bir şahıs tüm Tokyo’yu ele geçiren büyük bir tarikat kurmuştur ve kahramanlarımızın çocuklukta yazdıkları hikaye üzerinden dünyayı yok etmeyi planlamaktadır.
Mangaların geniş ve yüzlerce sayfa alan anlatım metodu Urasawa tarafından oldukça verimli bir şekilde kullanılmış. Kenji ve arkadaşlarının 1969 dönemi ve özellikle Kenji’nin gençlik yılları hikayenin kilit noktalarını oluşturmasının yanında karakterlere derinlik verilmesi açısından da verimli bir şekilde işleniyor. Gerçekleşen olaylarda karakterlerin aldığı kararlar iyi oluşturulmuş arkaplan sayesinde inandırıcılıktan asla sapmıyor. Hikayenin her aşamasında kafalarda yeni sorular oluşuyor oluşmasına, ancak bu sorular okuru aptal yerine koyma gayesi taşımıyor.
Sonuç:
Gerilimi Tokyo sokaklarında görmek istiyorsanız 20th Century Boys’u kesinlikle okuyun.
OPM seinen miymiş 😀 daha yeni fark ediyorum
ellerinize sağlık :3