Yazar: Tsutomu Sato
Çizer: Ishida Kana
Stüdyo: Madhouse
Bölüm Sayısı: 26
Tür: Bilim-Kurgu, Doğaüstü, Büyü, Okul
MAL Puanı: 7.76
Büyü geçmiş zamanda çok kullanılmasıyla beraber, gelişen teknolojiyle beraber günümüz dünyasına da nüfuz etmiş ve özellikle askeri alanda çok kullanılmaya başlanmıştır. Büyü yapma yeteneği olanlar büyü akademisine giderler ve büyü teknisyeni olarak mezun olurlar. Ancak giriş sınavında hem yazılı hem de pratik sınavla yetenekleri ölçülür. Tatsuya Shiba yazılı sınavda çok yüksek bir puan alır ancak pratik sınavda tam manasıyla çuvallar. Bu sebeple okulda 2. sınıf öğrenci haline gelir. Kız kardeşi Shiba Miyuki ise pratik sınavda gösterdiği başarıyla 1. sınıf olur. Ancak herkes büyünün çok iyi bir şey olduğunu düşünmemektedir ve terörist grupları ülke genelindeki 10 büyü akademisine yok etmek istiyordur.
Bütün güçsüz ana karakterlere tepki olarak doğmuş gibi duran, ölümsüz (evet, ölümsüz denip ölenlerden değil gerçekten öyle), aşırı derecede güçlü ve sürekli de güçlenmeye devam eden ana karakterimize alıp bir kenara koyalım. Bu bile animeyi yeterince ilgi çekici yapıyor bence. Power up falan almadan böyle ha bire seviye atlayan karakter görmedim ben arkadaş. Kendisinin kız kardeş takıntısı var, yanlış anlamayın sadece kız kardeşinin iyiliği için her şeyi yapabilecek tipte biri.
Animeye ilk başladığımda daha yeni çıkıyordu o yüzden sadece şöyle bir bakmak için başlamıştım ama ilk bölümden dikkatimi çekti. Üstüne bir de ilk bölümde 0 ecchi sahneyle bitti. “Bir yanlışlık mı var acaba, yeni dönem animesi bu, ecchi lazım” dedim ama bu durum birkaç bölüm daha devam edince animeye bayağı bir bağlandım. Derken hoop, bir anda enseste bağladılar… Kız kardeş abiyi öpmeye çalışıyor falan. Üstüne bir de hareme bağladılar, tam manasıyla “methettik haçı koynundan çıktı” olayına döndü iş. Ama buna rağmen gerçekten ecchinin azlığı konusunda istikrar tüm anime boyunca devam etti. Bunda bütün kızlara seviyeli ve centilmence yaklaşan ama duygusuz ana karakterimizin payı çok büyüktür elbet. Önüne gelen yavşıyor, adamın umurunda değil.
Bence başka bu tip animelere kıyasla büyü çok farklı bir tarzda ele alınmış. Düşününce bu tip bir şey hatırlıyor gibi oluyorum ama çıkaramıyorum bir türlü ama çok azdır teknolojiyle büyüyü kaynaştırmak. Hele bilgisayarda büyü yazma olayını bundan başka animede görür müsünüz bilmem.
26 bölümlük bir animede arc kavram ne kadar doğru bilemiyorum ama genelleyebileceğim kadarıyla anime birbiriyle bağlantılı 2 arctan oluşuyor. Rekabet oranı düşük, ana karakterin şöyle kendisini gaza getirecek, yenmeye çalışacağı bir rakibi yok. Bir tane çıkarttılar 2. arcta o da deyim yerindeyse tek yedi ve gitti. Aslında rakip de bayağı iyiydi ama olmadı işte… Öncesi ve sonrası da zaten tek atmalarla devam ediyor.
Açılış müziklerinin her ikisi de çok hoştu bana göre. İlki bir çoğumuzun SAO‘nun OP’uyla tanıdığı LISA‘nın tornasından çıkma. İkincisi ise benim Mekakucity Actors‘ün OP’u daze ile tanıdığım GARNiDELiA‘dan. Eğer dinlediyseniz zaten ne kadar benzediklerini fark edersiniz. İlk duyduğumda “Aha bu şununla ne kadar benziyor” dedim ve öyle çıktı. Ending’ler konusunda bir şey söyleyemeyeceğim çünkü cidden hatırlamıyorum, herhalde sevmemiş olmalıyım.
Animenin finalinde yarım kalan bir şey yok ama devam etse izlerdim gerçekten. Maalesef anime çok fazla popüler olamadığı için ikinci sezon konusunda ümidim yoktu, movie de kim bilir kaç yıla internete düşecek de, çevrilecek de derken herhalde beklerken yaşlanırız. Her zaman movie yerine yeni sezon istemiş biriyim, bunun en temel sebebi de yeni sezonda 1 bölüm için 1 hafta beklesek dahi en azından yeni bölümü çıkar çıkmaz izleyebilmemiz. Ama bunun tam aksine stüdyolar da hep yeni sezon yerine movie çıkarıyorlar. Nerede adalet?
DİPNOT: Aşağıdaki yorum tesadüfen karşıma çıktı ve yazana saygı olarak ismi sansürlemedim ve gerçekten çok yerinde tespitler olmuş. İzlerseniz veya izlediyseniz anlarsınız.
Diğer anime tanıtımları için TANITIMLAR sekmesine tıklayınız.
ensest animeler nedense pek hoşuma gitmiyor