Herkese merhabalar,
Kareshi Kanojo no Jijou …Son iki haftadır kendimi shoujo yapımlara verdim. Burun karıştıran , sorumsuz, pis shounen ve seinen erkeklerini izlemekten sıkılmışım 😀 Uzun zaman sonra karizmatik,tatlı, kibar,nazik, beyefendi kelimesinin içini dolduran anime karakterlerini izlemek çok iyi geldi. O yüzden uzun süre shoujo anime/manga takılmayı düşünüyorum. Dolayısıyla inceleme yazılarımız ve paylaşımlarımız shoujo ağırlıklı gelebilir.
Not : Anime tanıtımları için TANITIMLAR sekmesine tıklamayı unutmayın.
Kareshi Kanojo no Jijou
Konusu :
Miyazawa Yukino mükemmel bir öğrencidir. Kibar, akıllı, hoş ve mütevazi, sporda ve derslerde inanılmaz başarıları vardır. Böylesine bir insanın var olabileceği inanmak mümkün değildir. Herkes çok az tanıdığı Yukino‘nun bu mükemmelliği sadece bir göstermeliktir. Övgü ve hayranlık için dışarıdan öyle görünen Yukino evde oldukça paspal , pijamalarıyla gezen, bakımsız bir kızdır. Bu gösterişli hayatı kısa bir süre sonra büyük bir tehdit altında olacaktır çünkü Arima Soichiro adında yeni birisi çıkar ve sınav sıralamasında birinci olur. Arima akıllıdır, aynı zamanda nazik, yakışıklı ve mütevazı, aslında var olması inanılmaz bir kişidir. Yukino‘nun yıllarca çalışıp oluşturduğu imajı o doğal olarak yerine getirmektedir. Kısacası Yukino‘nun tahtını sallayan çok güçlü bir rakiptir. Arima , Yukino tarafından düşman ilan edilir. Fakat bir gün olanlar olur ve Arima, Yukino‘nun herkesten sakladığı paspal ve üç kağıtçı tarafını görür. Hoşlandığı kızın aslında iki yüzlü bir şeytan olduğunu düşünen Arima , bunu yediremez ve Yukino‘yu tehdit edip, köle gibi kullanmaya başlar. Bu ikili arasında ki düşmanlık zamanla güzel bir aşka dönüşecektir.
Editör Gözünden :
Kareshi Kanojo no Jijou çok farklı bir animeydi. Sıradan shoujo animelerden ziyade sanırım psikolojik ve sosyolojik yönü daha fazlaydı. Yarattığı imajı sırf başkaları takdir etsin diye oluşturmuş bir kız ve kötü ebevenylerine benzememek için karakterini bastıran ve yapmak istediğini yapamayan bir erkek. Aslında hayata dair oldukça güzel noktalara değinen bir animeydi. Normal shoujolar da kız veya erkekten birisi aşık olur , sonrasında da ikisi arasında ki aşkın gelişim aşamalarını izlerdik. Burada kız ve erkeğin ilişki süreçleri hızlı ilerlerken kendilerini tanıma aşamaları animenin esas mesajı. 1999 yılınının animesi olunca fan servis gibi saçmalıklardan ziyade senaryo kalitesine ağırlık verilmiş. Hatta animenin ilerleyen bölümlerinde kız ve erkeğin aşırı yakınlaşması ile ilgili bir bölümün Japonya’da olay olduğunu ve animenin uyarıldığını öğrendim. Animeyi eleştirecek olsaydım animede ki olayların biraz hızlı ilerlemesiydi. Yani geçişler biraz daha yavaş olmalıydı diye düşünüyorum. Tam tersine en sevdiğim yönü ise chibi çizimleriydi. Benim gibi chibi çizim manyağı olan birisi için aşırı keyifliydi.
Ama esas kilit noktası ne diye sorsaydınız eğer, kendilerini tanıma hikayeleri çok güzeldi. Hayatımızı elalem ne der üzerine kurduğumuz bizler için ders nitelikli bir animeydi. Baş rol kızımız hayatında yakaladığı her başarıyı başkalarının onu takdir etmesi için yapıyor ve kendisinin ne istediğini umursamıyor. Arima ile karşılaşınca hayatı ve kendisini sorgulamaya başlıyor. Arima ise dolandırıcı anne ve babanın oğlu. Kraliyet ailesinin özel doktorlarından olan sülalesinde tek işe yaramaz ve utanç kaynağı olan ailesi onu borç içerisinde terk edince tüm sülale ona mikrop gibi davranıyor. Oda onlara benzemekten çok korktuğu için kendisine bir rol model çiziyor ve onu uyguluyor. Kısacası ikisi de kendisini tanımıyor. Kendilerini tanıma yolculukları çok eğlenceliydi diyebilirim.
Olay genelde bu ikisi arasında gerçekleştiği için karakter incelemesine girmeyeceğim. Yukino’nun şeytani hallerine çok güleceksiniz. Arima ise çok masum ve saf bir çocuk. Zavallı şeytan vari bir kızın ellerinde ne olacak bende merak ediyorum 😀 Kısacası güzel, tatlı, sıcacık, inişli çıkışlı bir anime sizleri bekliyor.