Azur Kral – Bölüm 9 – Deniz’in Potansiyel ve Güç Seviyesi


Önceki Bölümden…

Deniz, yavaş adımlarla devasa Mavi Güç Taşı’nın yanına geldi ve iki elini taşa dayadı ve her zaman yaptığı gibi gücünü taşa aktarmaya başladı. Ancak bunu zaten defalarca denediğinden gözlerini kapatmasına gerek yoktu. Kaldı ki böylesine büyük bir Mavi Güç Taşı bulmuşken teorisinin sonucunu görmesi gerekiyordu.

Devasa Mavi Güç Taşı, sürekli artarak parlamaya devam etti. 1 dakika geçti. 5 dakika geçti. 10 dakika geçti. Neredeyse bütün krallık bu parlaklıkla boğulmuştu. Ve parlaklığın artması durduğu anda Deniz’in kabuslarına kadar giren o acı sesler tüm krallıkta yankılandı.

CRAK!!

CRAKKKK!!

 

** 9 – Deniz’in Potansiyel ve Güç Seviyesi

CRAAAKKK!!!!

(Valla burada düşündüğüm ses efektinin nasıl yazılacağını bulamadım. Büyük bir buz kütlesinin donuk çatlama sesini hayal edin.)

SFX: Büyük bir buz kütlesinin donuk çatlama sesi 3x

Mavi Güç Taşı tamamen dağılmadan önce çatlaması durmuştu ve parlaması sönmüştü. O anda Mavi güç Taşı’nın içinde koyu mavi daireler belirginleşmeye başlamıştı. Bunlar Deniz’in çağırdı ruhlardı ve zaman geçtikçe çoğalıyorlardı. Hidra heykeli canlı bir varlık olsaydı yüzündeki şaşkınlık son derece belirgin olabilirdi. Bir heykel olmasına karşın içerisinde bir bilinç parçası ve zekâsı vardı.

Deniz, belirginleşen ruhları gördükçe heyecanı da giderek artıyordu ve sanki heyecanı arttıkça da ruhlar çoğalıyordu. Zaman geçiyordu ama ruhların belirginleşmesi durmuyordu ve duracak gibi de görünmüyordu. Yaklaşık 1 saat kadar sonra ruhların çoğalması sona ermişti. Ruhların hepsi çok açık mavi renkteydi ancak içlerinden beş tanesi mavi renklerde hatta bir tanesi de azur rengindeydi.

Hidra heykeli şaşkınlığından bir süre konuşamadı. Şaşkınlığı geçtiğinde ise sonucu söyledi.

“Tam olarak 1865 ruh. Farklı olan bir tanesi Azur Kral’ı diğer farklı olan beş tanesi de önceki beş Mavi Kral’ı temsil ediyor. Bu da senin Azur Kral’ın varisi olduğunun bir simgesidir. Eğer kendine dikkat edersen beş Mavi Kral ve Azur Kral’ın güçlerine sahip olabilirsin. Gücün ve potansiyelin buna müsait. Azur Kral ve beş eski Mavi Kral ruhların diğerlerinden farklı olduğu için renkleri farklı ancak çok silikler. Bu da , bu potansiyelini kullanabilmen için çok güçlenmen gerektiğini bilmelisin. Kral Diyarı’na giriş yapmadan Azur Kral potansiyelini canlandırmazsın. Diğer beş eski Mavi Kral potansiyeli içinse o Mavi Krallar’ın güç seviyelerine gelmelisin. Bu seviyeleri zaten biliyorsun.”

Heykel Hidra biraz sessiz kaldıktan sonra devam etti.

“Potansiyelin Kadim İmparator Seviyesi’dir. Potansiyel seviyeleri hakkında bilgin var mı?”

Deniz Güç seviyelerini duymuştu ama potansiyel seviyelerini ilk defa duyuyordu.

“Hayır. Bilmiyorum”

“O zaman anlatayım. Gücün seviyeleri vardır. Bu seviyeleri zamanla yükselir. Potansiyelini kullanabilmen için güç seviyeni yükseltmen gerekir ancak güç seviyelerini atlama hızın da potansiyeline bağlıdır. Ne demek istediğimi anlıyor musun?”

“Evet anladım. Potansiyelim kadar güçlenebilirim. Güçlenmemdeki sınır potansiyelim kadar. Ne kadar çok güçlenirsem de potansiyelimi o kadar iyi kullanabilirim. İkisi de doğru orantılı bir şekilde yükseliyor.”

“Doğru… Bilinen güç seviyeleri şöyledir; Yeryüzü Diyarı, Yaşam Diyarı, Gökyüzü Diyarı, Ruh Diyarı, Lord Diyarı, Kral Diyarı… Her diyar kendi arasında yedi bölüme ayrılır.

Yeryüzü diyarını aştığında, yeryüzünde neredeyse rakipsiz olursun. Yaşam diyarını aştığında ömrün uzamaya başlar. Gökyüzü diyarını aştığında uçabilirsin ve gökyüzünde neredeyse rakipsiz olursun. Ruh diyarını aştığında ruhlar ve ruhlar alemi ile iletişime geçebilirsin. Lord diyarını aştığında kendinden düşük seviyeli her türlü canlının lordu olursun ve sana boyun eğmek zorunda olurlar. Kral diyarını aştığında ise gerçek bir kral olursun. Lordlar bile emirlerine karşı gelemezler. Her şeyin üzerinde olan bir varlık olursun. Burada diğer krallın üzerine olabilmeni sağlayacak şeylerde çağırdığın ruhların sayısı olacaktır. Çünkü aynı seviyelerde olan iki kişinin arasındaki fark ruhlarının sayısına bağlıdır. Kral seviyesi içinde bulunduğun kıtanın sınırıdır. Ne kadar çabalarsan çabala bu sınırı asla geçemezsin. Daha üst seviyeli bölgelere geçip güçlenmeye devam edebilirsin ya da bu kıtanın gerçek kralı olabilirsin. Azur Kral, ülkesi ve sevdikleri için bu kıtanın gerçek kralı olmayı tercih etmişti.

Potansiyel seviyeleri ise özel olaylar gerçekleşmeden değişmezler. Bu zamana kadar rastlanan değişikliklerin sebebi kişinin kadim bir miras elde etmesi ile gerçekleşmişti. Bir yetenek, bir zırh, bir silah, antik bir iksirler veya haplar gibi birçok çeşidi olabilir. Bunlar ruh sayıları ve seviyeleridir.

1 , 3Güç Seviyesi
4 , 8Lider Seviyesi
9 , 20Soylu Seviyesi
21 , 30Vezir Seviyesi
30 – 50İmparator Seviyesi
50 – 80Kutsal Güç Seviyesi
80 – 120Kutsal Lider Seviyesi
120 – 200Kutsal Soylu Seviyesi
200, 500Kutsal Vezir Seviyesi
500, 750Kutsal İmparator Seviyesi
750, 1000Kadim Güç Seviyesi
1000, 1250Kadim Lider Seviyesi
1250, 1500Kadim Soylu Seviyesi
1500, 1750Kadim Vezir Seviyesi
1750, 2000Kadim İmparator Seviyesi

 

Azur Kral’ın çağırdığı ruh sayısı 1995’ti. Seninle aynı seviyedeydi ama senden daha fazla ruha sahipti. Bir tek ruh farkı bile, kişinin savaşlardan galip çıkmasını sağlayabilir. Bu yüzden bir tek ruh farkını bile asla küçümsememelisin. Ne kadar çok ruh o kadar ek güç demektir. Ruh diyarına ulaştığında bu ruhların gerçekliğini çok daha net olarak idrak edebileceksin.

Güç olarak Yaşam Diyarının 6. Seviyesindesin. Yaşına göre çok iyi bir aşamadasın. 9 yaşında Yaşam Diyarının zirvesine yaklaşmış bir dahi Azur Krallık’ta bile saygı ile karşılanırdı.

Deniz Parvana, Testi başarı ile geçtin. Gücün ve Potansiyelin göz önüne alındığında ki özellikle Azur Kral’ın simgesini alabilmiş olman, bütün kapıların sana açılacağı anlamına geliyor. Ancak birçok kapı için güç gereklidir. Mevcut gücünün yeterli olmayacağı birçok kapı bulunuyor.”

ZTONG!!

ZTONG!!

Bu sesler ile iki ağır kapının kilitleri açılmıştı. Ağır birer sürtünme sesi eşliğinde ise kapılar ardına kadar açıldı.

“İçeri girebilirsin. Unutma içeride yalnız olacaksın. Kendini çok büyük görüp altından kalkamayacağın şeylere yeltenmemeni tavsiye ederim. Çünkü burası bir üst seviye bölgenin tam sınırındadır.”

Deniz’in aklını kurcalayan bir şeyi girmeden önce sormak istiyordu. Başka fırsat bulamayacağını düşündüğünden dolayı hemen sordu.

“Hidra, Mavi Güç Taşı’nda Azur Kral’ın simgesinin belirmiş olması benim bir şekilde Azur Kral’ın soyundan geldiğim anlamına mı geliyor?”

“Bir şekilde Azur Kral ile bir bağlantın var gibi görünüyor. Ancak birçok bağ şekli var. Bu kan bağı da olabilir. Başka bir bağ türü de olabilir. Doğduğun anda elde etmişte olabilirsin, burayı bulduğun anda da elde etmiş olabilirsin. Sonuçta bu senin ilk başarılı ile sonuçlanan testin.”

Hidra, Deniz’in kafasındaki bir soruyu cevapladı cevaplamasına ama yerine on tane daha soru bıraktı. Deniz bunu daha fazla devam ettirmek istemediğinden cevapları sarayın içerisinde aramak için kapılardan içeri geçti.

Hem kafasındaki sorulara cevap arayacaktı hem de Azur Krallık zamanından kalan güçlü nesnelerin ve tekniklerin peşinden koşacaktı. Mevcut güçlü nesneler ile pek ilgili değildi. Çünkü Deniz’in en çok istediği şey o antik nesneleri tekrar üretebilmenin yollarıydı. Bir silah bulmaktansa onun nasıl yapılacağını öğrenmek, silahın kendisinden binlerce kat daha iyi bir hazine olurdu. Elbette bununda bir riski yok değildi. Sonuçta o silahı yapabilmek için gerekli malzemeleri bulup bulamayacağı kesin değildi.

Deniz devasa kapılardan içeri girdiği anda çok farklı bir tasarım ile karşılaştı. Sarayın içinden yukarı baktığında yaklaşık yüz katlı olduğunu ve her katta ortalama elli kapı bulunduğunu gördü.

“Her bir kapı bir hazine ya da test alanına çıkıyor olabilir. Boşta olabilirler, içleri değersiz şeylerde olabilir. Eh benim için boş olmadığı sürece her şey kafidir.”

Diye mırıldandıktan sonra ilk kattaki kapıları incelemeye başladı. Toplamda 55 kapı saymıştı. Her kapının üzerine farklı simgeler işlenmişti ve kapılardan yayılan auralar birbirlerinden farklıydı.

Heykel Hidra’nın tavsiyesine uydu ve en az ve tehlikesiz aura yayan bir kapıya doğru yöneldi. Bu kapının üzerine büyük bir kuş simgesi işlenmişti. Mavi renkli bir anka gibi görünüyordu. Bu mavi renkli ankanın etrafında 18 tane mavi küre bulunuyordu. Kendi gücünün bir parçası gibiydi. Bir şekilde bu kapının bir buz ankası ya da su ankası ile alakalı olabileceğini düşünmüştü ama bu kadar zayıf bir aura yayıyor olması da biraz şüpheliydi.

Belki de bir şaşırtmaydı. Çok fazla düşünmeden kapıya dokundu ve kapı açılmadan bir anda, Deniz kendini bambaşka bir yerde buldu.

******************************************************************************************************************

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

******************************************************************************************************************