Azur Kral – Bölüm 89 – Katliam!

Önceki Bölümden…

“Ne haddime! Ben sadece biraz heyecanlandım. Bugüne kadar çok fazla anka gördüm ancak ejder aurası yayan bir ateş ankasını ne duydum ne de gördüm.”

“Anlıyorum. Bunun sebebini bende bilmiyorum. Çıkınca kendisi de isterse ona sorarsınız. ”

Kaim Bu oturduğu sandalyeye yaslandı ve,

“Bu arada miras alanından çıkan oldu mu hiç? Normalde ilk ay içinde onlarca çıkan oluyordu.”

 

** 89 – Katliam!

7 Kat Gök Kubbe Klanı lideri Algan Aras söze girdi ve “Hayır. Henüz hiç kimse çıkmadı.” Dedi.

[YN: Algan: Fatih, fetheden.  Aras: Kalın yün. Talih. ] – Göktürkçe

 

Kutsal Mor Elma Klanı lideri Bukan Almıla, “Ya içeride ölüyorlar ya da birbirlerini görmezden gelip hazinelere odaklanıyorlar.”

[YN: Bukan: (Mokan, Büken): Güçlü, yenilmez. Almıla: Elma. Elma gibi kırmızı yanaklı güzel.] – Göktürkçe

 

Kaim Bu, “Umarım ikinci dediğin gibidir Bukan Almıla. Umarım. Sevdiğimiz öğrencilerin ölmesini istemeyiz. Ancak sizin öğrencilerinizde gördüğüm kadarı ile hepsi hakkından fazla kibirli ve gururlular. Aksine benim öğrencilerim hakları oldukları kadar kibirli ve gururludurlar. Aaah, özellikle Deniz’im hepsinin tam tersidir. Onda kibirden eser yoktur.. Sadece bu özelliği ile herkesten güçlü olma potansiyeli var.”

 

Bukan Almıla, “Sayın Kaim Bu, bizi neden aşağılıyorsunuz acaba?”

Kaim Bu, “Aşağılamak mı? Hayır, hayır… Ben size doğruları söylüyorum. Bunların doğru olduğunu hepiniz zaten biliyorsunuz. Değil mi? Sizden güçlü olabilirim ama beni 100 yıldan fazladır tanıyorsunuz. Biliyorsunuz, ben oldum olası kibir ve aşırı gururu sevmem.”

Yalım Kutay, “Anlıyorum. Gerçekten anladım. Bugün ki sohbetimiz de gerçekten yeni bir şey öğrendim. Teşekkürler.”

Kaim Bu, biraz şaşırmıştı ve bunu belli de etmişti. “Ah, önemli değil.”

Bu kısa muhabbetin ardından liderler kendi bölgelerine geri dönmüşlerdi. Ancak tam o sırada miras alanının kapısının önünde kanlar içinde biri ortaya çıkmıştı.

Liderlerin hepsi kanlar içindeki öğrenciye koştular. Durumunu biraz iyileştirdiler ve neler olduğunu sordular.

Kaim Bu, “Çocuk içerde neler oldu? Bu yaralar, bir canavarın yapmasına imkân yok.”

Dışarı çıkan çocuk kendisinin biraz toparladıktan sonra

“Miras alanına girdikten sonra tüm öğrenciler ile anlaşıp direk olarak Buz Ruhu Vahasına gitmeye ve oradaki hazineleri çıkarmaya karar vermiştik. Buz Ruhu Vahasına vardığımızda içeride dayanamayacak öğrencileri dışarıda bırakmıştık. İçeride bir şey bulamadık ve hızlıca dışarı çıktık. Dışarı çıktığımızda dışarıda bekleyen tüm öğrenciler ölmüştü. Sadece bir tanesi hayatta kalabilmişti ama zamanı az kalmıştı. Bütün bunları Deniz Parvana’nın yaptığını ve yanında biri ile Buz Ruhu Vahası’na girdiğini söyledi. Bizde hemen içeri Deniz Parvana’yı bulmaya girdik. Girişte biri bekliyordu ve bu kişi Deniz Parvana’nın yanındaki kişiydi. Adı Julien Joden’di. Ona Deniz Parvana’nın yerini sorduk ama bize cevap vermedi. Bizde, konuşması için biraz hırpaladık. Ama yine de konuşmadı. Tam dışarı çıkıp orada bekleyelim dedik ki Deniz Parvana geldi. Direk arkada bıraktığı arkadaşının yanına geldi. Sonrasına tek kelime bile etmeden oradaki herkesi öldürmeye başladı.

Ben Kaçış Tozu ile son anda kaçabildim. Kaçmadan önce gördüğüm son şey ise onun gözleriydi. Mosmor gözler üzerinde dikey sarı gözbebekleri vardı. İnsan gözleri değildi onlar.”

 

** Miras alanı Buz Ruhu Vahasının içi

Mutlu bir şekilde yerinden kalktı ve hızlı bir şekilde saraydan çıkıp JJ’nin yanına ilerledi. Artık buradaki soğuk ona zerre etki etmiyordu. Bu yüzden rahatça ilerleyebiliyordu. Fazla bir zaman geçmeden Buz Ruhu Vahası’ndan çıkış noktasına gelmişti ve gördükleri karşısında neredeyse küçük dilini yutacaktı.

JJ, giriş kapısının sağ tarafında biraz ileride kanlar içerisinde yatıyordu. Neredeyse ışınlanır bir hız ile JJ’nin yanına geldi. Onu kontrol etti. Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi tekniğini aktifleştirdi ve JJ’yi tamamen iyileştirdi.

“JJ! Ne oldu! Sana bunu kim yaptı?” diye bağırdı. Deniz Parvana bağırdığı anda kapıdan çıkmak üzere olan birkaç kişi onu duydu ve hemen diğerlerini de çağırdı. Diğerleri gelene kadar Deniz Parvana gerçekleri öğrenmişti. O kadar çok sinirlenmişti ki gözleri bir anda değişmişti. Ateş İfritinin Nefesi Kılıcını ve Buz Ruhunun Kalbi Kılıcını çekti.

“BUNU HEPİNİZE ÖDETECEĞİM!”

Diye bağırdıktan sonra bir ejderha kükremesi verdi. Bu kükreme neredeyse bütün miras alanında yankılanmıştı. Yaklaşık 3, 4 saniye sonra büyük bir sessizlik oldu. İnsanlardan hayvanlara, hayvanlardan böceklere kadar her şey susmuştu. Ortamdaki tek ses Deniz Parvana’nın derin derin aldığı nefeslerin sesiydi.

En sonunda Deniz Parvana’dan da bir ses gelmez olduğunda ortamda sadece çığlık sesleri duyulmaya başlandı. Ejderha kükremesinin onlara verdiği ruhsal baskı yüzünden tüm savunmaları düşen öğrencileri teker teker biçmeye başladı. Öyle ki onları bir anda öldürmüyordu kollarını ve bacaklarını kopartıyor acı çekmelerini sağlıyordu.

Son öğrenciye geldiğinde onu tam öldürecekken bir anda ortadan kaybolmuştu. Bir süre etrafına bakındı ve yine güçlü bir ejderha kükremesi verdikten sonra hızla JJ’nin yanına döndü. Oraya döndüğünde ise bir kez daha şaşırdı. Çünkü JJ’nin yatmış olduğu yerde JJ değil bir kız vardı. Gerçi bir an JJ’ye benzediğini düşünmüştü.

Dikkatlice baktığında üzerindeki kıyafetlerinde aynı olduğunu fark etmişti. Yavaşça yaklaştı ve

“Hey JJ. Yani… Sen JJ misin?”

JJ yerinden doğrulup oturur pozisyona geldi ve yüzünde acı bir gülümseme ile “Evet. Ben Julien Joden’im Deniz.”

“Ama… Ama nasıl?”

“Fizik Değiştirme İksiri ile… Doğduğumda bir kızdım. Bir süre boyunca kız olarak yaşadım ama çok güzel olduğumu söyleyip sürekli evlenme teklifi ediyorlardı. Yetişimimi boş vermemi ve biriyle evlenip çocuk yapmam gerektiğini söyleyip duruyorlardı. Bende Fizik Değiştirme İksiri’ni buldum ve onu içerek erkek oldum. Ancak bu iksirin etkileri geçici. Ayda bir içmeliyim. Senden ayrılıp geri döndüğümde tam iksirimi içmeye hazırlanıyordum ki beni yakaladılar ve senin yerini sordular. Söylemeyince de gerisini zaten biliyorsun.”

“Şerefsizler! Onların hepsini öldürdüm. Şükür ki bizim klandan kimse burada değildi. Onlar başka yere gitmiş olmalı.”

“Evet. Bizim klanın öğrencileri asla diğer klanlarla takım kurup hareket etmezler.”

“Ama sen gerçekten çok güzelsin. Bana sorarsan bu güzelliğini saklamana gerek yok. Ki zaten benim yanımdasın. Bundan sonra seni bir kere daha yalnız bırakmayacağım. Bu yüzden bir sorun olmayacaktır.”

“Yani diyorsun ki o iksiri artık kullanma.”

“Evet. Ne kadar çok ilaç kullanırsan vücudunda o kadar tıbbi atık birikir. Bu tıbbi atıklar da senin yetişim hızını durma noktasına kadar yavaşlatır. Şu anda senin Ki damarlarının içleri bu tıbbi atıklarla doludur. Bu yüzden de yetişimin çok yavaş ilerliyordur.”

“Anlıyorum. Benzer şeyleri klan lideri de söylemişti ama pek dikkate almamıştım. Sanırım buna dikkat etmem gerekecek.”

“Aynen öyle. Buradan çıkalım sana bir arındırma banyosu ve iksiri hazırlayacağım. Şu anda bir sorunumuz daha var.”

“Sorunumuz mu var?”

“Evet. Az önceki gruptan bir kişi kaçtı. Özel bir eşya kullanmış olması gerekiyor. Çünkü direk miras alanının dışına çıktı. Tüm gücümü kullanarak onu bulmayı denedim ama bulamadım. Aklıma gelen tek şey miras alanından çıkmış olması.”

“Miras alanından çıktıysa… Bu gerçekten büyük bir sorun olabilir. Çünkü buraya giren bütün öğrencileri öldürdüğünü öğrenmişlerdir. Ancak diğer 4 klan lideri bir araya gelse de klan liderimiz Kaim Bu’yu öldürmezler. Bu yüzden ona bir saldırı girişiminde bulunamazlar ama senin için daha doğrusu ikimiz için durum biraz daha karışık olacaktır.”

“Sorun değil. Herkes, bana yakın olanlara zarar vermemeleri gerektiğini anlasın.”

“Sana yakın olan herkesi koruman mümkün değil. Bunu anlamalısın. Özellikle çekirdek aileni. Sen Clitus adasından geldin ve ailen de orada. Buradaki en vasat öğrenci bile Clitus adasını yerle bir edebilir. Hareketlerini yaparken bunları düşünmelisin.”

“Bu… Bu söylediklerinde çok haklısın. Ben bunları neredeyse hiç düşünmedim… Haklısın. Çok haklısın. Bundan dolayı artık daha çok dikkat edeceğim.”

 

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Azur Kral – Bölüm 89 – Katliam!

Her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek.

Yavaş yavaş ilk cildin sonuna geliyoruz. 100. Bölümde ilk cilt tamamlanmış olacak ve o zaman ek bir bölüm ile resimleri paylaşacağım. İlk cilt sona erdiğinde iki hafta bölüm gelmeyecek.

Yine geçen hafta bölüm atamadım. Kusura bakmayın arkadaşlar. Geçen haftayı telafi etmek için Cumartesi, Pazar ve Pazartesi için ikişer bölüm yani toplamda altı bölüm atacağım. 🙂

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************