Azur Kral – Bölüm 78 – Kütüphanedeki Sonsuzluk Kapanı Formasyonu #2
Önceki Bölümden…
Sonsuz merdivenlerin sırrı artık çözülmüştü. Artık bu gizli bölmede neyin saklandığı ve ustasından alacağı hediyeyi düşünmeye başlamıştı. Biraz da heyecanlandığı söylenebilirdi.
“Hehe, işte bu kadar. Zaten kırmam gerekmiyormuş. Sadece formasyon bilgimi test ettiği bir gerçek. Yüksek ihtimalle içeride formasyonlar… Hayır hayır… Antik tılsım, efsun ve formasyonlar hakkında bir şeyler olmalı… Umarım öyledir. Hehe…”
** 78 – Kütüphanedeki Sonsuzluk Kapanı Formasyonu #2
Deniz Parvana, sadece bu formasyonu inceleyerek bile birçok yeni şey öğrenmişti. Artık formasyondaki açığı da bulduğundan rahatça ilerleyebilirdi.
Formasyonun işleme şekli düşündüğü gibi merdivenlerin görüntüsünü ve hissiyatını sonsuza kadar aşağı iniyormuş gibi göstermekti. Ancak bu sadece güçlü bir ilizyondan ibaretti. Yani bu bölgenin ilizyonsuz halini bilenler için geçmek çok basitti.
Aşağı doğru inen merdivenler gerçekti ancak sadece 15 tanesi gerçekti. 15 basamak indikten sonra sağa dönüş vardı. 15 basamak inip sağa döndüğünde karşında bir yol olurdu. Ama kişi bu yolu göremediğinden ve algısı ile de algılayamadığından dolayı inmeye devam ederdi. Ancak Deniz Parvana bunu gördüğünden dolayı 15 basamak indikten sonra sağa döndü ve duvar yokmuş gibi ilerlemeye devam etti.
Tüm algıları ona bir duvara çarpacağını söylese de devam etti ve duvarın içinden geçerek bir koridora ulaştı 10, 15 adım kadar ilerledikten sonra da bir odaya giriş yaptı. Bu oda tam olarak düşündüğü gibi bir odaydı.
İlaç yapacak, tılsım yazacak, efsunlanacak malzemeler ve aletler ile dolu bir odaydı. Böyle bir odayı bulmuş olmasına bulmuştu ancak ne yapması gerektiğini bilememişti. Bir miras alanı gibi içerisini tamamen boşaltmalı mıydı? Yoksa sadece gerekli olabilecek şeyleri alıp çıksa mıydı?
Her şeyi alıp çıkmanın yanlış olacağını düşündüğünden dolayı odayı biraz incelemeye karar verdi. Gerçekten işine arayacak şeyleri alması çok daha doğru olacaktı. Odadan giriş yaptığı anda tam karşısındaki duvarın ortasında havada duran bir kitap göze çarpıyordu. Bu kitap normal kitaplara göre çok daha büyüktü. En azından 3 katı kadar vardı. Bu kitap havada süzülüyor ve arada bir sayfaları değişiyordu.
Deniz Parvana kitaba yaklaştı ve incelemeye başladı. İçinde neler yazdığını kısmen okuyabiliyordu. Çünkü bu kitapta hem kendi dilleri hem de antik ejder dilinde yazılar vardı. Üstelik anlamadığı birçok kelimeler ve simgeler vardı.
Anladığı kadarı ile bu kitap tılsım, efsun ve formasyonlar hakkında bir kitaptı. Kitabın kapağından tutup kapattıktan sonra kitabı boyutuna gönderdi. Odayı incelemeye devam ederken ne işe yaradığını bilmediği bir aletin önüne geldi. Bir süre düşündü ancak ne yapsa ne işe yaradığını çözememişti.
Aldığı kitabın dışında ilaç yapımı hakkında ve tılsım ile efsun dilleri hakkında bilgiler veren 3 kitap daha aldı. Odaya giriş kapısının yan tarafında duran camekanda duran farklı farklı renklerdeki iksir ve hapları da boyutuna gönderdikten sonra odadan ayrıldı.
Geldiği şekilde geri çıkarken formasyonun artık kendisine görünmediğini fark etti. Bu formasyon, kendisini çözen kişiye bir daha görünmemesi için ayarlanmış olmalıydı.
Özel bölmeden çıktıktan sonra kapı arkasından kapanmıştı. Hızlıca diğer gizli bölmelere doğru ilerledi. Nerede olduklarını biliyordu ancak ne kadar uğraşsa da bir giriş bulamamıştı. 4 gününü de bu gizli bölmeler için harcadıktan sonra pes etmişti.
Pes etmek Deniz Parvana’ya göre bir şey değildi ancak miras alanına giriş vakti yaklaşıyordu. Seçtiği tekniklerde en azından orta düzeye kadar gelebilmek istiyordu. Bu yüzden bu formasyonları çözme işini daha sonraya bırakmıştı.
Deniz Parvana ustasının yanında geldi ve “Usta bir formasyonu çözdüm ve içeriye girebildim. Oradaki odadan 4 kitap, ne işe yaradığını bilemediğim bir alet ve camekandaki iksir ve hapları aldım. Umarım bir sorun olmaz.”
“Hehe, hayır hiçbir sorun yok. Onları aldıysan artık senindir. Peki diğer formasyonlar?”
“Onların ikisine de ikişer gün ayırdım ama ilk girdiğime göre çok daha zor olduklarını anladım. Miras alanına giriş vakti yaklaştığından daha fazla bir zaman harcamak istemedim.”
“Anlıyorum. O halde buradaki işimiz bitti. Miras alanının açılmasına 3 ay kadar bir zaman kaldı. Gel. Tekniklerine bir bakalım.”
“Olur usta. 3 Tane teknik beğendim. Umarım bunlar benim için faydalı olacaklardır.”
“Evet bir bakalım.
Toprak Ananın Kuvveti tekniği, bu teknik 2 aşamalı bir teknik. İlk olarak fiziksel güçlendirme aşaması var ki senin fiziğin bu aşamayı aşalı çok oldu. Ancak yine de ne yazdığını ve incele farklı yönleri olabilir. İkinci aşamada toprak manipülasyonlarına odaklanıyor. Ancak içerisinde birçok saldırı mevcut. Tüm kitapta ustalaştığında bir bölgeyi dümdüz edebilirsin. Dedem bu teknikte ustalaşmıştı ve bir şehri yerle bir edecek depremle üretebiliyordu. Bir keresinde bir kasabayı olduğu gibi yerin altına gömdüğüne tanık olmuştum.
Yıldız Yay Huzmeleri tekniği, bu tekniği kullanabilmek için bir yay gereklidir. Bu yayın gücüne göre tekniğin gücü değişkenlik gösterir. Çok aşamalı bir tekniktir. İlk aşamasında yayın kasnağını gerdiğinde 5 tane Ki’den oluşan ok üretebilirsin. Her aşama ikiye katlanarak artar. He he Altın Güneş Yayı ile birlikte kullanıldığında yıkıcı bir güç ortaya çıkaracaktır.
Su Ruhu İlahi Değişim tekniği, doğuştan su temelli Ki kullanan sen için gerçekten ustalaşabilme ihtimali olan bir teknik. Ancak her ne kadar çok zeki biri olsan da ustalaşması çok zor bir tekniktir. Bu teknik ile tüm vücudunu suya dönüştürebilirsin.
Gökyüzünün Kanatlı Kaplanı tekniği, bu tekniği nasıl buldun bilmiyorum ama benim zamanında uğraştığım ama ustalaşamadığım bir teknik. Çok yönlü bir tekniktir. Aslında onu kimsenin bulmasını istemediğimden çok derin bir yere saklamıştım. Bu teknik çok yönlü bir teknik çünkü birden fazla element Ki tipi ile kullanabilirsin. Bu teknik kanatlı bir kaplan cisimlendirip gökyüzünde inanılmaz bir hızla uçmanı sağlayacak bir tekniktir. Kullandığın elemente göre hızı değişkenlik gösterir.
Bu dört teknik yan yana görmeyi asla hayal etmeyeceğim teknikler. Düşünüldüğünde gerçekten gözünün çok ilerilerde olduğunu görebiliyorum ki bu güzel bir şey. Gizli bölmeyi de bulmayı başardığına göre sana hediyeni vereyim. ”
Kaim Bu kendi boyut çantasından 3 tane kılıç çıkardı ve Deniz Parvana’ya uzattı.
“Bu kılıçları al. Bu kılıçlar sendeki Ateş İfritinin Nefesi kılıcının ayrında kılıçlar. Bu kılıçların adları ise Buz Ruhunun Kalbi, Işık Kesen Karanlık ve Dağ Deviren Niyet tamda şu anda sahip olduğun elementlere yönelik kılıçlar. Bu kılıçlar ile 4 Element 4 Kılıç Sanatı Tekniği ‘nde ilerleme kaydedebilirsin. Bu gibi çok silahlı tekniklerde kılıçların birbirlerine uyumlu olması gerekir. Bir kılıç çok ağır diğeri çok hafif olursa bu tekniği kullanmanda sıkıntılar yaşatacaktır. Üstelik tekniğin içinde dört farklı element gerektiriyor. Bu kılıçlarda senin elementlerine sahip olduklarından tekniği daha kolay öğrenebilirsin. Bu kılıçlar sana hediyemdir. Teknik olarak bir hediye hak ettin ama diğer formasyonları fark etmen bile büyük bir başarıydı. O yüzden 3 tanesini hak ettin.”
Deniz Parvana o anda gerçekten çok mutluydu. Bir ustanın ne demek olduğunu çok daha iyi anlıyordu. Bir usta demek baba yarısı demek gibi bir şeydi artık Deniz Parvana için… Hayatının sonuna kadar ustalarından gördüğü kıymeti ve sevgiyi unutmayacaktı. Ne Ateş Ejder Tanrısını ne Alper Us’u ne de Kaim Bu’yu… Bir gün gerçekten çok güçlü hale gelirse onları korumak için elinden geleni yapacağına kendi içinden yemin etmişti.
“Çok teşekkür ederim usta. Bu yaptıklarınızı asla geri ödeyemem. Bu kadar hızlı bir şekilde gelişmeme yardımcı olduğunuz için gerçekten minnettarım. Miras alanında hem kendimi hem de klanımızı çok daha güçlü hale getirecek miraslar ile döneceğim.”
Kaim Bu, bir elini öğrencisinin kafasına koydu ve gözlerinde bir baba şefkati ile saçlarını okşadı. Gözlerinde ise sevgi ve övgü vardı. Gerçekten çok mükemmel bir öğrenci almıştı ve bir an bile bundan pişman olmamıştı. “Bunca yıllar ve acıları boşuna yaşamadım demek ki” diye içinden geçirmişti.
Kısa sürede Deniz Parvana’ya gerçekten bağlanmıştı. Eğer bir kişi ona zarar vermeye kalkarsa tüm soyunu yok edebilirdi. Gücüne her ne kadar güvense bile dışarıda hala nefesi ile öldürebilecek insanlar ile doluydu.
“Sen sağ sağlim dön o bile yeter. Gerisi teferruat. Neyse hadi gel! Çok özel bir eğitim alanı biliyorum. Biraz kamp yapalım ve tekniklerine çalışalım. Bu üç ayda ne kadar ilerleyebilecek ve beni ne kadar şaşırtabileceksin göster ustana! Ha ha! ”
Kaim Bu bir eli kafasını kaşırken geriye döndü ve “Ah bu arada, artık tüm kıtada ünlü oldun. O anahtar parçası olayında nasıl yaptıysan vücuduna fazla gelen Ki’yi bir anda vücudundan dışarı attın ve onun şok dalgası tüm kıta boyunca yayıldı. Neredeyse tüm dış kesim öğrencileri kendilerinden geçtiler ve uzun bir süre civarda herhangi bir canavar görünmedi. Herkes buna senin sebep olduğunu biliyorlar. Üstelik herkes sana meydan benim diğer klanlara gönderdiğim ama karşılaşma fırsatın olmadığı düelloları da artık düşünmeden gerek yok. Çünkü herkes senin sonsuza kadar sakat kaldığını düşünüyor. Ha! Haha!”
********************************************************
Yazar’ın Köşesi 🙂
Azur Kral – Bölüm 78 – Kütüphanedeki Sonsuzluk Kapanı Formasyonu #2
Her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri yeni bölümler gelecek. Yarın bir bonus bölüm gelecek.
Resimler içinde ilk cildi bitirdikten sonra atmayı planlıyorum.
NOT: Seriye sürekli ara vererek devam ettiğimden aklımdan çıkan unuttuğum bazı şeyler olabiliyor. Bundan dolayı da mantık hataları çıkabiliyor. Bu hafta seriye biraz ağırlık verebildim. Hem resimleri buldum hemde tüm seriyi tekrar okuyup gözden geçirdim. Bazı hatalarım olmuş onları da telafi edeceğim. 🙂
Keyifli Okumalar…
Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.
********************************************************