Azur Kral – Bölüm 160 – Bir Dünya Canavarı

** 160 – Bir Dünya Canavarı

Toz bulutu dağıldıktan sonra küçük sayılabilecek o dağın yerinde o dağ kadar büyük bir yarasa vardı. Tamamen altın rengindeydi ve diğer yarasalardan farklı olarak iki devasa kırmızı gözleri vardı. Kanatlarını bir kere çırptığında Deniz Parvana yüzlerce metre geriye savrulurken bin kilometre içinde ayakta tek bir ağaç kalmamıştı.

“Sen! Küçük böcek. Tüm yavrularımı öldürdün. Artık buna sessiz kalmıyorum.”. Devasa yarasa ağzı olmamasına rağmen ruhsal gücü üzerindeki hakimiyeti sayesinde ruhsal olarak mesaj göndermişti.

“Bu bir dünya canavarı.” Dedi Tilbe. Daha önce böyle canavarlar görmüştü.

“Dünya Canavarı mı? O da ne?” dedi Deniz Parvana. Daha önce böyle bir şey duymamıştı.

“Bir bölgedeki aynı tür canavarların kaynağı yani annesi olan ve o türün en güçlü mensubudur. Bu gölge yarasalarının annesi bu olmalı. Bir Altın Gölge Yarasası. Ve bu seni gerçekten aşan bir canavar.”

“Onu göreceğiz” dedi Deniz Parvana ve şeytan kılıcını çıkardı. Yıldırım serabı tekniği ile altın yarasanın etrafında dönmeye başladı. O kadar hızlıydı ki arkasında silik ardışık görüntülerini bırakıyordu. Bu görüntüler aslında On Bin Siluetin Kaosu Tekniği ile üretilen ilizyonlardı. Deniz Parvana bir süredir bir zihnini bu tekniklere ayırmıştı ve bu çalışmaların meyvesini almaya başlıyordu.

Ancak bu ilizyonlar altın yarasayı kandırmaya yetmemişti. Çünkü ilizyon oldukları bariz belliydi. Deniz Parvana, şeytan kılıcında ateş Ki’si ve kılıç enerjisi toplarken ejder dönüşümüne geçiyordu. Nihai ateş perdeli kanatları çıkmış ayakları ve elleri ejderha pençesine dönüşmüştü.

Deniz Parvana arada bir altın yarasaya saldırılar gönderiyordu ama en ufak bir zarar veremiyordu. Altın Gölge Yarasası onu gerçekten aşıyordu.

Kılıcında topladığı kılıç enerjisini tek seferde altın yarasaya gönderdi. Altın yarasanın bir kanat darbesi ile saldırısını paramparça ettiğini gördüğünde yüreği atladı. Çünkü o saldırının gücüne gerçekten güveniyordu.

Saldırısının parçalanmasının şokundan hemen çıkan Deniz Parvana, altın yarasanın kanadını savurmasından çıkan güçlü rüzgarlardan kaçmak için çok geç olduğunu anlamıştı.

Kılıcını önüne dikey şekilde koydu ve bu saldırı bile sayılmayacak rüzgâra dayanmaya çalışıyordu. Ancak rüzgâr çok güçlüydü ve yerdeki toprak ile birlikte Deniz Parvana’yı yüzlerce metre geriye gönderdi.

Altın yarasa, Deniz Parvana uçarken bir ses saldırısı yaptı. Ruhsal gücü çok güçlü olsa bile kendini bu saldırıdan tam olarak savunamadı. Kan öksürdü, burnundan ve kulaklarından kan geldi. Vücudunun kontrolünü kaybettiğini anladı. Hemen kendini iyileştirmeye çalıştı. Antik Ejder Tanrısı’nın Hayat Ateşi tekniği tüm vücudunu sardı. Fiziksel yaraları büyük hızla iyileşiyordu ancak ruhuna aldığı yara kolayca iyileşecek türden değildi.

Bu saldırıdan beklenen şey, düşmanın toz tanelerine kadar parçalanmasından başka bir şey değildi. Ancak Deniz Parvana, yıldız tanrıları aleminden gelen beden tavlama teknikleri geliştirmişti. Her ne kadar seyreltilmiş halleri olsa da yine de o seviyede bir benzeri daha yoktu.

Altın anahtar parçası yüzünden de ölümün kıyısından dönmüştü. Tüm bedeni tamamen kül olmak üzereydi ve o noktadan geri dönebilmişti. Elbette bu ölümden kıl payı kaçmanın da bir değeri vardı. Fiziksel bedeni normal bir yetişimcinin hayal bile edemeyeceği kadar güçlü ver sert bir hale gelmesiydi. Böylesi bir bedenin toza parçalanması için çok daha büyük bir güç gerektiriyordu. Ek olarka Kan Ateşi Ejder Tanrısının varlığı zaten başlı başına yeterliydi.

“Küçük bir karınca bana karşı koymak istiyor. Yavrularımın intikamı alınacak.”

Altın yarasa kanatlarını bir kere çırptı ve bir anda gökyüzünde belirdi. Hızı Deniz Parvana’nın hızında katlarca kez daha hızlıydı. Deniz Parvana ilk defa korktuğunu hissetti.

Altın yarasa gökyüzünde belirdikten sonra hızlı bir şekilde Deniz Parvana’ya doğru inişe geçti. Altın yarasanın tüm öldürme niyeti ve baskısı Deniz Parvana’nın üzerine çökmüştü. Aldığı ruhsal yara ve üzerinde bu baskı onu kaçmasını imkânsız hale getirdi.

Eğer kaçamaz ise arkada bir mezarı bile kalmadan öleceğini biliyordu ama nereye kaçabilirdi? En büyük hızı ile kaçsa dahi bu yarasa akıl almaz bir boyuttaydı ve onu kesinlikle vururdu.

Ölümü öylece kabullenemeyeceğinden ne olursa olsun denemek istedi ve zorla ayağa kalkıp Yıldırım Serabı tekniği ile kaçmaya çalışacağı anda ruhunda bir zil sesi ve bir miyavlama sesi duydu. Çok derin, net ve rahatlatıcı bir sesti. Öylesine güzeldi ki ruhundaki yaraların büyük bir hızla iyileştiğini fark etti.

O rahatlatıcı sesten sonra Deniz Parvana’nın görüşü kararmaya başladı. Artık çok geçti ve öleceğinden emindi.

Tüm gücü ile bilincini açık tutmaya çalıştı ancak başaramadı. Gözleri kapandı ve bilincini kaybetti.

**

Deniz Parvana, bir anda bağırarak yerinden doğruldu. Hemen ayağa kalktı ve vücudunu kontrol etti. Ne fiziksel ne de ruhsal bir yarası yoktu. Aksine hiç olmadığı kadar iyi ve hafif hissediyordu. Ne kadar süredir baygın kaldığını da bilmiyordu.

Hemen gökyüzüne yükseldi ve gördükleri karşısında donup kaldı. O dağ büyüklüğündeki Altın Gölge Yarasası dikey olarak 4 parçaya bölünmüş bir şekilde öldürülmüş olduğunu gördü. Böyle bir şeyi nasıl birinin yaptığını merak etmişti.

Uyandığı yere geri indiğinde ise orada bembeyaz bir kedi, tam hali çok büyük olduğu belli olan bir canavar kristalini kemirmekle meşguldü.

Kediye yaklaşıp yaklaşmama konusunda tereddütte kalmıştı.

“Bunu yapan sen misin?” diye sordu. Kedi soruyu anlamış gibi başını aşağı yukarı iki kere salladı ve hafifçe miyavladı. Birkaç nefeslik süre boyunca bakıştılar ve kedi kristali kemirmeye devam etti. Kedi kristali tamamen bitirdiğinde patilerini yaladı ve bir anda Deniz Parvana’nın omuzunda belirdi.

Kulağına hafifçe miyavladıktan sonra esnedi ve uyuya kaldı.

“Tilbe, bu kedi tam olarak nedir?”

“Bilmiyorum. Gerçekten, ilk defa bir şey hakkında hiçbir fikrim yok.” Dedi Tilbe…

“Bende biliyorum. Daha önce böyle bir şey görmedim. O yarasa en azından Astral Alemin Zirvesindeydi. Öyle bir canavarı tek hamlede 4 parçaya bölebilmek için en azından Kozal Alem’in ortalarında bir aşama gerekir.”

“Yani diyorsun ki bu kedi Kozal Alem’in ortalarında…”

“Aynen öyle…”

Deniz Parvana basit görünen bir kedinin bu kadar güçlü olabileceğini hayal bile edemezdi. Ve Tilbe bile bu tür hakkında hiçbir şey bilmiyordu. Deniz Parvana bir süre omuzunda usulca yatan kediye baktıktan sonra ona bir zarar vermeyeceğinden emin oldu.

Zaten isteseydi bu bir karıncayı ezmek kadar kolay olurdu. Deniz Parvana hayatında ilk defa bu kadar küçük hissetti.

“Evren gerçekten çok büyük. Daha yüksek seviyelerde daha neler var acaba?”

Böyle bir durum normal şartlarda bir yetişimcinin kalp şeytanı haline gelir ve yetişiminin ilerlemesine izin vermezdi. Ancak Deniz Parvana normal biri değildi. Kalp şeytanı üretmesinin aksine daha çok heveslenmeye başladı.

Kafasını kaldırdı ve gökyüzüne baktı. Altın yarasa yüzünden ormanın içinde bin kilometreden fazla bir alan dümdüz olmuştu ve gökyüzü net olarak görülebiliyordu.

Daha yüksek seviyelerde ne gibi varlıklar vardı? Ne kadar güçlü rakipler onu bekliyordu? Oralara gitmek için gerçekten sabırsızlanıyordu ama yeterince güçlenmeden oralarda ne gibi bir şansı olabilirdi? Daha az önce neredeyse ölüyordu. Bu sefer ile ikinci kez ölüme bu kadar yakın hissetmişti. Böyle bir duruma bir daha düşmeyeceğine dair kendine bir söz verdi.

Herkesten daha çok çalışacak ve herkesten daha güçlü olacaktı. Ancak o zaman gerçek ailesini bulabilirdi.

Deniz Parvana, bir dünya canavarı olan Altın Gölge Yarasa’sının bedenini boyutuna çekti ve yoluna devam etti. Bu ormanda daha neler göreceğini merak ediyordu.

********************************************************

Yazar’ın Köşesi 🙂

Yeni bölümler her Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri saat 09:00’da… (İnşallah 🙂 )

Umarım serinin ilerleyişini beğeniyorsunuzdur. Seri ve ilerleyiş hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.

Sonunda yayın devam ediyor. Normalleşme süreci başladıktan sonra işe tekrar başladım ve ve yoğunluk nedeni ile bayram haftası yazı atamadım.

Bu sebeple bu hafta her gün yeni bölüm gelecek… 🙂

Takipte kalın.

NOT: Arkadaşlar sitemizin tam ortasında yer alan Abone Ol kısmından abone olursanız her yazımızda mail alırsınız. Bu şekilde bir bölüm attığımda haberiniz olur. 😉 

Keyifli Okumalar…

Seri Sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

********************************************************