~Hikari gezegeninde ki efsane gerçektir. Her yüzyılda bir tanrılar tekrar dirilir ve olaylar baştan yaşanır. Bunun sebebi ise Hikari ve Yami arasındaki gerçek aşktan kaynaklanır. Yami oyuna gelip sürgüne gitmesinin Fellisice ve Triannie’den kaynaklandığını bilmektedir. Ve Yami gezegenine giden ilk insan olduğu için gezegeni kendi başına kurmuş ayakta tutmuştur. Daha sonra diğer sürgünler gelmiştir. Yami her seferinde sadece Hikari’ye ulaşmak istemiş. Ama bunu başaramamıştır. Bunu fırsat bilen bir kişi savaş önderi olup ayaklanma çıkartmış ve bu nesilden nesile gitmiştir. Ama Yami hiç bir zaman ne gezegene ne de Hikari’ye zarar vermek istememiştir. Tek çaresi Hikari Gezegeni’ne bakıp dilek dilemektir. ‘Gelecekte bu olayı değiştirmek istiyorum.’ Ve sonunda Yami’nin sesi Hikari’ye ulaşmıştır. Ama iki Tanrı’ya karşı bir şey yapamayacağından dolayı sadece beklemiş ve bir çare bulmaya çalışmıştır. Bulduğu çareyse; Tanrıları öldüren ama her yüzyılda tekrar dirilten büyülü sözleri inançlı insanlara öğretmek olmuş. Vadri senga tumunalse. “ZAMAN TANRILARLA OYNASIN.” Bu büyülü sözler söylendiği dakika Tanrıları öldürür. Ve 15 günde tanrılara taparak bu sözler söylenirse her yüzyılda Tanrılar insanlara yardım etmek için tekrar dirilir. Hikari yüz yıl sonra Yami ile birlikte olabileceğini sanmıştı ama 5 yüz yıl boyunca bunu başaramamıştı ama şimdi bir şandı vardı. Çünkü Triannie’yi Fellisice’den önce bulursa kendi tarafına çekebilir ve Fellisice’den kurtulabilirdi. ~
–Bu yüz yılda da birlikte olamayacaksınız. Son zamanlarınızın tadını çıkartın.
+Acele et Yami! Buradan gitmemiz gerek.
-Nereye?
+Tabi ki evimize.
~Hikari ve Yami öldüklerinden beri ilk kez aynı isimle dirilmişlerdi. Bunun kader olduğunu fark ettiler. Her yüz yıl farklı isimlerle birbirlerini aynı yerde buluyorlardı. Evlerinin yakınında karşılaşıyorlardı. Hikari ve Yami’nin evleri sakura ağacının altında ufacık mahzen gibi bir yerdi. Küçükte olsa ikisi de kendini orada çok rahat hissediyorlardı. Kimse onları bulamazdı çünkü. Hikari Yami’yi eve getirip iyileştirdi. Babasının kullandığı uzay aracı Hikari Gezegeni’nin dışındaki kalkana çarpmıştı. Babası ölmüş Yami ise yaralı kurtulmuştu. Bu olay da her yüz yılda gerçekleşiyordu. Ama Hikari’nin içinde bir umut vardı, bu sefer bir şeyler farklı olacaktı. ~
1 HAFTA SONRA
-Yami benim ailemin yanına gitmem lazım.
+Dışarı çıktığın zaman herkes senin üstüne çullanacak.
-Burada kaldığım sürece Triannie’yi bulamam
+Buraya geri döneceğine söz ver, Hikari.
-Bu yüzyılda senden asla ayrılmayacağım.
+Anne! Baba! Ben geldim.
-Bende seni bekliyordum, Hikari.
+Ruri-chan?
-Evet benim kuzenin, Ruri.
+Burada ne arıyorsun? Annem, babam nerede?
-Beni gerçekten tanımadın mı?
+Ruri-chan garip konuşuyorsun.
-Ben aslında Triannie’yim.
+Triannie mi?
-Evet.
+Bende konuşmak için seni arıyordum. Lütfen beni bir kez olsun dinle Triannie.
-Sakin ol , Hika-chan. Seni burada bekleyen bendim. Benimde senle konuşacaklarım var. Ama önce beni sizin evinize götürmelisin.
+Tabi ama şey…
-Bana güvenmediğini biliyorum ama burada ikimizde güvende değiliz.
+Tamam o zaman gidelim.
-Yamii! Ben geldim, yanımda Triannie’yi getirdim.
+Hikari sen deli misin? Ona nasıl güvendin.
-Sakin ol, Yami-kun. Buraya size yardımcı olmaya geldim.
+Ne yardımı?
-Sakin ol dedim. Sizin gibi saf aşıkların bunca yüz yıl aklına gelmeyen şeyler hakkında.
+Ne demek işitiyorsun, Triannie?
-Hikari senin oluşturduğun kalkandan neden sadece Yami geçebiliyor? Ya da büyülü sözler sadece tanrıları diriltirken neden Yami’yi de diriltiyor? Ya da neden ateş böceklerin onun yanında sönüyor?
+Bunlar gerçekten aklıma hiç gelmemişti.
-Ayrıca şu da var, sen Yami’yi senin ateş böceklerini ezmeye çalıştığı için sürgüne gönderdin. Ama şimdi çevresindeki bütün ateş böcekleri sönerken onu nasıl yanında tutuyorsun?
+Çünkü o zaman bir aptallık yaptığımı farkettim.
-Hayır!
+Triannie lafı dolandırmadan söyle.
-Pekala başlıyoruz. Ama çok dikkatli dinleyin, çünkü duyduklarınıza inanamayacaksınız. Öncelikle Yami’nin dirilme konusuna değinelim. Yami aslında normal bir insan değildi. Tanrıların cenneti koruması için yarattığı binlerce şövalyeden biriydi. Biz cennetten yer yüzüne gelmeden önce siz cennette birbirinize aşıktınız. Ama kimse bir Tanrı ile şövalyenin birlikte olmasına izin vermedi. Ben ve Felisice sizi savunduğumuz için ikinizle beraber yeryüzüne indik. Ve yer yüzündeki uzay sistemi bizim inmemizle yok oldu. Bizde kendimizi kurtarıp buraya attık. Ama yeryüzüne inince hafızalarımız silindi. Ama siz birbirinizi sevmeye devam ettiniz. Buradan da anlaşılacağı gibi sizin aşkınız gerçekti. Aynı zamanda Yami’nin etrafında ateş böceklerinin sönmesinin nedeni Fellisice’nin oyunu ona yaptığı büyü ile biz onun etrafındaki ateş böceklerini sönmüş görüyoruz. Ama aslında hiçbir ateş böceği sönmüyor.
+Triannie sen bu bilgileri nasıl geri aldın?
-Tanrıysak cennetle bir bağlantımız olmalıydı. Bu yüzden biraz gizli kapaklı arşivleri karıştırdım.
+Şimdi sen bahsedince cidden şövalye olduğumu hatırladım.
-Tabi ki yalan söyleyecek halim yok.
+Peki ya Fellisice neden bize düşman?
-Çünkü o her şeyi biliyordu. Hafızası hiçbir zaman silinmedi.
+Neden?
-Çünkü o Tanrı değildi. Şeytanın Tanrı kılığına sokup aramıza yolladığı bir casustu. Yeryüzüne gelme amacı ise insanların aralarını bozup savaş çıkartmak, böylece insanların daha çabuk ölmesini sağlayarak, insanların soyunu kurutmak.
+Ama bunu yapmasında amaç yok.
-Var. Amacı insanları yok edip biz tanrıların insanları koruyamayacağını savunmaktı. Ama Hikari sen güneş sistemi yok olurken insanları kurtardın ve iki tane daha dünya yarattın.
+Ben mi?
-Evet sen, insanların ölmesine göz yumamadığın için yeni gezegenler oluşturdun. Senin gücün hafızandaki her şeyi sıfırdan yapabilme o yüzden güneş sistemi bozulduğunda hemen 2 gezegen oluşturdun ve insanları buraya aldın. Ateş böceklerini baştan yapıp ışık kaynağı yarattın. Kısacası şeytanın elçisini yendin. Ve sen Hikari bunu tekrar yapabilirsin. Bu yüzden sana özel bir hediye getirdim. Bu kolyeyi hatırlıyorsun değil mi?
+Bu kolye benim cennette taktığım kolye, bu kolye kutsal ışık yayarak şeytanın elçisini yok edecek. Yaşlı heyeti de sana destek olarak kutsal sözler söyleyecek. Tek sorun Fellisice’yi nasıl Otento Tapınağı’na çekebiliriz?
-Ben bu kadar şey anlattım onu da siz düşünün.
+Neden Triannie’nin Otento Tapınağı’nda olduğunu yaymıyoruz?
-Bunu gözden atlamışım ama yine de teşekkür ederim, Yami- kun.
+O zaman herkese yayalım.
-Anlaştık. Bu konuda size güveniyorum. Ben Otento Tapınağı’nda sizi bekleyeceğim.