Merhaba arkadaşlar. Bu yazımda size Violet Evergarden animesini tanıtacağım. Bir sürü anime izledim ama belkide beni en çok etkileyen anime bu olmuştur. Sizi şimdiden uyarayım animeye baslamadan önce yanınıza bir tane tuvalet kağıdı alın çünkü bu anime sizi çok ağlatacak.
Haydi animeyi biraz tanıyalım.
MAL Puanı: 8.8/Opening
Bölüm Sayısı: 13 + 1 Special
Tür: Fantastik – Dram – Yaşamdan Kesitler
Konusu: Violet kendini bildi bileli orduda büyümüş genç bir kızdır. Savaşta kollarını kaybeden Violet eski bir tanıdığının postanesinde çalışmaya başlar. Bu postanede Doll denen okuma yazma bilmeyenler için mektuplar yazan insanlar vardır. Violet’de onlardan biri olmak için elinden geleni yapar.
Benim yorumum…
Netflix yapımı olan Violet Evergarden animesi Kana Akatsuki’nin aynı adlı romanından uyarlanmış bir seri. Yukarıda da dediğim gibi animeye başlarken yanınıza bir rulo tuvalet kağıdı alsanız iyi olur çünkü bu anime en duygusuz insanı bile ağlatacak tarzda bir anime.
Ana karakter Violet Evergarden kendini bildi bileli orduda yetişmiş biri. Ha öyle normal yetiştirme değil ama kızı bildiğiniz ölüm makinesine dönüştürüyorlar. Zavallı kız emir verilmedikçe yemek bile yemiyor. Nasıl konuşacağını bile bilmiyor. Violet’in o eski sahnelerini gördükçe hem sinirlendim hem de üzüldüm. Annesi babası olmasa bile küçük bir kızı silaha çevirmek insanlık dışı birşey.
Anime genel olarak savaştan sonraki zamanda geçiyor. Arada Violet‘e eski anları hatırlatan şeyler çıkıyor ve bu şekilde onun geçmişini öğrenebiliyoruz. Gillbert adında bir Binbaşı’nın emrinde olan Violet belki de o olmasa şimdiki gibi biri olmayacaktı. Eğer Gillbert’e denk gelmeseydi büyük ihtimalle savaştan sonra bile onu silah niyetine orduda tutarlardı.
Animenin başlarında Violet‘in Doll olmak için çalışmalarını görüyoruz. Yazanı okuyunca belkide sıkıcı olur diye düşünmüş olabilirsiniz ama kesinlikle değil. Çünkü Doll’lar insanların duygularını mektuplara döküyorlar ve duygular hakkında hiç bir şey bilmeyen Violet için bu hiçde kolay değil. Zaman geçtikçe Violet’in yeni şeyleri öğrenmesini izlemek benim çok hoşuma gitti. İnsanların duygularını kağıda dökebilir hale geldiğinde ise içimde anlamadığım bir mutluluk oldu.
İlerleyen bölümlerde Violet‘in başka şehirlere ve insanlara gittiğini görüyoruz. Mektubunu yazdığı her insanın iyi ya da kötü bir sürü hikayesi var ve bunları izlerken iki ruloya yakın tuvalet kağıdı bitirmişimdir. Eğet şu yeni ağlamak kilo verdiriyor olayı doğruysa benden rahat iki üç kilo gitmiştir. O kadar fazla ağladım yani.
Kimi zaman eğlenmediğimi söylesem yalan olur. Violet‘in bazen ağzına geleni pat diye söylemesi ve yan karakterler de oldukça eglenceliydi. Netflix Violet Evergarden için madde bağımlısı etiketini koymuş oysa animede böyle bir şey yok. Ne saçma. 2020 Ocak ayında filminin yayınlanacağı söyleniyordu ama henüz yayınlanmadı çünkü ben her gün anime sayfalarını kontrol ediyorum. Yayınlansa bilirdim.
Bazı bölümler bende derin etkiler bıraktı. Özellikle de 10. Bölüm. Size bölümü anlatmayacağım. İzlerseniz ne demek istediğimi anlayacağınızı umuyorum. Belki de beni en çok ağlatan bölüm o olmuştur.
Savaş sahneleri de oldukça güzel işlenmişti. İster istemez kafamda acaba eskiden savaşlar bu şekilde mi oluyordu diye bir düşünce belirdi. Bıçaklı tüfekleri görmek bana izlediğim Çanakkale filmlerini hatırlattı.
2. Sezonunun çıkmasını çok istiyorum. Çünkü finalindeki bir sahne bende merak uyandırdı. Violet kimi gördüde önce şaşırıp sonra gülümsedi? Bu soru kafamı kurcalıyor. Bir tahminim var ama eğer oysa gülümsemeden önce ağlardı diye düşünüyorum. Bilmiyorum belki de ben yanılıyorum.
Sanırım Violet Evergarden beni bu zamana kadar böylesine derinden etkileyen ilk seri oldu. Karakter tasarımından mekan tasarımına kadar tamamen mükemmel bir animeydi. Resmen görsel bir şölendi. Son olarak size beni animeye baslatan AMV’yi paylaşacağım. Ben bu videoya bayılıyorum. Umarım sizde beğenirsiniz ve şimdiden size iyi seyirler.