Merhaba arkadaşlar. Uzun bir aradan sonra size yeni bitirdiğim ve devamını sabırsızlıkla beklediğim bir anime serisinden bahsetmek istiyorum. Onun adı Seis Manos. Netflix orjinal yapımı olan Seis Manos aksiyon meraklıları için gerçekten güzel bir seri. Yorumlamaya baslamadan önce size animeyi küçücük tanıtayım.

Yayın Yılı: 2019

Bölüm Sayısı: 8

Konusu: Meksika’nın sakin bir kasabası olan San Simon’ da üç yetim Kung Fu öğrencisi öğretmenlerinin bir canavar tarafından öldürüldüğünü gördüklerinde bunun sıradan bir olay olmadığını anlarlar. Bilmedikleri şey ise öğretmenlerinin ölümünün çok gizli bir örgütle bağlantısı olduğudur.

 

Benim yorumum….

Yalan söylemeyeceğim Seis Manos‘a bir, bir buçuk ay önce başladım ve başta beğenmedim. Nedenini bilmiyorum. Aradığım her şey Seis Manos‘da vardı. Kan, şiddet ve fantastik ögeler. Tekrardan başlamamın nedeni ise okulum tatil olduğundan izleyecek bir şey bulamamamdan dolayı. Anime listem tıka basa dolu yanlış anlamayın ama ben hep bir kitap bir anime olarak yaptığım için elimdeki kitabı bitirmeye çalışıyorum. Biraz sıkıcı olduğu için bir türlü bitiremedim. Bitireyim animeyi izleyip yazacağım buraya.

Gene konudan çok uzaklaştım. Nerde kalmıştık hemen yukarı bakıyorum ve seriyi başta neden sevmediğimden bahsediyordum. Karakterler pek hoşuma gitmemişti. Yanlış anlaşılma olmasın çizimler bence oldukça iyi ben karakterleri sevemedim. Birde daha basta favorim bu dediğim adam ilk bölümde pert olduğu için. Ama şimdi izleyince keşke önceden bitirseydim dedim. Seis Manos dövüş sanatlarını çok güzel yansıtan bir anime olmuş. Geçmişleri farklı da olsa birlikte büyüyen üç yetimin kardeşliğini izlemek çok hoşuma gitti.

Bunların yetim kalma olayı da bir tuhaf. Etrafta Yetim Bırakan lakabıyla dolaşan El Balde (emin olmasamda bence keltoş demek) adında aşırı iri bir adam var. Bu adam kendi çapında bir tarikat kurmuş. Simgeleri de Lotus çiçeği. Bu El Balde kendilerine katılmak isteyenlere önce bir ritüel yapıyor ardından onlara yutmaları için biraz kül veriyor. Ama bu kül normal.bir kül değil. İnsanı insanlıktan hayvanı da hayvanlıktan çıkarıyor o çeşit bir şey. Tabi dozuna göre değişiyor. Bu adam aşırı doz külden bu hale geliyor.

Külün geldiği yer ise daha da bir tuhaf. Kocaman taştan bir kadın heykeli var adam gözüne dokununca eline başta gözyaşı geliyor ardından o su küle dönüşüyor. Adam heykele bıçak saplayınca oluk oluk kan akıyor. İlk gördüğümde şok geçirmiştim. Ne oluyor demistim ama ilerilerde gördüklerimden sonra bunun çok da şasırılacak bir şey olmadığını anladım.

Seis Manos da bir diğer sevdiğim şeyde dil oldu. İngilizce konuşuyorlar ama arada ispanyolca kelimelerde kullanıyorlar ve bu kulağa çok hoş geliyor. Şu japonca konuşurken ingilizce konuşlamalar gibi rahatsız edici de durmuyor üstelik. Kulağa oldukça güzel geliyor.

Anime komedi  bakımından da kötü değildi. Ciddi sahnelerde küçük komik diyaloglar eklenmiş ama aşırıya kaçılmamış ve o anın ciddiyetini bozmamış. Çünkü saçma ya da komik bir şey diyeceğini bildiğiniz iki kişi var (kim onlar söylemeyeceğim izleyip görün)  ve onların ne saçmalayacağını merak ediyorsun. Çünkü biliyorsun onlar kesin saçmalayacaklar.

Finali beni oldukça şaşırttı. Gerçektende beklemediğim bir son oldu benim için. Kötü anlamda değil iyi anlamda. Gerçekten güzel bir sondu.  Üstelik yeni sezonun (umarım gelir) ilk sezondan daha fazla aksiyonlu olacağını söyleyebilirim. Çünkü gerçek düşman  sonunda kendini gösterdi. Daha onunla olacak savaş var. Daha şeftali topluluğu ile savaşacaklar.

Evet kötü adamlara şeftali topluluğu diyorum. Nedenini izleyince anlarsınız. Kısacası izleyin. Ben size ne zaman kötü bir seri önerdim. Eğer önerdiysem söyleyin. Ama sizde benim kadar iyi biliyorsunuz ki önermedim. O yuzden beni dinleyin ve Netflix‘e girip Seis Manos‘u izleyin. Özellikle de benim gibi şiddeti bol sevenler hiç vakit kaybetmesinler. İzledikten sonra yorumlarınızı yazmayı unutmayın. Bekliyorum.

Son Güncelleme: 19 Şubat 2020