Çıktığı günden beri sabırsızlıkla beklediğimiz filmi sonunda izlemek nasip oldu. İyi yönleriyle kötü yönleriyle güzel bir filmdi ve buradan Origami Subs‘a, çevirisini, encode’unu yapan, ne kadar ufak da olsa yardımı dokunan herkese en içten teşekkürlerimi sunuyorum, gerçekten muhteşem bir işe imza attılar 🙂 Bunu da dedikten sonra yazımıza geçelim 🙂

Yazar: Reki Kawahara

Çizer: abec

Stüdyo: A-1 Pictures

Bölüm Sayısı: 1

Yapım Yılı: 2017

Tür: Aksiyon, Oyun, Macera, Fantezi, Bilim-Kurgu

MAL Puanı: 8.23 / 10

2026 yılında Artırılmış Gerçeklik (AR) adı verilen yeni bir teknoloji sayesinde sanal dünya, gerçek hayata taşınır. Kulaklık gibi takılan ufak bir alet olan Augma ile günlük hayatta Tam Dalış ile yapılabilecek her şey yapılabilmektedir. Ekransız mesajlaşmak, internete girmek, anlık hava durumunu görmek ve hatta özel olarak üretilmiş Ordinal Scale isimli bir oyunu oynamak bile… Bir gün Ordinal Scale’daki özel bir etkinlikte SAO’daki kat bosslarından biri görülür ve bundan sonra tuhaf olaylar baş göstermeye başlar. Oyundaki yapay zeka ve şarkıcı idol Yuuna ve oyunun en iyi 2 numaralı oyuncusu Eiji’nin arkalarında yatan sır nedir ve neyi amaçlamaktadırlar?


İlk olarak filmin beklediğim kadar iyi çıktığını söyleyebilirim. Birkaç gün önce yayınladığımız en iyiler ödüllerinde film bir çok konuda başı çekmişti, ancak izledikten sonra demeliyim ki ne kadar güzel olsa da orada 1. sırayı alması biraz fazla bana göre. Ne olursa olsun kötü özellikleri de yok değil.

İyi özelliklerle başlayayım. Senaryo karmaşık değil, kafa karıştırmıyor ve diğer sezonlarda da olduğu gibi ağırlık işleniş güzelliğine verilmiş. Açıkçası SAO’yla ilgili anlayamadığım şeylerin başında neden türlerin arasında bilim-kurgu olmadığı geliyor. Kendinden sonra çok kullanılmış bir fikir temeline sahip ve bu temeller de hep teknolojik olarak henüz var olmayan şeyleri kullanıyor. Bilim kurgu diyebileceğim şeyler de zaten bir nevi gelecekten haber veren yapımlar değil mi? Özellikle hologram teknolojisinde büyük adımlar atıldığı bugünlerde aslında Augma pek de gerçeklikten uzak bir teknoloji sayılmaz, belki de bizim kullanacağımız günler gelecektir.

Senaryo merak uyandırıcı, hafif gizem etkisi verilmeye çalışılmış, ancak tam olarak başarılamamış bence. İlk sezonda gösterilen güvenli alanda PK olaylarıyla ilgili bölümü düşünürseniz yazarın gizem türüne biraz meraklı olduğunu, aslında iyi de yapabileceğini ama maalesef animenin odağı gizem olmadığı için bir türlü düzgünce yapabilecek kadar uzun zamana sahip olmadığını anlarsınız. İzleyiciye olayın özünü anlamaya yeterli miktarda bilgi verildikten sonra çok çabuk finale eriyor, Sherlock Holmes kitaplarına sinir olmamın en temel sebebi bu, birazcık bu filme de sinir olmama sebep oldu. Ayrıca filmde tam açıklanmamış şeyler var, mesela Eiji’nin gücünün kaynağının ensesine taktığı bir şey olduğu söylendi ancak bunun ne oldupu açıklanmadı, benim kafama takıldı kaldı şahsen.

Kötü bir özellik olarak, bir şekilde seslendirmeler asıl serilerdekinden kalitesiz geldi bana. Normalde de var olan karakterlerin seslerinin garip gelmesi bir yana, Yuuna, Eiji veya Profesör gibi ilk kez görülen karakterlerin seslerini hiç beğenmedim. Konuşmalar bir şekilde aşırı yavaş, filmi hafif sıkıcı hale getirmiş. Bazı yerlerde sadece konuşmalar değil hareketler de yavaş gelmeye başlayınca “devam et artık lan” diye bağırmışlığım var.

Çizimler ve animasyonlara diyecek hiçbir şey yok, her zaman olduğu gibi muhteşem. Eski olsun yeni olsun her karakterin çizimi güzel, özellikle kız çizimleri kusursuz bile diyebilirim, erkek çizimleri de ona yakın ama yaşlı erkekler konusunda biraz zayıf bence. Animasyonlar ise muhteşem ötesi olmuş, düşük kalitede izlendiğinde bile göze güzel geliyor ve bozulmaya uğramıyor. A-1 Pictures gerçekten işinin hakkını vermiş bence. Özellikle bir oyuna yakışan animasyonları çok iyi başarıyor.

Filmde zorlama sahneler yok değil, var. Mesela Silica’nın çoğu hareketi bana yapmacık geldi, örnek olarak şarkı söylediği kısımlar. Güzel değildi bence. Ecchi konusunda da zorlama söz konusu, Asuna’nın banyo sahnesi DxD’den fırlamış gibi. Ecchi diğer yapımlarına göre az, yaptığını da tam yapmış adam.

Romantizm konusunda benim için hep şaheserlerden biri oldu SAO ve bunda da aynı kalite bozulmamış. Ne insanı sıkacak kadar fazla, ne bunaltacak kadar az, tam kararında ve muhteşem sahneler eşliğinde. Kirito’nun romantiklik seviyesi gram azalmamış, Asuna için de aynısı geçerli ve bu yapımda Kirito x Asuna shipi özel olarak desteklenmiş. İlk sezonda bildiğiniz hareme bağlanmıştı, ikinci sezonda biraz azaltılıp bile tek rakip olarak Sinon bırakılmıştı, bunda tamamen bitirilerek rakipsiz bir aşk haline getirilmiş. Sinon x Kirito fanları üzülmüştür 😀 Şahsen ben fazlasıyla sevindim. Ama böyle de bütün diğer kızlar gereksiz bir figüran haline gelmiş, şunların hepsini Kirito’ya aşık edeceğine birkaç tane daha erkek katsan ölür müydün be Kawahara’cığım?

Ve eklemek istediğim şey, 20 dakikalık ön gösterim çıktığında Yuna’yı görünce “heh” demiştim. “Kirito’nun haremine katılacak yeni biri çıktı” Ama bunun aksine ikinci sezondaki Zekken gibi gitti Asuna’yla daha iyi ilişkisi oldu, bence kızda harem kuracak potansiyel var, demedi demeyin. Gerçi kız uğursuz gibi, hangi kızla ilişki kursa ölüyor lan, ya da Kirito’nun laneti de olabilir 😀  Tabi bunun test etme imkanımız olmayacak sanırım, çünkü 3. Sezon çıkacak olsa bile Alicization isimli mangadan uyarlanacağı tahmin ediliyor ve üzülerek söylüyorum ki o mangada tanıdığımız karakterlerden bir tek Kirito var, Asuna yok 🙁

Finali ne iyi ne kötü bence. Kirito ve Asuna’nın sonunda evlenmesi, Asuna’nın kaybolan hafızasını dönmesi iyi oldu ama karakter harcaması biraz beceriksizce olmuş, tüm serilerdeki gibi. Karaktere etkileyici bir vefat fırsatını bir türlü veremiyor yazar, ilk sezonda harcanan Sachi ve başka karakterler için de aynıydı bu. Karakteri, ölümüne üzülecek kadar tanıyabileceğimiz kadar zaman verilmediği için yeterince duygulu bir sahne yakalanmıyor bence. Bunun dışında final çok iyiydi, beni şaşırtmayı başardı açıkçası, ilk sezondan veya ikinci sezonda ne kadar karakter tanıyorsak hepsinin toplandığı bir savaş beklemiyordum ben. Ancak en sonda Kirito’ya verilen power up pek iyi değildi bence.

Her şeyin sonunda, benim vereceğim puan 8 olur. 2 puanı kırmayı uygun gördüm, zaten bir şekilde SAO’nun bütün yapımları birbirine yakın puan alıyor, hepsi 8.2 civarı. Nasıl bu istikrarı sağlıyorlar giçbir fikrim yok açıkçası. Son olarak SAO’yla ilgili yeni öğrendiğim bir bilgiyle bu yazıyı da bitireceğim. SAO’nun bir roman olarak ilk bölümü 2002 yılında yazılmış ve bir yarışmaya gönderilmiş ancak sayfa sayısı sınırını aştığı dolayısıyla kabul edilmemiş. Bunun üzerine o da bunu internet üzerinde yayınlamış ve 2009 yılında da basılmış. Ayrıca 2008 yılında da yine kendisine ait Accel World serisiyle önceden SAO’yla katılmayı denediği yarışmayı kazanmış. Ayrıca 2012-2013 yılında da En İyi Light Novel ödülü kazanmış. O yıllarda sanal gerçeklik fikri ne kadar yaygındı bilmiyorum ama pek fazla olmadığı kesin gibi, bu yüzden SAO gözümde daha da yükseldi açıkçası. Bir başka yazıda görüşmek üzere şimdilik hoşçakalın 🙂

Diğer anime tanıtımları için TANITIMLAR sekmesine tıklayabilirsiniz 🙂