Mutlaka Okunması Gereken Seinen Mangalar…
Geçen gün bir takipiçimiz benden Seinen Manga Önerileri yapmamı istedi. Bende okuduğum seinen mangalardan liste hazırladım. Bu arada listeye eklememi istediğiniz manga var ise yorum atın 🙂 Lafı uzatmıyorum ve listeme geçiyorum.
Vagabond
Tür: Macera, Tarihi, Romantizm, Seinen
Cilt Sayısı: 37+
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Manga, Japonya’nın namaglup kılıç ustası Miyamoto Musashi’nin hayat hikayesini anlatmaktadır. Shinmen Takezou ve en yakın arkadaşı Hon’iden Matahachi, köylerinden her şeylerini arkada bırakarak kendilerine isim yapmak ümidiyle Sekigahara Savaşı’na katılırlar. Savaşın sonunda hayatta kalmayı başaran iki arkadaşın yolları kısa bir süre sonra ayrılır. Savaşın ardından Shinmen Takezou, idealini gerçekleştirmek amacıyla ismini Miyamoto Musashi olarak değiştirir ve teker teker Japonya’nın nam salmış ustalarına meydan okumaya başlar. İlk meydan okuyacağı okul Kyoto’nun ve hatta Japonya’nın en ünlü dojolarından biri olan Yoshioka Okulu olacaktır.
YORUM:
Klasik bir samuray veya avare hikayesi bekleyenleri çok şaşırtacak, japon tarihini ve dokusunu, geleneksel öğelerini ve sosyal yapısını, tek bir adamın ekseninde derin bir felsefeyle anlatıyor. Konusu ve gerçekçi çizimleriyle gerçekten çok sağlam bir seri. Mangaka, elindeki malzemeyi çok iyi kullanıyor. Bir efsaneyi alıp sayfalara bu denli güzel bir şekilde dökmek her babayiğidin harcı değil! Çizimler gerçek Japon insanlarına yakın olduğu için bana göre animesi yanı sıra dizi veya filmi de yapılırsa çok iyi olabilir. Hareketler gayet iyi yansıtılmış. Oldukça gerçekçi bir seri. Zaten bu tarz bir seri böyle bir özelliğe sahip olmalı. Bir çok mangakanın aksine tembellik etmemiş. Arka planı atlama az ve detay fazla. Hiç bir dövüşün olmadığı kısımlar bile sürükleyici olmuş. Daima bundan sonra ne olacak diye kafanızı meşgul ediyor. Ayrıca tiplemeler de oturtulmuş. Hiç kimse tipini oturmayan bir kişiliğe sahip değil ve hareketlerle duygular örtüşüyor. Abartı kaslandırma ve aniden bir power-up tarzı bir şey yok bir çok aksiyon serisi gibi. Okumayan herkese tavsiye ediyorum.
İyi Yanları:
- Hikayenin felsefesi, her daim sizi düşünmeye itiyor. Sürekli aklınızı kurcalayıp zihninizi dinç tutuyor.
- Her karakterin kendi evreni, itinayla anlatılıyor ve hikayede hiç boşluk bırakılmıyor.
- Yaşandığı bilinen bir hikayeden uyarlama olsa da abartılar çok yerli yerinde.
güldürüyor, üzüyor ve heyecanlandırıyor. - Konusu muhteşem, akıcı dil ile anlatılmış sürekli aklınızı kurcalayıp zihninizi dinç tutuyor ve insanı derin düşüncelere atıyor.Heyecanla ,merakla sıkılmadan mangayı okuyabilirsiniz.Sürekli aklınızı kurcalayıp zihninizi dinç tutuyor.
Kötü Yanları:
Bu sanat eserinde kötü bir yan bulmak imkansız derecesinde zor.
Sonuç:
Kimi zaman hayretle, kimi zaman gözlerim dolu, kimi zaman yüzümde bir gülümsemeyle okuduğum bu seriyi, tüm manga severlerin okumasını tavsiye ediyorum.
Liar Game
Tür: Drama, Dedektiflik, Piskoloji, Gerilim, Seinen
Cilt Sayısı: 19
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Saf ve utangaç bir genç kız olan Nao Kanzaki, kendisine gelen paketi ve zarfı açtığında aklına bile gelmeyecek bir oyunun, istemeden de olsa bir parçası olur. Oyunun ilk bölümünde, kendisine verilen 100.000.000 Yen’i 30 gün boyunca korumak zorunda kalan Kanzaki, eski öğretmeni tarafından kolayca kandırılır ve elindeki parayı kaybeder. Bir anda 100.000.000 Yen borçlanan Kanzaki, çareyi hapisten yeni çıkan ve dahi bir dolandırıcı olarak bilinen Shinichi Akiyama ile anlaşmakta bulur.
YORUM:
Liar Game oldukça güzel bir altyapısı olan, konusu özenerek hazırlanmış bir manga. Her bölümü çaresizlik, insan psikolojisi, akıl oyunu ve gerilim dolu. Mangakanın icat ettiği oyunlar (özellikle ortalara doğru) size ”Vay be!” dedirttiriyor. Mangayı ”Gerçekten kazanabilecek mi?” diye okumaya devam ediyorsunuz. Ayrıca okumak için herhangi bir oyunu bilmenize de gerek yok, oyun bilginiz koltuk kapmacadan ibaret olsa bile olur ???? Bu manganın değişik bir diğer yönü animesinin değil 2 sezonluk bir televizyon dizisinin ve bir de filminin bulunması.
İyi Yanları:
- İyi araştırılma yapılarak hazırlanmış dahice altyapı sahip bir seri.
- Her daim bir sürprizle karşılaşma olasılığınız var.
- Akiyama karakterinin gerek zekasıyla gerek kişiliğiyle mangaya sağlamlık katıyor.
- İnsanların dürüstlük-dolandırıcılık arasındaki süregelen oyunlarını görüyorsunuz.
- Saflığı ve kurnazlığı temsil eden karakterlerin yan yana durabilmesi (Nao ve Fukunaga) harika olmuş.
- İnsan psikolojisini çok iyi yansıtmışlar.
Kötü Yanları:
- Çizimler kötü değil hatta çoğuna göre oldukça iyi ama ben daha çok sanat beklentisinde olduğum içim bu yönünü zayıf buluyorum.
- Nao’nun “aptallık derecesindeki dürüstlüğü” size “of” dedirtebilir.
Sonuç:
Yalan söyleme, blöf yapma, blöfü görme, insan psikolojisini yönetme, insanları ikna etme, dahice dolandırma, rekabet, intikam gibi şeyler ilginizi çekiyorsa daha iyisi yok.
Uzumaki
Tür: Drama, Korku, Doğaüstü, Seinen, Piskolojik, Akıl karıştıran
Cilt Sayısı: 3
Animesi Var Mı: Yok
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Kuruzou-cho kendisini gölgeleyen siyah deniz feneri ve her akşam üstü çalan sirenleri dışında herhangi bir garipliğe sahip olmayan, küçük ve sıradan bir kasabadır. Gosima Kirie ve erkek arkadasi Saito Shuichi bu izole kasabanın sıradan insanlarındandır. Bir süre sonra Kirie ve Shuichi kasabada meydana gelmeye başlayan garip olaylara tanık olurlar. Başlangıçta sadece Shuichi’nin babasını etkilediklerini sandıkları tuhaf olayların aslında tüm kasabayı ele geçirmekte olan girdaplarla ilgili olduklarını anlarlar.
YORUM:
Bir mangaka için en zor şey okuru korkutmak olmalı. Mangalarda filmlerde olduğu gibi ses, müzik gibi efektler olmadığından bir korku mangasının başarılı olabilmesi mangakanın okur üzerinde yarattığı etkiye bağlıdır. Junji Ito insanı mangayla nasıl korkutacağını çok iyi bilen bir mangaka. Benim için bir başyapıt olan Uzumaki’de bunu öyle bir başarmış ki insanı her bir sayfada diken üstünde oturtuyor. Nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama ürkütücü unsurları bulup işlemekte son derece başarılılar. Sanırım biraz da bu yüzden korku mangaları arayışına başladım. Gerçi korkmadım diyorum ama mangayı okuduktan sonra gözümün önünde spiraller belirmeye başlamadı değil ????
İyi Yanları:
- Atmosferi : Kendinizi o kadar kolay bir şekilde manganın içinde buluyorsunuz ki bu sizi korkutuyor.
- Mangadaki fetiş Spiral şekli ile ilgili o kadar çok deliliğe tanık oluyorsunuz ki kafanızı kaldırdığınızda çevrenizde spiraller görmeye başlıyorsunuz ve kendinizi mangaya çok kaptırırsanız kısa süreliğine spiral takıntınız bile oluşabiliyor.
- Çizimler oldukça başarılı ve gerçekçi.
- Kurgu : Her bölümde spiralle bağlantılı yeni olaylarla karşılaşıyoruz. Anlatım o kadar başarılı ki mangayı okurken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varamıyorsunuz.
- Etki : Üstte de belirttiğim gibi pek çok yerde ağzımız açık kalıyor.
Kötü Yanları:
Beni bayağı bayağı iğrendiren kısım salyangozların oluşuydu. Okuduğunuzda (eğer okursanız) ne demek istediğimi çok iyi anlayacaksınız. Fazla bir şey söylemeye gerek yok. Mangada tanışacağınız her karakter spirallerin bir şekilde etkisine maruz kalıyor. Kirie, her ne hikmetse, o kadar olay sonrasında bile yeni şeyler olduğunda “Neden oldu bu şimdi?” diyebilecek saflıktaki bir karakter. Erkek arkadaşının manyak gibi sürekli “Kaçalım bu kasabadan” ya da “Çok tuhaf şeyler hissediyorum. Spirallerle alakalı şeyler.” gibi uyarılarına ve öngörülerine rağmen. Kasabanın her bir adımını spiraller basınca “Bu salaklar niye basıp gitmiyor şu lanet kasabadan?!” diye kızıyorsunuz ama onun cevabını son ciltte mangaka size veriyor. Tabii olayları daha önceden sezip, kasabayı daha önce terk etselerdi ne olurdu orası bilinmez. Açıkçası manganın sonu benim için bir hayal kırıklığı. Bu olayı çok ilginç yerlere bağlayacağını beklerken pek de anlam veremediğim ve beni tatmin etmeyen bir nedene bağladı spiral baskınını.
Sonuç:
Mangayı okurken bol bol tiksinmekle beraber eğlendim. (Çünkü psikopatım.) Sonunu görmezden gelirsek, özellikle ikinci ciltteki şaşırtıcı ve çıldırtıcı unsurlarıyla başarılı bir korku mangası olduğunu söyleyebilirim. Mideniz kaldırıyorsa tabii ????
Mushishi
Tür: Gizem, Fantastik, Tarihi, Seinen, Doğaüstü
Cilt Sayısı: 10
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence ikisi de.
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Mushiler varlıkları ya da görünümleri pek çok insan tarafından bilinmeyen güzemli varlıklardır. Değişik formlarda nadir insanlar tarafından görülebilirler. Bunlardan biri olan Ginko, çeşitli yerlerde mushileri inceleyen; yeri geldiğinde insanlara ve mushilerle problemlerinde yardımcı olan gezgin bir “mushishi”dir (mushi uzmanı).
YORUM:
Böyle bir konu yok bu kadar orjinal bir şey görmedim. Belki japon kültüründe bu yönde inançlar vardır ama benim aklımın ucundan bile geçmezdi.(Gene japonya’dan Miyazaki’nin orman ruhu doğanın ruhu cizimleri anımsatsa da mushiler bambaşka) Ne iyi ne kötü olarak algılayabileceğiniz mushilerin neler olduklarını anlatan yapım, birçok yerde mushiler üzerinden insanlara ve davranış şekillerine gönderme yapıyor. Sadece hayvani dürtülerine uyan bu varlıklar yaşıyor, büyüyor, ürüyor ve ölüyor. Yolları bazen de insanlara rast geliyor. Hikayemizde de Ginko adlı mushishinin maceralarını okuyoruz.
İyi Yanları:
İyi yanları kolay kolay rast gelemeyeceğiniz olaylar örgüsüne şahit olmanız. Bazı bölümlerden sonra oturup uzun uzun düşündürecek tuhaflıklar ya da olağanlıklar var. Sanki bu olaylar daha önce rast gelinmişlik hissi veriyor. Öyle ki bazen okuduklarınızı, yaşadığınız olaylarla bağdaştırıyorsunuz. Buradan da şu sonuç çıkıyor. Yapım sizi sarıp sarmalıyor.
Kötü Yanları:
Beni rahatsız eden tek nokta hikayeler kişiler değişsede çizimler pek değişmiyor.Aynı cizime sahip pek çok karakter olması.
Sonuç:
Sonuç olarak, kafanızı dağıtmak için muhakkak okunması gereken mangadır.
Berserk (+18)
Tür: Fantastik, Seinen, Doğaüstü güçler, Aksiyon, Korku, Askeri, Piskolojik
Cilt Sayısı: 10+
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence manga
Devam Ediyor Mu: Evet
Konusu:
Guts, ağaca asılı ölü bir bedenden doğmuş; tesadüfen bir grup savaşçı tarafından kurtarılmıştır. Küçüklüğünden beri boyundan büyük kılıçlarla beraber olduğu grupla savaştan savaşa sürüklenen Guts’ın yolu, günün birinde Band of Hawks(şahinler Topluluğu) adlı oldukça yetenekli bir savaşçı grubuyla kesişir. Lider Griffith, Guts’ın dövüş kabiliyetinden memnun kalmıştır ve kazananın isteğinin kabul edileceği bir düellodan sonra galip gelerek, Guts’ı grubuna dahil eder. Bir çok savaşta ünlerini artıran grup, Griffith’in sinsi planları ile Şovalyelik mertebesine kadar yükselir. Ancak Grifitth, bundan fazlasını istemektedir ve Band of Hawks için yıkım kaçınılmaz olur. Yaşanan gizemli olaylar Guts’ın hayatını sonuna dek etkileyecek; onu sürekli karanlık güçlerle mücadele eden bir kader savaşçısı haline getirecektir.
YORUM:
Tesadüfen başladığım bir mangaydı.İlk okumaya başladığım mangalardan biridir. Başlangıçta çok fazla savaş sahnesi ve kan olmasından dolayı bu anlamsız bir şekilde savaş ve kanla giden mangalardan biri kötüdür dedim. Hiçbir zaman hikayedeki karakterler safi kötü olmaz ama bu mangadaki ana karakterin yani Gatsın neden kötü olduğunu merak ettim ve bunu öğrenmeye odaklandım daha doğrusu hikaye zaten sizi bu şekilde yönlendiriyor. Daha sonra zaten mangakanın yeteneğini kavrıyorsunuz yüzeyselden katman katman gelişip derinleşen bir hikaye evreni sizi sarıyor. Bu mangada bol bol mitolojik öğelere ve dinsel öğelerden esinlenerek oluşturulan kavramlara rastlayacaksınız. Aynı zamanda oluşturulan evrende hikayenin oluşturulan dünyanın kendine has bir felsefesi var.
İyi Yanları:
+18 felsefesiyle çizildiği için çocuksuluk ve masumiyet yok mangada. Tamamen sert ve ciddi devam ediyor. Her ciltten sonra bir sonrakini beklemeye başlıyorsunuz. Aşırı şiddet kötü bir etki olsa da burada hikayesinin gerekliliğinden bu sahnelerin rahat kullanıldığını görüyoruz. Ayrıca hikaye çok iyi kurgulanmış ve neler olacağını kestirmek mümkün değil.
Kötü Yanları:
Çizgisi oldukça karmaşık gelebiliyor. Bazen gördüğünüz çizimde neyin ne olduğunu ayırt edemeyebiliyorsunuz. Şiddet sahnelerini abartısı yine bazı sahnelerde göze kötü gözükebiliyor.
Sonuç:
Şiddet öğesi sizi etkilemiyorsa, uzun soluklu bir seri istiyorsanız, Berserk size bunu sunabiliyor.
Kiseijuu
Tür: Fantastik, Seinen, Doğaüstü güçler, Aksiyon, Korku, Piskolojik, Bilim-kurgu
Cilt Sayısı: 10
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence ikiside
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Sıradan bir lise öğrencisi olan Shinichi’nin hayatı da sıradandır. Sabah kalkar, yemeğini yer, okuluna gider, geri eve gelir. Bu sıradanlık uzaydan gelen parazitler tarafından bozulur. İnsanların gözlerinden ve kulaklarından girerek beyinlerini ele geçirip onlara hakim olan bu parazitlerden birisi de Migi’dir. Migi’nin hedefinde Shinichi vardır, ancak ele geçirme işlemini Shinichi uyurken ve kulaklıkları takılıyken yapmaya çalıştığından başarısız olur. Son bir deneme ile hedefinin elinden girer ve sağ kolunu ele geçirir. Shinichi her ne kadar bunu engellemeye çalışsa da başarısız olur. Ertesi sabah kalktığında her şeyin bir rüya olduğunu düşünür, ancak sağ eliyle yaptığı istemsiz eylemler onu rahatsız etmeye yetmiştir. Küçük bir kızı arabanın altında kalmaktan sadece sağ eliyle kurtardığında ve orada gördüğü göz sayesinde bir şeylerin ters olduğunu nihayet anlamıştır. Her ne kadar araştırsa da başka kimsede böyle bir şeye rastlanmamıştır. Sağ elini ele geçiren parazit Migi’nin konuşması ile her şey açıklığa kavuşur. Artık Shinichi için stres dolu bir hayat başlamıştır. Bir yandan insanların Migi’yi öğrenmesine engel olmak zorundadır, diğer yandan da Migi ile beraber insan düşmanı diğer parazitlerle savaşmak zorundadır.
YORUM:
Kiseijuu son yıllarda alışık olmadığımız kadar ilginç ve sıra dışı bir konu ile karşımıza çıkıyor. Uzaydan gelen yaratıklara ve insanların ele geçirilmesine her ne kadar alışık olsak da bir yaratık ve insanın dostça beraber yaşaması gayet şaşırtıyor. Bir gece baş karakter Izumi Shinichi uyurken henüz solucan formundaki parazitlerden biri de onun koluna bir delik açarak beynine ulaşmaya çalışıyor ama Izumi uyanarak bu solucanımsı şeyin koluna girdiğini görünce koluna uyurken mp3’ün kablosunu koluna dolayarak yaratığın ilerlemesini engelliyor ve sonuçta sağ kolunda Migi adını verdiği bir parazitle yaşamaya başlıyor. Bu parazitler aslında insan oğlunun bir parodisi. Bizim özelliklerimizi hayali bir ırka yükleyerek, bize ayna tutuyorlar. Hem iyi, hem de kötü yönlerimizle ve insan ırkının neden berbat ve neden muhteşem bir tür olduğunu görüyoruz. Bunun yanı sıra başka önemli sorular da soruluyor: Biz neyiz ve neden yaratıldık? gibi ki manganın üstüne kurulu olduğu konu da bu. Tabii bunları dedim diye, serinin hep böyle felsefi sorularla mücadele ettiğini sanmayın, benim ilgimi çeken kısmın bu ????
İyi Yanları:
Aksiyonlu, meraklı, heyecanlı, aynı zamanda duygulu ve aynı zamanda da soru soran bir manga. Mutlaka her bölümde bir şey oluyor ve bir sonraki bölümü merakla bekliyorsunuz.
Kötü Yanları:
Karakter olarak nerd’den (doğuştan kaybetmeye mahkum acıların çocuğu modeli) badass’e (kötü adam) geçiş süreci tamam da saçlara hiç anlam veremedim. Oradan buradan çıkan uzuvlar, kan, vahşet, cinsellik ne ararsanız var. Hatta yer yer ağır bir dili bile olabiliyor. Okuyacakların bu uyarıya dikkat etmesinde fayda var.
Sonuç:
Türünün en iyisi olabilecek kadar başarılı. Eğer okumadıysanız, çok şey kaybediyorsunuz demektir.
Monster
Tür: Gizem, Drama, Piskolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 18
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence ikiside
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Dr.Tenma, Almanya’da oldukça iyi bir konuma gelmiş, ünlü ve yetenekli bir beyin cerrahıdır. Daha öncelikli bir hasta yüzünden eşini kaybetmiş bir kadının, kocasının ardından ağlamasını gördükten sonra bundan sonra hiç bir hastasına sosyal statüsüne göre öncelik tanımayacağına dair kendi kendine karar verir. Bu kararından sonra, kafasından vurulmuş bir çocuğu, belediye başkanına tercih eder. Bu kararı ona hastanedeki pozisyonuna, kariyerine, geleceğine ve nişanlısına mal olur. Tedavi ettiği çocuk bir süre sonra ortadan kaybolur. Bunu izleyen günlerde hastane müdürü ve Dr. Tenma’yı suçlayan bir kaç doktor öldürülür. Tenma, eski pozisyonuna getirilir; ama bu, onu cinayetlerdeki bir numaralı şüpheli yapmaya yeter.
YORUM:
Manga dünyasına aşina olanlar Monster’ı okudukları zaman ilk farkedecekleri şey Monster’ın diğer mangalardan çok farklı kendine özgü bir yapısı olduğu olacaktır. Hikayesiyle, karakterleriyle ve daha birçok yönüyle çok farklı ve bir o kadar da başarılı bir manga Monster. Daha ilk bölümüyle beraber okuyucuyu sorular içinde bırakırken, bu soruların cevabını öğrenmek son bölüme kadar sürebiliyor. Sonunda merak edilen soruları cevaplayarak izleyiciye tatmin edici bir final sunuyor.
İyi Yanları:
Dışarıdan baktığınızda çizimleri pek hoşunuza gitmeyecektir muhtemelen. Ama mangayı okumaya başladığınızda görüyorsunuz ki ayrıntılara titizlikle değinmişler. Tek başına karakterlerin kıyafetlerine bakmak bile bunu görmek için yeterli. Nina’nın botları, mantosu, çantası. Johan’ın takım elbiseleri, hatta Tenma’nın spor ayakkabıları bile olayların hangi dönemde geçtiğini çok başarılı bir biçimde gösteriyor. Ya Tenma’nın yüz ifadesine ne demeli? İlk karşımıza çıktığında hayata umutla bakan bu adam, siz bölümleri meraktan tırnakları yiyerek okurken sadece yüz ifadesiyle bile umutsuzluğun ve çaresizliğin simgesine dönüşüyor. Olayların temeline Almanya’nın yakın tarihini koymak büyük cesaret isteyen bir iş. Üstelik hikayenin geçtiği zaman diliminin mangasının yayımlandığı dönemden çok daha önce olması, manganın üzerinde ne kadar uğraşıldığının göstergesi. Gerçek anlamda emek harcandığını size sonuna kadar gösteriyor.
Kötü Yanları:
Çok fazla soru, çok fazla meraklandırıcı unsur var. Bunlar güzel şeyler elbette. Ancak cevapları verilirse. Hayır, soruların cevapsız kaldığını söylemeyeceğim. Ama bu cevapları almak için çok uzun süre beklemeniz gerekiyor. Bu yüzden de başlarda size tırnaklarınızı yediren o heyecan dalgası çoktan sönmüş oluyor.
Sonuç:
Eğer ciddi serilerden hoşlanmıyorsanız, çok çabuk sıkılıyorsanız Monster’a başlamayın. Senaryo derinliği olan bir seri arıyorsanız kaçırmayın.
Kuzu no Honkai (+18)
Tür: Seinen, Drama, Okul, Romantizm
Cilt Sayısı: 8
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence ikiside
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Manganın hikayesi dışarıdan herkesin imrendiği güzellikte bir çift olan Awaya Mugi ve Yasuraoka Hanabi etrafında dönüyor. Ancak sadece aşklarıyla değil mükemmel kişilikleriyle dikkat çeken bu kusursuz iki insanın sadece birbirleriyle paylaştıkları birer sırları var; bu sır, ikisinin de birbirlerinden farklı kişiler için uzun zamandır hissettikleri tek taraflı aşk. Sadece yalnızlıklarını gidermek için birlikte olan ve birbirlerini anlayan Mugi ve Hanabi, sahip olamadıkları kişilerin özlemiyle duydukları acıyı birbirleriyle yaşadıkları fiziksel yakınlıkla paylaşıyorlar ama beklenmedik olaylar sonrasında ilişkilerine başka kişilerin de dahil olması işleri olduğundan daha da karışık hale getiriyor.
YORUM:
Okuyanların çoğu, olaya ahlaki açıdan baktıkları için durmadan eleştirmiş. Romantizm, dram, seinen üçlüsü bir arada olunca, Kuzu no Honkai ister istemez çok fazla tepki alması kaçınılmazdı. Sizlerin arasında da gerek hikaye yüzünden, gerek karakterler yüzünden olsun Kuzu no Honkai için bu yönde duygular besleyecekler çıkacaktır, eminim.
Kuzu no Honkai, Hanabi Yasuraoka adında liseye yeni başlamış bir genç kızın ve etrafındaki insanların aşk hayatlarını konu alıyor. Ama işin ilginç tarafı hitap ettiği yaş itibariyle bu aşkların hiçbiri sevimli mangalardan bekleyeceğiniz tarzda masum aşklar değil. Hatta aşk var ama asıl mangada ağırlıklı olarak işlenen şey çarpık ilişkiler. Manga daha en başında, edebiyat öğretmeni Narumi Kanai’ye aşık olan Hanabi’nin, yine başka bir öğretmen olan Akane Minagawa’ya aşık olan sınıf arkadaşı Mugi Awaya ile karşılıklı faydalanma anlaşması yapmasıyla yok artık dedirtiyor. Bu süreçte birbirleriyle öpüştüklerinde karşılıklı olarak öğretmenlerinin isimleriyle hitap ediyorlar. Biz de diyoruz ki, lise öğrencisi bunlar, ya ne olacaktı? Yani karakterler idealden çok uzak, okuyanlar için de alışılmışın çok dışında bir tat.
İyi Yanları:
- Karakter çizimleri çok iyi. Özellikle Hanabi karakteri çok güzel çizilmiş.
- Manga boyunca Hanabi’nin, Mugi’nin, öğretmenlerinin ve başka yan karakterlerin bakış açısıyla ve monologlarıyla hislerini anlamaya çalışıyoruz.
- Karakterlerin iç hesaplaşması, kimi zaman günah çıkarması, kimi zaman türlü türlü bahanelerle üste çıkması, kimi zaman ise hayıflanması veya vicdan yapması çok hoşuma gitti.
Kötü Yanları:
Yokoyari Mengo, seinen ve yetişkin içeriği harmanlamaktan hoşlanan bir mangaka, haliyle Yokoyari’nin diğer eserlerinde olduğu gibi Kuzu no Honkai’nin cinsel içeriğe sahip olması çok da şaşılacak bir şey değil ki bu sebeple bile seriyi okunası bulmayanlar çıkacaktır.
Sonuç:
Yetişkinlere yönelik, kimilerini rahatsız edici içeriğe sahip, yavaş tempoda ve monologların ağırlıkta olduğu bir manga. Bununla birlikte alışılagelmişin çok dışında bir manga olması sebebiyle farklılığa açık olma konusunda kendine güvenen okuyuculara gönül rahatlığıyla Kuzu no Honkai’yi tavsiye edebilirim. 18 yaşından küçüklere izlemesini tavsiye etmem. Kafanızı garip şeylerle doldurabilir. Yine de siz bilirsiniz benden söylemesi 🙂
Akira
Tür: Askeri, Bilimkurgu, Doğaüstü, Macera, Psikolojik, Seinen
Cilt Sayısı: 6
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence konu bakımından manga
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Yıl 2019. 3. Dünya Savaşı’ndan 31 yıl sonra. Yıkılan Tokyo yerine yapılan Neo-Tokyo’da kaos hüküm sürmektedir. Polis ve hükümet güçleri yeraltı örgütlerine karşı mücadele etmektedirler.
Kaneda ve motosiklet çetesi, otoriteyi hiçe sayarak bildikleri gibi yaşamakta ve zamanalarını serserilik etmekle geçirmektedirler. Birgün çete üyesi Tetsuo, küçük bir çocuğun da bulunduğu bir kazaya karışır ve ağır yaralanır. Olay yerine gelen askeri birlikler Tetsuo’yu da alarak ayrılırlar ve üzerinde bir takım deneyler yaparlar.
3. Dünya Savaşı’na yol açan ve Tokyo’nun yıkılmasına sebep olan Akira Fenomeni nedir? Tetsuo’yu ne bekliyor? Kei ve örgütü neyin peşinde? Gizemler birbiri üzerine gelecek ve cevapları bu görsel şölende kendini gösterecek.
YORUM:
Akira oldukça bilinen ama popüler olmayan bir mangadır. Eski bir manga olmasına karşın zaman zaman yeniden okuduğumda hala beni benden almayı başarmaktadır. Bazen konunun çok derinleşmesi ve psikolojik unsurlar da işin içine girince insanın kafası karışabiliyor ve olaydan kopabiliyor. Buna karşın manga atmosferi ve Akira nedir, ne zaman çıkacak gibi sorular insanı tetikte tutuyor ve okuyucunun seriye odaklanmasını sağlıyor.
İyi Yanları:
Çizim, tasarım, konu, karakterler, akıcılık iyi yanları.
Kötü Yanları:
Akira’nın çizimleri 1982 yapımı olduğu için doğal olarak eski. Bunu eksi olarak görmek yanlış olur. Çünkü Akira’nın çizimlerinin mangaya katkısı, atmosfere katkısı çok büyük. Görsellik olarak ise mangada biraz cinsellik (daha doğrusu çıplaklık) ve azımsanmayacak kadar şiddet içeriyor. Zaten hem karışık konusu hem de şiddet öğeleri bu manganın daha çok yetişkinlere hitap ettiğinin bir kanıtı.
Sonuç:
Sonuç olarak Akira cyberpunk kültürü hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler için okunulması şart olan bir yapım bence…Eski tarz çizimler ve özellikle punk kültürü ilginizi çekiyorsa Akira’yı mutlaka okuyun derim!
Tokyo Ghoul
Tür: Seinen, Drama, Piskolojik, Korku, Süper Güç, Aksiyon, Gizem
Cilt Sayısı: 14
Animesi Var Mı: Var
Anime Mi Manga Mı: Bence konu bakımından manga
Devam Ediyor Mu: Hayır
Konusu:
Tokyo da bir korku hikayesi başlamıştır. İnsanları yiyen gizemli hortlakların varlığı hakkında insanlar endişelenmektedir. Tek besin kaynakları insanlar olan bu hortlaklar yani Ghoul’lar, normal insan görünümündedirler ama insanlar gibi yemek yiyememektedirler. Sadece insan eti ile doymaktadırlar. Manganın ana karakteri olan Kaneki ise bir gün hoşlandığı kızı evine bırakırken bir Ghoul tarafından saldırıya uğrar ve ölümcül yaralar alır. Ama şanslıdır ki son anda kurtulur ve gözlerini hastanede açar. Daha sonra ise kendisinde bir sorun olduğunu anlamaya başlar. Daha önce yediği hiçbir yemeği yiyememekte ve sürekli insan eti istemektedir. Çünkü yaşadığı saldırıdan sonra kendisini öldürmeye çalışan Ghoulun organları ameliyat sırasında Kaneki’ye nakledilmiştir. Yani artık Kaneki’nin içinde insanlık tarafı olduğu gibi bir de Ghoul tarafı belirmiştir.
YORUM:
Toky Ghoul ”Akira” gibi paralel bir Tokyo’da geçiyor. Bu evrende insanlar ve Ghoul’lar diye iki tür var. Mangayı çevirirken hortlak veya gulyabani olarak çevirmişler ama ben Ghoul demeyi tercih ediyorum. Çünkü Ghoul’lar insan eti ile beslenen ama zombi gibi beyinsiz olmayan bir tür. Özel güçleri de var fakat bunlara karşı insanları ve şehri koruyan bir Ghoul dedektif örgütüde var. Tokyo Ghoul dört dörtlük bir başlangıç yapıyor. Sonra ise atmosfer biraz duruluyor. Çünkü Ghoul olan kişilerin yaşadığı dünyayı manga bizlere tanıtmaya çalışıyor. Durum böyle olunca birkaç bölüm sanki anime günlük hayat temalı bir mangaymış gibi hissettirdi. Neyse ki bu durum fazla uzun sürmüyor ve çok geçmeden tempo artıyor. Mangada litrelerce kan ve kopan uzuvlar görüyoruz. Yeri geliyor kimin kanı nereye sıçramış, kimin kolu nereye uçmuş belli olmuyor.
İyi Yanları:
Mangada Ghoul olsun, insan olsun birçok farklı karakter barındırıyor. Her çeşit Ghoul/insan mangada mevcut. Normali, psikopatı, değişiği, sadece yaşamak isteyeni, tanrıyı oynayanı, intikam peşinde olanı, eğlencesine takılanı, kısacası ne ararsanız var. Ayrıca insanların Ghoul’lara bakış açısı ve sebepleri, aynı şekilde Ghoul’ların düşünceleri de güzel işlenmiş. Doğal olarak tüm bunlar bir araya gelince ortaya her bölüm değişik tatlar sunan lezzetli bir sunum ortaya çıkıyor. Dövüş sahneleri oldukça başarılı ve bahsettiğim gibi karakterlerin kan revan içinde kalması ayrı bir hava katıyor. Çizim olarak karakterler ise fazla abartılı değiller
Kötü Yanları:
Manganın tek beğenmediğim noktası Jason lakaplı karakteri ve Ghoul’ları güya bıçak falan kesmemesine rağmen cam kırıklarının onlara kolayca zarar vermesi. Jason karakterini ilk gördüğümde açıkçası daha derin bir şeyler bekliyordum ama Jason’u şahsen ben ne kadar güçlü olursa olsun gereksiz gördüm.
Sonuç:
Sonuç olarak, kafanızı dağıtmak için muhakkak okunması gereken mangadır.
Monster <3
Liar Game deki bu yoruma katiliyorum
Nao’nun “aptallık derecesindeki dürüstlüğü” size “of” dedirtebilir.
Ilk 10 bolumden sonra bu kadar da saf olunmaz ki diyip birakmistim. 1 ay sonra anca devamini okuyabildim 🙂
On numara beş yıldız bir liste ama en baba seinenlerden oyasumi punpun yok :/
Onu koymayı unuttuğumu listeyi yayınlayınca farkettim. Bir sonraki listeye koyacağım 🙂
Aynen part 2 falan yapıp pek tanınmayan ama okumaya değer başka seinen mangalarada yer verirsin 🙂
Zaten manga listesi yaparken popüler olmayan veya çok bilinmeyen mangaları yazmaya dikkat ediyorum 🙂
Rainbow nisha rokubou no shichinin de underrated bir seinen manga part 2 yaparsan onu da koymalisin
Onu şuan okuyorum. İkinci listeye kesin koyacağım 🙂
Gintama neden yok?
Çünkü Gintama shounen manga olarak geçiyor 🙂