Bu yazımızda bizi insan sınırlarını zorlayan ve sonunda da delip geçmekte tereddüt etmeyen bir Hunter x Hunter karşılıyor.( Tabi ki karakterlerimiz normal insanlar değiller ama yeteneklerinin belirli bir düzeye kadar olabilirliği var. ) Animemizin adı bize avcılarla ilgili bir anime olduğu konusunda bir ipucu verse de burada ki olayımız bize değişik duygular yaşatabilecek kapasitede. Çoğu insan avcılık yahut avcılar hakkında bilgi sahibi olmasa da kolay bir iş olmadığını düşünerek ilgimi çekmesi sonucu izlediğim bu anime de; av ve avcı algısı yalnızca anime formatının bize sunabileceği muhteşemlikte. Av-avcı ilişkisini evrene açılacak düzeyde ele aldıkları ( uzayda uzaylıların arkasından koşuşturan- oradan oraya zıplayan insanlar hayal etmeyin lütfen ) ; kesinlikle yabana atılamayacak bir eser olduğunu düşünüyorum.

Animemizi kurgu ve olaylar bakımından genel olarak ele alırsak kesinlikle muazzam derecede zengin bir olay örgüsüne sahip. Aksiyonun eksik olmaması bir yana bir çok anime formatınıda içerisinde bulabiliyoruz ( örneğin bir olayımızda karakterlerimiz bir oyunun içerisine girdiler – sword art online ) . Çizim olarak ummadığın taş baş yarar gibisinden; bazı karakterlerimiz görüntülerine nazaran tahmin edilemeyecek derecede fiziksel güç ile donatılmışlar. Genel çehreleri yani göz burun ağız oranları birbirine benziyor diyebiliriz. Yinede ilginç saç seçimi ve saçın rengi gibi faktörlerle fark yaratmayı başarmışlar 🙂

Bir spoiler denizi yaratmadan biraz detaylara/içeriğe inelim. Ana karakterimiz oldukça sevimli, görüntüsünden beklenmeyecek derecede yetenekli ( burnu bir insandan çok daha iyi koku aldığı gibi gözleri de gerçekten hatırı sayılır derecede iyi görüyor ve daha nicesi… ), doğuştan avcı diyebileceğimiz, potansiyel fışkıran bir gayzer misali; Gon Freecss. Henüz 12 yaşında olmasıyla birlikte avcıların inanılmaz yetenekli oldukları ve muhteşem yetkilerle desteklendiği bir dünyada yaşıyor. Babası bir avcı olan Gin Freecss’in neden bir bebek iken onu bırakıp gittiğini merak eden karakterimiz; babasının neden avcılığı kendisine tercih ettiğini öğrenebilmek için avcılık sınavına girmeye karar verir ( bir çaylağın başarı oranının 3 yılda bir olduğunu belirtmek isterim ki sınav  yılda bir yapıldığı gibi sınav alanının kendisini bulmanın da bir sınav olması işin espirisi 🙂 ) .

Karakterimiz ilk bölümden farklı diyarlara yolculuğa çıkar ve yolda arkadaşlar edinmeye başlar. Bu arkadaşlar içerisinde en yakınları; bir intikamcı, doktor olmak isteyen bir genç ( genç 😀 ‘umarım izler ve tebessübüme ortak olursunuz 😉 ‘ ) ve ünlü bir suikastçı ailesinin en küçük oğlu olacaktır. Bu sınavda hayal dahi edemeyeceği tehlikelerle karşılaşan Gon; avcı olmak bir yana babasına giden yolda adım adım ilerlerken muazzam gelişme kaydedecek. Bu süreç içerisinde tabi ki arkadaşları da Gon’dan farklı seviyelerde olmak kaydıyla (kimin daha çok geliştiğini belirtmekte zorlandığımı ifade etmek istiyorum)  gelişme kaydedecekler.

Olaylarımızdan bahsetmenin zorluğu ise; her olayın farklı bir animeymişçesine tek tek anlatılacak düzeyde farklı içeriklere sahip olmasında. Bu nedenle olaylarımızı izleyerek deneyimlemeniz en sağlıklısı olacaktır ki yazdığım her sözcük spoiler niteliği taşımasın.

Yinede seri boyunca olayların karakterimiz üzerindeki etkilerinden bahsedebiliriz. Açıkça belirtmek isterim ki yaşanan olaylar hiçbir zaman 12 yaşındaki bir çocuğun kaldırabileceği seviyede olmadı. Karakterimizin korkunç eğitimler pençesinde gelişme savaşı verdiği, babası ile ilgili bulduğu izleri takip etme çabası içinde olduğu; yaşadığı kayıplar sonucunda intikam hırsından gözünün hiçbir şeyi görmediği zamanlar gözler önüne serildi. Animemizin  sonlarına doğru bizim sevimli ve pozitif karakterimizin havası değişecek ve bizi biraz boğacak; burada olayların karakterimiz üzerindeki etkisini net bir şekilde hissedecek ve göreceğiz. İlerleyen süreçte toparlayan karakterimiz babasının nedenini öğrenmeye öğrenecek; ne tepki verdiğini kendi gözlerinizle görmeli, nedenin ne olduğuna dair şaşkınlığınızı ise bizzat yaşamalısınız 🙂 .