Sabahın erken saatlerinde kalkıp çizgi film izlediğim zamanları özlüyorum. Güzel günlerdi. Günün belirli saatlerinde yayınlanan her çizgi filmi ayırt etmeden izlerdim. Tabi o zamanlar çizgi film-anime ayrımı yoktu. İşte o zamanlarda izlediğimiz serilere değineceğiz. Bu liste tamamen Kanal D kanalında oynamış animeler bulunmakta.

5. NILS NO FUSHIGI NA TABI

Nils Holgersson, İsveç’te bir çiftlikte yaşamaktadır. Haylaz ve sadist bir çocuk olan Nils hayvanlara zulüm etmektedir. Bir gün çiftlikte bir Cin bulur ve onu yakalar. Cin’e aynı hayvanlara davrandığı gibi davranır. Cin’in tüm dileklerini gerçekleştirmesini ister. Cin ise Nils’in davranışlarından dolayı onu cezalandırır ve onu cüceye çevirir. Nils küçüldüğünde artık hayvanlarla konuşabiliyordur fakat hayvanlar küçülen Nils’e pek iyi davranmazlar. Nils tekrar eski haline dönebilmek için Cin’i bulmak zorundadır. Çiftliğinde ki kaz ile göçen yaban kazları arasına katılır. Kanal D ekranlarında izlediğimi hatırlıyorum. Yolculuk boyunca farklı fantastik olaylarla karşılaşırlar. Bu olayların sonucunda Nils’in karakterinin nasıl değiştiği ve olgunlaştığını görmüştüm. İlk izlediğimde Heidi gibi bir şey sanmıştım ama daha sonra onda Disney’yin Alladini tadı almıştım.

 

4.RED BARON

 Ken Kurenai adlı gencin Red Baron adlı dev robotu ile yine dev robotlarla karşılaştığı turnuvaları anlatıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam ona Red Baron’u tasarlayan kişinin kızı ile bir adam eşlik ediyor. Red Baron her ne kadar dövüş turnuvaları ön planda olsa da çok daha derin bir hikayesi vardı. Karakterler ilgi çekiciydi. Ninja gibi bir karakter vardı. Bir çok sefer Ken’e yardım etmiş olsa da hiçbir zaman onun ta bir dost olduğundan emin olamamıştım. Red Baron zihnimde dövüş sahneleri ile kalmıştır. Robotlar birbirlerine roketler fırlatması yerine. Dövüş sanatlarını tarzında düello ederlerdi. Hem dövüş sanatları hem de dev robotlar daha ne deyim. 😀

 

3.DIGIMON

  Yedi tane çocuk sanal bir evrene çekilirler. Burada Digimon adı verilen canavarlar ile karşılaşırlar. Buraya nasıl geldikleri ve ne yapacakları hakkında hiçbir şey bilmeyerek seri başlar. Ülkemizde Pokemon ile devamlı karşılaştırılmıştır. Pokemon kadar da popüler olamadı. Bunda yapılan korkunç dublajın etkisi var mıydı bilemiyorum. İnternettin yavaş yavaş yaygınlaştığı bir zamanda çıkması Digimon‘u çekici kılıyordu. Konusu da güzeldi. Sanal evreni kurtarmak her ne kadar sıradan gibi gözükse de, seri içeriği bakımından sizi tatmin ediyordu. Karakterin gelişimini açık bir şekilde görüyor ve hissediyordunuz. Digimon ile o zamanlar özellikle dikkat ettiğim şey her bölümde mutlaka bir savaşın olmasıydı. Pokemon’la kıyaslanamayacak kadar şiddet içeriyordu. Özellikle serinin ilerleyen bölümlerinde daha önceden tanıdığımız bir çok Pokemon’un ölümlerini görmüştük. Tabi çok popüler olamayınca bizim basının çok dikkatini çekmemişti.( Selam olsun sana balkondan pikaçu! deyip atlayan arkadaşım. Senin suçun yoktu her şey basının abartmasıydı 😀 )

 

 

2. RUROUNİ KENSHİN

  Japonya‘da Meiji devriminin başarıya ulaşmasında Battousai diye anılan Kenshin’in katkısı büyüktür fakat Kenshin bir gün kılıcını bırakır ve bir daha insan öldürmemeye yemin eder. 10 yıl avare bir gezgin olarak dolansa da geçmişi onu tekrar bulur. Evet Kenshin Kanal D de yayınlandı. Lakin sabahın köründe yayınladıklarından çoğu kişi bunun farkında değildi. Hoş böyle bir animeyi herkesin izleyebileceği saate koysalardı. Kaç bölüm oynardı bilemiyorum. 😀 Kenshin her şeyi ile size unutulmaz bir deneyim sunuyordu. Harika müziklerini hala dinlerim. Her ne kadar ilk bölümlerinde çok fazla bir şey ile karşılaşmasanız da ilerleyen bölümlerinde derinleşen hikayesi ile Japon tarihini merak ettiriyordu. Katana düellosu denildiğinde aklıma hala ilk gelen animedir.

 

https://www.youtube.com/watch?v=gZGmDKxEp-I

 

1. MONSTER RANCHER

  Genki plastation’da oyun oynadığı bir zaman patlama olur ve kendini Monster Rancher oyununda ki gibi bir evrende bulur. Burada şeytani Kral Muu yenmek için efsanevi canavar Phoenix’i arayan kişilerle tanışır ve yolculukları başlar.Eğer Kanal D’ın yayınladığı en etkileyici seri hangisi derseniz size cevabım Monster Rancher’dır çünkü bu seriyi diğer serilerden ayıran bir şey vardı. O da ciddi anlamda karanlık olmasıydı. Monster Rancher gerçekten karanlık bir animeydi. Her bölümde dram ve gözyaşı ile mutlaka karşılaşıyordunuz. Bölümler ilerledikçe daha da derinleşti ve karamsarlaştı; insanlığın geçmişini öğrendik. İnsanın kendisini kendisinden koruması için yaptıklarının neredeyse insanlığın sonunu getirdiğini gördük. Sanki şimdiki insanlığın geleceğimizi izliyorduk.

 

 

 

 

 

 

Kategori:

Listeler, Anime,

Son Güncelleme: 10 Temmuz 2018