Bu sefer ilk başta aşırı derecede tiksindirip sonunda “iyi ki bırakmamışım” dedirten bir seri ile karşınızdayım, keyifli okumalar 🙂

 

Yazar-Çizer: Shuzo Oshimi

Stüdyo: Zexcs

Tür: Okul, Psikolojik, Dram, Romantizm

Bölüm Sayısı: 13

Yapım Tarihi: 2013

MAL Puanı: 7,2 / 10

Kasuga Takao, günlerin kitap okumakla geçiren, içine kapanık bir ortaokul öğrencisidir. Uzun zamandır Saeki’yi sevmektedir, bu yüzden de bir gün sınıfta unuttuğu kitabını almaya gittiğinde Saeki’nin sınıfta unuttuğu beden eğitimi kıyafetlerini yanına alıp evine götürür. Hemen ardından bundan büyük pişmanlık duyar ve ertesi gün kıyafetleri eski yerine koymaya karar verir ancak ertesi gün Saeki’nin kıyafetlerinin çalındığı ve okulda bir sapık olduğu bütün okula yayılır. Takao o durumda kendini açığa veremez ve sessiz kalır ancak sınıfın ve okulun belalı öğrencisi, ağı bozuk, yapayalnız ve Takao’nun arkasındaki sırada oturan Nakamura onun kıyafetleri aldığını görmüştür. Nakamura ona derisinin altında yatan sapığı açığa çıkaracağını söyler ve Takao artık Nakamura’nın her dediğini yapmak zorundadır.

Birkaç ay önce bir arkadaşın aşırı derecede övüp tavsiye etmesi üzerine animesine başlamıştım ve ne yalan söyleyeyim, berbat ötesiydi. Neden derseniz, çizimler korkunç, seslendirme iğrenç, açılış ve kapanış müziklerinin bari biri dğzgün olsun dedim o da yok… İlk bölümden bırakmamaya beni ikna eden tek şey o arkadaşın bu seriye olan sevgisi oldu, bu kadar seviyorsa herhalde ileride düzgün bir şey oluyordur dedim ve devam ettim.

İlk olarak arkaplan çizimlerine değinmek istiyorum. Oldukça ayrıntılı ve iyi bir arkaplan çizim tarzı var serinin, buna karşın karakter çizimleri oldukça basit, gölgelendirme diye bir şey bile yok. Haliyle o muhteşem arkaplanların üstünde böyle çizimleri görünce, gerçek bir resme çocuğun biri oturmuş karalama yapmış gibi geliyor. Özellikle erkek karakter çizimlerinde bunu iliklerime kadar hissettim, hadi ana karakteri bıraktım, tek bir tane bile mi düzgün erkek tipi olmaz koca seri boyunca ya? Kızlar konusunda da pek farklı değil açıkçası ama yine de onlarda nadir de olsa düzgün bir şeyler çıkıyor arada. Hele de o karakterlerin bilgisayar oyunu karakteri gibi sallanmaları yok mu, acaba dedim stüdyo ne yapmış bu animeye animasyon olarak?

Açılış ve kapanış müziklerinin her ikisinin de klibi yok! Şarkılar deseniz, özellikle endingden bir anlam çıkarmak mümkün mü bilmiyorum, artık benim seviyeme mi fazla geldi acaba? Açılış müziğinin şarkısı da tam olarak al birini vur ötekine…

Şöyle bir şey var ki, animenin mangası da var ve söylemem gerekiyor ki animeyle arasındaki fark Allah’ın lütfu ve Allah’ın cezası örneğini aynısı. Öyle büyük bir uçurum var. Mangada çizimler biraz daha çocuksu, karakterler daha yaşı küçük bir görünüme sahip. Ama bu manga ilerledikçe düzeliyor. Animede sanırım seinen etkisini iyice hissettirmek için çizimleri öyle tuhaf yapmışlar ama ellerine yüzlerine bulaştırmışlar bence. Mangada da arkaplan çizimleri animedekiler kadar iyi ve animede tiksindiren tiplemelerin bir çoğu yok, gerçi yan karakterler hala tuhaf duruyor. Asistana mı çizdirmiş nedir?

Animenin mangaya olan tek bir üstünlüğü var, o da sahneler animede daha yavaş geçtiği için her saniye artan gerilimi daha içinize işleterek ilerliyor olması. Mangada eğer hızlı okuyan biriyseniz sahnenin muhteşemliğini tam anlayamayabiliyorsunuz.

Anime hikaye olarak mangayla tıpatıp uyumlu, atlanan sahne veya olay yok diyebilirim. Zaten hikaye olarak güzel bir temele ve harika karakter tasarımlarına sahip, oldukça sürükleyici, bu anime için de geçerli. Öyle ki başladıktan sonra 7. bölümü ne zaman bitirdiğimi bile anlayamadım. Daha sonra ise mangada tek oturuşta 30 bölümü… Animelerdeki sapık erkek karakterler genelde sinirimi bozuyor çünkü daha çok o konuda işin komedisine dokunuyorlar ama sapık kız karakterler beni gerçekten etkiliyor. Özellikle de bu animedeki Nakamura bu sevgimi apayrı bir boyuta ulaştırdı diyebilirim. Ağzı aşırı derecede bozuk ve kendisinin sapık olduğunu sıklıkla vurgulayan bir tip. Davranışları da bir o kadar etkileyici. Ana karakter ise özellikle ilk bölümde anlaşılmaz davranışlar sergileyen bir tip o yüzden çok sevmemekle beraber kötü de demiyorum.

Animede ilginç bir romantizm seviyesi var. Düşük sayılabilir ancak sadakat ve aşk konusu üzerinde çok iyi durulmuş, ilişkilerin ilerleme ve gerilemeleri beni mutlu etti daima, hangisi olursa olsun… Nakamura’nın çok ilginç bir sevme şekli var ve ikide bir Kasuga’yı seçim yapmaya zorluyor. Beden kıyafeti olayını kullanarak yaptırdığı şeylerin yaratıcılığı da ayrı mesele tabi. Şaşırtıcı derecede dürüst, normal insanlarla ve bizimle arasındaki tek fark, ne düşünüyorsa onu söylemesi. Doğru değil mi? Bizim de öğretmenlerimize içimizden sövdüğümüz zamanlarımız oldu ama o bunu dışından yapıyor, çekinmeden ve daima. Bence o hayatını en dürüst şekilde yaşayan insan olabilir… Ve açıkçası onu gördükten sonra kendimi düpedüz eksik hissettim, insanın içindeki gerçek kişiliği su yüzüne çıkartan bir karakter. Saeki ise bence onun aksine tam nefretlik, her şeyin içine edip gitmiş bir tip.

Psikolojik yönden ise tam bir şaheser. Mangakanın bayağı kafası iyiymiş dedirten ama etkileyici olaylar var ve tüm seri sıradan ve tek düze insanlara karşı büyük bir nefretle yazılmış gibi duruyor, damarıma damarıma böyle bir his verildiğini hissetmedim desem yalan olur. Gerçekten fazla üstüne düşerek izlerseniz sıradan bir hayattan sıkılmaya başlayabilirsiniz ve emin olun bu sizin için hiç iyi olmaz, mangada yaşamıyoruz çünkü maalesef ve bizim başımıza Kasuga gibi sıra dışı olaylar gelmeyecek, bunu söylemek ne kadar üzse de…

Seride komedinin “k”si bile yok. O yüzden ben önceden uyarmış olayım, izlediğiniz veya okuduğunuzda size yapacağı tek şey sizi üzmek olacak. Gerçekten. Özellikle mangada 34. bölümden sonrasında efkardan kalp krizi geçirmek üzereydim, çok fazla etkileyiciydi.

Ecchi bakımından, manga seinen olduğundan ecchi konusunda mangaka çekinmemiş genelde ama güzel bir özellik olarak o yüzlerce küfür ve bel altı terim ve diyaloglara rağmen ecchi sahne sayısı gerçekten az. Sayısı az ama yapınca da tam yapıyor, tabi bundan bir DxD olduğu sonucunu çıkarmamanızı umuyorum.

Ve bu seri, başladığım gün bitirdiğim bugüne kadarki tek seri oldu. Finali görmek için kendimi yırttım diyebilirim, her bölüm merakla bitti, merakla başladı. Ve gördüğüm en güzel olmasa da güzel bir finalle sona erdi. Her şeyi tamamlayarak ve hikayenin en başını daha da iyi bir şekilde açıklayarak. Ama beni asıl etkileyen şey son sayfadaki yazarın notu oldu. Bitirdiğim için ağlamak istiyorum şuan. Ayrıca serinin geçtiği şehrin, mangakanın doğup büyüdüğü şehir olduğunu mangayı bitirdikten sonra öğrenmiş bulundum, ana karakteri kendine benzetmiş olmalı, belki gerçekten o şehirden nefret ediyordur.

Sonuç olarak, seriye başlamayı düşünenlere anime yerine mangayı tavsiye ediyorum. Birbirleriyle olan farklı yönlerini yazdım, karar size ait tabi ama hangisi olduğu önemli değil birini mutlaka seçin. En iyi gerilim serisi olarak nitelendirebilirim, ama türlerin içinde gerilim yok. Başka bir yazıda görüşünceye dek sağlıcakla kalın 🙂

 

Diğer anime tanıtımları için TANITIMLAR sekmesine tıklayabilirsiniz.