Anime Tanıtımları

YAŞAM TAŞI : KRALSIZ ÜLKE BÖLÜM 22

BÖLÜM 4:İKİZLER

Kapının önünde kendilerinden daha genç biri duruyordu. Kırmızı saçları, kırmızı gözleri boyu Ay’dan biraz kısaydı. İlk fark edilen görünüşünde gözlerinin altındaki morluklardı. Yorgun ve bitkin gözüküyordu. Büyük olasılıkla diğerlerinden biriydi gençlerin hepsi bir müdahaleye karşı hazır duruma geçtiler.

Ateş ‘’Sende kimsin?’’ diye sordu ‘’Ve kapıları dinlemek hiç hoş değil.’’ Diye Gölge tamamladı.

Genç tam ‘’Ben..’’ diye söze başlayacakken arkasından ev sahibi ihtiyar geldi telaşla.

‘’Onu ben çağırdım. O farklı diğerleri gibi değil.’’

Genç durumunu açıklamaya başladı. ‘’Önce o gelecekti ama torunun sesini duyduğunu söyledi. Ona bakmaya gitti. Kapıda onu beklerken sizin konuşmanızı duydum. İzinsiz dinlediğim için çok üzgünüm sonra bir anda içeri girdim.’’

Ateş ‘’Sorun değil. Ama hala sorumu cevaplamadın.’’

Genç sanki utanıyor gibi ‘’Benim adım… Kızıl Kalkan.’’ Dediğin anda Yay  ‘’Kim?’’ dedi.

Şimdi herkes Yay’a bakıyordu. Yay, Kalkan’a dönerek ‘’İmparatorluğun Kızıl Kaplanı’nın oğlumu?’’ Kalkan başıyla onayladı.

Okulda dışarısından soyutlandıkları için dünyada neler olduğunu okulda öğretilen genel bilgiler dışında neler olduğunu pek bilmezlerdi. Okulda savaşlardan bahsederken İmparatorluğun Kızıl Kaplanını birçok kere duymuşlardı ama Kızıl Kalkan adını ilk kez duyuyorlardı Yay hariç.

Ateş ‘’Onu nereden tanıyorsun?’’

‘’O… İmparatorluğun Kızıl Kaplanın oğlu. Şahsen tanımıyorum okuduğum ‘Kralın Kalesi’ isimli kitapta ismi geçiyordu. İlk kez bir kitap karakteri ile karşılaşıyorum. Tuhaf bir hismiş.’’

Kalkan şaşkınlıkla ‘’Babama yapılan ihaneti anlatan bir kitap mı var? Kim yazmış?’’

Yay biraz çekinerek ‘’Efsane yazmış.’’

Kalkan’ın şaşkınlığı artarak ‘’Ama nasıl Efsane imparatorluk için yazar nasıl oldu da…’’

Yay lafını tamamlamasına izin vermedi. ‘’Kitap babana yapılan ihaneti anlatmıyor. Babanın yaptığı ihaneti anlatıyor.’’ Dediği an Kalkan dizlerinin üstüne düştü ve ağlamaya başladı.

‘’Hep biliyordum yanlış olan bir şeyin olduğunu…’’  Tekrar ayağa kalktı sanki bir saniye önce yıkılmış çocuktan eser yoktu ‘’Doğru söylediğini nereden biliyim?’’ bu kadar hızlı duyguları değişen birini daha önce görmemişlerdi.

Yay doğru söylediğini kitabı göstererek kanıtlayabilirdi ama söylediğinin doğruluğunu kanıtlayamazdı ama daha öncelikli bir soru vardı. Hepsini merak ettiği soru; Kalkan’ın hikayesi. Önce onu dinlemek istediler. Zaten Kalkan’ın bunu saklamak gibi niyetinin olmadığı belliydi. Bu yere nasıl geldiğini anlatmaya başladı…

***

İmparatorlukta ‘’kahramanlar’’ adı verilen bir oluşum vardır. Bu oluşum imparatorluk ve özel kişilerin verdikleri görevleri para karşılığında yerine getirir.

Kızıl Kaplan ve Sarı Aslanda iki kahramandı.

Kızıl Kaplan ve Sarı Aslan kendileri gibi kahramanlarla evlendiler. Dördü öyle büyük işler başardılar ki şanları imparatorluğun her yerine yayıldı.

Daha sonra Kızıl Kaplanın iki tane ikiz olmak üzere dört çocuğu olmuştu. Sarı Aslanın ise bir kızı olmuştu.

Kızıl Kaplan, Sarı Aslan ve eşlerinin çıktıkları son görev tüm hayatlarını değiştirecekti…

 

Yağmurlu bir gecede Kızıl Kalkan yatağında anne ve babasının sağ salim dönmeleri için dua ediyordu. Göreve çıktıklarından beri uzun zaman geçmiş ama hiç haber alınamamıştı. Kızıl Kalkan on üç yaşındaydı ve bunun iyi bir şey olmadığını biliyordu yine de umudunu kaybetmedi. İkisi de iyi bir şekilde dönecekti.

Birden odasının kapısı açıldı. Normalde izinsiz asla açılmayan kapının önünde beliren kahya ‘’Babanız geri döndü.’’ Dedi. İyi bir haber getiren birine göre sesi kötüydü.

Kalkan tüm cesaretti ile sordu. ‘’Annem?’’

Kahya anca birkaç saniye sonra konuşa bildi bu birkaç saniyede duyulan tek ses cama sertçe vuran yağmur damlaların sesiydi ‘’Anneniz…’’ ve korkunç bir yıldırım sesi. Kahyanın daha fazlasını söylemesine gerek yoktu üzücü haberi verdikten sonrada dışarı çıktı.

Kalkan odada tekrar yalnız kaldığında sanki zaman durmuş gibiydi. Tek yapabildiği ağlamaktı, önce sessiz sonra bağırarak ağlamaya başladı. Sert yağmur damlalarının sesi bile ağlamasının gürültüsünü bastıramıyordu. Kalkan’ın Yataktan çıkması üç gün sürdü…

 

Annesinin ölümü hakkında daha fazla şey öğrenmek istedi. Neler olduğunu kimse bilmiyordu bilinen şey annesi ile beraber Sarı Aslan’ında eşi de ölmüştü. İkisi pek anlaşamıyor sık sık kavga ediyor gibi gözükse de çok iyi arkadaştılar ve beraber ölmüşlerdi.

Babası; Kızıl Kaplan ve amcası; Sarı Aslan her şeyleri gibi eşlerini de beraber kaybetmişlerdi. Güzel günlerin sonu böylece gelmişti ama henüz kötüsü gelmemişti bile…

 

Kızıl Savaşçı için eşini kaybetmek tam bir yıkım olmuştu. Bir ay boyunca ortalıkta gözükmedi daha sonra toparlanmış gözükse de onu daha önce tanıyanlar içindeki değişimi görebiliyorlardı. Çok daha farklı biri olup çıkmıştı.

Babaları çocuklarının eğitimlerine devam etmelerini istedi uzun süre yas tutmanın anlamı yoktu. İkiz kardeşler derste bilgileri test ediliyordu. Sol kolunu savaşların birinde kaybetmiş eski imparatorluk kahramanının verdiği derstelerdi.

Boğazını temizleyip ‘’İmparatorluk prensesleri?’’ işaret parmağıyla kız kardeşi gösterdi  ‘’Evet Ahtapot.’’

Kızıl Ahtapot, Kızıl Kalkan’ın ikiz kız kardeşiydi. ‘’İmparatorluk prensesleri: imparatorluğun düzenlediği bir turnuvaya katılımcılara veya katılımcı adaylarına verilen addır.’’

Hoca başıyla onayladı ‘’Devam et.’’

Ahtapot hoşnutsuz bir şekilde ‘’Prensesler turnuvada yeteneklerini gösterirler birbirleriyle düellolar yaparlar ve sonucunda genelde dereceye girenler. İmparatorluğun seçkin aileleri veya kahramanlarla evlenirler.’’

Hocaları bu seferde Kalkan’ı işaret ederek ‘’Peki buradaki gizli amaç nedir?’’

Kalkan ‘’ Prenses adı her ne kadar yönetim unvanı gibi gözükse de yönetimde hiç bir geçerliliği yoktur. Bu adın verilme amacı imparatorluğun diğer krallıklara gözdağı vermesidir. İmparatorluk ordusundaki yönetici olmayanların bile diğer krallıklardaki prenseslere denk saydıkla..’’ cümlesini tamamlayamadan Ahtapot kalktı.

‘’Bu saçmalıkları daha ne kadar tekrarlayacağız.’’ Dedi ve kapıya doğru yürüdü. Ne hocası nede Kalkan onu durdurmadı…

Eskiden her gün neşeli geçen şato günleri annelerini kaybettikten sonra soğuk bir yere dönüştü ve günler böyle geçti…

Diğer bölümler için TIKLAYINIZ.

Related Posts

Bir cevap yazın