Tokyo Ghoul Eleştiri !!

Dikkat

Bu yazı her detayı ile buram buram eleştiri kokan bir yazı olduğundan istediğiniz gibi okuyabilirsiniz. Ancak saygı duymak kaydıyla.

Evet hepinize merhabalar arkadaşlar. Nasılınız? Ben boşum. Sizinde bildiğiniz gibi çoğu yeni başlayan animecilerin çok iyi gördüğü ve hayat felsefesi yapacak kadar Tokyo Ghoul‘a yükselecek bir toplumdayız. Şahsen ”Tokyo’nun cooluydum Jason’ın bitmeyen çikolata şelalesi oldum, power up alamayınca çareyi beyaz saçta buldum” diyerek tek bir sezonu özetleyebilirken, öte yandan diğer karakterlerin her gördüğünden kaçan birini hayatından çok önemsemeleri de ayrı bir yardımseverlik örneği olacak ki buradan Anteiku‘ya ”En işsiz grup ödülünü” vermek istiyorum. Dikkatinizi çekerim eşsiz değil işsiz yazdım. Ya maymun amca köpek abla siz ne işsiniz anlamadım ki. 3-5 hayvan daha bulsalar Voltron oluşturacaklar herhalde. Neyse en baştan bakalım eleştirmeye.

Olay yeri malumunuz Tokyo. Yani buranın akıllısı var, akılsızı var, coolu var ,e bide olmazsa olmaz Ghoul‘u var. Ama gönlünü kendisinden daha uzun boylu kadın bir Ghoul‘a kaptıracak yürek sadece bizim Kaneki‘de var. Zaten tüm problem bu çocuğun yürek yemesinden çıkmıyor mu ? Millet şeytan meyvesi yer, bilmem ne yer. Bizim ki bula bula yürek bulmuş. Ha tamam yüreklisin anlarım. Ama kendinden uzun bir kıza açılmak ne iş oğlum ? (hiç mi utanmıyon). Sende hiç mi edep yok?  ”Bende sap yok, saman yok, para yok, tip yok neden benden güzel bir kız benim gibi tipsizle buluşmak ister” diye hiç mi düşünmüyorsun. Aaaaaha sonucuna da böyle katlanırsın işte. Bir doktor seni ameliyat eder. Sonra oldu da bitti maşallah. Tabi hastahanede nasıl bir hastahane ise hiç bir doktor bir şey demiyor. Allah’tan Touka-chan varmış. Yoksa bu çocuk her gördüğüne kusacaktı.

Herhalde kendisi için en üzüldüğüm karakter Touka idi. Kız Kaneki ye insanken bile hizmetçilik yapıyordu (garsonluk). Ghoul olunca tescillendi. Yok Kaneki‘ye öğret, yok Kaneki‘ye maske yaptır yok bilmem ne… Kaneki sana ne yapsın ? Ağlasın zırlasın. Yok yaa!! Oldu canım! Daha yanındaki bir küçük kızı koruyamıyorsun gelmişin kendine hizmetçi tutuyorsun. Ay bide düşmanını yenmek için kendini yedirtiyor ya. Asıl mallık bu işte. Madem böyle yapabiliyorsunuz, sınırsız yemek deponuz var ya işte. Daha gelmişiniz biz barışçılız, insan yemeyiz, sadece kahve içeriz, çünkü biz Anteiku‘yuz. Yemişim Anteiku’nuzu bee (ironi yaptım galiba). Daha başınızdaki adama baksanız yamyamın önde gideni, tek kişilik ordu, tüm CSI yı peşine takmış kişi siz daha neyin barışından söz ediyorsunuz.

Şimdi değinmek istediğim çok önemli bir şey var. Her ne kadar Yoshimura abimize yamyam demiş olsam da bu adamında çok zor bir hayat yaşadığını kabulleniyorum. Hatta animede sevsem mi sevmesem mi diye kararsız kaldım. Ha illa eleştirel yaklaşmak gerekirse. Adam başrolün hayatını belirliyo ama aralarındaki diplomatik antlaşmada dikkatimizi çekmiyo değil. Antlaşmaya göre;

1. Ölümsüz olacaksın ama bunun karşılığında işkence göreceksin
2. Touka hizmetçin olacak ama her bir işe burnunu sokacaksın ve olmayan kaslarınla kendini en güçlü kişi sanacaksın.
3. Başrol olacaksın, anime senin etrafında dönecek. Ama gördüğün herkesi bir gün terk edeceksin.

Bence çok eşit bir antlaşma olmuş.

Şimdi de Nishiki beye bir göz atalım;

Kendisi Kaneki’nin hortladığı ana kadar kendini artistin teki sanan ama kanekinin kontrolsüz harektleri sonucu şiş kebaba dönen birisidir. Zaten bu durumdan sonra pek bi havasını göremiyoruz. Akisine daha çok gömüldüğünü görüyoruz. Sözde toplum arasında çok 2 yüzlü olup karanlık sokaklara da bir o kadar çok hakim olan beyfendi Tsukiyama’ dan sevgilisini bile koruyamıyor (Tabi Tsukiyama da bununla billur geçiyo). Tabi arkasında beyaz tavşan ve bitmeyen cephane kaynağı olunca kazanıyolar. Ama duruma şu açıdan bakın: Tsukiyama 3 e tek gidiyo nerdeyse

Derkeen kolumuz Tsukiyamaya ‘da uzanıyor. 1 resim 1000 kelimeye değerdir derler ve bu adamı anlatmak için öyle bir iki cümle yetmez. Zaten anlatsam bile yarısı küfür içerir. He bu arada bu adamın arenasındaki koca yengeye de değinmeyeceğiz değil. Bu yüzden ben şu gifi bırakıyorum. Artık siz ne anlarsanız anlayın.

Hayırdır yaa? Ne bu fantazi? Ne bu Kaneki tutkusu?

Listemizde sırada o meymenetsiz vaar, o kaba adam vaar, o cani insan evladı vaar. Evet kim olduğunu biliyosunuz. O kişi Kurue Mado. Adamın hayat felsefi tam olarak; ”1 kilometre öteden anlarım kokusunu, elimde kalanın alırım coolluğunu, çocuk mocuk dinlemem öldürrüm hepsini, CSI’dan değilmiyim yaparım istediğimi.” 

Tabi sen yaşın gelince emekliliğe ayrılma, sonra bi kız çocuk seni öldürünce iş arkadaşın çıksın ” Rahmetli iyi insandı, kanı yerde kalmıycak, artık daha sıkı çalışcam” desin. Dedi de ne oldu ? 2 gün sonra herif yaşlı amcanın torununa göz koydu. Şimdi diyeceksiniz ki

-Ne alaka canım sende… O bir kere kız öperken eliyle engelledi, asıl kız ona göz koymuş.

He tabi zaten o yüzden adam kızın evinde sabahın körüne kadar kas çalışıtı dimi. Sırf kızı korumak için evden ayrılmadı dimi. Hatta o kadar disiplinli ki günlük idmanını asla esirgemez o yüzden terli terli kzın önünde kas gösterisi yapıyodu.  Bu adam varya bu adam, işte çakalın önde gideni diye buna denir.

Suzuya’ya gelmeden önce onun anası olacak büyük madama biraz sövmek isterim. Koskoca anime de sadece gıcık karakterlerin o gıcık olan taraflarını çok iyi hissettirmişler. Tebrikler. Neyse hadi gelin biraz madama içimizden geçenleri söyleyelim. Ama dediğim gibi içimizden söyleyelim. Zira argo kullanırsam site açısından kötü şeyler olacağı kesin. Ama sizinde kulaklarınızda söylemek istediklerim canlanıyor değil mi? Eğer öyle olduysa ne mutlu bize.

Neyse konumuza dönecek olursak Suzuya, çok eziyet görmüş, normal bir insan gibi yetiştirilmemiş ama yetiştirilseydi eminim iyi yerlere gelen çok temiz bir kız olurdu dediğimiz bir genç. Tabi öyle bir hayat yamamış olması bizim onu sevmeyeceğimiz anlamına gelmiyor. Aksine bu hayatı da bizde bir sempatiklik uyandırıyor. Hele o motor sahnesinden sonra animedeki en sevdiğim karakter oldu diyebilirim. Ayrıca buradan da Shinohara’ya değinmek isterim ki kendisi bu çocuğu sahiplenen tek kişi oldu.

Çalışkan çocuk

Shinohara amcamıza diyecek neredeyse hiçbir lafımız yok. Adam sırrını son ana kadar saklayan birisi. Hem güçlü hem karizmatik hemde yardımsever. Yani CSI da iş alamasaydı milli istihbarat a felen girerdi (halk kahramanı işte). Adamı kötülemek daha doğrusu eleştirmek benim gibi birine yaptırılmaz diyorum ve yazıyı bitirmek istiyorum zira bahsedecek bir genel karakter kalmadı. Yan karakterlerde çok önemli değil zaten.

Ha son olarak Renji sana değinecek olursak…. Adamdan şelale akar gibi coolluk akıyo. Adam tam ortasından deliniyo yinede 1 göz yaşı akıtmıyo. Bildiğiniz görüldü atıp giden tiplerden. Bide deşildikten sonra “sorun yok evladım hepsi geçti al sana yemek getirdim deyip” Kaneki‘yi kurtarıyor. Tabi olaylara fazla karışmıyor o ayrı bir mesele ama bişey diyemiyorum çünkü adam havalı. Bakın kelimeler bile birbiriyle uyumlu ”cool ve ghoul ” daha ne olsun. Adama bir dörtlük yazmak isterdim ama fazla uzatmanın da bir manası yok bence.

Evet bu şekilde de yazımın sonuna gelmiş oldum. 2. sezondan neden bahsetmedin derseniz Hüseyin Bolt’ un hız rekorunu kırmaya çalışan Touka‘yı ve ardından Kaneki’nin 0.1 km hızla maraton yapmasını izlemekten dolayı bana kalırsa pek izleyecek bir şey olmadı. Ha eğer yazımı sevdiyseniz (ki yazıda sadece karakterlerden bahsetmiş gibi oldum) belirtebilir, eğer başka bir animeye (özellikle gıcık olduklarınız varsa) eleştirisi yazmamı istiyorsanız yine aynı şekilde belirtebilirsiniz.

Aaaa nerdeyse unutuyordum en önemli karakteri, nerdeyse çıkaramıyorum aklımdan o parmak dolu kovaların olduğu sahneyi, O adamki ismi korku filmi klişesi, yine kanım kaynadı hemen duyar duyamaz o kankiii !! sesini. Tabikide Jason abimiz benim için hem korku filimlerinde olsun hemde bu animede, benim için vazgeçilmez bir karakterdi. En sevdiğim sahne o topuğundan delinince çıkardığı bağarmaydı. Hala arada bir izlerim o sahneyi. Aslında iyi çocuk ama hep çevresi onu böyle yapmaya teşvik etti. Naapsın artık kaneki nin zihninde hapsoldu. Okudğunuz için teşekkürler. Hepinize iyi günler.