Manga

Mutlaka Okunması Gereken Mangalar 3!

Merhaba arkadaşlar,

Manga okumak isteyen veya okuyacak yeni manga arayan arkadaşlar için okuduğum mangalardan öneri listesinin devamı ile yeniden karşınızdayım 🙂 Daha önceki öneri listelerinden haberi olmayanlar Mutlaka Okunması Gereken Mangalar 1! , Mutlaka Okunması Gereken Mangalar 2!  bakabilirler 🙂

 

Shingeki no Kyojin ( Attack on Titan)

İlgili resim

Tür: Aksiyon, Fantastik, Dram, Shounen

Cilt Sayısı: 22+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

Yüzyıllar önce insanlık, en büyük avcısıyla tanışmış; nereden geldikleri bilinmeyen devler tarafından saldırılara uğrayarak yok olmanın eşiğine gelmiştir. Bu katliamdan da sadece kendilerini yüksek duvarların ardına hapsederek dışarıdaki devlerden korunabilen az bir nüfus kurtulmuştur. Üç kademeden oluşan bu duvarların en dışındakinin adı Maria, ortadakinin Rose ve en içtekinin ise Sina’dır. Bu arada tüm insanlık büyük oranda askeri sisteme yatırım yapmaktadır. Surlarda gözcülük yapıp şehirleri koruyan “Garnizon”, duvarın dışına çıkarak titanları araştıran “Keşif Birlikleri” ve kralın emrinde olup şehrin Sina içerisinde kalan elit bölümünün düzeni sağlayan “Askeri İnzibat” olmak üzere üçe ayrılan askeri yapısıyla insanlık savunmasını sistemleştirir. Bu şekilde yaklaşık 100 yıl geçer ve bir gün devasa duvarlardan daha büyük bir dev belirerek duvarı yıkar. Böylece devler insanlara tekrar saldırmaya başlar. İnsanlık tekrar yok olmanın eşiğinde midir? Yoksa bu sefer insanlığın bir umut ışığı mı vardır?

shingeki no kyojin manga ile ilgili görsel sonucu

YORUM:

Konu kabaca insanoğlunun Titan denilen dev insanımsı varlıklara karşı verdiği hayatta kalma mücadelesinden ibaret ancak bölümleri devirdikçe aksiyon, entrika, merak unsurlarının mükemmel harmanına kendinizi kaptırdığınızı fark ediyorsunuz. Bir gün ana Eren karakterlerimiz ve kasaba halkı meydanda toplanmışken, tam bu sırada surlardan daha yüksek bir dev kafasını yukarıdan uzatıp bakıyor ve milletin gözü önünde kapıyı parçalıyor. Kapıdan içeri giren daha küçük boyutlardaki devler şaşkın kasaba halkının yollarda saçma sapan koşuştuğu kasabaya dağılıyor. Halkın çoğu kaçamıyor ve devler tarafından yeniyor. Eren ise annesini bir devin canlı canlı yediğini görünce bütün devleri yok etmeye and içiyor ve hikaye başlıyor. Daha fazla detay vermeyeyim mangayı okuyun gençler 🙂 Manganın başrollerinde Eren Jaeger,Mikasa Ackermann ve Armin Arlert bulunmaktadır. Daha isimlerini hatırlayamadığım bir sürü karakter var ama bunların arasında bir karakter var ki efsanedir. Karakterin adı Levi. Adama tam bir dev katili diyebiliriz. Zaten mangayı okuyunca ne demek istediğimizi anlayacaksınız 🙂

Devler nedir, nereden geldi, şimdi ne olacak gibi sorular mangaya kapılıp gitmenizi sağlıyor. Öncelikle manga karakterler bakımından bayağı bir zengin ve hepsinin kişiliği farklı. Özellikle devlerle savaşırken birçok acemi askerin dizlerinin bağı çözülmesi çok iyi aktarılmış. Yani koskocaman ve insan yiyen bir dev karşısında askerlerin yaşadıkları korku, eve gitme isteği insanın ruhuna işliyor. En azından ben de askerler kadar korktum 🙂 Kısacası demek istediğim ortada sürekli merak ettiren ve kendisini okutan akıcı bir hikaye var. Manga çizimleri akranlarından biraz farklı. Mangaya ciddi bir hava hâkim ve çizimler de buna göre ciddi ve gerçekçi. Yani uçuk tipler, garip elbiseler falan yok. Karakter çizimlerinde de saki biraz çizgi roman havası varmış gibi geldi bana. Karakterler diğer mangalara nazaran nasıl desem, biraz daha sert hatlara ve koyu tonlara sahip. Okursanız neden bahsettiğimi büyük ihtimalle anlarsınız.

Sonuç:

Gerçekçi ama alışılmadık hikayesi özenle yaratılmış. Büyük sürprizler düşünme yetinizi elinizden alıyor. Özellikle çizimlerdeki detay, hareketli sahnelerin başarılı bir şekilde işlenmesi göz kamaştırıcı. Çizimler kesinlikle kolaya kaçılmadan, özenerek hazırlanmış.

 

Hana Yori Dango (Boys over Flowers)

İlgili resim

Tür: Shoujo, Romantizm, Okul

Cilt Sayısı: 37

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Hayır

 

Konusu:

Makino Tsukushi, tipik orta sınıf bir Japon ailesinin kızıdır. Ancak ailesi, sosyal statülerini yükseltmek için Tsukushi’yi Japonya’nın en zengin ve itibarlı ailelerin çocuklarının okuduğu okullardan biri olan; Eitoku kolejine gönderirler. Kolej hayatı; statü ve markadan başka birşey düşünmeyen, şımarık, zengin çocukların içinde bulduğu tek arkadaşını, F4’e (Flowery 4) karşı savunana kadar oldukça sakindir.
Okulun en zengin ve popüler dört erkeğinden oluşan F4; okuldaki tek güçtür. Ancak kader ağlarını örer ve Tsukushi’nin sakin hayatı F4’den aldığı kırmızı kart ile tam bir kabusa döner. Bu kabusun içinde bir de F4’den HANAZAWA Rui’ye karşı birşeyler hissetmesi, Tsukushi’yi geri dönülmez bir uçuruma sürükler.

hana yori dango manga ile ilgili görsel sonucu

YORUM:

Zenginlerin olduğu özel bir okulda okuyan fakir ama cesur bir kızın başından geçen olaylar üzerine kurulu dram-romantizm-birazda komedi tarzı bir manga. Ülkeyi satın alabilecek güce sahip olan aileden gelme 4 veliahtın hakimiyetini yürüttüğü bir lisede geçiyor. 4 veliaht söz hakkına sahip dediğime bakmayın siz, 4’lü yürütüyor gibi gözükür ama o dörtlünün de lideri bir kişidir. O da bu dörtlü içinde olan Domyouji’dir. Aslında hepsi de okulun, çiçek adından gelme olan, yakışıklılar ordusuna liderlik yapabilecek kapasitedir. Kimisi zenginliğine rağmen alçak gönüllü, kimisi çevresinin kalabalığına rağmen yalnızlar prensi, kimisi de o zenginliğin vermesi gereken şımarıklığına rağmen ilk aşkını unutamamış bir centilmen. Hepsinin ortasına düşen yabani bir ismin, bu dörtlü ile çevrili olan dünyasının kapısını aralıyor Hana Yori Dango.

Hana Yori Dango, verdiği Reverse Harem görüntüsü sayesinde bana yenilgi yaşatan mangalardan biri oldu. Çünkü içeriği bir Reverse Harem’de olması gerekenden daha fazlasına sahipti. Dört çiçeğin ortasında büyüyen bir yabani otu anlatıyor ama her okuyucunun beklentisinin aksine, bu dört çiçeğimiz, yabani otumuza aşk gibi duygusal hislerle yaklaşmıyor. İşte burada keyifli bir hikayenin sizi beklediğini düşünüyorsunuz. Zira bu kısım hata yaptığınız anın başlangıcı oluyor işte! Keyifli anlar başladı derken gelen olaylar dizini keyifli yönünüzü ardınızda bırakmanızı sağlıyor. Orjinallikleri barındıran bir isim dedim ya, o orjinallikler yerini bir noktadan sonra klişeliklere, hatta olmayacak, daha doğrusu olması abartı gelebilecek olan olaylar dizinine bırakıyor. Sonra yok artık lebron james diyorsunuz 🙂

Sonuç:

Aşırı ütopik gözükse de kendine bağlayan ve kesinlikle aşk temasını, mükemmel diyebileceğim derecede iyi işleyen bir manga.

 

Chi’s Sweet Home

chi's sweet home manga vol1 ile ilgili görsel sonucu

Tür: Komedi, Hayattan Kesit

Cilt Sayısı: 12

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Hayır

 

Konusu:

Chi, annesi ve kardeşleriyle dolaşırken kaybolur ve evini ararken yorgun düşer. Chi’yi parkta baygın bulan Youhei ve ailesi, O’nu alırlar ve evlerine götürürler. Ama Chi evine, annesi ve kardeşlerinin yanına dönmek istemektedir…

İlgili resim

YORUM:

Anime, Yamada ailesinin sokakta yavru kedi Chi’yi bulmasıyla ve eve götürmesiyle başlıyor. Chi’s Sweet Home (CSH) bir çocuk mangası, dolayısıyla diğer mangalardaki ciddiliği burada göremezsiniz. O ne tatlı bir yüz ifadesidir ya! Kızması, korkması, oyun oynamak istemesi, hele de yaramazlık yaptığında yüzünde beliren o anlatılmaz ifade yok mu? O tatlılık anlatılamaz okumanız lazım 🙂 Önceden kedi bakmış biri olarak söyleyebilirim ki; mangadaki olayların çoğu başıma geldi. Bu yüzden ben okurken sıkılmadım, hep güldüm, eğlendim.

Sonuç:

Kedileri seviyorsanız veya kedi sahibiyseniz, mutlaka okumanız gereken bir manga. Sakın çocuk mangası diye ön yargılara girmeyin, kedi besliyorsanız eğer özellikle okumanız gerekiyor. Çünkü kedinin bakış açısından olaya bakak çok eğlenceli ve düşündürücü.

 

Haikyuu!!

haikyuu MANGA vol1 ile ilgili görsel sonucu

Tür: Spor, Komedi, Okul, Shounen, Drama

Cilt Sayısı: 12+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

10 numaralı formasıyla smaçör Hinata Shoyou 1.62’lik boyuyla takımın en kısa oyuncularından biridir bu yüzden rakipleri maçlarda onu pek tınlamazlar lakin Hinata kısa boyuna rağmen herkesten daha yükseye zıplayarak dikkatleri üzerine çeker. Bu durum onu takımın en büyük yemi haline getirir. 9 numaralı formasıyla pasör Kageyama Tobio eski takımında ”Kral” olarak tanınır, bu lakap lider olduğu için değil aksine aşırı bencil olduğu için takım arkadaşları tarafından kullanılmaktadır. Kageyama bu lakabı ve kişiliğini yeni takım arkadaşlarının yardımıyla değiştirmeye çalışacaktır. Hinata’nın yüksek zıplayışları, Kageyama’nın nokta atışları ve diğer takım oyuncularının yardımıyla Karasuno takımı birinciliği hedeflemektedir…

 

YORUM:

Sizde benim gibi spor mangalarını seviyorsanız bu seriyi de seveceksiniz. Belki tema tanıdık olabilir ama elbette burada önemli olan içerik oluyor ki Haikyuu! bu konuda bence oldukça başarılı. Öncelikle karakterler fazla kasıntı olmamış ve doğaüstü şutlar falan bu mangada yok. Ama müsabakalarda zıplarken falan olaylar elbette biraz ağır ilerliyor. Sporcuların düşünceleri, taktik üretimleri falan derken uzun süre geçiyor 🙂 Haikyuu! görsel olarak gayet sade ve temiz çizilmiş. Başrol kahramanımız yine kısa boylu biri ve yine Japonların çok sevdiği ”Çalışırsan her şeyi başarırsın” mantığı hakim ama çok şükür ki manga boyunca tek bir karakter üzerinde durulmuyor. Yeri geldiğinde rakip oyuncuların bile durumuna değiniliyor ki bunu sevdim, en azından mangayı sıkıcı olmaktan kurtarmışlar.

Takımdaki diğer karakterleri de çok sevdim hepsi çatlak 🙂 En kısasından en uzununa, sorumlu öğretmeninden koçuna kadar hepsi arıza ki böyle tipleri görmek daha eğlenceli. Mangadaki diyalogları, takım arasındaki uyumsuzluğu, karakterlerin zıtlığını, Hinata ve Kageyama arasında bitmek bilmeyen saçma yarışları kısaca her şeyi sevdim çok sevdim 🙂

Sonuç:

Manganın anlatım dili güzel. Ne olayları dramatize ediyor, ne sıkıcı flashbacklerle insanı boğuyor, ne bir iki karakter üzerine yoğunlaşıyor, ne de ultra süper hareketlere odaklanıyor.

 

Kuroshitsuji (Black Butler)

kuroshitsuji manga VOL 1 ile ilgili görsel sonucu

Tür: Komedi, Shounen, Aksiyon, Doğaüstü, Tarih

Cilt Sayısı: 25+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

Victoria döneminde İngiltere’nin en asil ailelerinden biri olan Phantomhive’lar bir yangın sırasında hayatlarını kaybederler.
Yangının ardından kaybolan Phantomhive’ların tek oğlu 12 yaşındaki Ciel Phantomhive; yanında Sebastian Michaelis adlı her konuda mükemmel bilgiye, terbiyeye ve yeteneğe sahip olan bir hizmetkarla birlikte 2 yıl sonra aniden ortaya çıkarak tüm malvarlıklarının ve işlerinin yönetimini devralır. Bir yandan da Sebastian’la birlikte, Kraliçe Victoria’nın ilgilenmesini istediği Londra’daki gizli davaları çözmektedir.
Ancak madalyonun arka yüzünde aslında Sebastian, Ciel’in geri dönebilmek için anlaşma yaptığı bir şeytandır…

İlgili resim

YORUM:

Baştan aşağı değişik bir manga, okuyanda değişik duygular bırakıyor. Manga bir çocuğun karizmatik bir şeytanla yaptığı anlaşma sonucu ortamında gelişen olayları anlatıyor. Tarz olarak Shounen olsa da bu manga kesinlikle kızların daha çok dikkatini çekmiştir bence 🙂 Bir şeytanın yetiştirdiği bir ruh için duyduğu bağlılığa, özleme, açlığa, hatta aşka empati kurulur mu? Evet kurulur! Emin olun okuduktan sonra ”Ben de ruhumu Sebastian’a satardım!” bile diyebilirsiniz 🙂

Karakterlerin hepsi çok yakışıklı ve çok güzel.  Kısaca gözünüzü doyuruyor. Karakterler iyi işlenmiş. A’dan Z’ye bütün karakterler sizi kırıp geçiriyor. Komedi unsuru çok iyi oturtulmuş. Sebastian, Undertaker, Viscount of Druitt ve Grell çok iyiydi. Ciel’in gelişen karakter yapısını da beğendim. Hikaye anlatımı da doyurucu; özellikle döneme yapılan göndermeler çok başarılı olmuş. Benim en çok sevdiğim Sebastian’ın şu cümlesidir ve de kısaca konuyu özetler niteliktedir: ”Aşırı kutsallık kötülükten de beterdir.”

Shonen ve Bisohnen sevmeyenler için bazı sahneler itici gelebilir ama unutmayalım ki bu insan olmayan bu yaratıkların bir cinsiyeti yok (: İyilik-kötülük olayının farklı bir biçimde ele alınması. Kötülerin bile iyilik, iyilerin bile kötülük yapabileceğinin anlatılması çok hoştu.

Sonuç:

İyi ve kötüyü sorgulattıran, daha önce pek derinlemesine incelenmemiş efsaneler ile beslenen bir manga ve doğa dışı olaylar hiç göze batmıyor. Hiç zaman kaybı diye düşünmedim ve bol bol güldüm. Şeytanın tarafında bile yer aldım (:

 

Orange

İlgili resim

Tür: Shoujo, Dram, Romantizm

Cilt Sayısı: 25+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

Bir gün Takamiya Naho on yıl sonra gelecekten gelen, kendisi tarafından yazılmış bir mektup alır. Mektup o gün tam olarak yaşanacak olayları anlatmaktadır. Bu olaylardan biri de Naho’nun sınıfına Naresu Kakeru adında yeni bir öğrencinin transfer olacağıdır.
On yıl sonraki Naho mektupta bir çok pişmanlığının olduğunu defalarca belirtir ve geçmişteki Naho’nun doğru kararlar vererek bu pişmanlıkları düzeltmesini ister, özellikle Kakaru ile ilgili olanları. Bundan daha şaşırtıcı olan ise on yıl sonra Kakeru’nun artık onlarlabirlikte olmayacağıdır. Gelecekteki Nahoondan Kakeru’ya gözkulak olmasını ister.

orange manga ile ilgili görsel sonucu

YORUM:

Manga beni daha ilk anlarda ilgimi çekti. Çünkü Naho’nun 10 yıl sonraki halinden mektup almış olması ilginçti. ‘Ne yazmış olabilir ki?’ diye düşündüm ve oldukça merak ettim. Çünkü okumaya tanıtımı okumadan başlamıştım.

Başrol karakterimiz Naho çok tatlı bir kızdı. Duygularının işlenişi çok gerçekçiydi. İnsan ister istemez davranışlarına hak veriyordu. Kakeru ise hüzün, pişmanlık dolu ruhunu gülümseyerek gizleyen sessiz sakin bir çocuktu. Suwa’nın Naho’ya aşık olmasına rağmen onu kendi elleriyle Kakeru ile birleştirmesi falan benim mangada en çok hoşuma giden yerlerdendi. Azusa ve Saku’nun sevgili olmasını çok istemiştim ama öyle bir şey gösterilmedi. Takako da çok havalı ve fedakar bir karakterdi. Saku benim favori karakterlerimden biriydi. Çok ciddi aynı zamanda çok da komikti. Azusa ile atışmaları çok eğlenceliydi. Dostlukları o kadar mükemmel ki… Kakeru gerçekten onlarla birlikteyken çok mutlu ve gerçekten Naho’yu seviyor. Her bir karakter ayrı müthiş. O kadar heyecanlıydı ki hemen bitirdim. İnsan Kakeru 10 yıl sonra onlarla beraber olacak mı çok merak ediyor. Her detayı atlanmadan okunmalı çünkü her bir kelimesi önemli.

Türü dramdı ama yerinde bir dramdı. Bazen güldürdü bazen ağlattı. Bütününe bakarsak her şey ölçülüydü. Çizimleri de çok güzeldi. Bende de saçma bir takıntı var çizimleri güzelse bayıla bayıla okuyorum ama çizimler kötüyse konu güzelde olsa okuyasım gelmiyor 🙂

Sonuç:

Kısacası mangasını çok sevdim, okuduktan sonra izlediğim animesini de sıkıcı buldum.

 

Hunter x Hunter

İlgili resim

Tür: Aksiyon, Macera, Fantastik, Shounen

Cilt Sayısı: 34+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

Korkunç canavarlar… Tuhaf yaratıklar… Uçsuz bucaksız zenginlikler… Gizli hazineler… Şer dolu topraklar… Keşfedilmemiş diyarlar… Bilinmeyen sözcüğünün barındırdığı büyü. Ve bu büyünün kendine çektiği inanılmaz insanlar. Onlara verilen isim… …Avcılar!
hunter hunter manga ile ilgili görsel sonucu

YORUM:

Hunter x Hunter, 12 yaşındaki Gon Freecss’in babası gibi Hunter (Avcı) olmak isteyip avcılık sınavına girmek üzere yaşadığı adayı terk etmesiyle hikaye başlıyor. Serinin konusunu görüp Hunter x Hunter’ın çocuksu bir manga olduğunu düşünüyorsanız kesinlikle yanılıyorsunuz onu en baştan söyleyeyim. Ben de bu seriye aynı şekilde büyük bir önyargıyla başladım, fakat kısa süre sonra bu manganın hiç de düşündüğüm gibi olmadığını fark ettim. Öncelikle bu manga tür olarak shounen diye adlandırılsa da, Hunter x Hunter’ın alışık olduğumuz shounen mangalara hiç benzemediğini belirtmek isterim. İçerdiği kanlı, vahşi ve karanlık sahneler nedeniyle bir çocuğun izlemesine uygun olmayan, kesinlikle +18 yetişkin kesime hitap eden bir manga. Seride Gon, Kurapika, Leorio ve Killua isimli dört ana karakterimiz olmasına rağmen, diğer shounen mangalardan farklı olarak bu dört ana karakter birlikte çok az görülebiliyor. Shounen mangalar karakter gelişimleriyle ünlüdür, fakat Hunter x Hunter’daki her ana karakter için bu durum söz konusu değil. Diğer üç ana karaktere oranla Leorio, Hunter x Hunter’da tasarlanmış en zayıf karakter belki de.

Hunter x Hunter’ın en büyük artısı kötü karakterlerin gerçekten çok başarılı yapılmış olması. Bu seriyi okumamdaki en önemli nedenlerden biri Hisoka, Illumi, Chrollo, Neferpitou gibi karizmatik, ilginç ve gerçekten içlerinden kötülük fışkıran karakterler olmasıydı. Bu karakterler hiç acımadan insanları öldürebiliyor ve hiçbir mangada alışık olmadığımız garip davranışlar sergileyebiliyorlar. Ama tüm bunlara rağmen bu karakterler aynı zamanda sevilesi tipler, en azından benim için öyle.

Sonuç:

Hunter x Hunter benim son yıllarda okuduğum en sürükleyici mangalardan birisiydi. Togashi öyle bir dünya yaratmış ki, kendi içindeki kuralları, tutarlılığı, karakterleri ve gizemleriyle sadece “macera” hissiyatını değil, bambaşka hissiyatları da içinde barındıran ve bunları buram buram verebilen, çok başarılı bir dünya.

 

Otoyomegatari (A Bride’s Story)

otoyomegatari manga ile ilgili görsel sonucu

Tür: Komedi, Dram, Tarihçe, Romantik, Seinen, Hayattan Kesitler

Cilt Sayısı: 10+

Animesi Var Mı: Yok

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

19. Yüzyıl Orta Asya, Hazar denizi civarlarında geçer. 20 yaşındakı Amira Hergal dağların ardındaki uzak bir kasabadan 12 yaşındaki  Karluk Ayhan ile evlendirilmek için gelin olarak gönderilmiştir. Ancak Amira’nın ailesi bir süre sonra Amira’yı başka birisi ile evlendirmek için geri isterler ve Karluk’un ailesi ilk günden beri içtenlikle kabul ettikleri gelinlerini geri vermeye razı olmaz.

Otoyomegatari (A Bride’s Story) ile ilgili görsel sonucu

 

YORUM:

Otoyomegatari’yi okumaya başlamadan önce Amira’nın resmini gördüğümde herhalde doğu kültüründen esinlenmiş bir manga diye düşünmüştüm, ama ağzım açık sayfaları geçerken aşırı ayrıntılı ve çok güzel bir anlatımla karşılaştım. Manga Orta Asya kültürünü ve köyler arasındaki kültür farklarını, yaşayış biçimini çok güzel bir şekilde işliyor. Konusu sadece bir hikayeye bağlı kalmayıp zamanla başka karakterlere de yöneliyor. Çizimleri mükemmel olan bu manganın konusu da geleneksel köy yaşamının ayrıntılarını güzel anlattığı için ilgi çekici diyebilirim.

Biraz da Kaoru Mori’yi övmem gerek. Açtığım her sayfada önce çizimlerindeki detayları inceliyor, sonrasında ise yazıları hızlıca okuyup tekrar çizimleri incelemeye geri dönüyorum. Konusundan çok içerdiği görsel şölenle kendini okutuyor. Örneğin geleneksel kıyafetler çok ayrıntılı çizilmiş, köye yeni yapılan evler için hazırlanan oyma kapılar, hatta pişirilen ekmeklerin üzerine yapılan motifler bile mükemmel görünüyor. Aynı zamanda bizim kültürümüze ait parçalar görmek beni daha da heyecanlandırıyor. Mangayı daha çok benimsememe vesile oluyor. Umarım sizler de genç gelinlerin öykülerinden benim kadar keyif alırsınız.

Sonuç:

Eğer ki tarihsel öğelerin bulunduğu bir manga arayan biriyseniz size okumanızı tavsiye ederim.

 

Koe no Katachi (A Silent Voice)

Koe no Katachi manga ile ilgili görsel sonucu

Tür: Dram, Shounen, Okul, Hayattan Kesitler, Romantik

Cilt Sayısı: 7

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Hayır

 

Konusu:

İşitme ve konuşma engelli Nishimiya, normal bir okula girince sınıf arkadaşı Ishida’ya gün doğar. Çünkü artık istediği kadar uğraşsa da asla gıkını çıkaramayacak biri vardır. Nishimiya’ya çektirdiği bütün dertlerden sonra hayatın ters yüzü ile tanışan Ishida, yaptığı kötülüklerin farkına vararak kendine küser ve hayattan soğur. Ta ki lisede Nishimiya ile tekrar karşılaşana kadar. Nishimiya’ya kendini afettirebilecek mi? Peki ya kendini afedebilecek mi?

Koe no Katachi manga ile ilgili görsel sonucu

YORUM:

Öncelikle mangayı okurken ilk bölümden dramı hissedebiliyorsunuz. Nishimiya yeni okuluna başlıyor. Ancak çocuklar ve özellikle Ishida ona türlü zorbalıklar yapıyor ve sonunda Nishimiya okuldan ayrılmak zorunda kalıyor. Nishimiya okulunu değiştirince bütün sınıf Ishida’ya zorbalık etmeye başlıyor. Aslında manga tam burada başlıyor diyebiliriz. Ishida’nın yaşadıklarını gördükçe üzülüyorsunuz. Tabiki ”Bunu hak ettin oğlum!”,”Ne ekersen onu biçersin” diyenleriniz de olacaktır. Ishida’nın nasıl değişim yaşadığını ve en önemlisi hayat mücadelesine tanıklık ediyorsunuz. Ishida’nın Nishimiya’ya kendini affettirme çabalarını ve ona ortaokulda kaybettirdiği o yılları getiremeyeceğini düşündüğü zaman yaşadığı pişmanlığı sizde hissediyorsunuz.

Mangaya Japonya İşitme Engelleri Vakfı da destek olmuş. Manga Nishimiya karakteri üzerinden işitme engelli insanların nasıl zorluklar yaşadığını gösteriyor. Eğer duygusal bir insansanız son 7-8 bölümde sizi ağlatacağına garanti verebilirim.

Sonuç:

Bu mangayı herkese tavsiye ediyorum. Çünkü bana yaşattığı duygular karmaşık ve güzeldi 🙂 Ayrıca mangadan Romantizm bekleyenler hayal kırıklığına uğrar. Çünkü mangada ağır basan his pişmanlıktı.

 

Ao no Exorcist (Blue Exorcist)

Ao no Exorcist (Blue Exorcist) manga vol 1 ile ilgili görsel sonucu

Tür: Aksiyon, Macera, Fantastik, Shounen, Komedi

Cilt Sayısı: 19+

Animesi Var Mı: Var

Devam Ediyor Mu: Evet

 

Konusu:

Dünya zıt iki boyuttan oluşmaktaydı; bunlardan biri insanların yaşamakta olduğu Assiah, diğeri ise iblislerin hüküm sürdüğü Gehenna. İki boyut arasında geçiş yoktu. Buna rağmen iblisler insanların ruhlarını ele geçirerek Assiah’a ulaşabiliyordu. İblislerin tanrısı şeytan ise bu ayrıcalıktan yoksundu. Çünkü kendisini barındıracak kadar güçlü bir insan bulamadığından Gehenna’da kalmak zorundaydı. Şeytan, bu durumdan kurtulmak için bir insan kadından Okumura Rin isimli bir çocuk sahibi oldu. Rin’in iki seçeneği vardı. Ya babasına yardım edecekti ya da bir ruh kovucuya dönüşecekti.

İlgili resim

YORUM:

Manga kısaca Şeytanın oğlunun, Şeytana olan savaşını anlatıyor. Şeytanın (Satan’ın) oğlu olan ve onun mavi alevlerini miras alan Rin doğumundan beri babası bildiği kişinin Satan tarafından öldürülmesi sonucu ondan intikam almak ister. Gücünün mühürlü olduğu kılıcı da aldıktan sonra intikam için ‘exorcist’ olmaya karar verir. Rin herşeyden önce oldukça kazma ama bir o kadar eğlenceli. Saf, çabuk öfkelenen, içinize sıcaklık yayan bir karakter. Şahsen ben kendisiyle eğlendim. Manga boyunca Mephisto ve Amaimon’un ne yapmaya çalıştıklarını çözemedim. Özellikle Mephisto’nun amacını, hangi tarafı tuttuğunu çözebilene aşk olsun.

Manga başta ecchi tadı verebilir ama sonradan düzeliyor. Okurken görüyoruz ki adamlar bazı şeytanları evcilleştirmişler. Şeytanlarla şeytanları savaştırıyorlar. Bu oldukça güzel fikir. Hatta Rin’in Kuro adında inanılmaz tatlı sevimli bir evcil şeytanı var. Benimde bir adet çift kuyruklu Kurom olsun isterdim 🙂

Sonuç:

Okuduğum en neşe dolu şeytan mangasıydı. Şeytanlı mangalara bakış açımı değiştirdi diyebiliriz.

Related Posts

6 thoughts on “Mutlaka Okunması Gereken Mangalar 3!

  1. SeinenSever dedi ki:

    Yorumlamalar gayet güzel. İnceleme yazıları yazıyor musun? Animeler için yani 😀

    1. Gin dedi ki:

      Beğenmenize sevindim 🙂 İzlediğim animelere inceleme yazısı yazıyorum. Tanıtımlar bölümüne bakabilirsiniz 🙂

  2. HitMachine dedi ki:

    ‘Anime mi, Manga mı’ neden yok?

    1. Gin dedi ki:

      Takipçilerden o senin kişisel düşüncen diyerek tepki görünce o bölümü çıkardım.

      1. HitMachine dedi ki:

        Zaten yazının çoğunluğu da kişisel düşüncelerden oluşmuyor mu :d

        1. Gin dedi ki:

          İşte bunu anlatamadım 😀

Bir cevap yazın