Herkese merhaba arkadaşlar,

Bugün sizlere Kiseijuu diğer bilinen isimleriyle The Maxim-Parasyte animesini tanıtacağız. Korku ve gerilim türünde olan animemize genel bir bakış atacak olursak : Eserimizin mangası 1988 – 1995 yılları arasında Hitoshi Iwaaki tarafından çizildi (90’lı yıllara gerçekten manga konusunda bereketli yıllarmış). İnceleyeceğimiz animesi ise 2014 yılında bizlerle buluştu. Toplam 24 bölüm olan anime serisi içinde bolca bulunan kan ve vahşet sahneleri ile yetişkin kitleye uygun.

Eserin konusu : Bir gün dünyada daha sonra ‘’parazit’’ olarak adlandırılacak solucana benzer yaşam formları ortaya çıkar. Parazitler ortaya çıktıkları yerde ki en yakın insanın beynini ele geçirmeye başlar. Ele geçirmek derken beyni tamamen yemekten bahsediyorum. Yani parazit birinin beynine girmeyi başarırsa o kişi artık ölmüştür. Sıradan bir lise öğrencisi olan  17 yaşında olan Izumi Shinichi bir gece uykusunda parazitlerden birinin saldırısına uğrar. Fakat parazit başarısız olur ve Izumi’nin sağ koluna girer. Izumi önce bunun kötü bir rüya olduğunu düşünse de bunun rüya olduğunu çok geçmeden anlar. Sağ kolunun yerini alan canlı ile konuşur. Canlı ona başarısız olduğunu amacının başını yemek iken sağ kolunu yediğini söyler. Canlı, Izumi’nin sağ kolunu yediği içinde artık başka bir organın yerine geçememektedir. Izumi canlıya sağ anlamına gelen Migi adını koyar. Böylece ikisinin arasında gönülsüz bir ortaklık doğar . Serimiz bu şekilde başlıyor.

Editör Gözünden : 

İlk önce parazitlerden bahsedeyim. Parazitler zeki varlıklar fakat insani duygulardan yoksunlar. Tek odaklandıkları şey hayatta kalmak. Bunun için ele geçirdikleri bedene bağlılar. Eğer beden ölür veya bir süre bedenden uzak kalırsa parazitler çürüyerek ölüyor. Hayatta kalabilmek için her şeyi yapabiliyorlar ve yaparken duygusuz saf mantıkla hareket ediyorlar. Kısaca kendi hayatları dışında hiçbir şeyi umursamıyorlar. Parazitler hücrelerini kontrol ederek şekil değiştirebiliyorlar. Kendilerini lastik gibi uzatabildikleri gibi metal gibi sertleşerek kendilerini tehlikeli bir silaha çevirebiliyorlar. Oldukça hızla hareket edebildiklerinden saliseler içinde insanları öldürebiliyorlar. Resident Evil 4 oyununda ki bazı düşmanlar sanırım buradan esinlenmiş. Parazitlerin hareketleri ve açılma animasyonlarını oldukça güzel yapılmış. Hatta değişim sahnelerinde görsel açıdan bir haz aldığımı söyleyebilirim.  Parazitler sadece kendi hücrelerinin şeklini değiştirebiliyor. Yani ele geçirdikleri bedenler hala insani sınırlar içinde kalıyor. Bu da onların en zayıf noktasını oluyor. Peki parazitlerin amacı nedir? Bilinmiyor. Evet parazitler nereden geldikleri veya niçin geldikleri bilmiyorlar. Bunu merak ettikleri belli olsa da bu onlar için çok bir önem arz etmiyor. Genelde insan eti ile beslendikleri için insan öldürmekten de bir rahatsızlık duymuyorlar.

Seri boyunca kan ve vahşet eksik olmamakta fakat bu amaç değil, bir araç olarak kullanılıyor. Gereksiz kanlı bir sahne ile karşılaşmıyorsunuz. Vahşet oranı tam tadında kullanılıyor. Hiç bir zaman hikayenin önüne geçmiyor. Karakterler sıradan insanların olması sizi duygusal olarak derinden etkiliyor. Seriyi sevmemin en önemli nedeni bana hayattı sorgulatması oldu. Sizi ikna etmeye çalışmıyor. Malzemeyi veriyor ve malzeme ile ne yapacağınızı size bırakıyor. İnançlarını hayatta bakışınızı tekrar sorguluyorsunuz.

‘’Bir inek gözünde insan nedir?’’

‘’Bir inek gözünde Nusret’in hareketleri canavarca değil midir?’’

‘’Sadece beslenmek için mi hayvanları yiyoruz yoksa zevk aldığımızdan mı?’’

Serinin müzikleri de gayet hoş ve başarılı kullanılıyor. Bu konuda da sınıfı rahatlıkla geçiyor.

Son olarak beni seride sinir eden şeyden bahsedeyim. Kadın karakterler nedense biraz salak davranıyorlar. Ortalıkta katil söylentileri varken kendi gönül ilişkisini mi düşüneni ararsınız yoksa  ‘’Kızım bak etme çıkma ortalık bildiğin gibi değil’’ deyip uyarıldığı halde bunu dinlemeyenini mi ararsınız. Beni en deli edeni ise canavar olduğundan neredeyse emin olduğun adamı kuytu bir yere çekip ‘’İnsanlar acımadan lime lime parçalara ayrılan bir canavarsın değil mi? Artık bunu yapma tamam mı?’’ diyen kızdı. Yani ne yapmasını bekliyorsun? Diz çöküp tövbe etmesin mi?

Son söz olarak şunu söyleyeyim seri 24 bölüm boyunca sizi hiç sıkmadan kendisini izletmeyi biliyor. Eğer farklı bir konuda ve işleyişte bir anime istiyorsanız size kesinlikle tavsiye edebileceğim bir anime Kiseijuu: Sei no Kakuritsu.

Son Güncelleme: 7 Haziran 2018