Film

Death Note Live-Action Filmi İncelemesi!!

Bayağı uzun süredir afişler yayınlanıyor, fragmanlar çıkıyor derken sonunda filmin kendisini de yayınlamayı başardık. Hiçbir zaman live-action seven biri olmadım, çünkü animelerin çok farklı bir tarzı var ve gerçek dünyada bu tarzın yakalanması hemen hemen imkansız. Ama buna bir istisna yapayım dedim ve sadece ilk 15 dakikayı izleyerek fikirlerimi sizinle paylaşıyorum.

Söylemek istediğim ilk şey, eğer filmi izleyecekseniz, herhangi bir filmmiş gibi izleyin. Bu açıdan bakıldığında bir film olarak ilgi çekici ve güzel denebilir, mantıksız bazı kısımları saymazsak tabi. Ancak eğer onu Death Note’ın konusuna sahip ve ona ait bir film olarak izlerseniz maalesef sevmeniz çok zor. Her şeyi animedekiyle karşılaştırırsınız kafanızda ve filmden zerre zevk alamazsınız. Bu tavsiyeyi yapıyorum çünkü ben animedekiyle karşılaştırarak izledim ve bu yazı da buna göre yazıldı, çünkü ne olursa olsun animeyle çok bağlantısız olmasına rağmen filmin yazarları kısmında Death Note’ın yazarları olan Tsugumi Oba ve Takeshi Obata’nın isimleri yazıyor… Bunu göz ardı etmek imkansız…

Film Türkiye’de de yayınlandığı için haliyle Türkçe dublajlı olarak yayınlandı. Dublaj yerine hep altyazı savunurum, dublajda da sadece Disney ve National Geographic‘i tanırım ve söylemem gerekiyor ki, bu filmin dublajı öyle böyle değil, gerçekten berbat. Hani başka filmleri eleştiririz sık sık, bütün küfürlerin yerine “lanet olsun” kullanılmasının saçma olmasından bahsederiz. Galiba adamlar bunu duymuş ve sıfır sansürle ana avrat düz gitmişler tam manasıyla.

Ayrıca filmde kan miktarını oldukça artırmışlar. Tamam, animede de kan vardı ama Light’ın psikolojisi daha da bozulmuş gibi, nedense sürekli aşırı kanlı ve çok yaratıcı ölümler seçiyor. Mesela kafasının uçan bir merdivenle kopması, veya restoranda kazayla boğaza bıçak sağlanması falan…

Filmin en muhteşem kısmı ise aşağıdaki diyalogdu bence, bir benzerini daha sonra babasıyla yapıyor Light. Galiba defteri açıklamak istiyor ama bunun için kişiden “gerçekten öğrenmek istediği” onayını alma ihtiyacı hissediyor.

Mia: Ölüm Defteri mi? Nedir bu?

Light: Ne nedir?

Mia: Şu defter…

Light: Ee, sana anlatamam.

Mia: Peki…

Light: Bilmek istiyor musun?

Mia: Tabii.

Light: Tamam, sana anlatırım.

Filmin az sayıdaki iyi özelliklerinden biri, aralardaki özlü sözler ya da karşılıklı konuşmalar. Mesela Light’ın babasının aşağıdaki sözü.

Hiçbir şey siyah beyaz değildir Light. Bazen kötünün iyisini seçmek zorunda kalabilirsin.

-James Turner

Ve filmde mantıksız noktalar var. Animede de filmde de, ölecek birine sahip olmadığı bir bilgiyi kullandırarak bir şey yaptıramazsın. Ancak filmde Light, defter nehre düştüğünde bir postacının ölüm şekline “nehre düşmüş olan Ölüm Defteri’ni alır, 2 gün boyunca sayfaları haberde gördüğü suçluların isimleriyle doldurur ve 2 günün sonunda defteri Kira şüphelisine teslim ederek intihar eder” yazıyor. Ve postacı bütün bunları yapıyor. En başta postacı Ölüm Defteri’ni bilmiyor, onu nehre düşmüş olması kısmıyla mantıklı olarak kabul etsek bile Light’a getirip teslim etmesinde mantık bulunabilecek hiçbir taraf yok…

Ve final. L, Light’ı odasında 12 FBI ajanının isminin yazılı olduğu sayfayı bulur ve bu şekilde onun insanları nasıl öldürdüğünü anlar. Eline kalemi alır ve sayfanın üstüne eğilerek sinirle Light’ın resmine bakar. Daha sonra Ryuk, Light’ın yanına gider ve ona gülerek “Siz insanlar çok ilginçsiniz.” der ve Light da “Ne?” diye karşılık verir ve film biter. Sonrasını tahmin etmek çok zor değil ama o hareket hiç de L’ye yakışır bir hareket değildi. Ve kısmen de yarım bırakılmış gibi duruyor.

Biraz da karakterler üzerinden değerlendirelim…

Light Turner (Animedeki karşılığı: Yagami Light)

Filmde ilk göze çarpan şey, karakterlerin kişiliklerinin neredeyse tamamen değişmiş olması. Havalı Yagami’miz gitmiş, yerine bildiğiniz ergenin tekini oturtmuşlar. İlk 5 dakikada kızın biri için kendini öne atıp dayak yemeler, başkalarının ödevlerini yapmalar… Light gibi mantıklı bir insanın böyle şeyler yapmayacağını hepimiz biliyoruzdur diye düşünüyorum. En kötüsü filmin devamında dengesiz karakter rolü iyice belirginleşiyor. Mia konusunda aşırı zayıf davranıyor mesela, bir saniye öncesinde “ittirip gidersin” çekerken sonraki saniyede hiçbir şey yapmıyor. Birkaç saat sonra onu öpüp aynen devam ediyor. Ve bunun gibi pek çok örnek daha… Misa tarafından tehdit ediliyor ve boyun eğmek zorunda kalıyor, tamamen zayıf bir karaktere dönüşmüş. Gerçi ilerisinde onu öldürüyordu ama bu oralarda sergilediği dengesizliği örtbas edemez.

Ve defterin Light’ın eline geçişi rastlantıdan kasıta dönüşmüş bence. Animede Ryuk öylece defteri salıyordu aşağı, kim çıkarsa bahtıma diyordu ve defter okul bahçesine düşüyordu. Ama filmde defter gelip ayarlanmış gibi Light’ın ayaklarının dibine düşüyor. Eh, bu kadarına da rastlantı demek mümkün değil artık…

Mia Sutton (Animedeki karşılığı: Amane Misa, aslında

 değil ama biraz onun rolü verilmeye çalışılmış)

Bazılarınızın bildiği gibi seride Misa‘ya yer verilmemiş, onun yerine Mia Sutton isimli bir kız var. Filmdeki en gereksiz karakter olabilir bence. Zaten ilk dakikalarda Light’ı satarak ne olduğunu belli etti bence. İleride satmadığını söylüyor ama dayak yediğini apaçık bir şekilde inkar edip yaralanmasının sebebinin başını kirişe vurması olduğunu söylüyor. Yani, ben buna satmaktan başka bir şey demezdim… Bir de Light ile Misa’nın rolleri yer değiştirmiş gibi filmde, normalde Light Misa’yı “seni seviyorum” diyerek kullanırdı, bunda Mia aynısını Light’a yapıyor. Light karşı çıksa da kafasına göre birilerini öldürmeye karar veriyor ve kararda da bırakmıyor, hem de habersizce ve Light’ın oluşturduğu Kira imajının içine ederek. “Pes etmek istiyorsan edebilirsin ama defteri bana vermek zorundasın.” demek ya da Light’ı ismini deftere yazıp, “Defteri bana vermezsen seni öldürürüm” diye tehdit etmek, Light’ın Misa’ya yapabileceği türden bir şey, Misa’nın Light’a değil. Ölmesine oldukça sevindim doğrusu.

 

L (Animedeki karşılığı: L)

Ve bir de L var, animedeki imajı tam tutturamamış, aynı hareketleri ve tavırları yapsa da doğallığındaki eksiklik göze çarpıyor. Her zaman sükunetini bir şekilde koruyan L, ağlayıp sızlıyor, öfke krizi geçiriyor ve “Light’ın evinin altını üstüne geçirme” emri veriyor… Hatta yüzünü herkesten saklarken yüzü açık bir şekilde Light’ın evine gidiyor, onu tehdit ediyor ve babasından neredeyse dayak diyor. Animeyi Amerikanvari hale getirmek için karakterleri çok fazla değiştirmişler, asıl halleriyle çok az benzerlikleri kalmış… Ayrıca L istediği zaman Watari’nin ev telefonunda en son kimi aradığını kontrol edebilirdi ve bu Light’ı tutuklamak için gayet yeterli bir sebep olurdu ama bir şekilde Light da L de bunu düşünemedi…

Ve son 20 dakikadaki muhteşem kovalamaca. Tamam, Kira’yı kovalaman gerekiyor anlıyorum da bunu bacaklarınla değil de beyninle yapman gerekmez miydi arkadaşım? Ve de elinde onu öldürmek amacıyla bir silah tutmuyorken… Ve bunun uğruna kafana fırıncı küreği yemeden…

Ve yukarıda yazığım gibi finaldeki saçma hareketi.

 

Daha fazla dizi, animasyon ve film incelemesi için DİZİ-FİLM sekmesine tıklamayı unutmayın.

One thought on “Death Note Live-Action Filmi İncelemesi!!

  1. Melisa Şimşir dedi ki:

    O diyaloğa neden çok güldüm sdojglfsdşg

Bir cevap yazın