Efsane serileri düşünürsek benim aklıma ilk gelenlerden birtanesi bir dönem ülkemizde de yayınlanan Rurouni Kenshin (Samuray X) serisidir. Bence samuray ruhunun en güzel yansımasıdır. Shounen denildiği an aklıma ilk gelen adın sahibi ama hepsinden önemlisi gerçek bir ismin hayat verdiği efsaneler dünyasının lideri olan kişiden bahsediyorum. Bu yazımda Rurouni Kenshin’e dair ne varsa ortaya seriyorum.

Hitokiri Battousai karakteri, mangaka Nobuhiro Watsuki‘nin de onayladığı üzere büyük ölçüde Japon tarihinin en büyük dört suikastçisinden biri olan Kawakami Gensai‘ye dayanmaktadır.

KAWAKAMİ GENSAİ KİMDİR?

• Gensai’nin düellolarında kullandığı yüksek hızlı, öldürücü bir teknik (Shiranui-ryu) geliştirdiği ve battoujutsu’da (kılıç çekme tekniğinde) ustalaştığı bilinmektedir. Çok sayıda adam öldürdüğü ve gerçekleştirdiği suikastlerle Meiji Dönemi’ninin başlamasına katkıda bulunduğu da bir gerçektir.
• Tüm bunlar Hitokiri Battousai‘yi anımsatırken; dış görünüşü itibariyle narin yapılı olması (bir kadınla karıştırılabilecek ölçüde üstelik), zeki ve gizemli olması gibi yönleriyle yine Himura Kenshin‘i akla getirir.
• Yine mangadaki Himura – Kaoru ilişkisi ile Gensai‘nin kendisi gibi bir kılıç ustası olan Misawa Teiko ile evlenmesi bir başka benzerlik olarak görülebilir.
• Meiji devriminden sonra Kawakami Gensai, adını Takada Genbei olarak değiştiriyor, tıpkı aynı dönemde Hitokiri Battousai iken Himura Kenshin‘e dönüşen gezgin samurayımız gibi.

Kenshin’i Kenshin yapan en önemli öğelerden biri kuşkusuz derin bir şekilde işlenmiş karakterleri. Aslında seride mevcut çok fazla karakter var ama en önemlileri olduğunu düşündüğüm bu dört ana karakterden bahsedeyim önce.

 HİMURA KENSHİN

Gerçek Ad Soyad : Shinta Himura
Ad Soyad : Kenshin Himura
Türkçe Karşılığı : Kılıcın Kalbi (Ken – Kılıç / Shin – Kalp , Ruh)
Lakap : Hitokiri Battousai
Meslek : Hitokiri (Meijiden Önce) , Avare (Mejiden Sonra)
Yaş : 28 (Kaoru ile karşılaştığında 1878 Meiji’nin 11. yılıdır.)
Saç Rengi : Kızıl
Göz Rengi : Mor (Kenshin Himura) – Sarı (Hitokiri Battousai)
Silah : Sabakatou (Bir Tarafı Ters Ağızlı Kılıç)
Dövüş Tekniği: Hiten Mitsurugi Ryu
En Sevdiği Teknik : Ryu Tsui Sen

Japonya da; Edo ve Meiji arasında yaşanan savaşta bir efsane doğar Hitokiri Battousai. Battousai Meiji dönemine geçilmesiyle ortadan kaybolur. Aradan geçen 10 senede Hitokiri Battousai, Himura Kenshin olarak ters uçlu kılıcıyla (Sakabatou) birlikte Tokyo’da ortaya çıkar. Ama artık farklı olan birşey vardır. Artık Kenshin kılıcını insanları öldürmek için değil, insanları korumak için kullanmaktadır.

• Himura’nın belki de en ilginç özelliği zamanında işlediği günahlardan arınmak adına artık bir Sakabato yani ters bir katana kullanmasıdır. Normal bir samuray kılıcının keskin tarafı öndeyken Kenshin’in kılıcında bu taraf içeridedir ve birini bu kılıçla öldürmek hayli zordur. Seri boyunca Kenshin’in naif ve savaşçı kişilikleri arasında gidip gelmesi gerçekten izlenmeye değer. Özellikle şaşırdığı zaman ki “Oro ?” efektli tepkisine gülmemek elde değil.

KAMİYA KAORU

Kaoru Tokyo’da bir Kendo okulunda eğitmenlik yapmaktadır. Civarda birçok insana kendini Kamiya dojosundan Battosai olarak tanıtan biri tarafından öldürülmesinin ardından çoğu öğrencisini kaybeder ve bu okulun prestijini büyük derecede zedeler. Tam da olaya el atmak için sözde Battousai’nin peşine düşmek üzereyken Kenshin sahtekar’ı benzetir ve Kaoru’yla yolları bu noktada kesişir. Sempatik ve cana yakın kadın karakterimiz yeri geldiğinde kendi başının çaresine bakmayı bilecek kadar da güçlü şahsiyetimizdir.

SANOSUKE SAGARA

Sano, Sehiko Ordu’sunun eski bir askeridir ancak ordu Meiji hükümeti tarafından dağıtılınca Sanosuke kiralık bir savaşçı haline gelir. Hırsını dizginlemek için yaptığı tek şey kavga etmektir. Seride Himura’yla karşılaşır ve Kenshin Sanosuke’yi kolayca yener. Sano’yu serideki diğer karakterlerden farklı kılan en önemli özellik bana kalırsa çıplak elle dövüşmesidir. Genelde havada uçuşan katanalar, mızraklar, topuzlar ve bombalara tanıklık ederken bir anda ekranda Sanosuke’nin yumruklarını görmek farklı bir deneyime sebep oluyor. Tavrı ve ses tonuyla da havalı karakterdir.

SAİTO HAJİME

Gerçek hayattaki Saito Hajime üzerine yaratılmış bir karakterdir. Kenshin’e zıt yapıda olan eski bir Shinsengumi üyesidir. Serideki anti-hero kotasını gayet etkili bir şekilde doldurmaktadır. Bakumatsu (Edo döneminin son zamanlarına verilen ad. Feodallikten Meiji dönemine geçişin gerçekleştiği zaman dilimi) esnasında Kenshin’le uzun süreli bir rekabet içinde olan Saito günümüzde aslında Meiji hükümeti için çalışan bir ajandır. Daha sonra Kenshin ve ekibine dahil olur ancak bu çokta huzurlu bir birliktelik değildir. Elinden düşmeyen sigarası, eşsiz analitik zekası ve yüzünü kaplayan dört tutam saçıyla Saito izlemesi son derece eğlenceli bir karakterdir.

• İncelememi yazının içeriğinde bana kulak vermek isteyenler için izleme sırasıyla  bahsedeceğim. Çünkü beni de böyle bir yönlendiren takipçi olsaydı eğer vereceğim sıralama tavsiyesi benim için de en iyi seyirlik yolu olacaktı.

Rurouni Kenshin: Meiji Kenkaku Romantan (TV Serisi/95 Bölüm) (1996-1998)

Samuray dünyasında, efsaneler arasına adını en güzel işlemelerle yerleştirmiş biridir Rurouni Kenshin. Bulunduğu çalkantılı dönemin fırtınasından kaçıp da ‘Battousai’ olma yolundan çoktan ayrılmış sıradan bir gezgindir artık. Bu esnada karşılaştığı Kauro onu geçmişinden çıkarıp gerçek anlamda bir kurtarış sunmak istemektedir. Çünkü geçmişin izleri ve geçmişten gelen düşmanlar Kenshin’i rahat bırakmamaktadır. Tüm bunların yanında geçmişin izlerini her defasında acı bir bıçak gibi Kenshin’e saplayan hayaletlerin izleri de Kenshin’i bu yolculuğunda takip etmektedir. Bu esnada, Kauro varlığıyla Kenshin’e güç verenlerden biri olacaktır. Kauro yanında Megumi, Sano ve Yahiko da bu yolculuğun bir parçası olup, ikilinin dünyasında her an kendilerini göstermeye devam edecektir.

• Bir samuray temalı animeden beklediğiniz ne varsa bulabileceğiniz bir seri Rurouni Kenshin. Animasyon kalitesi tatmin seviyesinin üstünde, hiçbir karakter sırıtmıyor ve aksiyon sahnelerinde bile  taviz vermeden aynı kaliteyi koruyorlar. Kılıç dövüşleri gerçekten akıllarda kalıcı izler bırakmayı başarıyor. Kapışmalar adeta bir satranç oyununu andırıyor. Hamle üstüne hamle strateji karşısına strateji. Rakiplerin birbirini detaylı bir şekilde gözlemlemesi bile seyirciye aktarılmış durumda.

• İki katananın çarpıştığı anda çıkardığı seslerden tutun da ölümcül samurayların seri adımlarının dojo salonlarında yankılanmasına kadar gerçekçi efektlerle bezenmiş bir seri var karşımızda. Hele ki bir kapışmadan önceki gergin bekleyiş esnasında fondaki uzak doğu ezgilerine ne demeli?

• Çizimleri açısından zor alıştığım bir yapım olduğunu kabul etmem lazım, çizimden ziyade Kenshin’in karakter özellikleri diyebilirim. Özellikle de Tsuiokuhen OVA’sının hemen ardından izleyince OVA’nın verdiği animasyonun tadını acayip bir şekilde özler olmuştum.
• Kenshin’in seslendirilme konusuna gelirsek, seslendiren kişi kadın olduğu için izlerken rahatsız ediyor. Bir samurayı neden kadın seslendirir arkadaş?

Rurouni Kenshin: Meiji Kenkaku Romantan Tsuiokuhen (OVA/4 Bölüm) (1999)

Her ne kadar flashback tadıyla bize ilk izlenmesi gereken bölüm olarak sunulsa da Kenshin ile tanışacak olanlara benim yapabileceğim en güzel tavsiye seriye öncelik vermeleri olacak fakat seriyi tamamen bitirmemiş olarak bu OVA’ya yer vermeleri. Bu dört bölümlük aradan sonra seriye geri devam edebilirsiniz. Zira benim tavsiyem bir nevi manga ilerleyiş sırası tadında oluyor.

Bu OVA’da Kenshin’in nasıl Battousai olduğuna tanıklık ediyorsunuz. Kenshin adı altında yer alan ne kadar çok şey varsa ben hepsini ayrı ayrı sevsem de favorim kesinlikle Tsuiokuhen OVA’sı. Kenshin’i Kenshin yapanın kim olduğunu görüyorsunuz. Kenshin’in büyüme mücadelesi yanında, Kenshin adına nasıl sahip olduğunu, yüzündeki, aslında yüreğine kazınmış olan X yarasının Kenshin için, daha doğrusu Kenshin severler için ne ifade ettiğini öğrenmemizi sağlıyor. Rurouni hayatının yanında ‘Tomoe’ adının da Kenshin adının yanında ne ifade ettiğini öğreniyoruz. Tomoe benim için tartışılmaz bir kadın oldu. Kauro da öyle bir kadın ama nedense Tomoe’nin yeri bende hep ayrı olacaktır. Kenshin’in Battousai’liği bırakmasını sağlamıştır. Ona daha önce hiç tatmadığı en güzel duyguyu yaşatmıştır.

Kenshin’in sahip olduğu iki yaşam olduğu görüyoruz bu OVA’da;

Tomoe öncesi -Hitokori olduğu zamanlar ve Tomoe Sonrası -Hitokori olmayı bırakıp insanlara kılıcıyla mutluluk sağladığı zamanlar.

Rurouni Kenshin Manga (28 Cilt / 259 Bölüm) (1994-1999)

Serisini izlerken aldığım keyfin aynısını yaşamamı sağlayan nadir mangalardan birisi. Çok sıkı bir manga takipçisiyimdir. Her mangayı beğenmem ama Kenshin söz konusu olunca akan suyu durdurduğum da bir gerçek. En baştan başlayıp son anına kadar hiç soluksuz okuduğum bir mangaydı. Hem dövüş sanatı hem komedi, çok az da romantizm barındırıyor. Bu çeşitlilikte de dengeler çok iyi ayarlanmış. En önemlisi de kesinlikle okurken sıkmıyor, sıkmaya başlarsa da bir şekilde toplarlayıp yine kendini size okutuyor. TV serisinden daha eğlenceli olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, TV serisini beğendiyseniz buna hayran kalırsınız.

Rurouni Kenshin: Meiji Kenkaku Romantan – Seisou-hen (OVA / 2 Bölüm) (2001)

Hikayenin sonu, bu güzelim baş yapıt biterken ağzınızda buruk bir tat bırakıyor, ana seri den zaman zaman hatırlatmalar yapılarak ilerleyen seride özellikle çizim kalitesi ve grafikler mükemmel, hikaye anlatımı ve kurguda çok şahane, ancak bu animeyi izlemeden önce kesinlikle önceki serileri izlemelisiniz, onlarda çok güzel zaten sonrada bu müthiş finali izleyebilirsiniz tam anlamıyla bir baş yapıt olmuş, hazırlayanları kutlamak lazım. Her ne kadar araya mangasında yer almayan sahneler, yani filler serpiştirilmiş sahneler olsa da tadına doyulmayacak bir bitiş aslında. Benim OVA’yı bu kadar beğenmemin sebebi o şiirsel havası. Şimdiye kadar güzel bir hikayeye sahip olan ama berbat bir anlatımla bunu mahveden pek çok anime izledim. Oysa Seisouhen’de koca bir hikayenin özeti bile müthiş bir etkileyicilikle dile getirilmiş.

Bütün zaman atlamalarına rağmen Kaoru’nun dünyasına girmek, onun hissettiklerini anlamak, çaresizliğini görmek beni ağlatmak için fazlasıyla yeterliydi. Seisouhen’le birlikte Kaoru benim için bağlılığın, fedakarlığın, aşkın gerçek sembolü olmuştur. Hani bana bu OVA’nın konusunun ne olduğunu sorsanız, cevabım sadece “Kaoru” olacaktır. Böylesi içten bir anlatıma sahip olan bir anime izlememiştim uzun zamandır. Kenshin de Kaoru da tüm çalkantılarıyla anime karakterleri olmaktan öteye geçip gerçek dünyadan birer simgeye dönüştüler gözümde.

Rurouni Kenshin: Meiji Kenkaku Romantan – Ishinshishi e no Requiem (1997)

Anime katili diye tabir edebileceğimiz bir şey ‘filler’. Neden gerek duyulmuş hala çözebilmiş değilim fakat izlerken keyif aldım. Konusuna gelirsek, Kenshin’in Kamiya Dojo’ya yerleşmesinin üzerinden bir sene geçmiştir. Karakterlerimiz topluca bir seyahata çıkarlar. Ama bu seyahat sırasında Kenshin yeniden, hem devrim yapmak isteyenlerle hem de Hitokiri geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalır. Kenshin severler için, TV serisinden sonra tekrardan güzel bir fırsat. İlk defa izleyenler için ana konular hakkında bolca açıklama yapılmış. Bazı yeni hareketleri görme imkanımız oluyor. Hitokiri Kenshin’i iş üstünde görebileceğimiz sahneler de mevcut. Kötü yanı ise TV serisinin genel özelliğini taşıyor, devrim yapmak isteyenlere ve kendi geçmişine karşı Kenshin teması, ana hikayeyi oluşturuyor.

Rurouni Kenshin: Shin Kyoto Hen (OAV / 2 Bölüm) (2012)

Hikaye, Kenshin Himura ve Makoto Shishio arasındaki savaş dahil genel anlamada Oniwabanshu ninjalarından Misao Makimachi’nin bakış açısından ekrana yansıyor. 20-25 bölümlük olayın bir buçuk saate sığdırılmaya çalışılması nedeniyle her şey kısa sürede çözülüyor. Anime serisinde upuzun olan ve belki de animenin en güzel yerlerini oluşturan dövüşler otuz saniyede bitiyor. Orijinal seriden farklılaşan, değişen yerleri de sevemedim.

Rurouni Kenshin Live Action Filmleri

Live Action adının anime yapımlarının katili olduğunu savunan bir takipçiyim. Evet, yanlış okumadınız. Uzak Doğu sineması ya da dizisi denilince Japonları bu işte çok başarılı bulduğumu söyleyemem. Anime ve manga denilince de Japon parmakları üzerine tanımam. Live Action adı altında olan yapımlar içerisinde sevdiğim şeyler bir elin beş parmağını ya da hadi iki elimin on parmağı diyelim, geçmez. Çok nadirdir başarılı bulduklarım, Ruouni Kenshin de bu 5 parmak içersinde ilk 3’te yerini koruyabilir. Kenshin adı altında olduğu için demiyorum bunu, oyunculuklarından tutun da hikayenin anlatımına kadar ne varsa hepsi bu güzel hikayeye en güzel şekilde yerleştirilmiş. Yapımcılarının seçimleri ile dövüş sahnelerinin görselliği bile bu filmi izlemek için yeterli sebep.

Rurouni Kenshin: Meiji kenkaku roman tan (2012)

Filmin konusu, eski efsanevi suikastçı Kenshin Himura artık gezgin bir samuray haline gelmiştir. Geçmişte yaptıkları yüzünden kefareti olarak artık yardıma ihtiyacı olanları korur. Bu süre zarfında Kaoru Kamiya ona yardımcı olur. Kenshin’nin şiddet dolu geçmişi ile sorunları devam eder…

Değinmek istediğim tek bir şey var; hikaye sıralanışı. Serinin aksine film mangasına hikaye sunumu konusunda daha sadık kalıyor. Manganın başlangıcıyla, yani 95 bölümlük tv serisinin girişiyle gelen bir seyirlik karşılıyor sizi.

Oyuncular:

Rurouni Kenshin: Kyoto Inferno (2014)

Konusu,Kenshin Himura, acımasız şeytani düşmanı Makoto Shishio’ya karşı durmaktadır. Bu kez amacı, Meiji hükümetine yönelik saldırıları engellemektir. Ülkenin kaderi Kenshin’in kılıcını ne kadar ustalıkla kullanacağına bağlıdır.

Oyuncular:

Rurouni Kenshin: The Legend Ends (2014)

Shishio, Japonya’yı kaosa sürüklemek ve Meiji hükümetini devirmek için, zırhlı gemileriyle yelken açarken kahramınımız Kenshin hükümet tarafından vatan haini ilan edilmiştir ve Kenshin’in önünde son bir şans vardır. Ustasından son tekniği öğrenip Shishio’nun karşısına çıkmak.

Oyuncular: